26/11/2023
AMİN... AMİN... AMİN...
Bakara Suresi 2:186: “De ki: "Ey Rabbim! Dua ettiğimde beni icabet et. Kulların arasında beni iyilik sahibi olarak an. Ey Rabbim! Beni rahmetine sok. Sen, merhametlilerin en merhametlisisin."
A’raf Suresi 7:56: “Ey Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, ahrette de iyilik ver ve bizi ateş azabından koru."
Mü’min Suresi 23:1-4: “Ey Rabbimiz! Bize dünya ve ahirette iyilik ver ve bizi cehennem azabından koru. Ey Rabbimiz! Bize günahlarımızı bağışla ve hatalarımızı affet ve bize acı. Sen, tövbeleri kabul eden ve esirgeyensin."
Fatiha Suresi 1:1-7: “Rabbimiz! Sana hamd olsun. Âlemlerin Rabbi! Rahmân ve Rahîm olan Allah'a hamd olsun. Hesap gününün mâliki Allah'a hamd olsun. Ey Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ve ahrette de iyilik ver ve bizi ateş azabından koru.
İhlas Suresi 112: “De ki: O Allah birdir. Allah Samed'dir. O'nun hiçbir çocuğu yoktur ve O'nun hiçbir ortağı yoktur. O, her şeyi yaratmıştır. O, her şeyin vehim ve tasavvurundan münezzehtir."
Felak Suresi 113: “De ki: Sığınırım o gecenin şerrinden, o gecenin karanlığının şerrinden, o gecenin düğümlerinin şerrinden, o gecenin üfleyenlerinin, iftira atan sapkınların şerrinden."
Nas Suresi 114: “De ki: Sığınırım insanların Rabbine, insanların hükümdarına, insanların İlahına, o şerrin fısıltısından, o şerrin karanlıktan çıkıp geldiği zaman, o şerrin düğüm atanlardan, o şerrin iftira atan sapkınlardan."
Kur'ân-ı Kerim’de dua ile ilgili âyetler geniş bir yer tutar. İki yüz kadar âyet doğrudan dua ile ilgilidir. Ayrıca tesbîh, hamd, şükür, istiâne (Allah'tan yardım dileme), istiâze (kötü ve şerli olan her şeyden Allah'a sığınma), tazarru (kendi eksikliğini bilerek Allah'a yalvarma), tövbe ve istiğfar gibi kulun Allah’a yönelişini ve isteklerini ifade eden çok sayıda âyet de dua ile alakalıdır. Dua ile ilgili âyetlerin bir kısmında insanların Allah’a dua etmeleri emredilmiş, duanın usûl, âdâb ve tesirleri üzerinde durulmuştur (en-Nisâ, 4/32; el-A’râf, 7/29, 55, 180; Yûsuf, 12/86; el-Mü’min, 40/60). Örneğin Allah Teâlâ; "Kullarım sana, beni sorduğunda (söyle onlara): 'Ben çok yakınım. Bana dua ettiği vakit dua edenin dileğine karşılık veririm.'..." (el-Bakara, 2/186) buyurarak insanların dua ile kendisine yönelmelerini istemiştir.
Âl-i İmrân sûresindeki; "Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize tarafından rahmet bağışla..." (Âl-i İmrân, 3/8), “…Rabbimiz! İman ettik; bizim günahlarımızı bağışla, bizi ateş azabından koru!” (Âl-i İmrân, 3/16), “Rabbimiz! İndirdiğine inandık ve Peygamber'e uyduk. Şimdi bizi (birliğini ve peygamberlerini tasdik eden) şahitlerden yaz..." (Âl-i İmrân, 3/53) ayetleri, mü'minlere istikâmet üzere olmayı, bağışlanma dilemeyi ve hidâyete ulaşma yollarını öğreten dua ayetlerindendir. Yine Âl-i İmrân sûresinin 191-194. ayet-i kerîmelerinde; inananların her halükârda Allah Teâla'yı andıkları, göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde tefekkür ettikleri belirtilmekte ve ardından yaptıkları dualarında; cehennem azabından Allah'a sığındıkları, günahların bağışlanıp kötülüklerinin örtülmesini, vefat ederken iyilerle birlikte canlarının teslim edilmesini, âhirette vadettiği nimetlere ulaştırmasını ve hesap gününde kişiyi rezil rüsvâ etmemesini niyazda bulundukları ifade edilmektedir.
Kur'an-ı Kerim'de her hususta Allah'a niyaz eden ve yakaran peygamberlerin duaları da bulunmaktadır. Bu bağlamda Hz. Âdem (a.s.) ve eşi Hz. Havva'nın cennetten çıkarıldıktan sonra bağışlanmaları için yaptıkları "…Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz." (A'râf, 7/23) şeklindeki duayı, mü'minler tevbe istiğfar ederken daima zikrederler.
Hz. İbrahim’in (a.s.) duaları Kur'ân-ı Kerim'de bir hayli yer tutar. Bunların başında; “Rabbim! Bana sâlihlerden olacak bir evlat ihsan et!” (es-Sâffât, 37/100), “Rabbimiz! Bizi sana boyun eğenlerden kıl, neslimizden de sana itaat eden bir ümmet çıkar, bize ibadet usullerimizi göster, tevbemizi kabul et; zira, tevbeleri çokça kabul eden, çok merhametli olan ancak sensin.” (el-Bakara, 2/128) duaları gelir. Yine Hz. İbrahim’in (a.s.) Rabbine ilticâ ederek çocuklarının ve zürriyetinin tevhid üzere olmaları, ibadet ve taat üzere yaşamaları için yaptığı dualar bizler için örnek mahiyettedir: "Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri namazı devamlı kılanlardan eyle; ey Rabbimiz! Duamı kabul et!" (İbrahîm, 14/40), "Rabbim! Bana hikmet ver ve beni iyiler arasına kat. Bana, sonra gelecekler içinde, iyilikle anılmak nasip eyle! Beni, Naîm cennetinin vârislerinden kıl… (İnsanların) diriltilecekleri gün beni mahcup etme. O gün ne mal fayda verir ne de evlât. Ancak Allah'a kalb-i selîm ile gelenler o günde fayda bulur." (eş-Şuarâ, 26/83-89).