21/12/2025
Yaşadığımız şey ilişkiler değil artık, pazarlıklar, takaslar, geçici anlaşmalar.
Sevgi diye başlayan cümleler, menfaat maddeleriyle devam ediyor.
Sadakat bir değer olmaktan çıktı, yalnızca şartlar uygunsa hatırlanan eski bir kelimeye dönüştü.
İnsanlar birbirini aldatmıyor artık sadece, bunu neredeyse normalleştiriyor, hatta zekâ sanıyor.
Birbirini sevenler değil, birbirini kullananlar kalabalıkta daha güvende hissediyor.
Para için, mevki için, bir basamak daha çıkabilmek için satılan sadece insanlar değil, değerler, sırlar, dostluklar, yıllar...
Kimsenin kimseye borcu yokmuş gibi davranılıyor ama herkes herkesin omzuna basarak yükseliyor.
Ve en acısı, bunu yaparken aynaya bakabilmeleri.
Arkamızdan konuşmak bir refleks hâline geldi.
Yüzüne gülüp arkasından karakter tahlili yapan, özelini bilip onu silah gibi kullanan, düşene tekme atmaktan utanmayan bir dil ürettik.
Dedikodu artık boş insanların oyalanması değil, güçlülerin zayıfları hizaya sokma yöntemi.
Bile isteye kötülük yapılıyor, sonra buna “hayatın gerçeği” deniyor.
Kimse masum değil ama herkes suçsuz.
Herkes yorgun ama kimse durmak istemiyor.
Çünkü durursak, neye dönüştüğümüzü fark edeceğiz.
O yüzden hızlanıyoruz.
Daha çok aldatıyoruz, daha çok susuyoruz, daha çok görmezden geliyoruz.
İçimize attığımız her şey, bir gün çıkmak için sıraya giriyor.
Ve evet, elbette bir gün hep birlikte kusacağız.
Bu mide bulantısı ahlaki olacak.
Bu kusma, bastırdığımız vicdanın, yuttuğumuz adaletsizliğin, “bana dokunmayan yılan” cümlesinin bedeli olacak.
O gün kimse suçlayacak kimse bulamayacak.
Çünkü herkesin eli bir yerinden bu pisliğe değmiş olacak.
O gün geldiğinde, kariyerler titremeyecek belki ama yüzler düşecek.
Maskeler tutmayacak.
Çünkü insan eninde sonunda kendinden tiksinir.
Ve toplum, kendi yarattığı çarpıklığı artık taşıyamadığında, mide refleksi devreye girer.
Bu bir tehdit değil.
Bir kehanet de değil.
Bu sadece insanlığın biyolojik ve ahlaki sınırı.
-Volkan Altay
Fotoğraf: …?, ‘19 Aralık 2025 📍Ardahan