Gazete Değişim

Gazete Değişim Çanakkale'nin Haber Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni
Kerem İriç
[email protected]

Kerem İriç yazdı; "Abdurrahman Kuzu’nun Samimiyeti Teknopark Krizini Çözdü, Şimdi Sıra Ayhan Gider’de" https://www.gazet...
19/11/2025

Kerem İriç yazdı; "Abdurrahman Kuzu’nun Samimiyeti Teknopark Krizini Çözdü, Şimdi Sıra Ayhan Gider’de"
https://www.gazetedegisim.com/yazar/kerem-iric/abdurrahman-kuzunun-samimiyeti-teknopark-krizini-cozdu-simdi-sira-ayhan-giderde-948-kose-yazisi

Abdurrahman Kuzu’nun Samimiyeti Teknopark Krizini Çözdü, Şimdi Sıra Ayhan Gider’de

Çanakkale’nin teknoloji ve inovasyon alanındaki en stratejik kurumu olan Çanakkale Teknopark, bir süredir devam eden siyasi tartışmaların ardından önemli bir dönemece girmiştir. Genel Müdür Doç. Dr. Erkan Bil’in görevinden istifasıyla sonuçlanan bu süreç, kurumun geleceği için yeni bir başlangıç fırsatı yaratırken, aynı zamanda şehrin siyasi aktörlerinin yapıcı ve uzlaşmacı rolünü ortaya koyma zorunluluğunu da beraberinde getirmiştir.

Teknopark, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nin (ÇOMÜ) gözbebeği olması gereken, Ar-Ge ve inovasyon kapasitesini güçlendiren hayati bir ekosistemdir. Kurum, on yıllık süreçte elde ettiği başarılarla gurur kaynağı olmuştur: 80 girişimci firmayı bünyesinde barındırmış, 17 ülkeye ihracat yapmış ve 600’ün üzerinde nitelikli istihdam sağlamıştır. Hatta, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı performans endeksinde Türkiye’nin en iyi gelişme gösteren teknoparkı olarak zirveye çıkmıştır.

Ancak bu kadar önemli bir kurum, son dönemde maalesef siyasi tartışmaların odağında yer almıştır.

Kuzu’nun Bu Krizdeki Rolü, Yapıcı Liderliğin İlk Örneği Olmuştur

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın görevlendirmesiyle AK Parti İl Başkanlığı görevine atanalı henüz 15 gün dahi olmamış olan Abdurrahman Kuzu’nun bu krizdeki rolü, yapıcı liderliğin ilk örneği olmuştur. Kuzu, göreve gelirken dile getirdiği "dedikodu ve fitneyi bitireceğim" yönündeki kararlılığının samimiyet sınavını, Teknopark konusunda attığı ilk adımla vermiştir.

İl Başkanı Kuzu, 18 Kasım 2025 tarihinde ÇOMÜ Rektörü ve Teknopark Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. R. Cüneyt Erenoğlu ile birlikte Genel Müdür Doç. Dr. Erkan Bil’i ziyaret etmiştir. Ziyarette Teknopark’ın mevcut durumu, yürütülen projeler ve Millî Teknoloji Hamlesi doğrultusunda geleceğe dönük hedefler hakkında bilgi alınmıştır.

Kulis bilgileri, bu ziyaret sırasında İl Başkanı Kuzu’nun, Çanakkale’nin gözbebeği olan Teknopark’ın bu şekilde gündemde olmasından duyduğu rahatsızlığı dile getirerek, Genel Müdür Erkan Bil’den görevinden ayrılmasını talep ettiğini ortaya koymuştur.

Kuzu’nun ziyaretinden bir gün sonra 19 Kasım 2025 tarihinde Erkan Bil, görevden ayrıldığını yaptığı bir açıklamayla duyurmuştur. Bil, her ne kadar sistematik karalama kampanyaları ve Millî Teknoloji Hamlesi projelerine daha fazla zaman ayırma isteği gibi gerekçelere dayandırmış olsa da, siyasi düğümü çözen ana etken Kuzu’nun bu kararlı telkini olmuştur. İl Başkanı Kuzu bu süreçte dik durmuş ve kararından geri adım atmamıştır. Bu, Kuzu'nun siyasi arenada uzlaşma ve çözüm odaklı rolünü ne kadar ciddiye aldığının göstergesidir. Söylemlerinin lafta değil, icraatta olduğunu göstermiştir.

Bu noktada siyasi arka planı gözden kaçırmamak gerekir: Teknopark Müdürü Erkan Bil, eski dönem milletvekili Bülent Turan’ın döneminde atanmış bir isimdi. AK Parti Çanakkale Milletvekili Ayhan Gider ise son iki yıldır bu ismi görevden almak için birçok hamle yapmış ancak başarılı olamamıştı. Kuzu, Turan’ın desteğiyle il başkanı olarak atanmış olmasına rağmen, "fitne, dedikodu" ortamına ve üniversite gibi bir kurumun yıpranmasına izin vermemiş, inisiyatif alarak Bil’in görevi bırakmasını talep etmiştir. Kuzu'nun bu kararlı inisiyatifi almasında, kendisine tam destek veren Turan ile arasındaki güçlü ve samimi güven ilişkisi de yatmaktadır. Kuzu il başkanı atandıktan sonra Ayhan Gider'in tebrik mesajında yer alan; "Vereceği kararların ikincil değil, ona has olacağına inancım tamdır" sözü, şimdi bizzat Kuzu tarafından icraata dökülmüştür. Kuzu “ona has olan” kararını verdi. Bakalım Sayın Gider de eski alışkanlıklarını bırakarak aynı samimiyeti ve yapıcı tavrı gösterebilecek mi?

Şimdi Sıra Diğer Aktörlerde

Teknopark Genel Müdürü Erkan Bil, sonuç itibarıyla kendine düşeni yapmış ve Abdurrahman Kuzu’nun telkini ile görevinden ayrılmıştır. Bu ayrılığın ardından, Abdurrahman Kuzu’nun sergilediği yapıcı tavrın ve samimiyetin, diğer kilit siyasi figürler tarafından da desteklenmesi büyük önem taşımaktadır.

