03/08/2025
Yazmış olduğum bu kısa film senaryo'mu sizlerle paylaşıyorum.Okumanızı tavsiye ediyorum.Umarım beğenirniz!
SİNOPSİS
Ayşe ve Cem, dünyalar tatlısı kızları Elif ile mutlu bir yaşam sürmektedir. Ancak küçük Elif'in beklenmedik hastalığı, bu mutlu ailenin hayatını altüst eder. Filmin ilk yarısı, Ayşe ve Cem'in çaresizlik, umutsuzluk ve kayıp duygularıyla mücadele ettiği acı dolu hastane sürecini gözler önüne serer. Flashback' ler aracılığıyla, izleyici Elif'in hastalığının nasıl başladığına, aile içi gerilimlere ve arkadaş desteğine tanık olur. Bu geri dönüşler, Ayşe ve Cem'in yaşadığı derin acının kaynağını gözler önüne sererken, aynı zamanda izleyiciyi hikayenin içine çeker.
Film, Elif'in vefatıyla doruk noktasına ulaşır. Aile için hayat artık eskisi gibi değildir. Bir yıl sonra, hamile olan Ayşe ve Cem, kızlarının mezarını ziyaret eder. Bu ziyaret, hem bir veda hem de yeni bir başlangıcın habercisidir. Mezarlıkta tanıştıkları küçük bir çocuk, Elif'le oynadığını ve ondan kelebekler aldığını söyleyerek ikisini şaşırtır. Bu gizemli karşılaşma, Ayşe ve Cem'in kalplerine bir nebze olsun huzur ve umut aşılar. "Gözyaşının İzleri", bir ailenin yaşadığı tarifsiz acıyı, kaybetmenin yıkıcılığını ve bu acının içinden filizlenen umudu anlatan, dokunaklı ve unutulmaz bir drama filmidir.
GÖZYAŞININ İZLERİ
SAHNE 1: DIŞ MEKAN, HASTANE DIŞI - GÜN (Duygusal müzik)
Hastane görüntüsü.
SAHNE 2: İÇ MEKAN, HASTANE ODASI – GÜN
AYŞE (30'lu yaşlarında, yorgun ve hüzünlü) elinde bir tığ işi örgüsüyle pencerenin önünde oturuyor. Dışarıyı, hayatın akıp gidişini izliyor. Kızları Elif kan kanseri, yedi yaşında. O sırada odaya CEM (30'lu yaşlarında, eşi) girer. Yüzünde sahte bir tebessüm var.
CEM
Bugün hava çok güzel, değil mi aşkım?
Ayşe, Cem’e bakmadan başını hafifçe sallar.
AYŞE
Güzel...
Cem, Ayşe’nin yanına oturur ve elini tutar.
CEM
Biliyorum çok zor ama güçlü durmalıyız. Doktorlarla konuştum, yeni bir tedavi seçeneği araştırıyorlarmış. Umut var...
Ayşe’nin gözleri dolmaya başlar.
AYŞE
Hala umut mu Cem? O masum yüzü görmüyor musun? Gözleri artık parlamıyor bile. Canı yanıyor. Benim canım yanıyor Cem...
Ayşe’nin gözlerinden bir damla yaş süzülür.
SAHNE 3: İÇ MEKAN, HASTANE ODASI - GÜN
Ayşe, yatakta uyuyan küçük kızı ELİF’ in (7 yaşında) yanına gelir. Elif’in saçlarını okşar. Elif’in yüzü solgun, yanakları zayıflamış. Ayşe, onun yatağının kenarına oturur ve başını dizlerine koyar. Hıçkırarak ağlamaya başlar. Yıllar önceki mutlu anları aklına gelir. Elif’in neşeli kahkahaları, parkta koşmaları, doğum günü kutlamaları...
FLASHBACK
SAHNE 4:DIŞ MEKAN, PARK - GÜN IŞIĞI
ELİF
Anne! Bak ne kadar hızlı koşuyorum!
