Yar Yayınları

Yar Yayınları kurumsal / tanıtım / bilgilendirme
- Türkiye ve Dünya Edebiyatı/Klasikler
- Marksist Teori ve L Büyük Milas Han, No: 1B32 Cağaloğlu / İstanbul

Yar Yayınları
Bab-ı Ali’de 48 yıllık onurlu bir yaşam
Yar Yayınları, resmi olarak 1972'de kuruldu. Yar Yayınları kurucusu Osman Y. Çobanoğlu, yayıncılığa, 1968'de Ant Yayınları ve Ant Dergisi bünyesinde başlamıştı; Ant Dergisi, 12 Mart 1971 Darbesi ile kapatılınca, bir süre serbest yayıncılık yapmak zorunda kaldı. Ant Yayınları bünyesinde resmi sorunlar aşılamayınca, Yar Yayınları'nı kurmak zorunl

uluğu ortaya çıktı. Yar Yayınları, Ant Yayınları'nın ilerici, devrimci geleneğine sahip çıkarak 12 Eylül 1980 darbesine kadar yayınlarını sürdürdü. 12 Eylül askeri darbesi ile birçok ilerici devrimci kurum gibi Yar Yayınları da kapatıldı, yayınevinin sahibi ve yönetmeni Osman Y. Çobanoğlu 100'lerce yıllık Ceza talebiyle, Sıkıyönetim Askeri Mahkemelerinde (yayınlanan kitaplardan dolayı) yargılandı. Che Guevara'nın ve Kızıl Tugaylar’ın kitaplarından aldığı 15 yıllık cezayı çeşitli hapishanelerde çekerken, 1986 Mayısında şartla tahliye oldu ve Yar Yayınları, yeniden yayın hayatında aktif olarak yerini aldı. Yar Yayınları halen, 48 yıldır izlediği siyasi çizgiyi değiştirmeden, kendi gelişim süreci içinde, sosyalist ve anti-emperyalist geleneğe bağlı kalarak yayıncılığı sürdürmektedir.

İletişim: [email protected]
0 212 511 69 11
0 505 353 99 46
Cemal Nadir Sk.

İşgal altındaki İstanbul’dan Ankara’ya, Anadolu’dan Sovyet devriminin merkezi Moskova’ya uzanan bir hayat. Türkiye Komün...
21/11/2025

İşgal altındaki İstanbul’dan Ankara’ya, Anadolu’dan Sovyet devriminin merkezi Moskova’ya uzanan bir hayat. Türkiye Komünist Partisi’nin ilk üyelerinden biri ve Merkez Komite üyesi. Türk şiirine yepyeni bir ses ve soluk getiren, devrimci kimliğini sanatıyla bütünleştirmiş bir şair ve yazar. Türkiye Komünist hareketinin en uzun süre cezaevinden tutulan kadrolarından biri.
Bu kitap, Nâzım Hikmet’in siyasi hayatını ve mücadelesini merak edenler için temel bir başvuru kaynağı niteliğindedir. Hikmet Akgül hem şairin kendi eserlerini hem de onun hakkında yazılmış olan geniş bir literatürü ele alarak incelemiş, bütünlüklü bir Nâzım Hikmet biyografisi ortaya çıkarmıştır. Bu titiz çalışma, Nâzım Hikmet hakkında çeşitli çevreler tarafından ortaya atılmış olan asılsız iddia ve yalanlara karşı verilmiş bir cevap niteliğindedir.
"Hayatlarında dövüşenlerin isimleri, ölümlerinden sonra da, sağ kalan düşmanlarıyla kavgada devam ederler." – Nâzım Hikmet

Bu kitap, iki önemli düşünürün kaleminden çıkan iki değerli makaleden oluşmaktadır. İlk bölümde yer alan Stephen Hymer’ı...
20/11/2025

Bu kitap, iki önemli düşünürün kaleminden çıkan iki değerli makaleden oluşmaktadır. İlk bölümde yer alan Stephen Hymer’ın “Emperyalizmin Kumdaki Ayak İzi: Robinson Crusoe” adlı makalesi, Daniel Defoe’nun Robinson Crusoe romanını Marksist bir perspektifle ele alıp ilkel sermaye birikiminin izini sürüyor.

