Ersin Çelik

Ersin Çelik Gazeteci Merhaba ben Ersin Çelik. Gazeteciyim. Burada habercilik dışında vloglar yayınlıyorum. Benim için hem öğretici hem de eğlenceli olan anları kaydediyorum.

Kamplara, doğa gezilerine, sosyal sorumluluk projelerine ve kitap okuma etkinliklerine katılıyorum.

01/07/2025

DÜĞMEYE BASTILAR İŞTE!

Dünkü karikatür provokasyonunun hemen üzerine Fatih’te Saraçhane Parkı’nda CHP’nin Ekrem İmamoğlu’na destek adı altında yaptığı eylemden yansıyan görüntüler bunlar.

Dindarları aşağılayan, Müslümanların kılık kıyafetini tahkir eden, İslam dinini hakkıyla yaşamak isteyenleri idam etmekle tehdit eden, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a küfürler savuran, cami görünce laik atak geçiren bit nefret saçıldı sokaklara…

Bakın dün de söyledim; bir el devreye girdi ve anlaşılan o ki dindarları, AK Parti seçmenini kışkırtıp sokakları karıştırmak istiyorlar. Başlarını da Avrupa’dan hukuk, İngiltere’den politik destek dilenen Özgür Özel çekiyor.

Çünkü tıpkı İsrail gibi CHP de çıkmaza girdi. Saplandıkları; yolsuzluk, rüşvet ve politik hırsızlık bataklığından çıkamıyorlar. CHP’de sabah erken uyanan yeni bir ifşa ve itirafta bulunuyor. Partideki herkes, herkesin paçasına dolanmış durumda. CHP’yi bu anafordan ancak kaos ve mağduriyetleri çıkarabilir. Bunun için de var güçleriyle memleketin sinir uçlarını saldırıyorlar.

Memleket, mazisindeki ideolojik çatışmalara, Allah korusun kanlı olaylar tuzağına bu sefer düşmemeli. Müslümanlar, inançlı insanlar aklı selimi elden bırakmamalı.

Biliyoruz, görüyoruz bu tahrik çok fazla. Çok ağır. Lakin ülkemizin üzerindeki yük, İslam coğrafyasının, ümmetin yüklediği sorumluluk daha ağır. Coğrafya yangın yeriyken bizi içeri hapsetmelerine müsaade etmeyelim. İç cepheyi zayıflatmayalım.

Eşikleri, sütreleri, engelleri bir bir aşarken en yumuşak yerimizden vurmak istiyorlar evet. Lakin manevi gücümüz, inancımız ve ferasetlimiz ile aşmamız gereken bir engel daha var.

Hacılara derler ya hani; “Hacı sabır, hacı sabır.”

Tabii ki yanağımızı uzatmayacağız lakin sabır. Bir adi sloganlık eforları kaldı, bunlar saçılan son tükürükler… Bir yağmurla da temizlenir.

O sebeple; evet şartlar ağır ama sabır, sabır ve sabır…

[KAYDIRMALI YAZI 🔛] Çocuklar, evlatlar, gençler popüler kültürün çarkları arasında bir bir yitip gidiyorlar. Sonuncusu N...
27/06/2025

[KAYDIRMALI YAZI 🔛]

Çocuklar, evlatlar, gençler popüler kültürün çarkları arasında bir bir yitip gidiyorlar.

Sonuncusu Nihal Candan oldu.

Bir yetişkin olarak yanıtlayın isterseniz: Kendi ekran süresini kontrol edemeyen anne-babalar çocuklarına söz geçirebilirler mi sizce?

Mısır polisini atlatarak ve pasaportlarımızı kaptırmamak için türlü numaralar yaparak geldiğimiz, Büyük Gazze Yürüyüşü’n...
22/06/2025

Mısır polisini atlatarak ve pasaportlarımızı kaptırmamak için türlü numaralar yaparak geldiğimiz, Büyük Gazze Yürüyüşü’nün başlayacağı İsmailiye’den dönmemiz gerekiyordu. Tam o anda navigasyonu açıp baktım ve Gazze’ye 210 kilometre uzaklıktaydık. Yolumuz açık olsa araçla en fazla iki saat sonra Gazze’de olabilirdik. O kadar yaklaşmıştık. O kadar dibindeydik. Koşsak, yürüsek, 2 bilemedin 3 gün sürerdi varmamız.