Elif, neşeyle koşarken Ayşe de ona yetişmeye çalışıyor, gülüyor.
AYŞE
Yakalayamazsın beni!
Elif bir bankın üzerine oturur ve yorulmuş bir şekilde annesine bakar.
ELİF
Yoruldum anne...
AYŞE
Gel bakalım minik tırtılım. Biraz dinlenelim.
Ayşe, Elif’i kucağına alır ve ona sımsıkı sarılır.
SAHNE 5:DIŞ MEKAN -PARK-GÜN-(GERÇEK ZAMAN)
Ayşe, bu anı hatırladıkça daha da fazla ağlar.
Zeynep Teyze: Hastanede Elif'le aynı koridorda yatan, yaşlı bir hasta. Elif'le özel bir bağ kurar. Kendisi de torununu kaybetmenin acısını yaşamıştır. Yanına, elinde bir demet çiçekle ZEYNEP TEYZE gelir.
ZEYNEP TEYZE
(Ayşe'nin yanına oturarak)
Burada olacağını biliyordum.
Zeynep Teyze, çiçeklerden birini Ayşe'ye verir.
AYŞE
(Sesi titrek)
Onun en sevdiği parktı burası. Her köşe başında bir hatırası var. Nasıl unutacağım Zeynep Teyze?
ZEYNEP TEYZE
Unutmayacaksın zaten. O acı hep seninle kalacak. Ama zamanla o acı, yerini tatlı anılara, kalbindeki sıcacık bir sızıya bırakacak. İşte o sızı, sana onun hiç gitmediğini hatırlatacak.
Ayşe, elindeki çiçeği koklar ve gözyaşları içinde Zeynep Teyze'ye sarılır. Bu sarılma, iki farklı acının ortak bir dertte buluşmasıdır.
SAHNE 6: İÇ MEKAN, HASTANE ODASI - GÜN
Cem, elinde bir kitapla odaya girer. Ayşe, hala Elif’in yanındadır.
CEM
Ayşe, gel artık, biraz dinlen. Bütün gece buradasın.
AYŞE
Nasıl dinlenebilirim Cem? Nasıl? Her nefesinde can çekişiyor.
CEM
Biliyorum... Elif için güçlü olmalıyız.
Ayşe ayağa kalkar ve Cem’e bakar.
AYŞE
Güçlü olmak mı? Güçlü olmak, onun elimden kayıp gidişini izlemek mi demek Cem? Ben onu kaybetmek istemiyorum!
Ayşe, Cem’in omuzlarına vurur, canı yanmaktadır.
CEM
Biliyorum... Lütfen sakin ol...
Cem, Ayşe’ye sarılır. Ayşe’nin hıçkırıkları duyulur.
SAHNE 7: DIŞ MEKAN, HASTANE KORİDORU - GÜN
Ayşe ve Cem, doktorun odasından çıkarlar. Yüzleri asık ve umutsuz. Ayşe’nin gözleri, doktorun söylediği kötü haberi sindirmeye çalışıyor.
AYŞE
Söyledikleri doğru olamaz. Hayır. Hayır!
Ayşe’nin ağlaması, hıçkırıklara dönüşür.
CEM
Ayşe...
Cem, Ayşe’ye sarılır.
AYŞE
Neden biz Cem? Neden o masum kızımız?
CEM
Bilmiyorum... Keşke bilseydim...
Cem de ağlamaya başlar. Birlikte, acıyla sarılırlar. Dr. Selim: Ayşe ve Cem'in kızları Elif'in doktoru. Deneyimli, şefkatli ama aynı zamanda gerçekçi bir doktor. Umut vermeye çalışsa da, tıbbi gerçeklerin farkında.
SAHNE 8: İÇ MEKAN, HASTANE KAFETERYASI - GÜN I
AYŞE, kahvesini içerken masada tek başına oturmaktadır. Yüzünde tarifsiz bir keder vardır. DR. SELİM yanına gelir.