Bu bağlamda, AK Parti Çanakkale Milletvekili Ayhan Gider ve Çanakkale Valimiz Sayın Ömer Toraman’ın bu konuda yapıcı bir tavır ortaya koyarak Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. R. Cüneyt Erenoğlu’nu ve Teknopark’ı rahatlatmaları gerekmektedir.

Bu rahatlatma eylemi somut olarak şu adımları içermelidir:

Rektöre Alan Açmak ve Zaman Tanımak: Rektör Erenoğlu’na, Teknopark yönetimine atama yapabilmesi için birkaç aylık bir süre ve rahat bir çalışma alanı tanınmalıdır.
Liyakati Esas Almak: Teknopark yönetimine, liyakatli, uluslararası başarılar elde etmiş ve vizyon sahibi iyi bir akademisyen görevlendirmesi beklenmelidir.
Bu yaklaşım, hem şehirdeki siyasi gerginliği azaltacak hem de üniversitenin siyasi tartışmaların odağında kalmasının önüne geçecektir. En önemlisi, siyasi bir krizin el birliğiyle çözülmesine katkı sağlayarak Çanakkale siyasetinde uzlaşma kültürünün gelişimine destek olacaktır.

Rektör Hocaya Destek Verilmesi Gerekiyor

Teknopark'taki görev değişikliği, bir siyasi restleşmenin sonucu olmaktan ziyade, Abdurrahman Kuzu'nun liderliğinde başlatılan yapıcı bir uzlaşma sürecinin ilk hasadıdır. Şimdi, krizin kalıcı olarak çözülmesi ve kurumun teknolojik kalkınma misyonuna odaklanması için, adı geçen tüm aktörlerin bu samimiyet testinden geçerek, ÇOMÜ Rektörüne destek vermesi ve liyakati esas alması gerekmektedir.

Kerem İriç yazdı; “Siyasetteki Kurak Yol, Rızasız Kazanılan Makamın Bereketsizliği”https://www.gazetedegisim.com/yazar/k...
18/11/2025

Kerem İriç yazdı; “Siyasetteki Kurak Yol, Rızasız Kazanılan Makamın Bereketsizliği”
https://www.gazetedegisim.com/yazar/kerem-iric/siyasetteki-kurak-yol-rizasiz-kazanilan-makamin-bereketsizligi-947-kose-yazisi

Siyasetteki Kurak Yol, Rızasız Kazanılan Makamın Bereketsizliği

Günümüzde, özellikle siyasi arenada ve kişisel yaşamlarımızda gözlemlediğimiz bir telaş, bir sabırsızlık hali var. İsteklerimizi adeta savruk bir edayla, telaş içinde ummak, maalesef ki bizi beklemeyi göze almamak ve en önemlisi Allah'ın rızası boyutunu ciddi bulmamakla birleştiriyor. Ve bunun sonucu, insana hiç beklenmeyecek, müdahalesi mümkün olmayan bir şekilde gösteriliyor.

Kalpte niyet olarak barınan her ne varsa, onu belli bir sınır içerisinde muhafaza etmek ve edep çevresinde bir mücadele göstermek zorundayız. Bunun aşırısı, gözü karalığı ve helal-haram sınırını gözetmeksizin atılan adımlar, bize çetrefilli nasipler sunuyor.

Bir örnekle somutlaştıralım: Yüksek bir makam veya mevkiyi arzulayan bir siyasetçi düşünün. Henüz nasip belirsizliği içerisindeyken, sırf ona sahip olmak için helal-haram gözetmeksizin her şeyini feda ettiğinde, Allah ona adeta kurak bir yol gösterir. Belki o makama ulaşır ama ektikleri yeşermez, ruhuna bereketsiz kazançlar girer.

Esas bedel ise şudur: Bu hatalı yolların ardından, tam gönlüne göre olan, en isabetli muratlar karşısına çıkar, ancak ona yaklaşamayacak konumda olur. Müdahale edilemeyecek bir mesafeden, ama gönlün eriyip aktığı kadar güzel ve özel nasibi seyreder. Bu, ilahi bir ikazdır.

Allah, istiyor ki rızası altına alınmayan hiçbir nasibe ellerimiz dolu gitmeyelim. Can, her şey için feda edilmez. Hayatta beklemeyi ve tam tersi ihtimalini sindirebilmeyi öğrenmeliyiz.

Helali düşünmeden yediğimiz bir lokma dahi, bir gün hiç ummadığımız kadar kalbimize göre olan şeyle aramıza giren bir engel olabiliyor. Olası bir günah, en yüce muradın size uzaktan seyrettirilmesine sebep olur.

İlahi plan, bize şunu öğretiyor: Allah'ın izni ve olgunluk emaresi her zaman yakınlık kazandırır; hem murat edilene, hem cennete, hem de ilahi yardıma. Bu yüzden, nefsin hoşnut olacağı bir an yaşandığında, kalbimizin anında "Eğer yaklaşırsan, gerçekten sana göre olandan mahrum edileceksin!" ikazını yapabilmesi için ilahi planı idrak etmek gerekir. Çünkü hiçbir şey, istenilen nasibi elimizden almaya sebep olan günahın, nasip kaçtıktan sonra farkına varılmasından daha büyük bir bela değildir.

Duamız

Allah; bizleri yolu kısa, kendisi de hemen kaybolacak işlerin geçici cazibesinden koruyup, murat ettiği nasiplerin hoşnutluğuyla sevindirsin. Kâfirin hak ettiği zorluklardan uzak tutup, müminin hakkıyla kazanılmış kader nimetlerini bizlere ikram etsin. Dünyevi veya uhrevi, bulduğumuzda mahrum değil memnun olanlardan eylesin.

