02/12/2025
Savaşın Gölgesinde Sadakat
Köpeğin hayatta olmaması gerekiyordu, bu gerçek Elas’ın göğsüne bir kurşun gibi saplandı. Eğitim alanının terk edilmiş köşelerinde, dallar botlarının altında çıtırdarken, elindeki fener titreyerek ilerliyordu. Birden durdu; ışık, ölü bir meşenin alçak dalında asılı bir Alman kurdu ortaya çıkardı. Köpeğin vücudu derin yaralarla kanlar içinde, göğsü ince ve umutsuz nefeslerle inip kalkıyordu. Hayatı, saniyeler içinde sona erecek gibiydi.
Elas’ın nefesi kesildi; çünkü köpek, askeri K9 üniformasıyla oraya kasıtlı bırakılmış gibiydi. Bir an için geç kaldığını düşündü, ama köpeğin kulağı hafifçe oynadı. O küçücük hareket, Elas’ı sarsıp harekete geçirdi. Koştu, ipi kesti, köpeği yere düşmeden yakaladı, telaşlı sözlerle teselli etmeye çalıştı. Zihni cevapsız yüzlerce soruyla doluydu.
Köpeğin tüyleri yağmur ve kanla sırılsıklam olmuştu. Nefesi zayıf, nabzı öylesine hafifti ki Elas, köpeğin yanına kulağını dayadı, bir hayat belirtisi aradı. Derken askıdaki metal plakayı gördü: H delta 01. Bu, sıradan bir köpek değildi. Sombra’ydı; yıllar önce yurtdışında Elas’ın hayatını kurtaran, en çok güvendiği dostu, öldüğü söylendiği o köpek. Şimdi burada, işkence görmüş, can çekişirken karşısındaydı.
Elas onu sakinleştirmeye çalıştı, “Artık güvendesin,” diye fısıldadı. Fakat Sombra, yarı baygın halde bile başını kaldırmaya çalıştı, göğsüne zayıfça bastırdı, karanlığa doğru inledi. Dinlenmeyi reddediyordu. Elas, köpeğin bakışını takip etti ve fark etmediği bir detayı gördü: Yağmurda taze bot izleri, ormana doğru gidiyordu. Demek ki bunu yapan hâlâ yakındaydı.
Bu düşünce, Elas’ı eski askerliğine döndürdü. Sombra’yı dikkatlice kucakladı, yardım çağırmaya hazırlandı. Tam telefona uzanacakken, ağaçların arasından korku dolu bir çocuk sesi duyuldu. Sombra kollarında çırpındı, “Hemen git!” der gibi inledi. Elas tereddüt etmeden ormana daldı, çığlıklar yaklaştıkça hızlandı.
Açık bir alana ulaştığında, bir çocuğu çamur içinde titrerken, bir kütüğe bağlı buldu. Hemen ipleri kesti, çocuk sarıldı ve yalvararak, “Lütfen, kız kardeşim… Onu götürdüler!” dedi.
Sombra kollarından kurtulup çalıların arasına süründü. Elas peşinden gitti, orada baygın halde bir kız çocuğu buldu. Cildi solgun, vücudu hareketsizdi. Yağmur, küçük bedeninin etrafında birikiyordu; dünya onu silmek ister gibi. Elas diz çöküp nabzını aradı, ama hissetmedi. Nefesi duraksadı. Tam o anda Sombra, kızın göğsüne burnunu bastırdı, acı dolu bir uluma çıkardı. Bu, savaşta yaşadığı hiçbir acı gibi değildi. Sadece acı değil, umut ve inkar vardı; “O ölmedi!” der gibiydi.
FULL STORY: https://rb.goc5.com/0ush