80'LERİN ŞARKILARI

80'LERİN ŞARKILARI Ağırlıklı 80'lerin şarkıları olmak üzere, biraz 60'lar, biraz 70'ler ve biraz da 90'lar.. 80'LERİN ŞARKILARI VE DİĞER NOSTALJİK PAYLAŞIMLAR

Bazı şarkılar vardır… Sadece kulağımıza değil, kalbimizin en derin, en dokunulmaz köşelerine işler. İşte “All Hung Up In...
24/11/2025

Bazı şarkılar vardır… Sadece kulağımıza değil, kalbimizin en derin, en dokunulmaz köşelerine işler. İşte “All Hung Up In Your Green Eyes” tam da böyle bir şarkı… ABD’li unutulmaz sanatçı Sandy Posey’in sesiyle hayat bulmuş, aşkın, özlemin ve kalbin dayanamayacak kadar kırılgan olduğu o tarifsiz anların sembolüdür.

Sandy Posey, 1960’larda Amerikan pop müziğinin yükselen yıldızıydı. “Born a Woman”, “Single Girl” ve “I Take It Back” gibi parçalarıyla genç kuşakların gönlünü fethetmişti. Ama onun asıl büyüsü, en hüzünlü notalara bile bir meleğin dokunuşu gibi ince bir duygu katabilmesindeydi. Ve işte 1968’de kaydedilen “All Hung Up In Your Green Eyes”, bu büyünün doruk noktası oldu.

Yeşil gözlerde kaybolmak… Belki de herkesin hayatında bir kere yaşadığı ama asla unutamadığı bir duygudur bu. Bir bakışla hem cenneti hem de cehennemi görebilmek… O bakışta sonsuz sevgiyi bulmak ama aynı zamanda sonsuza dek kaybetme ihtimalini hissetmek… İşte bu şarkı tam olarak bu acıyı ve güzelliği anlatıyor.

Ben özellikle 70’lerde yayınlanan versiyonunu daha çok seviyorum. Çünkü o versiyonda Sandy’nin sesi, insanın yüreğini lime lime eden bir kırılganlık taşıyor. Sanki mikrofonun başında değil de, bir gece yarısı yalnız odasında oturmuş, geçmişin hayaletleriyle konuşuyor gibi… Her hecesinde gözyaşını, her notasında derin bir iç çekişi duyabiliyorsunuz.

Bu şarkıyı dinlerken sadece bir aşk hikâyesini değil, kaybedilmiş tüm aşklarınızı, söylenmemiş sözlerinizi, yarım kalmış hayallerinizi hatırlayacaksınız. Sizi terk eden bir sevgiliyi, gözlerinize son kez bakıp giden birini, ya da hiç kavuşamadığınız o kişiyi… Hepsi bu şarkının içinde gizli.

Belki de asıl mucize bu: Sandy Posey’in sesi, sizin acınızı kendi acısıymış gibi söylüyor. O yüzden dinlerken boğazınız düğümlenecek, gözleriniz yanacak ve içinizde yıllardır sakladığınız gözyaşları özgür kalacak…

Bazen ağlamak da bir şifa, bir arınma değil midir? İşte “All Hung Up In Your Green Eyes” tam olarak o gözyaşlarının şarkısıdır.

🎵 Şimdi gelin… Sesi biraz açın. Işığı biraz kısın. Ve kendinizi bu şarkının kollarına bırakın. Çünkü bu sadece bir şarkı değil; aşkın, kaybın ve hatırlamanın en dokunaklı hikâyesidir...