Kerem İriç yazdı; "Çanakkale, Rıdvan Uz için Artık Dikensiz Gül Bahçesi" https://www.gazetedegisim.com/yazar/kerem-iric/...
15/11/2025

Kerem İriç yazdı; "Çanakkale, Rıdvan Uz için Artık Dikensiz Gül Bahçesi"
https://www.gazetedegisim.com/yazar/kerem-iric/canakkale-ridvan-uz-icin-artik-dikensiz-gul-bahcesi-946-kose-yazisi

Çanakkale, Rıdvan Uz için Artık Dikensiz Gül Bahçesi

Geçtiğimiz hafta sonuçlanan İYİ Parti İl Kongresi, bir süredir devam eden parti içi gerilimin sadece bir seçim sonucu değil, aynı zamanda partinin Çanakkale’deki siyasi geleceğine dair Milletvekili Rıdvan Uz tarafından verilmiş nihai bir karar belgesiydi. Bir gazeteci olarak yaptığım gözlemler, bu kararın sonuçlarını tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor: Protokolün bomboş kaldığı ve ilçe kongrelerindeki katılımın trajik düzeylere indiği (Gelibolu 11, Ezine 14, Ayvacık 12kişiyle kongre yaptı) bir ortamda, sekiz bin üyesi olan bir partinin küçük bir azınlığın mutluluğu uğruna paramparça olduğunu ibretle izliyoruz.

"Bu Seçimin Kazananı İrfan Uz'dur"

İl Kongresi’nde Selahattin Yıldızlar, Ahmet Uslu karşısında 42 oy farkıyla kazandı. Bu sonuç, Uz’un artık tamamen bağlı olduğu İl Başkanı ve ekibiyle yol yürüyeceğinin, Burak Kunt ve belediye meclis üyeleriyle olan irtibatını ise tamamen koparttığının açık bir ispatıdır. Bu tabloya rağmen, Rıdvan Uz'un, "ben bu seçime hiçbir şekilde müdahil olmadım" demiştir. Ancak bu ifade, kongre sonuçları ve kulis bilgileriyle açıkça çelişmektedir. Zira İl Kongresi sonrası Ahmet Uslu'nun bizzat ifade ettiği gibi, bu seçimin gerçek kazananı Milletvekilinin kardeşi İrfan Uz'dur. Uslu, İrfan Uz, oy kullanacak bütün delegeleri (269 + 227) arayarak Selahattin Yıldızlar’a tam destek sağladığını açıkladı. Bu durum, müdahalenin doğrudan değil, dolaylı yoldan, tam destek şeklinde gerçekleştiğini kanıtlamaktadır. Bu kurulan siyasi cephe, partinin maalesef "yokuş aşağı freni patlamışçasına gittiğinin" en somut göstergesidir.

Kaçırılan Fırsat, Delege Seçimlerindeki Yanlıştan Dönülebilirdi

Rıdvan Uz, bu kongre sürecinde delege seçimlerindeki hataları giderme fırsatını bile bile tepmiştir. Oysaki, üst kurul delegesi listelerine Burak Kunt ve birkaç belediye meclis üyesi yazılarak delege seçimlerindeki yanlışlar telafi edilebilirdi. Fakat gelinen noktada tam tersi bir izolasyon politikası uygulanmıştır: Belediye meclis üyeleri ve Burak Kunt’a herhangi bir üst kurul delegeliği verilmemesi, onları tamamen partiden dışladığını göstermektedir. Bu dışlama, sosyal medyaya bile yansımış ve Uz’a yakın bazı hesaplar, Kunt ve meclis üyelerinin artık "parti ile ilgisi yok" beyanları ile kopuşu resmileştirmiştir. Bu durumun fitili, aylar önce Merkez İlçe Kongresi’nde ateşlenmişti: 435 delegeden sadece 121'inin sandığa gitmesiyle tam 314 delege sürece net bir mesafe koymuştu. Bu kopuşun temelinde, tüzüğe aykırı listelerle üyelerin dışlanması ve Kunt ile meclis üyelerinin isimlerinin bilinçli olarak alt sıralara kaydırılması iddiaları yatıyordu.

Rıdvan Uz Olduğu Gerçeği Sabittir Ama

Elbette, İYİ Parti’nin Çanakkale’de siyaset yapabilmesinin en önemli aktörünün Rıdvan Uz olduğu gerçeği sabittir. Kendisi, Kurucu Genel Başkan Meral Akşener’in tam güveniyle desteklenmiş ve vekilliği çok az bir farkla (yaklaşık 1200 oyla) kazanmıştır. Ancak Uz’un bu emeği görmezden gelinmemesi gerektiği gibi, Burak Kunt'un yerel seçimlerdeki başarısı da göz ardı edilmemelidir. Yerel seçimlerde insanlar adaya oy verirler. Kunt'un merkezde elde ettiği 28.861 oydan büyük bir çoğunluğu onun kendi emeğinin ve kişisel karşılığının sonucudur. Eğer bu oy sadece partinin oyu olsaydı, ilçelerde Ayvacık (51 oy) ve Yenice (57 oy) gibi düşük rakamlar görmezdik. Kunt, 1200 oy daha almış olsaydı bugün belediye başkanıydı.

Kunt, O Koltuğu Al-Ver İlişkisine Girmemek Adına Kabul Etmedi

Usulsüz delege seçimleri sonrası Genel Başkan Müsavat Dervişoğlu’nun, Kunt’u arayarak GİK üyeliği gibi teklifleri sunması ve Kunt’un bu teklifleri al-ver ilişkisine girmemek adına kabul etmemesi, onun ilkeli ve sağduyulu duruşunu gösteren, takdir edilmesi gereken bir harekettir.