***

Türkiye’den ve 50’den fazla ülkeden Kahire’ye ulaşabilen 6 bine yakın aktivist, Gazze’ye bir yol açamadılar ancak açılmayı bekleyen bir yol olduğunu gördüler, tüm dünyaya gösterdiler. Üç günlük Kahire seferimizi üç yazıyla aktarmaya çalıştım. Aktardıklarım umarım birilerine ve bundan sonra Gazze için yollara düşecek insanlara yoldaşlık eder.

***

Türkiye’den gelen aktivistlerin dönmeme direnişlerini yakından takip ettim. Gazze için yola çıkan ve menzili soykırım toprakları olan bu yolculukta; samimiyet ve ihlasla kuşanmış insanlarlaydık. Karara nasıl direndiklerini, hiç olmazsa bir eylem yapmaktan yana olduklarını yazıp durdular. Ne şiddet ne deport ne de Baltacılar… Gözleri Gazze’den başka bir yol görmüyordu. Hem onların gayretine hem de delegasyonun hiç kimsenin burnunun kanamaması için verdiği çabaya şahitlik ettim. Kahire’ye en az bir hafta planla bir turist gibi geldim, az gazetecilik ama daha çok aktivistlik yaptım ve bir turist olarak döndüm.

***

Kahire izlenimlerim bitti. Gazetede üç tam sayfa olarak yayınlandı. Paylaştığım yazının tamamına hikayemden veya kanaldan erişebilirsiniz.

Lafı eğip bükmeye gerek yok. Özlem Gürses, İsrail’in köşeye sıkıştığında başvuracağı aşağılık bir yöntemin kamusal zemin...
20/06/2025

Lafı eğip bükmeye gerek yok. Özlem Gürses, İsrail’in köşeye sıkıştığında başvuracağı aşağılık bir yöntemin kamusal zeminini inşa etmenin telaşıyla konuşmuş.

Düz mantık düşünelim; İran füzeleri 8 gündür Tel Aviv’e düşüyor. Ama Dünya’da ve özellikle de Batı’da pek de kimsenin umurunda değil. Daha önce çok kez dile getirdim; insanlık 620 gündür süren Gazze soykırımı karşısında İsrail’i kusuyor. Siyonizm’in saçtığı nefret kendilerine döndü. Demir Kubbelerinden önce; sinemayla, sanatla, medyayla ve parayla elde ettikleri itibarları yıkılmıştı, şimdi evleri, limanları ve kamu binaları başlarına yıkılıyor. Özlem Gürses de bunu biliyor, farkında. “İran’ın bir ordusu yok” demesi cehalet değil aksine hedef şaşırtıyor. Kim adına biliyor, kimler adına konuşuyor bilemem? Lakin, sözleri İsrail’in elindeki son kozlardan biri. Yani, trajik bir şekilde hedef olmak isteyecekler. Mağduru oynayacaklar ve nihayetinde tepelerine İran füzeleri yağarken İslam dünyasını terörle bağdaştırıp, Batı’yı, Amerika halkını yeniden yanlarına çekmek isteyecekler… Şimdi, yarın, ertesi gün Tel Aviv’de bir canlı bomba saldırısı olursa izleyeceğimiz filmi gözlerinizin önüne getirin. Özlem Gürses “ben demiştim” diyecek tabii. “Gazetecilik” öngörüsü ile övünecek.

Neyse… Lafı çok uzatmanın alemi yok. Bu memlekette etki ajanlığı yapmak bu kader kolay işte.

Kahire’nin farklı noktalarından yola çıkan binlerce aktivisti Süveyş Kanalı boyundaki şehre götürecek “Çöl Yolu” üzerind...
20/06/2025

Kahire’nin farklı noktalarından yola çıkan binlerce aktivisti Süveyş Kanalı boyundaki şehre götürecek “Çöl Yolu” üzerindeydik. Tedirgindik. Gişeler ve kontrol noktaları vardı. Şimdilik yol açıktı… Bir polis camımıza vurarak sağa çekmemizi ve pasaportları vermemizi istedi. Yakalanmıştık.

