hayata dair herşey

hayata dair herşey Contact information, map and directions, contact form, opening hours, services, ratings, photos, videos and announcements from hayata dair herşey, Digital creator, Konya.

1957 yılında Afyonkarahisar da doğdum. 1 yaşında İzmir'e gitmişiz. İzmir'de İlk, Orta, listeyi bitirdim.izmirde yüksek öğrenimi tamamlayıp İzmir Adalet Sarayında göreve başladım. 20 yıl görev yaptım ve emekli oldum.

17/09/2025
15/09/2025
15/09/2025
15/09/2025
14/09/2025

Gazze'nin umudu Sumud Filosu yola çıktı: Ersin Çelik son gelişmeleri Sicilya açıklarından aktardı
İzle: https://ysafak.com/4748600/p/f

30/05/2025
30/05/2025
29/05/2025
* RİSÂLE-İ SÂLİHİYYE *Seyyid Muhammed Nûr ul Arabî'  Efendimizin  Halifelerinden Sâlih Rıfat  Efendi"ye bizzât kendisi t...
29/05/2025

* RİSÂLE-İ SÂLİHİYYE *

Seyyid Muhammed Nûr ul Arabî' Efendimizin Halifelerinden Sâlih Rıfat Efendi"ye bizzât kendisi tarafından yazılıp hediyye edilmiştir.
Risâle Melâmet neş'esinin talîm ve telkîn tarzını içerir.

Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla

" Mâlum ola ki Tecellîyat-ı İlahiyye üçtür
" Birincisi Tecelli-i Efâl dir
İkincisi Tecellî-i Sıfâttır
Üçüncüsü Tecellî-i Zâttır .

Şimdi bu Tecellîyat-ı İlahiyye'ye arif olmak ve bu Tecelli-i selaseyi şuhûd etmek
Merâtib-i Tevhîd-i bilmeye mutavakkıftır.
Şöyle ki Kişiye lâzım olan mücahededir zirâ Cenab-ı Hak Kur'an'da "Mallarınızla ve nefeslerinizle Allah yolunda cihad edin" buyurur Yani mücâhede tarif olunsa enva-ı kesiresi vardır. Lâkin mücadele-i Muhammediyye şudur ki
Evvelâ Ahkâm-ı Şer'iyyeyi öğrenmeye çalışın zira a'mâl-i şeriyyenin sıhhat ve fesadı ilm-i Şeriyye'ye mutavakkıftır. Eğer ilmi şerriyye bilinmezse Ahkam-ı Şerriyye'yi İlâhiyye icradan geri kalır.

Saniyyen esrarı Tarikat olan zikr-i dâimî tahsil etmeye çalışın ki gaflet zikr-i dâim ile ref olur Zikr-i dâim tahsili Ehl-i zikir olan kimsenin talim ve telkini ile olur .
Zira Cenab-ı-Hak Kur'ân'ı Kerim de buyurmuştur " Eğer keyfiyyet-i zikri bilmezseniz Ehl-i zikir olan zevat-ı kiramdan sual edin .Bu ayetten anlaşılıyor ki meşayıh-i izamın memuriyeti ancak keyfiyyet-i zikri talim ve beyandır. yoksa zikri Ilahiyyeyi adet ile kaydetmeye hiçbir vech ile hak ve salahiyeti yoktur.

Salisen esrar-ı Hakikattır ki Cemâl-i Vahdeti müşâhede dir Bu da hicab-ı isniyyey yetii ref etmekle olur .Bu esrar-ı Hakikatı fehim ve keşfetmek Makâmat-ı Tevhidi ve ittihadı zevk etmek Mürşid-i Kâmilin talim ve irşadıına muhtaçtır.
Mâ'lum ola ki tecellyât-ı ilahiyye üçtür
1-Tecelli-i Efâl
2- Tecelli-i Sıfât
3 Tecelli-i Zât-ı

1-Tevhîd-i Efâl
2- Tevhîd-i Sıfât
3- Tevhîd-i Zât
Bu üç Mertebeye
(Fenâfillâh mertebeleri)
(Makâmât-ı Tevhid) denir

1-Makâm-ı Cem
2- Hazret'ül-Cem
3-Cem'ül-Cem
4-Ahadiyetü'l Cem
Bu dört Makâma da
(Bekâ billâh Makâmları) Makâm-Ittihâd) denir
Sonuncusuna ise
("Makâm-ı Mahmûd") denir

Malûm ola ki merâtib-i Tevhid olan Efâl Sıfât ve Zât meratib-i velâyettir
Cem mertebe-i Sıddîkîn 'dir Hazretü'l Cem merâtib-i Mukarrebindir
Cem'ül Cem mertebe-i Nübüvvettir.