"Sandıktan Çıkma İhtimali Kalmayacaktır"

Şu anki anketler, İYİ Parti’nin Çanakkale’de tek bir milletvekili bile çıkaramadığını açıkça gösteriyor. Bu kavgayı sürdürmenin Sayın Uz'a hiçbir katkısı yoktur. Rıdvan Uz, bu ipleri kopartmaya devam ederse ve Burak Kunt kendisine destek vermezse, sandıktan çıkma ihtimali kalmayacaktır. Kunt, Uz’a belki bir seçim kazandıramayabilir ama bir seçimi çok rahatlıkla kaybettirebilir. Hatta kulislerde konuşulan, İYİ Parti’nin vekil çıkaramayacak duruma gelmesi halinde Uz’un Balıkesir’den aday gösterileceği iddiaları, bu siyasi riskin bizzat vekil tarafından da görüldüğünü kanıtlamaktadır. Milletvekilliği seçimleri sonrasında "kaybeden" Rıdvan Uz, bir şekilde Burak Kunt'u İYİ Parti'den tasfiye etse bile, Kunt’un elinde çok önemli bir avantaj var: Bağımsız belediye başkan adayı olabilmek. Parti içi çekişmelerden bıkmış seçmen, Kunt’un bağımsız aday olması durumunda geçen seçimde aldığı oydan çok daha fazlasını verebilir ve onu belediye başkanı seçer. Artık çok geç diyebiliriz ama Milletvekili Rıdvan Uz’un, bu dışlama ve ayrıştırma politikalarının sadece partiye değil, en başta kendi siyasi geleceğine zarar vereceğini görmesi gerekmektedir. Uz'un artık "ağabeylik" yapması yönünde bir beklenti kalmasa da, rasyonel siyasi hesaplar, bu gidişatın durdurulmasını emretmektedir.

Kerem İriç "Çanakkale'de, Aparat Siyaseti Bitti, Eski Hesaplar Kapanıyor, Oyun Baştan Kuruluyor"  https://www.gazetedegi...
08/11/2025

Kerem İriç "Çanakkale'de, Aparat Siyaseti Bitti, Eski Hesaplar Kapanıyor, Oyun Baştan Kuruluyor"
https://www.gazetedegisim.com/yazar/kerem-iric/canakkalede-aparat-siyaseti-bitti-eski-hesaplar-kapaniyor-oyun-bastan-kuruluyor-945-kose-yazisi

Çanakkale'de, Aparat Siyaseti Bitti, Eski Hesaplar Kapanıyor, Oyun Baştan Kuruluyor

AK Parti Çanakkale İl Başkanlığı'na Abdurrahman Kuzu'nun atanmasıyla, uzun süredir iç çekişmeler ve kişisel hırslarla meşgul edilen şehir siyasetinde yeni ve umut verici bir sayfa açıldı. Daha önceki yazılarımda da ısrarla belirttiğim gibi, partinin yeniden ayağa kalkabilmesi için sadece bir İl Başkanı değil, aynı zamanda bir milletvekili ve bir belediye başkanı gibi çalışacak, sahadaki boşluğu dolduracak radikal bir değişime ihtiyaç vardı. Abdurrahman Kuzu'nun ODTÜ mezunu bir eğitimci, iki dönem Çan Belediye Başkanlığı yapmış tecrübeli bir yönetici ve en önemlisi İçişleri Bakan Yardımcısı Bülent Turan'ın yanında müşavirlik yaparak bürokrasi tecrübesini pekiştirmiş bir isim olması, bu tanıma tam olarak uyduğunu net bir şekilde gösteriyor.

Bu atama, sadece bir kadro değişikliği değil, aynı zamanda hizmet odaklı, birleştirici ve sağduyulu bir siyaset diline dönüşün de bir işaretidir.

“Bülent Turan’ın Mesajı; Birtakım Yaşanmışlıkların Üzerine Beyaz Kireç Döktük”

Atama sürecinde belirleyici bir role sahip olduğu herkesçe bilinen İçişleri Bakan Yardımcısı Sayın Bülent Turan'ın tebrik mesajı hem teşkilata hem de kamuoyuna verilmiş en kritik mesajı içeriyor: "birtakım yaşanmışlıkların üzerine beyaz kireç döküp ileriye bakmak; aynı yolda, aynı hedefe yürüme vaktidir."

Bu ifade, partinin enerjisini tüketen eski kırgınlıkların geride bırakıldığını ve Çanakkale siyasetinde daha yapıcı bir zemin arayışının başladığını gösteriyor. Sayın Turan’ın tutumu, kişisel kırgınlıklara saplanmak yerine memleket için doğru gördüğü her adıma destek verme iradesinin dışavurumudur. Bu yaklaşım, herhangi bir hiyerarşiyi dayatmayan, tam aksine şehrin iyiliği için omuz veren bir dostluğun ve birlikte çalışma kültürünün işaretidir. “Beyaz kireç” vurgusu, eski defterleri karıştırmadan yeni bir sayfa açma kararlılığını ve bu yeni sayfayı güven, sağduyu ve karşılıklı saygıyla doldurma iradesini anlatıyor.

“Kavganın, Gürültünün, Fitnenin, Dedikodunun Bu Kapıda Zerre Yeri Yoktur”

Yeni İl Başkanı Abdurrahman Kuzu’nun basın açıklaması, partinin bundan sonra izleyeceği yol haritasının bir manifestosu niteliğindedir. Detaylara dikkat çeken bu açıklamanın altının defalarca çizilmesi gerekiyor:

Bülent Turan ile Tam Uyum: Kuzu, Sayın Turan'ın "en büyük destekçileri" olduğunu, onun tecrübesinin ve Ankara'daki güçlü konumunun kendileri için "yol gösterici, rehber niteliğinde" olacağını açıkça belirtmiştir. Bu, daha önce bir önceki İl Başkanı ve vekil tarafından bozulan omuz omuza çalışma kültürünün yeniden tesis edileceğinin en güçlü işaretidir.
Seviyeli Muhalefet Anlayışı: Kuzu’nun açıklamasının dikkat çekici bir başka bölüm ise tarafı, yerel siyasette yeni bir muhalefet standardı tarif etmesidir. Türkiye genelinde CHP’den nasıl bir muhalefet anlayışı bekliyorsak, Çanakkale’de de aynı etik ölçüleri kendilerine referans aldıklarını söylemesi, siyaseti kişisel çekişmelerden çıkarıp kurumsal ilkelere dayandırma niyetini gösteriyor. Bununla birlikte, “hangi partiden olursa olsun, doğru bir projeyle gelenin yanında duracağız” ifadesi, partizanlık duvarlarının ötesine geçen bir yönetişim anlayışının ilanıdır.
Fitneye Kapı Kapalı: En kritik mesajlardan biri de şudur: "Ama kavganın, gürültünün, fitnenin, dedikodunun bu kapıda zerre yeri yoktur." Bu net duruş, ekran görüntüleri üzerinden dedikoduculuk yaparak siyasi rant devşirmeye çalışanlara karşı Kuzu'nun yönetim anlayışındaki samimiyetin ve kararlılığın bir göstergesidir.
“Teşkilat Mensuplarını "Aparat" Olarak Kullanan Siyaset Anlayışı Sona Erdi”

Çanakkale Milletvekili Ayhan Gider'in tebrik mesajında, "Vereceği kararların ikincil değil, ona has olacağına inancım tamdır" şeklindeki ifadenin, yayın organlarında "siyasi gönderme" olarak yorumlanması, geçmişte yaşananların gölgesinin ne denli ağır olduğunu gösteriyor. Ancak, Kuzu'nun cevabı niteliğindeki basın açıklaması ve Bülent Turan'ın sağduyulu mesajı, bu tür küçük hesapların ve kasıtlı algıların bu yeni dönemde karşılık bulamayacağının ispatıdır.

Unutulmamalıdır ki, vekâlet savaşları veren ve kendi hırsları için teşkilat mensuplarını "aparat" olarak kullanan siyaset anlayışı, partiye kaybettirmiş ve o kişilerin görevden alınmasına sebep olmuştur. Artık bu kısır döngüden çıkılmalı, enerjiler kişisel değil, Çanakkale'nin Sorunları gibi gerçek gündemlerine odaklanmalıdır.

Çanakkale Kuzu İsminde Adeta İttifak Etti

Abdurrahman Kuzu'nun İl Başkanı olarak atanması, son 15 gündür kamuoyunda neredeyse yüzde yüzlük bir mutabakatla kabul gördü. Partilisi, muhalifi ve genel kamuoyu, Kuzu’nun tecrübesi ve birleştirici kimliğinin, partideki boşluğu dolduracak isim olduğu konusunda adeta ittifak etti. Bu, yeni başkana sunulmuş çok büyük bir kredidir.

Yeni dönemde, Abdurrahman Kuzu'nun güçlü bir iktidar temsilcisi, halkın sorunlarına odaklanan bir belediye başkanı ve Bülent Turan'la tam işbirliği yapan bir milletvekili gibi çalışarak, partiyi hizmet zincirini kesintisiz sürdürecek bir istikamete taşıyacağına inancım tamdır.

Doğru aday, güçlü organizasyon, samimiyet ve hizmet odaklı bir dil; AK Parti’nin Çanakkale’de yeniden ayağa kalkmasının anahtarıdır. Bu büyük fırsat, nefsaniyetleri bir kenara bırakıp Çanakkale için ter döken herkesin hanesine yazılacaktır.

Kerem İriç yazdı; "Samimiyetsizliğin Perde Arkası, Teknopark Değil, Koltuk Savaşı ve Unutulan Halk" https://www.gazetede...
30/10/2025

Kerem İriç yazdı; "Samimiyetsizliğin Perde Arkası, Teknopark Değil, Koltuk Savaşı ve Unutulan Halk"
https://www.gazetedegisim.com/yazar/kerem-iric/samimiyetsizligin-perde-arkasi-teknopark-degil-koltuk-savasi-ve-unutulan-halk-944-kose-yazisi

Samimiyetsizliğin Perde Arkası, Teknopark Değil, Koltuk Savaşı ve Unutulan Halk

“Helalleşmek, mahkemede dava kazanmaktan daha üstün olmalıydı; çünkü her yasal hak, helâl değildir ve olamaz. Aslolan, hakkın eda edilmesi olmalıdır; aslolan helalleşmek olmalıdır, helalleşmek olmalıydı.”

Bu söz, bir şehirde yaşanan tartışmaların temelini oluşturan ahlaki ve vicdani zemini işaret ediyor. Zira Çanakkale’de gündeme oturan Teknopark krizi, teknoloji ve inovasyon tartışmasından çok, ahlaki bir çöküşün ve samimiyet yoksunluğunun resmidir.

Öncelikle bilmeyenler için kısa bir hatırlatma: Teknopark (Teknoloji Geliştirme Bölgesi), temel amacı üniversite-sanayi iş birliğini sağlamak, Ar-Ge ve inovasyonu desteklemek olan, A.Ş. statüsündeki teknoloji merkezleridir. Çanakkale Teknopark, Aralık 2024 sonu itibarıyla 80 girişimci firma, 650’den fazla nitelikli çalışan ve yüzlerce Ar-Ge projesiyle bölgesel kalkınmaya somut katkılar sağlamaktadır.

Çanakkale’nin teknolojik geleceği için hayati önem taşıyan bu merkez etrafında dönen iddialar, aslında bölgenin potansiyelini değil, siyasetin rövanşist ve manipülatif yüzünü ortaya koyuyor. Tartışmaların arka planında, maalesef, "senin adamın kalksın, benim adamım otursun" hırsından öte, samimiyetten yoksun bir iktidar savaşı yatıyor.

Gözden Kaçırılan Etik Çizgi

Teknoparklar'da özel sektör ortaklığı kanunen meşrudur. Ancak, eski Ticaret Borsası Başkanı Kaya Üzen’in yirmi yılı aşkın süre başkanlık yaptığı kurumu ortaklık dışı bırakıp, kendi şirketini ortak yapması, hukuken sorun olmasa da vicdanen sorgulanması gereken büyük bir hatadır. Zira bu eylemle, “Hakkın eda edilmesi” ilkesi çiğnenmiş, yasal olanın her zaman helâl olmayacağı gerçeği bir kez daha yüzümüze çarpmıştır.