DR. SELİM
Ayşe Hanım, nasılsınız?
Ayşe, başını kaldırır ve yorgun bir tebessümle doktora bakar.
AYŞE
Elimizden bir şey gelmiyor, değil mi doktor?
DR. SELİM
Tıp, bazen çaresiz kalır. Size yalan söylemek istemem. Ama sizin gösterdiğiniz güç... Hayranlık verici. Biliyorum, şimdi bu sözler anlamsız geliyor olabilir ama kızınız, sizin sevginiz sayesinde bu kadar dayandı.
Ayşe'nin gözleri dolar.
AYŞE
Ondan kopmak çok zor doktor. En sevdiklerinizle aranızdaki görünmez bağın kopuşunu izlemek...
DR. SELİM
Biliyorum Ayşe Hanım. Ama unutmayın, o bağ kopmuyor. Sadece farklı bir boyuta geçiyor.
Ayşe, ağlayarak kafeteryadan çıkar.
SAHNE 9: İÇ MEKAN, HASTANE ODASI - GÜN
Elif, yatağında uyurken Ayşe, yanındaki koltukta gözleri kapalı dinlenmektedir. Kapı yavaşça açılır ve ZEYNEP TEYZE içeri girer. Elinde örülmüş bir patik vardır. Elif'in yatağının yanına gelir.
ZEYNEP TEYZE
(Fısıltıyla)
Küçük kuşum... Uyanık mısın? Sana bir şey getirdim. Kendi ellerimle ördüm.
Elif, gözlerini açar ve Zeynep Teyze'ye gülümser. Zeynep Teyze, patikleri Elif'in ayaklarına geçirir.
ELİF
Çok sıcak oldu. Teşekkür ederim Zeynep Teyze.
ZEYNEP TEYZE
Sana bakınca torunumu görüyorum. O da böyle minikti. Her zaman sıcak tutmaya çalışırdım ayaklarını...
Zeynep Teyze'nin gözleri dolar. Ayşe, uyanır ve bu sahneyi izler. Zeynep Teyze, patikleri Elif'in ayaklarına geçirir ve onun elini tutar.
ZEYNEP TEYZE
(Ayşe'ye dönerek)
Unutma kızım, bazı ruhlar bu dünyada çok uzun süre kalmak için fazla saf. Onlar sadece bir anlığına bize misafir olurlar. Ama bıraktıkları izler asla silinmez.
SAHNE 10: İÇ MEKAN, HASTANE ODASI - GÜN
Ayşe, Elif’in elini tutuyor. Elif’in nefes alışverişi zorlaşıyor.
AYŞE
Elif’im... Minik kelebeğim...
Elif, zorlukla gözlerini açar. Ayşe’ye bakar.
ELİF
Anne... Korkuyorum...
Ayşe’nin gözleri daha da dolar.
AYŞE
Korkma meleğim. Ben yanındayım.
Elif, son gücünü kullanarak Ayşe’nin elini sıkar.
ELİF
Sana... sarılmak istiyorum...
Ayşe, Elif’i kucağına alır ve ona sımsıkı sarılır. Elif’in nefes alışverişleri azalır, azalır... ve durur.
SAHNE 11: İÇ MEKAN, HASTANE KORİDORU - GÜN
Ayşe, Elif’i kucağında tutarak odadan çıkar. Yüzünde tarifsiz bir acı vardır.
AYŞE
Elifim... gitti...
Cem, yere çöker ve hıçkırarak ağlamaya başlar. Ayşe de ona katılır. İki ebeveynin acısı, sessizce hastanenin koridorlarında yankılanır.
Geriye Dönüş Sahnesi:
FLASHBACK
SAHNE 12:DIŞ MEKAN, PARK - GÜN (GEÇMİŞ)
Güneşli, sıcak bir gün. ELİF (6 yaşında, sağlıklı ve enerjik), parkta neşeyle koşuyor. Annesi AYŞE ve babası CEM de ona eşlik ediyor. Parkın başka bir köşesinde, Ayşe'nin annesi FERİDE HANIM (60'lı yaşlarında, şefkatli) ve Cem'in annesi FİLİZ HANIM (60'lı yaşlarında, modern ve titiz) oturmaktadır. İki büyükanne, torunlarını izlerken sohbet ederler.