🎧 Keyifli dinlemeler.. 🎤🎶🎹🥁🎸🇺🇸

Sandy Posey - All hang up in your green eyes-Levent Kınacı Videos

Çocukluğun o tertemiz kokusunu, okul bahçesindeki heyecanı ve tahtaya ilk kez yazı yazan ellerin titrekliğini hatırlatan...
24/11/2025

Çocukluğun o tertemiz kokusunu, okul bahçesindeki heyecanı ve tahtaya ilk kez yazı yazan ellerin titrekliğini hatırlatan bir şarkı: “Öğretmenim”…
Sözleri Rakım Çalapala’ya, bestesi çağdaş Türk Müziği bestecisi Dr. Erdoğan Okyay’a ait olan bu unutulmaz parça, sadece bir çocuk şarkısı değil; üzerimizde emeği olan tüm öğretmenlere yazılmış zarif bir teşekkür mektubu gibi. Yıllar önce sınıf sıralarında dinlerken içimizi ısıtan “Öğretmenim”, bugün hâlâ aynı duyguyu yaşatıyor, bizi o masum günlere geri götürüyor. Keyifli dinlemeler. 💛🎶🇹🇷

Söz ve müziği Erdoğan Okyay’a ait “Öğretmenim” şarkısını Ankara Televizyonu Çocuk Korosu seslendiriyor.Yıl: 1980

Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk’ün açtığı yolda, gelecek nesillere ışık olan tüm öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenle...
24/11/2025

Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk’ün açtığı yolda, gelecek nesillere ışık olan tüm öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü kutluyoruz.

THRILLER’LA YENİ BİR REKOR DAHA Michael Jackson klasiği “Thriller”ın Hot 100’deki yükselişi sürüyor. Şarkı, yeni açıklan...
11/11/2025

THRILLER’LA YENİ BİR REKOR DAHA
Michael Jackson klasiği “Thriller”ın Hot 100’deki yükselişi sürüyor. Şarkı, yeni açıklanacak listede 10 numaraya kadar yükseldi. Bu yeniden yükselişle Jackson, 1970’ler, 1980’ler, 1990’lar, 2000’ler, 2010’lar ve 2020’ler olmak üzere ardışık altı on yılda Hot 100’ün ilk 10’unda yer alan ilk sanatçı oldu.

Kraldan Yeni Bir Rekor 👑
Michael Jackson’ın biyografi filminin fragmanı, 24 saat içinde 116,2 milyon izlenmeye ulaştı. Bu, tarihteki herhangi bir müzik biyografisi veya konser filminin fragmanları arasında en çok izlenen olma rekorunu kırdı. Rekor daha önce Taylor Swift’in “The Eras Tour” tanıtım filmine aitti (96,1 milyon).

Tanıtım Reklamından Başka Rekor 👑
Yayınlanmasının ardından 24 saat içinde Michael Jackson’ın biyografi filminin tanıtım videosu, “Bohemian Rhapsody” filminin tanıtımının performansını 8 kat aşarak 248 bin beğeni topladı ve bir rekor daha kırdı. Sinema uzmanları, filmin gişede 1 milyar dolar hasılatı geçebileceğini düşünüyor.

Lady Gaga’dan Filme Kostüm 👑
İddialara göre filmin yapımcıları, Lady Gaga’dan daha önce müzayedelerden satın aldığı yaklaşık 400 parçalık M.J. koleksiyonundan bazı eşyaları kiralamalarını istedi ve sanatçı bu parçaların ücretsiz kullanılmasına izin verdi. Karşılığında Gaga, filmin talep ettiği çekim günlerine katıldı.

“Thriller” Hâlâ Listelerde 👑
Ekim ayında Halloween’la birlikte “Thriller”, Billboard, Spotify, iTunes gibi listelerde üst sıralara yerleşirken, düzenlenen flash mob’lar ve hayran videolarıyla da viral olmuştu. Kasım ayı olmasına rağmen şarkı ve albüm hâlâ üst sıralarda. “Thriller” teklisi Billboard Hot 100’de 32, UK Top 100 Tekliler listesinde ise bu hafta 9. sırada yer almakta. Ayrıca aynı adlı albüm, Billboard Top 200 albümler listesinde 30. sırada yer aldı.