Üslup Krizi: İyi İnsanların Düştüğü Siyasi Tuzak

Ancak bir yanlışın üzerine, siyasetin piyonu haline gelerek başka bir yanlışla gitmek, en az ilki kadar kabul edilemezdir. Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Deniz ve Meclis Başkanı Birol Çetin’in, eski başkana yönelik kullandığı yüksek tondan, sert ve suçlayıcı üslup, meselenin artık hukuki zeminden çıkıp kişisel bir cadı avına dönüştüğünün sinyalini veriyor. (Haber başlıklarına bakılırsa nazikçe "Şerefsiz, hırsız, namussuz" denmiştir!)

Abdullah Deniz’i tanırım, kendisi çok da iyi bir insandır. Bu temiz niyetli insanların, siyasetin basit ve ucuz hesaplaşmalarına aparat haline gelmesi ise en büyük trajedidir. Hukuki süreçler tamamlanmadan, hakarete varan bir tonda kamuoyunun önüne atılmak, itibar suikastından başka bir şey değildir. (Bu arada Kaya Üzen’i koruduğum sanılmasın; ÇTSO seçimlerindeki kadeh tokuşturma fotoğrafından sonra kendisi için böyle bir şeyi sanırım kimse de yapmaz. Kendisi arayıp ne düşünüyorsam samimiyetle yazmamı ricada etti ki, ben bu konuyu zaten yazacaktım.)

İtiraf etmek gerekiyor bu kavgayı veren ve kullanışlı aparatlarla operasyon çeken kişi AK Parti Çanakkale Milletvekilidir.

Kısa bir paragraf açalım: Kendisi şimdilerde ise arkamızdan bin bir türlü hakaret ediyor, iftira boyutunda laflar ediyor, tehdit ediyor; içtiğimiz çayın, yediğimiz yemeğin tüm hakkını yok sayıyor. Neden mi? Kendisini bir gazeteci olarak, o dostluğun hatrına hakkına halel getirmeyecek tonda eleştirdiğim için. Şunu da gururla söylüyorum: Çay içtik, yemek yedik, abi dedik o da kardeş dedi. Tüm bu hakları hiçe sayarken ben arkasından tek kelime etmedim, etmeyeceğim. Çünkü iyi insan olmanın ölçülerinden biri de ayrılık esnasında ve sonrasında ortaya koyduğumuz tavır, sergilediğimiz duruştur. Ayrıldığımız insanla ilgili sözlerimiz, onu değil, evvela bizi ele verir.

Hatırlatmak gerekir ki, vekil adına Ezine Gıda OSB’de kavga veren dönemin AK Parti İl Başkanı, bugün görevinde değil. Geçmişe dönse, bu siyasi hırslar uğruna aynı kavgayı verir miydi? Orası meçhul. Tecrübeli bir isim olan Sayın Deniz’in, bu tehlikeli aparat rolüne büründüğünün bence farkında değil. Bu tarz söylemler, temsil ettiği kurumun saygınlığı açısından büyük bir hatadır. Bir kurumun gücü, hukuki haklarını bağımsız bir şekilde savunmasıyla ölçülür, üst perdeden hakarete varan ifadeler, tehditler savurmasıyla değil.

Siyasetin Aparatları Oldular

Bu kavganın asıl derdi, Teknopark'ın teknolojik çıktıları değil, sadece yönetim koltuklarının değişimidir. Şehirde daha önce gerçekleştirilen Ezine Gıda OSB, GESTAS ve İl Özel İdaresi Genel Sekreterliği operasyonlarının birebir kopyasıdır bu durum. Hepsinde aynı söylemler, aynı suçlamalar ve en nihayetinde aynı sonuç: İstenilen adamların koltuklara getirilmesi.

Samimiyetsizliğe Bakın

İşte bu operasyonun samimiyetsizlik zırhı, şu sorular karşısında paramparça oluyor:

Hani Yolsuzluklar? Eski yönetimler görevden alınmadan önce o kurumlarda (Ezine OSB, GESTAS vb.) hırsızlık ve yolsuzluk olduğu iddia edilmiyor muydu? Peki, koltuklara istenilen isimler oturduktan sonra ne oldu? Neden bu kurumlarda hâlâ bir suç duyurusu yok? Neden eski yönetimlerin usulsüzlük dosyaları kamuoyuyla paylaşılmıyor? Cevap açık: Amaç, hukuku işletmek değil, yalnızca koltukları ele geçirmektir. Bu sessizlik, siyasi hesaplaşmanın en kalın belgesidir.
Halkın Gündemi Nerede? AK Parti milletvekili ve siyasi aktörler, kendi kurumları içindeki bu operasyona bu denli odaklanırken, Çanakkale halkının kanayan yaralarına neden derman olmuyorlar? Sokaktaki vatandaşın asıl gündemiyle neden ilgilenmiyorlar? Dahası, mevcut milletvekili, bu beceriksizliklerin sorumlusu olan CHP'li Çanakkale Belediyesi yönetimine karşı neden bu kadar sessiz? Kendi kurumlarına yapılanların onda birini dahi, belediyenin aksaklıkları için söylemiş midir? Hayır. Bu çifte standart, siyasetin ne için yapıldığını sorgulatmaktadır.
Teknopark Müdürü’nün görevden alınması veya Ticaret Borsası’nın hisseleri geri alması gibi sonuçlar, bu siyasi operasyonun sadece görünürdeki başarıları olacaktır. Asıl kayıp, Çanakkale halkının siyasete ve kamu kurumlarına olan güvenidir.

Bu kavgayı verenler, sizin dertlerinize uzaktan yakından ilgi göstermiyorlar. Onların tek derdi, kendi dar siyasi hesaplarıdır. Bu samimiyetsizlik perdesinin arkasını görmek ve hakiki gündemleri talep etmek, Çanakkale halkının en büyük sorumluluğudur.