Yine ma'lum olaki merâtib-i hakikatın ibtidâsı
Tevhid- i Efâl dir ve bu makâmın tarifi şöyledir.

1- Tevhîd-i Ef'âl mertebesi

Suver-i Berzahiyye'de sâdır olan Efâl Hakk'ın olduğu zekân yani ilm-i kuvâ ile şuhûd olunacaktır
Suveri Berzâhiyye demek kable'l bîat görünen Suver-i ekvândır ki ol suver-i berzâhiyyeden meselâ bulut bir sûret gök bir sûret dağ bir sûret ve hayvanlar bir sûret ve insanlar bir sûret işte bu sûretlere Suver-i Berzahiyye'derler ve bu sûretlerden zâhir olan işlerin cümlesi alel'l-ıtlâk Hakk'ın dır ve Tevhid-i Efâlin edebi odur ki Efâlin cümlesini yani bize nisbetle iyisini ve fenâsını Hakk'a nisbet ede Çünkü Efâlin iyiliği ve fenalığı bize nispetledir yoksa Hakk'a nisbet oldukta cümlesi hayırdır ve isimlerden münezzehtir onun için Ehlüllâh Efâli Hakk'a isbât eder Allah zina etti demez zira zina ismini icâd eden nisbettir Eğer fiilin kula nisbeti olmamış olsa ol fiilin iyiliği ve fenası tayin olunmaz
Efâl sâlikin esnâyı zikirde Râbıtası
" Lâ fâile İllâllâh" dır
ve Kuran da delili ( Saffât 37/96)" Allah sizi ve amellerinizi halkeyledi " Bu makâma delil çoktur Biri ( İsrâ- 17/70) yani " Ben onları ( sizi) gerek karada ve gerek denizde yüklendim " ve ( Âl-i İmrân 3/ 14)
Kâdî Beyzâvî tefsirinde buyurur ki ref ilekırâatı delîldir ki hakikatte her şeyi kula güzel gösteren Hak'tır.

2-Tevhîd-i Sıfât mertebesi

Tevhîd-i Sıfât'ın tarifi Hayat, İlim ,İradet ,Kudret, Semi , Basar, Kelâm Hakk'ın dır.
Yani diri olan Allah'tır ve işiten gören söyleyen Allahtır İrâde eden ve Kâdir olan Allahtır .Bu sûretle sâlik zevkan bilecek bu Sıfatlar ile Mevsûf olan Zât Allahtır .
Bu Sıfatlar sâlike ayna olup ol aynada Hazret- i Mevsûf'u müşahede edecektir
Bu Sıfâtların Kur'ân'da delilleri olan Hayat Hakk'a mahsûs olduğu (Bakara 2/ 255 ) ayetidir yani hayat ancak Allah'a mahsûstur ve eşyada görünen Hakk'ın hayatıdır zirâ Şeriatta eşyanın hayatı İlahiyye ile hay olduğundan cümle ehl-i sünnet ve ehl-i Kelâm ittifak eylemişler dir.ve ilim Hakk'ın olduğuna ( Mülk 67/ 26) âyet -i Kerimesi delildir ve kuvvet Hakk'ın olduğu ( Kehf 18/39) ve ( Saffât 37/180) ve ( Bakara 2/165) ayetleri ile müsbettir Semi ve Basar Hakk'ın olduğuna (Şûrâ 42/11) ayeti Kerimesi .ve/
Râbıtası
" Lâ Mevsûfe illâllâh'dır