FİLİZ HANIM
Maşallah, ne kadar da enerjik bir çocuk. Aynen babasına benziyor.
FERİDE HANIM
Benziyor tabii, ama gözleri tıpkı Ayşe'ye çekmiş.
Elif, koşarken birden tökezler ve düşer. Dizinde küçük bir sıyrık olur. Ayşe hemen onun yanına koşar.
AYŞE
Canın acıdı mı kuzum?
ELİF
(Hafifçe ağlayarak)
Hayır anne... Sadece yoruldum.
Elif'i kucaklayan Ayşe, onun yorgunluğunun ve solgunluğunun farkına varır.
Geriye Dönüş Sahnesi: Şüpheler ve İlk Adımlar
SAHNE 13: İÇ MEKAN, EVİN OTURMA ODASI - AKŞAM (GEÇMİŞ)
Ayşe, Elif'in ateşini kontrol eder. Yüzü endişelidir. Cem, elinde bir bardak suyla odaya girer.
CEM
Hala yüksek mi ateşi?
AYŞE
(Başını sallayarak)
Bir türlü düşmüyor Cem. Artık bu yorgunluk ve morluklar da beni iyice korkutmaya başladı. Yarın hemen bir doktora gidelim.
CEM
Tamam aşkım. Yarın sabah ilk işimiz bu olsun. Endişelenme, belki de basit bir şeydir.
Ayşe, Elif'in alnını öper ve onu yatağına yatırır. Cem, Ayşe'ye sarılır. İkisinin de yüzünde, bilmedikleri bir fırtınanın habercisi olan bir endişe vardır.
Karşılaşma ve Teşhis
SAHNE 14: İÇ MEKAN, HASTANE BEKLEME ODASI - GÜN IŞIĞI (GEÇMİŞ)
Ayşe ve Cem, elleri kenetlenmiş bir şekilde beklerler. Yüzlerinde gergin bir ifade vardır.
O sırada, hasta bakıcı NERGİS HANIM (40'lı yaşlarda, cana yakın ve ilgili) gelir.
NERGİS HANIM
Ayşe Hanım, Elif'i yanıma alabilir miyim? Kan testi için onu hazırlamam gerekiyor.
Ayşe, Nergis Hanım'a güvenle Elif'in elini uzatır. Elif, korkmuş gözlerle Ayşe'ye bakar.
AYŞE
Korkma anneciğim, birazdan geleceğim.
Nergis Hanım, Elif'i götürürken ona sıcak bir gülümseme gönderir.
Bir süre sonra DR. MEHMET (50'li yaşlarda, ciddi ve tecrübeli) odaya girer. Elinde bir dosya vardır.
DR. MEHMET
Ayşe Hanım, Cem Bey. Lütfen odama gelin.
Ayşe ve Cem, birbirlerine endişeyle bakarlar ve doktorun peşinden giderler. Doktorun odasına girdiklerinde, pencerenin kenarında duran sandalyeye otururlar. Dr. Mehmet, onlara bakarak derin bir nefes alır.
DR. MEHMET
(Sesi titrek)
Test sonuçları geldi. Elif'in lösemi olduğunu düşünüyoruz.
Bu söz, Ayşe ve Cem için bir şok dalgasıdır. Ayşe, elleriyle ağzını kapatır, gözleri faltaşı gibi açılmıştır. Cem ise başını ellerinin arasına alır. O an, hayatlarının en mutlu günlerinden, en büyük kabusa geçiş yaparlar.