YÜREKLERE KAZINAN UNUTULMAZ ŞARKIHer 10 Kasım sabahı ilkokul koridorlarında aynı duygu dolaşırdı. Hava biraz daha ağır, ...
10/11/2025

YÜREKLERE KAZINAN UNUTULMAZ ŞARKI
Her 10 Kasım sabahı ilkokul koridorlarında aynı duygu dolaşırdı. Hava biraz daha ağır, biraz daha sessizdi. Sanki okulun duvarları bile adım adım saygı duruşuna hazırlanırdı. Bir anda bütün çocuklar aynı anda nefesini tutar, öğretmenin işaretiyle melodisi hafızalara kazınmış o şarkı başlardı:

“Atatürk ölmedi, yüreğimde yaşıyor.”

Bu söz, sadece bir şarkı cümlesi değildi. Küçücük kalplerin, o büyük özlemi tarif edebilecek en sade ve en güçlü cümlesiydi. Çünkü çocuklar samimiydi. Çünkü onlar hissettiklerini söylemekten çekinmezdi. Atatürk onlar için bir tarih figürü değil, okul bahçesinde, sınıf panosunda, resim defterlerinde yaşayan gerçek bir kahramandı.

Bu duyguyu bize veren kişi, çocuk müziklerinin unutulmaz bestecisi Dr. Erdoğan Okyay’dı.
Okyay, sadece bir besteci değildi. Türkiye’nin dört bir yanında büyüyen çocukların hafızasına sevgi, doğa, dostluk ve Atatürk sevgisini işleyen bir eğitim neferiydi. Yazdığı okul şarkıları, sınıfların kokusuna karışmış sıcak bir anı gibidir. Defterlerin arasından, silgi tozlarının içinden, teneffüslerde yankılanan kahkahalardan doğan bir müziktir.

“Öğretmenim Canım Benim” dendiğinde öğretmenin yüzünde beliren o gülümseme,
“Orman Ne Güzel” çalınca çocukların gözünde parlayan merak,
“Ağacı Kıskanırım”la doğanın bir arkadaş gibi sevilmesi,
“Gezsen Anadolu’yu”yla memleketin güzelliklerini tanıma heyecanı…

Ve bütün bu şarkıların arasında, en özel olanı hep aynıydı.

“Atatürk Ölmedi.”

Bu eser, TRT Çocuk Korosu tarafından söylenirken siyah beyaz, tek kanallı TRT ekranlarında sık sık karşımıza çıkardı. Evlerin o tek televizyonundan yükselen çocuk sesleri, memleketin en ücra köşesine kadar aynı duyguyu taşıdı. Her evde aynı anda duyulan o koro, milyonların kalbinde aynı sözü yankıladı: Atatürk yaşıyor.

Bugün de değişen gündemlerin, inişlerin çıkışların, türlü tartışmaların içinde çocuklar yine bu mirası sahipleniyor. Kim ne derse desin, hangi ses kısılmaya çalışırsa çalışsın, Türk çocuğunun kalbi Atasına bağlı kalıyor. Bu bağlılık bir alışkanlık değil, vicdanın ve şükranın seçtiği bir yoldur. Hiçbir güç, kalbimize kazınmış bir sevgiyi unutturamaz. Çünkü bu sevgi, bir milletin kendine verdiği sözdür.

Dr. Erdoğan Okyay aramızdan ayrıldığında takvimler 15 Ekim 2017’yi gösteriyordu. Fakat onun şarkıları yaşıyor. Tıpkı Atatürk gibi, tıpkı müziğin bıraktığı iz gibi. Her 10 Kasım’da, her tören sırasında, her okul duvarında çocuk sesleri onun besteleriyle yankılanmaya devam ediyor. Bir ülkenin en güçlü hafızası, çocuklarının söylediği şarkılarda saklıdır. Biz Atatürk sevgisiyle büyüdük, çocuklarımız da o sevgiyle büyüyor.

Bugün hem büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ü, hem de çocukluğumuza müzikle yön veren Dr. Erdoğan Okyay’ı sevgi, saygı ve rahmetle anıyoruz. Ruhları şad olsun. 🌺🇹🇷

15 Ekim 2017'de kaybettiğimiz; "Atatürk Ölmedi", "Öğretmenim Canım Benim", "Gezsen Anadolu'yu", "Orman Ne Güzel", "Ağacı Kıskanırım", "Üç Komşu", "Merdiven",...

