30/06/2025
COVID-19 pandemisi, Rus-Ukrayna Savaşı, doğal afetler, zirai felaketler… Arz-talep dengesinin sarsılmasından doğrudan etkilenen tarım sektöründe belirsizliklere karşı hazır olmanın yolu, güçlü bir lisanslı depolama sistemine sahip olmaktan geçiyor. Hem devletin hem de özel sektörün yatırımlarıyla lisanslı depo kapasitesi son iki yılda 8,9 milyon tondan 12,2 milyon tona yükselirken, bu yıl ise 1 milyon ton civarında bir kapasite artış bekleniyor.
Gıda güvenliğinin sağlanması, sektörde kayıt dışılığın azaltılması, ürün arzının dengelenmesi, çiftçilerin ürünlerini sağlıklı şartlar altında muhafaza edebilmesi, gelecek ayların ihtiyacını garanti altına alması için önemli olan lisanslı depolama sistemi, son 10 yıldır kapasitesini artırarak büyüyor.
Hububat, baklagiller, yağlı tohumlar, pamuk, zeytin, zeytinyağı, fındık, Antep fıstığı, kuru kayısı, kuru üzüm, süt ürünleri olmak üzere toplam 9 ürün grubunda yapılan lisanslı depoculuk, modern bir depolama sistemine öncülük ediyor. 2011 yılında 40 bin olan lisanslı depo kapasitesi bugün 12,2 milyon ton kapasiteye ulaşmış durumda. 2025’te ise 1 milyon ton artışla birlikte 13 milyon tonu aşması bekleniyor. Lisanslı depoların yarattığı bir diğer avantaj ise, ürün kaybının önüne geçmesi. Lisanslı depolar yılda 2 milyon ton kaybı önleyerek 23 milyarlık tasarruf sağlıyor.
Geçen yıl lisanslı depo yatırımında rekor seviyeye ulaşıldı. Ticaret Bakanlığınca lisanslı depo kira ücretlerindeki artışın enflasyon oranında yapılması düzenlemesi, Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) ürünleri için aylık ödemeye geçilmesi, fire uygulaması gibi olumlu düzenlemeler, Ziraat Bankası’nın yüzde 50 faiz indirimli yatırım kredisi verilmesi gibi düzenlemeler yatırımcıları teşvik eden önemli gelişmeler oldu. Bu destekleyici düzenlemeler dışında, üreticinin lisanslı depolara olan talebinin artması, lisanslı depolara ürün teslim etmek isteyen mudi sayısının çoğalması ve ticareti kolaylaştırması da lisanslı depo yatırımlarında artışı olumlu destekledi.