Crusoe’nun deneyimleri aracılığıyla kapitalizmin ve emperyalizmin erken belirtilerini inceleyen Hymer, sahilde bırakılan ayak izlerini bir metafor olarak kullanarak, kapitalizmin temel taşlarını, bir adanın sınırlı kaynakları ve rekabetin vahşi doğası üzerinden örnekliyor ve sermaye birikiminin nasıl zor kullanmaya ve talana dayandığını gözler önüne seriyor.

Öte yandan Albert Einstein, “Neden Sosyalizm?” adlı makalesinde, toplumun yararı için değil, kâr elde etmek için üretimi teşvik eden kapitalizmin “kötülüklerin kaynağı” olduğunu açıklarken, sosyalist planlı ekonominin, insanlığın kolektif iyiliği için neden gerekli olduğunu ortaya koyuyor.

Hem kapitalizmin gelişimini anlama hem de sosyalizmin insanlığa nasıl hizmet edebileceğini düşünme imkanı sunan her iki makale de, tartışmalara ışık tutan temel kavramları basitçe açıklayan değerli birer kaynaktır.

Baharın On Yedi Anı İkinci Dünya Savaşının son günlerinde Berlin’de SS karargahında görevli Sovyet istihbaratçısı Albay ...
19/11/2025

Baharın On Yedi Anı İkinci Dünya Savaşının son günlerinde Berlin’de SS karargahında görevli Sovyet istihbaratçısı Albay Maksim Maksimoviç İsaev’in (Otto von Stirlitz) maceralarını anlatmaktadır.

Stirlitz (İsaev) SS’lerin şefi Himmler’in, Batılılarla ayrı bir anlaşma yapmaya yönelik girişimlerini engelleme emri almıştır. Gizli görüşmelerin İsviçre’de yapılacağını öğrenen Stirlitz, muhalif Alman aydınlarının da yardımıyla işe koyulur. Bu arada, Gestapo şefi Müller de, Berlin’de kimliği bilinmeyen bir Sovyet casusunu ve yardımcılarını aramaktadır.

Yulian Semyonov’un bu romanı, sürükleyici ve bir o kadar da yalın hikayesiyle çok beğenilmiş, Sovyet kültüründe derin bir iz bırakmıştır. Öyle ki, Stirlitz (Maxim Isaev), Batılı casus ikonu James Bond’un kadın düşkünü ve ukala karakterinin, vurdulu kırdılı, teknolojik araçlara dayalı maceralarının önüne insani yönleriyle geçmiştir. üpheleri vardır, ailesinden ayrı düşmüştür. Temas kurduğu insanlarla empati kurar, merhamet gösterir ve bu yüzden acı çeker. Ancak bir o kadar da planlı ve soğukkanlıdır Stirlitz, hislerini dışarı yansıtmaz. Mütevazıdır, ülkesine bağlıdır, entelektüeldir, görevini düşmanlarından daha akıllıca davranarak başarır.

12 bölümlük bir dizi halinde televizyona da uyarlanan Baharın On Yedi Anı, 1973 yılında ilk yayınlandığında bölüm başına yaklaşık 70 milyon seyirciye ulaşmış ve Sovyet tarihinin gelmiş geçmiş en başarılı televizyon dizisi olmuştur.

Marksist Açıdan Dünya Dinler Tarihi, dinin yalnızca ideolojik bir yanılsama ya da zihinsel sapma olarak ele alınamayacağ...
18/11/2025

Marksist Açıdan Dünya Dinler Tarihi, dinin yalnızca ideolojik bir yanılsama ya da zihinsel sapma olarak ele alınamayacağını, aksine toplumsal ilişkilerle ve tarihsel süreçlerle iç içe geçen bir olgu olduğunu bilimsel bir açıklıkla ortaya koyar.

Dinleri gelişimlerine göre üç kategoriye -kabile dinleri, ulus dinleri, evrensel dinler– ayıran Tokarev, insanlık tarihinin her coğrafyasında yer alan her bir dinin ve kültün kökenine inmeye, ritüellerin, totemlerin, ikonların, tanrı kavramlarının gelişim süreçlerine nüfuz etmeye çalışmıştır.