10/11/2025

Cumhuriyetimizin kurucusu, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü aramızdan ayrılışının 87. yıl dönümünde sevgi, saygı, özlem ve minnetle anıyor; rahmetle yâd ediyoruz.

Bryan Adams’ın 1991’da listeleri altüst eden unutulmaz baladı “(Everything I Do) I Do It for You” sıradaki paylaşımımız ...
05/11/2025

Bryan Adams’ın 1991’da listeleri altüst eden unutulmaz baladı “(Everything I Do) I Do It for You” sıradaki paylaşımımız oluyor. Adams bu eseri Michael Kamen ve Robert John “Mutt” Lange ile birlikte "Robin Hood: Hırsızlar Prensi" (Robin Hood: Prince of Thieves) filmi için yazdı. Parça hem filmin resmî müzik albümünde hem de sanatçının Waking Up the Neighbours albümünde yer aldı.

Tekli, dünya çapında büyük başarı kazandı ve özellikle Birleşik Krallık’ta UK Singles Chart listesinde 16 hafta boyunca 1 numarada kalarak rekor kırdı. (Britanya listelerinde hâlâ en uzun süre zirvede kalan şarkıdır.) Ayrıca Adams, Kamen ve Lange, 1992 Grammy Ödülleri’nde “Film İçin Yazılmış En İyi Şarkı” dalında ödüle layık görüldüler.
Keyifli dinlemeler. 🎶🎤🎹🥁🎸🇨🇦

This song was written by Bryan Adams and Mutt Lange around a piece of film music by composer Michael Kamen. This trio of songwriters, went on to have 3 numbe...

05/11/2025

Doğum günün kutlu olsun Bryan Adams! (66)
Happy Birthday Bryan Adams! (66) 🎂🎈🎉

TRT’nin siyah beyaz görüntülerinde parlayan o zarif siluet, yalnızca bir sahne anısı değildir. Esin Afşar’ın ince dokunu...
05/11/2025

TRT’nin siyah beyaz görüntülerinde parlayan o zarif siluet, yalnızca bir sahne anısı değildir. Esin Afşar’ın ince dokunuşuyla modernize ettiği “Dediki Yoh Yoh”, halk şiirinin ustası Kul Ahmet’in sözlerinden doğup şehirli bir şanson inceliğine kavuştuğu bir buluşma noktasıdır. Afşar, bu türkünün ruhunu bozmadan ritmini, vurgusunu ve dilini çağdaş bir yorumla tazeledi; sonuç, dönemin müzik dünyasında hızla sevgi toplayan, dillerde gezen bir yorum oldu.

1970’te 45’lik plak olarak Türkçe yayınlanan eser, sanatçı tarafından çeşitli ülkelerde farklı dillerde seslendirilerek övgüyle karşılandı. 1969 yılında Fransızcaya çevrildi ve Prenses Grace Kelly’nin davetlisi olarak Monte Carlo’da verdiği konserde büyük ilgi çekti. Afşar’ın yorumunda Anadolu melodisinin evrensel bir dile nasıl zarafetle tercüme edildiği bir kez daha anlaşıldı. O, kelimelerin anlamını büyütmeyi bilen bir anlatıcıydı. Sesinin berraklığı, sahnedeki sakin asaleti ve her heceyi yerli yerine koyan diksiyonu ile türkü, salonların seçkin atmosferinde bile köklerinden kopmadan yankılandı.

“Dediki Yoh Yoh”, mahcup bir flörtün uzağa kaçmayan, ima ile konuşan oyunbazlığına da kapı aralar. Sözlerin arasında ince bir çekim, nezaketle kurulmuş bir karşılıklı yaklaşma hissi dolaşır. Afşar, bu hisleri ölçülü bir zarafetle işaret eder. Ne fazlasını söyler, ne azını. Böylece türkü, Anadolu’nun gelenekli anlatısında var olan latif espriyi, şehirli bir incelik içinde dinleyiciye bırakır.
Esin Afşar’ın kariyeri, bu yorumun ötesinde de Türk müziğine armağanlarla doludur. Tiyatro terbiyesinin getirdiği duruş, sahnede gereksiz gösterilere değil, güçlü yoruma yaslanan bir olgunluk, şarkı sözlerine hassasiyetle yaklaşan bir yorumculuk. Halk ezgilerini modern düzenlemelerle buluştururken kimliğini koruyan, yabancı şansonları Türkçede yepyeni bir ifadeyle yaşatan bir sanat aklı. Afşar’ın adı, hem gelenekte hem modernlikte aynı derecede saygıyla anılır.