Son söz: Unutmayalım ki, bu tarz ve üslupla kazanılan zaferler, maalesef, helal değildir ve olamaz. Geldiğimiz gün itibariyle yasal haklardan feragat, kişisel çıkarlardan fedakârlık, kamu yararına gönüllü özveri; zekâ geriliği değilse beceriksizlik sayılır. Yasaların tanıdığı haklardan insanlık veya Allah adına feragat etmenin garipsenmeyeceği bir yeni düzen, dünya yaratmak zorundayız.

Çanakkale CHP'de Kongre Krizi, Sandığı Boykot https://www.gazetedegisim.com/haber-canakkale-chpde-kongre-krizi-sandigi-b...
25/10/2025

Çanakkale CHP'de Kongre Krizi, Sandığı Boykot
https://www.gazetedegisim.com/haber-canakkale-chpde-kongre-krizi-sandigi-boykot-102647.html

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Çanakkale 39. Olağan İl Kongresi, partideki derin krizi ve yönetim tartışmalarını su yüzüne çıkardı. Mevcut İl Başkanı Av. Levent Gürbüz'ün tek aday olarak girdiği kongre süreci, Gazeteci Kerem İriç'in sert eleştiriler içeren köşe yazısıyla gündeme oturdu. İriç, kongreyi "Kongre Değil Taç Giyme Töreni"olarak nitelendirerek, parti yönetiminin eleştirdiği iktidardan farksız bir "arka kapı demokrasisi" uyguladığını ileri sürdü.

Delege Boykotu: Katılım Yarıya İndi

CHP’nin kongresi, rekor düzeyde düşük katılımla gerçekleşti. Toplam 580 delegesi bulunan örgütte, oy kullanan delege sayısının 248’de kalması, örgüt içindeki büyük bir küskünlüğün ve boykotun işareti olarak yorumlandı.

Salon Terk Edildi: Kongrede yaşanan delege dağılımı krizi, gerilimi tırmandırdı. Lapseki, Çan, Yenice, Ezine ve Gökçeada gibi ilçelerin delegeleri, duruma tepki göstererek salonu terk etti.
Çan Belediye Başkanı Tepkisi: Çan Belediye Başkanı Harun Arslan ve beraberindeki delegeler, Levent Gürbüz’ün konuşması anons edildiği sırada ayağa kalkarak, "Böyle şey mi olur? Biz gidiyoruz, kim oy kullanıyorsa kullansın" sözleriyle tepkilerini dile getirdi. Yazıda, salonun boş kalmasının parti içi coşku ve heyecanın bittiğini gösterdiği belirtildi.
Muharrem Erkek ve 'Mutlu Azınlık' İddiası

Köşe yazısında, CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek’in kongre sürecindeki rolü ve kongre sonrası gerçekleştirdiği genel merkez ziyaretinin, krizi bastırma amaçlı bir "güç gösterisi" olduğu iddia edildi.

Muharrem Erkek’in, salonu terk eden ilçelerin küskünlüğünü görmezden gelerek, "Ben güçlüyüm, rakipsizim, genel merkezdeki hakimiyetimle Çanakkale'yi hizaya getiriyorum" mesajını verdiğini öne süren İriç, başarılı belediyeleri yok sayıp başarısız ilçelere delege yağdırılmasını eleştirdi. Bu ekibin önseçim taleplerini "hainlik" olarak damgalayarak partiyi parçaladığı ileri sürüldü.

Seçim Kayıpları ve İhraçlar Zinciri

Yazıda, mevcut yönetimin parti içi muhalefeti susturma çabası ve bunun seçim sonuçlarına yansıması da detaylandırıldı.

30 İsme İhraç: Muharrem Erkek ve ekibinin, yerel seçim başarısızlığının faturasını muhaliflere kestiği, aralarında Doğan Ateş, Metin Ümit Ural ve Rebiye Ünüvar'ın da bulunduğu yaklaşık 30 ismin önseçim istedikleri için "parti aleyhine çalıştılar" gerekçesiyle ihraç edildiği bilgisi yer aldı.
Gelibolu Örneği: Gelibolu'da önseçim talebinin reddedilmesi üzerine bir adayın istifa edip İYİ Parti'den aday olmasıyla (3593 oy), seçimin AK Parti'ye sadece 380 oy farkla kaybedildiği belirtildi. İriç, bu durumu "CHP altın tepside belediyeyi AK Parti'ye teslim etti" şeklinde yorumladı.

Sonuç olarak, CHP'nin Çanakkale'de "bir avuç insanın elinde kaldığı" ve farklı görüşlere yer verilmediği vurgulandı. Yazar, eleştirilen iktidarla aralarındaki tek farkın yöntem olduğunu; iktidarın atamayı ilan ederken, CHP'nin "arka kapıdan dolandığı" iddiasını yineledi.

yazının tamamını okumak için linke tıklayın; https://www.gazetedegisim.com/yazar/kerem-iric/kongre-degil-tac-giyme-toreni-canakkale-chpde-sandik-var-secim-yok-943-kose-yazisi

Kerem İriç yazdı; "Kongre Değil Taç Giyme Töreni, Çanakkale CHP'de Sandık Var, Seçim Yok" https://www.gazetedegisim.com/...
21/10/2025

Kerem İriç yazdı; "Kongre Değil Taç Giyme Töreni, Çanakkale CHP'de Sandık Var, Seçim Yok"
https://www.gazetedegisim.com/yazar/kerem-iric/kongre-degil-tac-giyme-toreni-canakkale-chpde-sandik-var-secim-yok-943-kose-yazisi

Kongre Değil Taç Giyme Töreni, Çanakkale CHP'de Sandık Var, Seçim Yok

Çanakkale'de CHP'nin 39. İl Kongresi bitti, ama geride kalan enkaz hâlâ duman tütüyor. Mevcut İl Başkanı Av. Levent Gürbüz'ün tek aday olarak sahneye çıktığı bu "seçim" pardon, “taç giyme töreni” diyelim tam da CHP'nin yıllardır dilinden düşürmediği "demokrasi" kavramının ne kadar samimiyetsiz bir maske olduğunu bir kez daha kanıtladı. Parti, iktidarı eleştirirken "tek adam rejimi" diye veryansın ederken, kendi evinde muhalif sesleri boğazına kadar bastıran, farklı görüşleri "hainlik" damgasıyla ezerken, ortaya çıkan tablo ne mi? Eleştirdikleri iktidardan farksız bir "arka kapı demokrasisi".