Ra’dan Zeus’a, Odinn’den Tammuz’a, Şaman davullarından kilise çanlarına, taş totemlerden mermer tapınaklara, Aborjinlerden Budist rahiplere uzanılarak; tek tek her bir dinin tanrısı, efsanesi, totemi ya da kahramanları detaylıca ele alınmış; yükselişleri, çöküşleri, geçirdikleri dönüşümler, oluşturdukları ortak örüntüler, temalar ve birbirlerine olan etkileri tarihsel ve toplumsal bir bağlamda tartışılmıştır.

Arkeolojiden antropolojiye, tarihten, mitolojiden sosyolojiye uzanan, disiplinler arası bir bakışla hazırlanmış kapsamlı bir çalışma olan eser; dinin toplumsal rolünü, insanla, ezilen sınıflarla ve iktidarla olan bağlarını somut bir zemine oturtmaktadır.

Kızıl Ordu Tarihi, SSCB Bilimler Akademisi üyesi askerî tarihçilerin kolektif çalışması olarak, Sovyet ordusunun kuruluş...
17/11/2025

Kızıl Ordu Tarihi, SSCB Bilimler Akademisi üyesi askerî tarihçilerin kolektif çalışması olarak, Sovyet ordusunun kuruluşundan dünya tarihindeki belirleyici rolüne uzanan süreci ayrıntılı biçimde inceliyor.

Eser, 1917 Ekim Devrimi’nin ardından doğan Kızıl Ordu’nun ilk örgütlenme çalışmalarından başlayarak, İç Savaş yıllarındaki ateş çemberini, emperyalist müdahalelere karşı verilen mücadeleyi ve ordunun işçi-köylü sınıflarıyla kurduğu bağı adım adım izliyor.

Sovyet literatüründe Büyük Anayurt Savaşı olarak adlandırılan İkinci Dünya Savaşı’na ayrılan bölümler, savaşın ilk yıllarındaki geri çekilmelerden başlayarak Moskova ve Stalingrad savunmalarına, Kursk ve Bagration harekatlarından Kırım ve Doğu Avrupa’nın kurtuluşuna, Berlin’in düşüşünden Uzak Doğu’da Japon ordularının tasfiyesine kadar bütün büyük cepheleri ve harekâtları kapsıyor. Bu bütünlüklü anlatıyla eser, yalnızca askerî operasyonları değil, aynı zamanda stratejik yeniden yapılanmaları, teknolojik dönüşümleri ve ordunun ideolojik-siyasal temellerini de inceleyerek Kızıl Ordu’nun zafer yolunu nasıl döşediğini gözler önüne seriyor.

Son bölümlerde ise Sovyet askeri doktrininin evrimi, barış dönemindeki modernizasyon çabaları ve ordunun gücünün kaynağı olarak Parti’nin rehberliğiyle halkla kurduğu kopmaz bağ tartışılıyor.

Bu eser, Kızıl Ordu’nun tarihini yalnızca savaşların kronolojisi olarak değil, sosyalist bir toplumun kendi geleceğini kurma mücadelesiyle iç içe geçmiş bütünlüklü bir deneyim olarak kavramak isteyen okurlar için değerli bir kaynak niteliğindedir.

Jöntürklerden başlayarak 1967'ye kadar uzanan bir zaman dilimini kapsayan bu çalışma, SSCB Bilimler Akademisi mensubu bi...
16/11/2025

Jöntürklerden başlayarak 1967'ye kadar uzanan bir zaman dilimini kapsayan bu çalışma, SSCB Bilimler Akademisi mensubu bilim insanlarının kaleminden Türkiye'nin tarihsel sürecini inceliyor. Sovyetlerin Gözünden Türkiye Tarihi, Türkiye'nin ekonomik, sosyal ve siyasi gelişmelerine, dış politikasına ve toplumsal mücadelelerine dair panoramayı gözler önüne seriyor.