3- Tevhî-i Zât mertebesi

Tevhîd-i Zât ki vücûd Hakk'ın dır Gayrisinin vücûdu yoktur zira ( Rahman Sûresi 55/26-27)
Herşey Hâlik ve fânidir ancak Zâtullâh fânî değildir Eşya hâliktir demek eşya madûm ise vücûdu yoktur Ancak mevcûd Hak'tır Gayrinin vücûdu yoktur .İşte bu makâmın
Râbıtası
"Lâ Mevcûde illallâh" dır
ve bu üç makâm ashabı Ehlullah'dır Ehl- i Fenâ tesmiye ederler ve bunlar makamlarına nisbeten mükellef değildir lâkin makâmlarını Kemâl ile keşfedemediklerinden ekserî zamanda akıllarına tâbi olduklarından ve amellerine nisbeten ehl-i zevktir ve mükelleftir. Onun için bazı evlât mansûr tutulurlar ve bazı zamanda tekdîr olunurlar zirâ makamlarında huzûr ları zamanlarında her ne sâdır olursa mazûr tutulurlar ama mekânlarından zevkleri olmadıkta her ne sâdır olursa tekdîr olunurlar ve bu makâm sahipleri Ehl-i velâyet'tir ve veliler iki halden hâli değildir Makamlarında oldukları halde ehl-i keşiftir ve makâmlarinda mahcûb oldukları vakitte sâir evrâd-ı nâs gibi ehl-i hicâbdır
ve ehlüllâh kime derler deyu suâl olunacak olsa tarifi şöyledir
Ehlullah ol kimselerdir ki Hakk'ın Efâline ve ve Sıfatına ve Esmasına Ârif ve kendi Efâli Sıfatı ve Zâtı Zât-ı Hak'da
ve Sıfât-ı Hak'da ve Efâl-i Hak'da Fenâ olmuş ve kendisinde zâhir olan Efâl ve Sıfât ve Zât Hakk'ın olduğunu keşfetmiş olan kimseler velidir

4- Makâm-ı Cem

Bu makâmda sâlik Hakk'a kuvâ olup kuvâsında Hak zâhir olur kendisi bâtın olur ( Mümin Sûresi 40/44) âyet-i kerîmesi bunu ifade eder ve "innellahe yekulu bi lisanı abdihi semi'Allahı limen hamideh " hadisi şerifi bunu ifade eder ve bu makâmda eşya Hak'da bâtın olur. Şöyle ki eşya denilen suver-i ekvândır Suver-i ekvân ise gözlerini kapattığın vakitte bu eşyânın sûretleri insan zihninde bâtın olduğu gibi Makâm-ı Cem de dahi eşyâ ilm-i İlahîde bâtın olur Zâtullah zahir olur ve bu makâm Sâliki eşyaya nazar eyledikce suver-i Ilâhiyye'ye nazar edecek ve her ne ahkâm zâhir olur ise cümle ahkâm-ı Hakk'a nisbet eyler ve buna Ahkâm-ı İlâhiyye tesmiye ederler (Ahzâb Sûresi 33/56) ayeti bunu ifade eder yâni Allah ve melekleri yani Sıfatı İlahiyyenin cümlesini icrâ eden Hak'tır Onun için Mi'râc-da Hazreti Peygamber'e buyurdu " kıf ya Muhammed fenne Rabbeke yusalli" ve Şehidellahu ennehu la ilâhe illa hü ve ( Âl-i İmrân Sûresi 3/18) bunu ifade eder ve bu makâmda Sâliki çok durdurmazlar zira hakikatte makâm değildir Belki bir hâl-i istiğrâk tan ibarettir.
Mecnûn ile Leylâ'da " Leylâ benim benden gayrı Leylâ yoktur " Mecnûnun dediği gibi ve Mâkâm-cem de eşyânın bâtına rücû'unun diğer bir misali Meselâ düz bir ovada bir direk olsa sabah güneşi o direğe vurdukça bir gölge çıkar İşte o gölge mahluktur ol gölgeyi güneşin tulû'u ızhâr eyledi. bir müddet sonra güneş yukarı çıktı ve zevâl vaktinde ol gölgenin eseri kalmayıp direkte bâtın oldu Sâlik dahi şuhûdi zevk sebebiyle Hak kemâliyle zâhir oldukta eşyâ Zât-i Hak'ta bâtın olur direkte gölgenin bâtın olduğu gibi ve gölgenin vücûd-i haricisî olmayıp ancak göze bir karaltı görünür belki Vücûd-ı zıllisi olduğu gibi halkın dahi Vücûd-ı hakikisi olmayıp ilimde bir şey olup hariçte asla vücûdu yoktur onun için Ehlüllâh buyurdular A'yân-ı sabite vücûd kokusunu duymadilar nerede vücûdları olsun ve bu makâma Kurb-i Ferâiz derler.