Geriye Dönüş Sahnesi: Aile İçindeki Gerilim
SAHNE 15: İÇ MEKAN, HASTANE ODASI - GÜN (GEÇMİŞ)
Elif, yatağında uyumaktadır. Odada Ayşe, Cem, Feride Hanım ve Filiz Hanım vardır. Herkes gergindir. FERİDE HANIM, Elif'e bakarak gözleri dolar.
FERİDE HANIM
(Yumuşak bir sesle)
Keşke bana gelseydi bu hastalık. Küçücük bir bedene bu kadar yük nasıl sığar?
FİLİZ HANIM
(Sinirli bir şekilde)
Feride Hanım, böyle konuşarak kime ne faydanız var? Asıl şimdi dua edip güçlü durmamız gerek.
FERİDE HANIM
Güçlü durmak, acınızı inkar etmekle aynı şey değildir Filiz Hanım!
CEM
(Sakinleştirmeye çalışarak)
Anneler... Lütfen. Zaten hepimiz yeterince zor zamanlar geçiriyoruz.
Filiz Hanım, Ayşe'ye yaklaşır ve onun elini tutar.
FİLİZ HANIM
Ayşe' ciğim, lütfen moralini bozma. Benim bir tanıdığım var, Amerika'da çok ünlü bir doktor. Onunla konuşacağım. Bize yardım edebilir.
AYŞE
(Umursamaz bir şekilde)
Bunu daha önce de söyledin Filiz Hanım. Ve hiçbir şey değişmedi.
Ayşe'nin sesi yorgun ve hüzünlüdür. İki aile arasındaki gerginlik, acının farklı şekillerde yaşanmasından kaynaklanmaktadır.
Geriye Dönüş Sahnesi: Umutsuzluk ve Kabullenme
SAHNE 16: İÇ MEKAN, HASTANE ODASI - GÜN (GEÇMİŞ)
Aylar geçmiştir. Elif'in durumu kötüye gitmektedir. Yatağında yorgun bir şekilde uzanmaktadır. O sırada odaya Elif'in çocukluk arkadaşı ALİ (8 yaşında) ve annesi SEMA HANIM (30'lu yaşlarında, Ayşe'nin yakın arkadaşı) girer. Ali, elinde bir oyuncak araba tutmaktadır.
ALİ
(Sakin bir sesle)
Elif, bak sana ne getirdim? Yarış arabası.
Elif, zorlukla gülümser.
ELİF
Çok güzel... Teşekkür ederim Ali.
Sema Hanım, Ayşe'nin yanına oturur ve ona sarılır.
SEMA HANIM
Kısık sesle
Ayşe' ciğim, nasılsınız?
AYŞE
(Gözleri dolu)
Ne kadar iyi olabilirsek o kadar işte Sema. Artık umudum kalmadı.
SEMA HANIM
Lütfen böyle konuşma. Elif senin gücünden besleniyor.
AYŞE
Gücüm mü? Gücüm tükendi Sema. Her gece onun acıyla kıvranışını izliyorum. Ve hiçbir şey yapamıyorum.
Ayşe, başını Sema'nın omzuna yaslar ve hıçkırarak ağlamaya başlar. Sema, ona sıkıca sarılarak destek olur.
Geriye Dönüş Sahnesi: Bir Veda Vakti
SAHNE 17: DIŞ MEKAN, HASTANE BAHÇESİ - AKŞAM (GEÇMİŞ)
Ayşe ve Cem, hastane bahçesindeki bankta oturmuşlardır. Hava kararmıştır.
AYŞE
Doktor ne dedi?
CEM
(Yutkunarak)
Sadece bir ayımız kaldı Ayşe.
Ayşe'nin gözleri dolar. Gözyaşları durmadan yanaklarından süzülür. Cem, Ayşe'ye sarılır.
CEM
Onu son günlerinde mutlu edelim Ayşe. Acı çekmeden, gülerek yaşasın.
Ayşe, Cem'e bakar ve omuzlarında ağlamaya başlar.
AYŞE
(Titrek bir sesle)
Nasıl mutlu edebiliriz ki Cem? Nasıl? Her şey bitmişken...