Eserde, Jöntürklerin iktidara gelmesi ve Birinci Dünya Savaşı'ndan, Kurtuluş Savaşı'na; bağımsızlığın pekiştirilme çabalarından, Büyük Buhran ve İkinci Dünya Savaşı'na; savaş sonrası yeniden yapılanmadan Demokrat Parti yönetimine ve 1960 Darbesi sonrası sosyoekonomik gelişmelere kadar olan dönem ele alınıyor. Her biri farklı uzmanlar tarafından kaleme alınmış bölümlerden oluşan kitap, olayların Sovyet bakış açısıyla analiz edilmesiyle bizlere farklı bir perspektif sunuyor.

Sovyetlerin Gözünden Türkiye Tarihi, Türkiye'nin tarihini anlamak ve Sovyetlerin bu süreçteki gözlemlerini öğrenmek isteyenler için değerli bir kaynak. Eser, yalnızca tarih meraklıları için değil, aynı zamanda uluslararası ilişkiler ve siyaset bilimi alanında çalışanlar için de önemli bir başvuru niteliği taşıyor.

Afanasiev'in Felsefenin İlkeleri eseri, Marksist-Leninist felsefenin derinliklerine inerek diyalektik materyalizmin ve t...
14/11/2025

Afanasiev'in Felsefenin İlkeleri eseri, Marksist-Leninist felsefenin derinliklerine inerek diyalektik materyalizmin ve tarihsel materyalizmin temel ilkelerini inceliyor. Kitap, materyalizm ve idealizm arasındaki karşıtlığı, felsefenin temel sorunlarını ve proletaryanın bu teorik silahını ayrıntılı bir şekilde ele alırken; Marksizmin doğuşunu, madde ve bilinç ilişkisini, diyalektik ve evrensel bağlantı teorilerini de kapsamlı bir şekilde açıklıyor. Ayrıca, tarihsel materyalizmin ortaya çıkışı, sınıf mücadeleleri, ulusal kurtuluş hareketleri, toplumsal devrimler ve komünizmin kuruluş sorunları gibi konuları da analiz ediyor.
Bilimsel materyalizmin tarihsel gelişimini ve bu süreçteki önemli tartışmaları da gözler önüne seren Afanasiev, XVIII. yüzyıl Fransız materyalizminden, XIX. yüzyıl Alman felsefesine uzanıyor; Kant, Hegel ve Feuerbach gibi düşünürlerin fikirlerini değerlendirerek, Marksist düşüncenin felsefi köklerini ve gelişimini detaylandırıyor. Aynı zamanda, sosyalist üretim tarzının özellikleri, altyapı ve üstyapının karşılıklı etkileşimi gibi konuları da derinlemesine inceleyen yazar, sosyalist ve komünist toplumların dinamiklerini anlamamıza yardımcı oluyor.
Felsefenin İlkeleri, okuyucuları, Marksist felsefenin ve toplumun gelişim yasalarının anlaşılmasına yönelik kapsamlı bir yolculuğa davet ediyor. Kitap, sadece felsefi tartışmalarla ilgilenenler için değil, aynı zamanda tarih, sosyoloji ve siyaset bilimi alanında detaylı bilgi edinmek isteyen herkes için önemli bir kaynaktır. Afanasiev'in analitik yaklaşımı okuyuculara Marksist-Leninist felsefenin zengin dünyasında rehberlik edecektir.

06/11/2025

Vladimir Mayakovski, Şiir Nasıl Yapılır? kitabında şiiri esin perilerinin lütfu değil, emek, disiplin ve planlı bir çalı...
30/10/2025