Bugün, TRT arşivinin 1978 yılına ait siyah beyaz parıltısı içinde Esin Afşar’ın Fransızca yorumunu izlerken hissedilen şey yalnızca nostalji değildir. Bu topraklardan yükselen bir melodinin dünyayı zarafetle selamlayışıdır. Kul Ahmet’in sözleri ile Afşar’ın yorumu buluştuğunda, kalplerimize sessizce işleyen bir evrensellik doğar. Ve o an, sahnenin tüm ışıkları sanki bir tek bakışta yoğunlaşır: gözleri büyüleyen bir zarafet, ölçülü bir anlatım ve hafızada uzun süre kalan bir şarkı. Her ikisinin de ruhları şad olsun. 🖤🇹🇷🤝🇫🇷🎤🎶

Ünlü Ozan Kul Ahmet'in "Dediki Yoh Yoh" adlı türküsü modernize edilerek Esin Afşar tarafından yorumlanınca özellikle Fransa'da çok beğenilmişti. Sevgili Esin...

05/11/2025

HİTİT GEYİĞİNİN IŞIĞINDA BİR BULUŞMA: JACQUES BREL VE ESİN AFŞAR
Bazen bir fotoğraf, bir devrin zarafetini tek karede toplar. 21 Ekim 1969’da Türkiye Turizm ve Tanıtma Ofisi’nde verilen Dario Moreno Ödülü töreni de böyle bir andı. Avrupa şansonunun büyük adı Jacques Brel ile Türkiye’nin seçkin sesi Esin Afşar aynı sahnede buluştu. Ellerinde, gümüşten yapılmış birer Hitit geyik heykeli. İki kültürün, iki dilin ve iki farklı müzikal duyarlığın ortak alkışla mühürlendiği zarif bir hatıra.

Esin Afşar’dan söz açmadan geçmek olmaz. Tiyatro kökenli, sahne duruşu kusursuz, yorumu ince işçilikli bir sanatçı. Anadolu türkülerini kentli bir incelikle söylerken de Brel ve Aznavour gibi ustaların şansonlarını Türkçeye taşıyıp yeni bir ifade dili kurarken de aynı seviyeyi korudu. Sesi berrak, vurgusu ölçülü, duygusu güçlüydü. Sahnede gösterişe değil yalın etkileyiciliğe yaslanırdı. Türkçe şarkı geleneğinin modern yorumcuları arasında ona ayrılan yer ayrıcalıklıdır. Nostaljinin tozunu değil hafızanın asaletiyle parlayan bir isimdir.

Ödülün adı, İzmir doğumlu dünyaca ünlü şarkıcı ve oyuncu Dario Moreno’ya bir saygı duruşudur. Kısa ama sarsıcı bir kariyerin ardından 1968’de aramızdan ayrılan Moreno’nun anısını yaşatmak için verilen bu ödül, Türkiye ile dünya müziği arasında köprü kuran sanatçıları onurlandırmayı amaçlar. Törenin ev sahibi olan Turizm ve Tanıtma Ofisi, 1960’ların sonuna damga vuran kültürel açılımın simgelerinden biriydi. O akşam sahnede duyulan alkış, yalnızca iki sanatçıya değil bu köprünün kendisine de yönelmişti.