Geriye Dönüş Sahnesi: Bankta Bir Konuşma
SAHNE 18: DIŞ MEKAN, HASTANE BAHÇESİ - AKŞAM (GEÇMİŞ)
Ayşe ve Cem, hastane bahçesindeki bankta oturmuşlardır. Birbirlerine sıkıca sarılmış, sessizce ağlamaktadırlar. Hava kararmıştır ve hastanenin ışıkları loş bir şekilde yanmaktadır. O sırada, bankın yanından bir hemşire geçer. Bu hemşire, AYNUR HEMŞİRE' dir (50'li yaşlarında, tecrübeli ve merhametli). Aynur Hemşire, durur ve onlara bakar. Ayşe'yi, kızı Elif'i hastaneye ilk getirdiği andan beri tanımaktadır. Yavaşça onlara yaklaşır.
AYNUR HEMŞİRE
(Yumuşak bir sesle)
Biraz yürüyüş iyi gelir.
Ayşe ve Cem, başlarını kaldırıp Aynur Hemşire' ye bakarlar. İkisinin de yüzü gözyaşlarıyla ıslanmıştır.
AYNUR HEMŞİRE
Biliyorum, bu çok zor bir süreç. Ama unutmayın, sizden çok şey öğrendim. Sizin sevginiz, sabrınız, bize bile umut veriyor.
AYŞE
(Sesi titrek)
Umut mu? Artık umut bile kalmadı ki hemşire hanım.
AYNUR HEMŞİRE
En büyük umut, Elif'in size yaşattıklarıdır Ayşe Hanım. O size, sevginin en saf halini yaşattı. Bazen hayat, bize sevdiklerimizin değerini anlamamız için böyle acı dersler verir.
Ayşe, başını Cem'in omzuna yaslar. Aynur Hemşire, ellerini onların omuzlarına koyar ve kısa bir süre sessizce bekler. Sonra yavaşça uzaklaşır. Ayşe ve Cem, baş başa kalırlar.
AYŞE
(Cem'e bakarak)
Elif'le ne kadar güzel anılarımız var, değil mi? Parkta koşuşumuz... Doğum günleri...
CEM
Evet, çok güzel. Onları asla unutmayacağız.
AYŞE
Peki... Onun için ne yapabiliriz Cem? Son anlarında onu nasıl mutlu edebiliriz?
Cem'in gözleri dolar. Ayağa kalkar, Ayşe'nin elini tutar ve onu banktan kaldırır.
CEM
Onun için en sevdiği şeyi yapalım Ayşe. Onunla birlikte.
Geriye Dönüş Sahnesi: Veda ve Huzur
SAHNE 19: İÇ MEKAN, HASTANE ODASI - GÜN IŞIĞI (GEÇMİŞ)
Ayşe, Cem ve Elif, hastane odasındadır. Elif'in yatağı, camın kenarındadır. Ayşe, elinde Elif'in en sevdiği masal kitabını tutmaktadır. Cem, Elif'in yatağının diğer tarafında oturur.
AYŞE
(Yumuşak bir sesle)
Elif'im... Sana en sevdiğin masalı okumamı ister misin?
Elif, zorlukla başını sallar ve gülümsediği görülür. Ayşe, masalı okumaya başlar. Elif, gözlerini Ayşe'den ayırmaz. Bu esnada Cem, Elif'in elini tutar ve saçlarını okşar. Elif'in yüzünde, yorgun olmasına rağmen bir huzur vardır.
AYŞE
Ve küçük kelebek, gökyüzüne doğru süzüldü. Rengarenk kanatları güneşte parlıyordu. Artık sonsuza dek mutlu yaşayacaktı.
Ayşe, masalı bitirir. O sırada Elif'in gözleri kapanır. Ayşe, Elif'in elini sıkıca tutar. Elif'in yüzünde, artık acı yoktur. Yüzünde huzurlu bir gülümseme vardır.