Vladimir Mayakovski, Şiir Nasıl Yapılır? kitabında şiiri esin perilerinin lütfu değil, emek, disiplin ve planlı bir çalışmanın ürünü olarak tanımlar. Ona göre şiir, toplumsal görev bilinciyle üretilmeli ve şair, yaşadığı çağın mücadeleleriyle doğrudan bağ kurmalıdır. Bu nedenle eserine “nasıl yazılır” değil, “nasıl yapılır” adını verir: çünkü şiir, bireysel bir iç döküş değil, bilinçli bir üretim sürecidir.
Mayakovski, kitabında yalnızca kuramsal tespitlerle yetinmez; kendi şiirlerinden ve başka şairlerden yaptığı alıntılarla ritim, kafiye, imge, yapı ve ton gibi temel öğeleri çözümleyerek örnekler üzerinden anlatır. Özellikle Sergey Yesenin’e yazdığı ünlü şiirinin yaratım sürecini adım adım paylaşır; nasıl düşündüğünü, hangi dizeleri elediğini, hangi sözcükleri seçtiğini göstererek şiirin arkasındaki gerçek emeği açığa çıkarır. Şiir için hazır reçeteler, gözü kapalı uygulanacak formüller olmadığını söyler Mayakovski; ancak bu kitapta aktardıkları, şiir yazmaya heves eden her okur için eşsiz ve öğretici bir rehberdir.
Eserin sonunda Sergey Yesenin’in Veda Şiiri ile Mayakovski’nin Sergey Yesenin’e adlı şiirine de yer verilir. Böylece okur, bir yanda Yesenin’in trajik vedasını, öte yanda Mayakovski’nin ona verdiği güçlü ve sarsıcı yanıtı bir arada okuma imkanı bulmaktadır.

Marksist Açıdan Dünya Dinler Tarihi, dinin yalnızca ideolojik bir yanılsama ya da zihinsel sapma olarak ele alınamayacağ...
17/10/2025

Marksist Açıdan Dünya Dinler Tarihi, dinin yalnızca ideolojik bir yanılsama ya da zihinsel sapma olarak ele alınamayacağını, aksine toplumsal ilişkilerle ve tarihsel süreçlerle iç içe geçen bir olgu olduğunu bilimsel bir açıklıkla ortaya koyar.
Dinleri gelişimlerine göre üç kategoriye -kabile dinleri, ulus dinleri, evrensel dinler– ayıran Tokarev, insanlık tarihinin her coğrafyasında yer alan her bir dinin ve kültün kökenine inmeye, ritüellerin, totemlerin, ikonların, tanrı kavramlarının gelişim süreçlerine nüfuz etmeye çalışmıştır.
Ra’dan Zeus’a, Odinn’den Tammuz’a, Şaman davullarından kilise çanlarına, taş totemlerden mermer tapınaklara, Aborjinlerden Budist rahiplere uzanılarak; tek tek her bir dinin tanrısı, efsanesi, totemi ya da kahramanları detaylıca ele alınmış; yükselişleri, çöküşleri, geçirdikleri dönüşümler, oluşturdukları ortak örüntüler, temalar ve birbirlerine olan etkileri tarihsel ve toplumsal bir bağlamda tartışılmıştır.
Arkeolojiden antropolojiye, tarihten, mitolojiden sosyolojiye uzanan, disiplinler arası bir bakışla hazırlanmış kapsamlı bir çalışma olan eser; dinin toplumsal rolünü, insanla, ezilen sınıflarla ve iktidarla olan bağlarını somut bir zemine oturtmaktadır.

Kızıl Ordu Tarihi, SSCB Bilimler Akademisi üyesi askerî tarihçilerin kolektif çalışması olarak, Sovyet ordusunun kuruluş...
13/10/2025