Simgesel anlam yükünü taşıyan armağan ise gümüş Hitit geyik heykeliydi. Hitit ve Hatti dünyasında geyik, asaletin, bereketin ve doğayla uyumun sembolü olarak görülür. Alacahöyük ve çevresinden bilinen geyik betimli standartlar ve güneş diskleri, Orta Anadolu’nun kadim estetik hafızasını taşır. O küçük heykel, bir ödül olmanın ötesinde, bu toprakların binlerce yıllık kültür nehrinden süzülüp gelen bir saygı işaretiydi. Brel ve Afşar’ın avuçlarında parıldayan gümüş, geçmişle bugünü birbirine bağlayan zarif bir hat çiziyordu.

Bu kareye bakınca duyulan şey yalnızca başarı duygusu değildir. Esin Afşar’ın gözlerindeki ışıltı, Türkiye sahnesinin yükselen özgüvenini anlatır. Jacques Brel’in yanında, aynı ciddiyet ve aynı vakar ile yer alan bir Türk sanatçının görüntüsü, genç kuşaklara “dil değişse de duygu aynı kalır” diyebilen bir müzik kardeşliğini fısıldar.

Kısacası, 21 Ekim 1969 yalnızca bir ödül gecesi değil. Bir kültürel buluşma, bir saygı jesti ve iki büyük yorumcunun hafızalarımıza bıraktığı zarif bir nota. Esin Afşar’ın adı o notada gümüş gibi parlar. Ruhu şad olsun. 🖤🇹🇷🤝🇫🇷🎤🎶✨

05/11/2025

BLUE JEAN'İN YILDIZLI YAZ ÇAĞRISI
Gençliğin duvarlarını, okul defterlerini ve kalplerini hatırlatan bir çağrı gibi duruyor bu reklam. TV’de 7 Gong’un 8 Ağustos 1992 tarihli 32. sayısında Blue Jean, “Ağustos sayısı çıktı” diye seslenirken yıldızlarla kaplı mor gökyüzünün altında o tanıdık vaatleri sıralıyor: herkese bedava Pop Card, 12 süper çıkartma, dev posterler ve taptaze idoller. Kapı askılığı tadındaki Pop Card’ların üzerinde “Takma kafana”, “Kurallar bozulmak için konur” gibi neşeli ifadeler, gülen suratlı çizimler ve çantaya asılınca havalı duracak tasarımlar var. O gün bu kartlardan birini odasının kapısına asan herkes, kendi küçük evreninin kuralını ilan etmiş gibi hissederdi.

Reklamın kalbinde klasik Blue Jean sürprizi olan posterler yer alıyor. “Dev posterler” bölümünde Kylie Minogue ve Bryan Adams yazıyor. O dev boy posterlerin dolap kapaklarına, yatak başlıklarına taşındığı yıllar. Diğer poster köşesinde New Kids on the Block ve dönemin genç yıldızı Stephen Dorff dikkat çekiyor. Bir köşede “12 süper çıkartma” ibaresi var. O çıkartmaların kalem kutularına, Walkman’lerin üstüne, kaset kapaklarına tek tek yapıştırıldığı günleri hatırlatıyor. Sağ alttaki küçük kapakta ise o sayının kapağı minik bir vitrin gibi sunulmuş. İçerikte Elton John’dan stadyum buluşmalarına uzanan haber vaatleri görünüyor. Kısacık bir bakış bile sayfaları çevirdikçe müzikle ülke dışına açılacağımız hissini veriyor.

Blue Jean’i bu reklamla hatırlamak, aslında 1987’de başlayan büyük hikâyeye selam vermek demek. Dergi Şubat 1987’de piyasaya çıktığında genel yayın yönetmeni Mehmet Yakup Yılmaz’dı. İlk sayı Monako Prensesi Stephanie kapaklıydı ve 750 liraya satılmıştı. İsmini de tam 7000 gencin önerisi arasından seçmişti. Bu başlangıç, Blue Jean’i yalnızca bir müzik dergisi olmaktan çıkarıp bir kuşağın ortak hafızasına dönüştürdü. Kaset listeleri, oda duvarlarına taşınan posterler, mektupla okur kulüpleri ve her ay beklenen hediyelerle birlikte dergi, gençlerin dilini ve zevkini Türkiye’de görünür kıldı.