AYŞE
(Fısıltıyla)
Sonsuza dek mutlu ol, benim küçük kelebeğim.
SAHNE 20: DIŞ MEKAN, PARK – GÜN-(GERÇEK ZAMAN)
Ayşe ve Cem, Elif’in oynadığı parkta bir banka oturmuşlardır. Birbirlerinin ellerini tutuyorlar.
AYŞE
O anı hatırlıyorum Cem... Elif’in neşeyle koştuğu, güldüğü anı...
CEM
Hatırlıyorum... Çok güzeldi...
Ayşe’nin gözlerinden yaşlar süzülür.
AYŞE
Her ne kadar acı çeksem de, o anılar benimle kalacak. Sonsuza dek...
Ayşe, gökyüzüne bakar. Bir kelebek, parkta uçar. Ayşe, ona gülümser.
AYŞE
Hoşça kal, minik kelebeğim...
Final Sahnesi: Umut ve Yeniden Başlangıç
SAHNE 21: DIŞ MEKAN, MEZARLIK - GÜN (BİR YIL SONRA)
Güneşli, ılıman bir hava. Ayşe ve Cem, Elif'in mezarının başında durmaktadır. Mezarın etrafı rengarenk çiçeklerle süslenmiştir. Ayşe'nin karnı belirginleşmiştir, hamiledir.
AYŞE
(Mezara doğru konuşur)
Bak canım kızım... Biz seni hiç unutmadık. Ve... Sana bir haberimiz var. Bir kardeşin olacak. Umarım onu da senin gibi çok seveceğiz...
Ayşe'nin gözleri dolar. Cem, Ayşe'nin elini tutar.
CEM
(Mezara bakarak)
Biliyorum, bir yerlerden bizi izliyorsun. Ve eminim ki bu habere en çok sen sevinmişsindir.
Bir süre sessizce beklerler. O sırada, biraz ileride bir cenaze defnedilmektedir. Yaşlı bir teyze, hıçkırarak tabutun başında ağlamaktadır. Birden, yanlarına doğru, elinde küçük bir su şişesi olan bir çocuk gelir. Bu çocuk CAN' dır. (8 yaşında, masum ve meraklı).
CAN
(Ayşe ve Cem'e gülümseyerek)
Merhaba.
Ayşe ve Cem, şaşırarak çocuğa bakarlar. Çocuk, Elif'in mezarına yaklaşır ve elindeki suyu döker.
AYŞE
(Şaşkınlıkla)
Sen kimsin, evladım?
CAN
Ben Can. Buraya arkadaşıma su dökmeye geldim.
Cem, cebinden para çıkarır.
CEM
Al bakalım. Teşekkür ederiz.
Çocuk, parayı reddeder.
CAN
Alamam amca. O benim arkadaşım. Biz onunla hep oyun oynuyoruz.
Ayşe ve Cem, birbirlerine bakarlar. Şaşkınlık ve merak, yüzlerinden okunur.
AYŞE
(Titrek bir sesle)
Oyun mu? Ne oyunu?
CAN
(Gülümseyerek)
Gizli oyunlar. Bazen benden saklanıyor. Ben onu bulduğumda, o da bana bir kelebek gönderiyor.
Çocuk, gökyüzüne bakarak gülümser. Ardından, Ayşe ve Cem'e el sallayarak mezarlıktan ayrılır.
Ayşe ve Cem, arkasından baka kalırlar. Onların içini, bir yıl sonra ilk kez tuhaf bir huzur kaplar. Ayşe'nin karnına, bir kelebek konar.
AYŞE
(Yutkunarak)
Gördün mü Cem? Kelebek...
Cem, Ayşe'nin elini tutar ve ikisi de kelebeğe gülümser. Bu sahne, acı dolu vedanın, umut dolu bir başlangıca dönüştüğünü gösterir. Film, bu dokunaklı ve unutulmaz anla sona erer.
Duygusal müzik.
**FİLM SONU**