Kızıl Ordu Tarihi, SSCB Bilimler Akademisi üyesi askerî tarihçilerin kolektif çalışması olarak, Sovyet ordusunun kuruluşundan dünya tarihindeki belirleyici rolüne uzanan süreci ayrıntılı biçimde inceliyor.
Eser, 1917 Ekim Devrimi’nin ardından doğan Kızıl Ordu’nun ilk örgütlenme çalışmalarından başlayarak, İç Savaş yıllarındaki ateş çemberini, emperyalist müdahalelere karşı verilen mücadeleyi ve ordunun işçi-köylü sınıflarıyla kurduğu bağı adım adım izliyor.
Sovyet literatüründe Büyük Anayurt Savaşı olarak adlandırılan İkinci Dünya Savaşı’na ayrılan bölümler, savaşın ilk yıllarındaki geri çekilmelerden başlayarak Moskova ve Stalingrad savunmalarına, Kursk ve Bagration harekatlarından Kırım ve Doğu Avrupa’nın kurtuluşuna, Berlin’in düşüşünden Uzak Doğu’da Japon ordularının tasfiyesine kadar bütün büyük cepheleri ve harekâtları kapsıyor. Bu bütünlüklü anlatıyla eser, yalnızca askerî operasyonları değil, aynı zamanda stratejik yeniden yapılanmaları, teknolojik dönüşümleri ve ordunun ideolojik-siyasal temellerini de inceleyerek Kızıl Ordu’nun zafer yolunu nasıl döşediğini gözler önüne seriyor.
Son bölümlerde ise Sovyet askeri doktrininin evrimi, barış dönemindeki modernizasyon çabaları ve ordunun gücünün kaynağı olarak Parti’nin rehberliğiyle halkla kurduğu kopmaz bağ tartışılıyor.
Bu eser, Kızıl Ordu’nun tarihini yalnızca savaşların kronolojisi olarak değil, sosyalist bir toplumun kendi geleceğini kurma mücadelesiyle iç içe geçmiş bütünlüklü bir deneyim olarak kavramak isteyen okurlar için değerli bir kaynak niteliğindedir.

Komiser Memo, devrimci bir kuşağın nasıl yoğrulduğunu anlatan güçlü bir romandır. Dritëro Agolli, N**i işgali altındaki ...
12/10/2025

Komiser Memo, devrimci bir kuşağın nasıl yoğrulduğunu anlatan güçlü bir romandır. Dritëro Agolli, N**i işgali altındaki Arnavutluk’ta, partizan savaşının en çetin günlerinde halkın içinden doğan kahramanların portresini, edebiyatın incelikli dokusuyla birleştiriyor.
Romanın merkezinde, halk adamı, sert mizaçlı komutan Rapo ile onun müfrezesine atanan genç siyasi komiser Memo’nun ilişkisi vardır. Rapo’nun kaba saba mizacının ardında, mücadeleye adanmış yufka bir yürek yatar. O, isyan ruhunu yitirmeyen, düşmana karşı taşkın bir öfke taşıyan, halkına ve vatanına duyduğu derin sevgiyle örnek bir figürdür. Memo ise sarsılmaz kişiliği, zekası, disiplini, devrimci ahlakı ve temiz kalbiyle kısa sürede müfrezesinin vazgeçilmez önderlerinden biri haline gelir. Köylülerden aydınlara, kadınlardan gençlere kadar farklı toplumsal katmanların bu mücadeleye katılışı, işbirlikçilere ve N**i birliklerine karşı verilen amansız savaş, Komünist Partinin yönlendirici rolü ve partizanlar arasındaki derin yoldaşlık bağı romanın diğer temalarını oluşturmaktadır.
Agolli’nin anlatım tekniği, sıradan bir savaş hikayesinin çok ötesindedir. Her bölümde farklı bir anlatıcıyla, çerçeve hikayeler ve geriye dönüşlerle ilerleyen kurgu, okura yalnızca olayların akışını değil, karakterlerin ruh dünyalarını da açar. Her bir figür, kendine özgü sesiyle konuşur; bu da romanı çok sesli, zengin bir anlatıya dönüştürür. Savaşın sertliğiyle sosyalist insanın en derin hassasiyetleri, kurmacanın bu ustalıklı yapısında yan yana işlenir.
Komiser Memo, halkın Komünistlerin öncülüğünde bilinçli bir güce dönüşüm sürecini yansıtır; bu süreçte halk, kendiliğinden ve dağınık direniş eylemlerinden, açık bir hedef doğrultusunda yürütülen örgütlü bir savaşa geçmiştir. Bu gelişim, partizan müfrezesinin komutanı Rapo’nun geçirdiği evrimle ifade edilmektedir.

Address

Hobyar Mahallesi, Cemal Nadir Sokak, Büyük Milas Han No:24/1B 32
Istanbul
34112

Opening Hours

Monday 11:00 - 18:00
Tuesday 11:00 - 18:00
Wednesday 11:00 - 18:00
Thursday 11:00 - 18:00
Friday 11:00 - 18:00

Telephone

+905532180216

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Yar Yayınları posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Business

Send a message to Yar Yayınları:

Share

Category