5- Hazretü'l-Cem makâm-ı

Hazretü'l-Cem demek
Hak bâtın Halk zâhir demektir yani ol halk ki Zâtın ilminde bâtın olmuş idi ve ilmi iĺâhide mahfuz olmuş idi o ilimde olan esmâyı Hak kendi vücûd ile ızhâr edip ve kendi hükmünü esmâ'ya verip esmayı ızhâr eyledi ve Zât kendi hükmünü esmâ'ya nisbet eylediginden esmâ zâhir Źât bâtın oldu bu halde gören ve bilen ve işiten halktır lakin Hak ile
Nitekim Cem'de gören işiten söyleyen Hak'tır abdin kuvâsıyla
Bu makâmda Hak kulun kuvası olur Kulun hayatı Hak ile ve kudreti Hak ile ve basarı Hak iledir Nitekim Hadisi kudsîde " fe iza ehbeptühü küntü lehü seman ve basaran ve yeden ......."ilh hadis yani ben kuluma muhabbet eylediğim vakitte o kulumun semi ve basarı ve yedi ve ricli ben olurum Benimle görür benimle işitir benimle söyler benimle tutar benimle yürür ve bu makama Ehlüllâh Kurb-i Nevâfil tesmiye ederler ve bu makâmın kemâlini nail olan kimseler herkesin bildiğini bilir ve işitir ve görür yani kerâmât-ı ilmiyye ve kemalat-ı Sifatiyye kendisinden sâdır olur zirâ bir kimse Hak ile görür ve işitir elbet o kimsenin sem ve başarı ve ilmi kuvvetlidir.
Ve bu makâm sahiplerine Mukarrabîn dahi derler
Bundan aşağı bulunan kimselerin haseneleri onlara nisbetle seyyiedir " fe iza ehbeptühü küntü lehü sem'an ve basan ve yeden ....." ve bu makâm sahipleri her nereye nazar ederse nazarı zâhirde halka ise de bâtinda Hakk'a olduğu şüphesizdir

6- Cem'ül Cem makâm-ı

Bu makâmda " hüvel evvelü vel ahirü vez zâhirü vel bâtın ( Hadîd Sûresi 57/3) ayetinin manası nedir soruldukca ol dahi ezel benim âhir benim zâhir benim bâtın benim yâhud karşısın da olan sûret'e evvel sensin âhir sensin zâhir sensin bâtın sensin der ve cevabında sâdıktır zirâ onun şuhûdun da Hak bu suveri kendi vücûduyla ıźhar eylemiştir ve keyfiyyet-i zuhûru dahi ehli indinde malûmdur .
Vel hâsıl bu meratibleri güzelce bir kimse zevk etmezse Kur'ânın esrârına ve Enbiyânın esrârına ve Evliyanın esrârına muttali olamaz ol kimse hayvanlardan daha edaldiŕ " Ulaike kel en'ami bel hüm edal " ( A'raf Sûresi 7/179)ayet -i kerîmesi ne mazhar olur.

Ey bilâder! Bu takriri fehmede biliyorsan esrâr-ı Süleymân ve mülk-i Sübhan ne olduğunu fehm edersin ve fehm edemezsen beyhûde gelir gidersin
Ve hiç bir zevk alamazsın
Ve yine malum olsun ki bu makamdan sonra bir daha makâm vardır ki ol makâmı takrir etmeğe ne bende kuvvet vardır ve ne de takrir edecek olsam bile sen fehm edemezsin Çünkü ol makâm Ahadiyyetü'l ayn ve Makâm-ı Muhammed olduğundan ancak Gavs-ı azam olan Zât ın mülkü olup teberrüken bize talim ederler lakin biz ol makâmdan zevk almayız Kur'anda " vela tekrabu malel yetim " ( İsrâ Sûresi 17/ 35) gelmiştir
Yetim-i Hakiki Hz Muhammed ( s.a.v) imizin kendisidir ve onun mâlı Ahadiyyettir
Biz ondan neh olduk ki takarrub edemeyelim
Eğer Resûlallah (s.a.v) kendisi bizzât telkîn ederse zevk alınır ve iĺlâ zevk alınmaz.
" Allahümme sallı ala Muhammed in ala alihi ve sahih-i ecma'in" .
*
Seyyid Muhammed Ñûr ul Arabî

Address

Konya
42002

Website

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when hayata dair herşey posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Share