En azından iktidar atamalarını açık açık ilan ediyor; CHP ise dolambaçlı yollarla, delege manipülasyonuyla, "kriz" diye geçiştirdiği skandallarla işini görüyor. Maalesef, bu samimiyetsizlik partiyi paramparça etti ve Çanakkale'de CHP'yi bir avuç "güçlü" eline terk etti.

Kongreye bir göz atalım: 580 delege olması gerekirken, oy kullanan sadece 248. Katılımın bu kadar düşük olması tesadüf mü? Hayır, tam bir boykot fırtınası. Kurultay delegesi dağılımı krizi patlak verdiğinde, Lapseki, Çan, Yenice, Ezine ve Gökçeada gibi ilçeler salonu terk etti. Merkez'e 3, Biga'ya 2, Ayvacık, Bayramiç ve Gelibolu'ya birer delege verilirken Çan, Gökçeada gibi belediyelerin olduğu ilçelere bile delege verilmedi. Neden? Çünkü "güçlü olan" kazanıyor, haklı olan değil.

Çan Belediye Başkanı Harun Arslan ve delegeler, Gürbüz'ün konuşması anonsuyla ayağa kalkıp "Böyle şey mi olur? Biz gidiyoruz, kim oy kullanıyorsa kullansın" diye salonu terk etti. Basına bile veryansın ettiler, ama asıl veryansın edilmesi gereken, bu krizi yaratan yönetim. Salon bomboş kaldı, coşku sıfır, heyecan yok. İmamoğlu'nun tutukluluğu bahanesiyle biraz gaz verme çabası, ama nafile. Parti içi demokrasi diye bir şey kalmamış.

İl kongresinin hemen ardından Muharrem Erkek'in genel merkez ziyareti elbette tesadüf değil; tam da krizin gölgesinde, salonu terk eden delegelerin yankısı sürerken, bu hamle adeta bir güç gösterisi olarak sahneye konuyor. Erkek, Levent Gürbüz'ün tek adaylı "zaferini" pekiştirmek için Ankara'ya koşarken, mesajı net: "Ben güçlüyüm, rakipsizim, genel merkezdeki hakimiyetimle Çanakkale'yi hizaya getiriyorum" diyor. Bu ziyaret, boykot eden Çan, Ezine, Yenice, Lapseki ve Gökçeada gibi ilçelerin küskünlüğünü bastırmak, disiplin sopasını sallamak için ideal zamanlama; başarılı belediyeleri yok sayıp Gelibolu gibi başarısızlara delege yağdıran bu ekibin, önseçim taleplerini "hainlik" diye damgalayan tavrı, partiyi paramparça ediyor!

Nasılsa CHP’li seçmen seçimde bize “tıpış tıpış” gidip oy verecek deniyordu fakat işler değişti; hatırlayın: Burak Kunt, 1100 oy daha alsaydı bugün Çanakkale Belediye Başkanı olacaktı. CHP paramparça, %61'lik Gökhan rekorundan %38'e düşüş. Muharrem Erkek ve ekibi, bu başarısızlığın faturasını muhaliflere kesti: Doğan Ateş, Metin Ümit Ural, Rebiye Ünüvar, İrfan Mutluay gibi 30 ismi "parti aleyhine çalıştılar" diye ihraç etti. Neden? Önseçim istedikleri için. Gelibolu'da önseçim talebi reddedildi, diğer aday istifa edip İYİ Parti'den aday oldu, aradan AK Parti'nin adayı 380 oy farkıyla seçimi kazandı. İYİ Parti'den aday olan CHP’li Koray Akkuş 3593 oy aldı. Yani CHP altın tepside belediyeyi AK Parti'ye teslim etti. "Önseçim kenetlenme sağlar" deniyor, ama yapılmıyor.

Erkek'in başını çektiği mutlu azınlığın "ele geçirme planı" tıkır tıkır işliyor. Delege seçimlerinden il başkanlığına, hepsi kaba kuvvetle. Erkek, Kılıçdaroğlu'na operasyon çekip İmamoğlu ekibine yaslandı, ama Çanakkale'de emekçileri, örgüt mensuplarını dışladı. Mutlu azınlığı Yalova Restoran dışında esnaf lokantasında gören yok. Tabi kent lokantası ayrı, oraya belediye başkanı rutin olarak gidiyor, çünkü neredeyse 2 yıldır ellerinde proje diye sundukları bir orası var. 70 TL’ye yemek satıyorlar… Hayır işin komik tarafı orası belediye mülkü ve daha öncede Ülgür Gökhan tarafından destekleniyordu ve yine 70 liraya yemek satıyordu.

Sonuç? CHP Çanakkale'de bir avuç insanın elinde kaldı. Farklı görüşlere yer yok, muhalifler eziliyor. Eleştirdikleri iktidardan hiçbir farkları yok sadece yöntem farklı: Onlar atamayı ilan ediyor, CHP arka kapıdan dolanıyor. Erkek özeleştiri yapmadı, genel merkez gücünü başarısız kadrolara harcadı. Gelecek parlak mı? Hayır, en azından Çanakkale'de değil. Bu "demokrasi şovu"nun faturası, partiye değil, bu gücü babasının çiftliği sananlara kesilsin.

Address

Barbaros Mah. Prof. Ümit Serdaroğlu Caddesi No 76 D2
Çanakkale
17100

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Gazete Değişim posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Business

Send a message to Gazete Değişim:

Share