İşte bu 1992 ilanı o çizginin devamı gibi okunmalı. Bir sayfa reklamın içine sığdırılmış bir yaz tatili duygusu var. Posterin duvara ilk kez yapıştığı anın heyecanı, arkadaşla değiş tokuş edilen çıkartmaların sevinci ve Pop Card’la kapıya asılan özgürlük bildirisi. Blue Jean’in yaptığı şey, müziği yalnızca dinletmek değil, ona dokunabileceğimiz küçük hatıralara dönüştürmekti. Bu ilan da tam bunu hatırlatıyor. O güne geri dönmek isteyen herkese küçük bir kapı aralıyor. ⭐🎤🎵🎸🎧

Sevdiğimiz şarkılar bazen yalnızca kulağa değil, kalbin en derin noktalarına da dokunur. Modern Talking’in 14 Ekim 1985’...
05/11/2025

Sevdiğimiz şarkılar bazen yalnızca kulağa değil, kalbin en derin noktalarına da dokunur. Modern Talking’in 14 Ekim 1985’te yayınlanan ikinci stüdyo albümü “Let’s Talk About Love”, tam da böyle bir iz bırakır. O yılların kaset kokusu, walkman’lerin cızırtısı, duvarlara asılı posterler ve pencereden içeri süzülen gece serinliği ile birleşince bu parça, bir kuşağın romantik hafızasında özel bir yer edinir. Albümün adıyla anılan bu şarkı, grubun o parlak döneminin ruhunu taşır; sesin kadifesiyle sözün saflığını buluşturur. Eserin ışığı yalnızca gönüllerde değil, listelerde de yankılanmış, albüm 2 Platin Plak ve 2 Altın Plakla taçlanmıştır.

Şarkının dili yalın ve dürüst bir aşk çağrısıdır. Thomas Anders’ın yumuşak yorumunda “Let me rock you, let me roll you, take my hand” dendiğinde, bir ilişkinin en kırılgan anı, güvenin söze dönüştüğü o saniye duyulur. “I’m gonna always say, let’s talk about love” cümlesi ise aşkı abartılı laflara değil, her gün yeniden kurulan bir diyaloga emanet eder. “Look in my eyes, there is a way” diye fısıldayan yerlerde umut görünür hale gelir; hayallerin çöpe atılmadığı, tersine bir ömür saklandığı bir yerden bahsedilir. Ve “We can have a one way trip to paradise for two” dizesi, iki kişilik bir cennetin büyük sözlere değil, küçük sadakatlere yaslandığını hatırlatır.

Eurodisco altyapısının sıcak synthleri, basların kalp atışını taklit
eden düzeni ve Dieter Bohlen’ın o döneme damga vuran prodüksiyon anlayışı, sözlerin duygusunu taşır. Şarkı büyüsünü, görkemli bir dramdan değil, içten bir yakınlıktan alır. Elini uzatan ve “güven bana” diyen bir ses, uzun bir yolculukta eşlikçi arar. Sözlerin Türkçe gölgesinde bu duygu daha da berraklaşır: “Seni tüm kalbimle tutmama izin ver” diyen bir yürek, aşkı bir vaat olarak değil, her gün tazelenen bir emanet olarak görür.

O geceyi hatırlayanlar için bu parça, ışıkları hafifçe kısılmış bir odada, duru bir mutlulukla eş anlamlıdır. Bugün yeniden dinlerken, 1985’in o genç kalp atışını duymak mümkündür. Aşkı konuşmak, bazen en iyi müziğin yaptığı şeydir. Bu şarkı da tam olarak bunu yapar; aşkı konuşur, aşkı hatırlatır, aşkı yaşatır.

Keyifli dinlemeler. 🎶🎤🎹🥁🎸🇩🇪

Provided to YouTube by Hansa LocalLet' s Talk About Love · Modern TalkingLet's Talk About Love℗ 1985 Sony Music Entertainment Germany GmbHReleased on: 1988-1...

Address

Istanbul

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when 80'LERİN ŞARKILARI posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Business

Send a message to 80'LERİN ŞARKILARI:

Share