***

Yolumuz bir kez daha açılmıştı ancak Enes, delegasyondakilerden yarım saatlik mesafedeki bir noktada daha gişelerin olduğunu ve orada da araçların durdurulduğunun haberini almıştı. Şimdi yine ne yapacağımızı bilmiyorduk. Enes, tebessüm ederek “Yasin 9” hatırlatmasını yaptı. Yasin Suresi’nin 9’uncu ayeti iki gündür aramızda bir şifreye dönüşmüştü. Bu, Enes Yalman’ın manevi kalkan inşasıydı. İstanbul’dan uçağa binmeden saatler önce mesaj atarak, “abi sürekli bu ayeti oku” demişti. “Önlerinden bir set ve arkalarından bir set çektik de onları kapattık, artık göremezler” mealindeki ayet zaten ezberimdeydi. Uçağa bindiğim andan Kahire Havaalanı’ndan çıkana dek okumuş ve Nizamettin abiye de yazmıştım. O da sürekli tekrarlamış. Az önce gişeden geçme/kaçma eyleminde de okuyorduk ve şimdi yine bir kontrol noktasına doğru hareket halindeydik. Nizamettin abi kez sesli sesli okumaya başlamıştı: “Ve cealna min beyni eydihim sedden ve min halfihim sedden fe agşeynahum fe hum la yubsırun.”

***

Mısır’dan Refah’a Büyük Gazze Yürüyüşü için gittiğim Kahire’den ikinci yazım. Kahire izlenimlerimin üçüncü ve en stresli bölümünü pazar günü okuyacaksınız inşallah. Yukarıda bir kısmını yayınladım ikinci yazının tamamına hikayemden veya kanaldan ulaşabilirsiniz.

Otel odasında, kulağımız kirişte telefonda durum değerlendirmesi yaparken, “Biz, bu insanlar buraya ölümü göze alarak ge...
18/06/2025

Otel odasında, kulağımız kirişte telefonda durum değerlendirmesi yaparken, “Biz, bu insanlar buraya ölümü göze alarak geldik. Ancak ölmeye gelmedik” demişim. Arkadaşım, yoldaşım Enes Yalman da not etmiş. Dönüşte telefonuna yazdığı sözlerimi açtı ve “Yürüyüşümüzü gerçekleştiremedik ama amacımızı ortaya koyduk. Cesur insanlar Gazze’ye giden bir yol olduğunu gösterdi” dedi.

Devletlerin, diplomatik kararların, ticari yaptırımların ötesine geçerek; Gazze’ye giden yollardan birini açmak, insani yardımları ulaştırmak, soykırımı durdurmak hatta canlarını ortaya koyarak sivillere kalkan olmak isteyen binlerce insan var. Dünyanın her bir noktasından yola çıkmış, İsrail’den korkmayan, canını Gazzelilerin canından üstün görmeyen, sonunda ölüm olma olasılığını bilerek yolara düşen vicdanlı, korkusuz ve çıkarsız, hesapsız insanlar…
Aralarındaydım. O inancı, cesareti, gözü karalığı, öfkeyi ve merhameti gözlerde tek tek gördüm.

En başından, aşama aşama anlatacağım… Çünkü bu yolculuğun hiç kolay olmadığını ve en önemlisi de Gazze için bireysel olarak tüm sınırları zorlayan insanların samimiyetlerini, gayretlerini aktarmam gerekiyor.

Kahire notlarımın ilk bölümünü yayımladım. Tamamını okumak için hikayeme veya kanalıma bakabilirsiniz…

Herkese selamlar. Bayramımız mübarek olsun. Dikkatinizi çekmiştir son bir haftadır sosyal medya yapay zeka ile üretilen ...
08/06/2025

Herkese selamlar. Bayramımız mübarek olsun. Dikkatinizi çekmiştir son bir haftadır sosyal medya yapay zeka ile üretilen sahte sokak röportajlarından geçilmiyor. Gerçeğe çok yakın ama her anıyla sahte. Mesajları ise gerçek hayatı işgal ediyor. İnsanlık dönüşü olmayan bir çağa girdi. Hakikat ölüyor. Bu gelişimin bir sonu yok. Başında ise insanlığı bitiren insanlar var.

Bugün yapay zekanın bizleri nasıl yatay zekalılara dönüştürdüğünü yazdım. Lütfen bu yazıyı daha fazla kişiye ulaştırın.

Bizler atari salonlarında jetonla ve haliyle kısıtlı imkanlarla oyun oynarken internet çağı başlamıştı. Şimdinin kırklı ...
25/05/2025

Bizler atari salonlarında jetonla ve haliyle kısıtlı imkanlarla oyun oynarken internet çağı başlamıştı. Şimdinin kırklı yaşları iyi hatırlar o günleri. İnternet kafe ve internet ile tanışmamızın sebebi de FIFA oyunuydu. Sanırım 1997 yılıydı. Hemen ardından Need For Speed’i keşfettik. Sokaklarda, hız yaparken altın arayıp polisten kaçıyorduk. Hiç unutmuyorum bir navigasyon teknolojisini o oyunu oynarken düşünmüş ve arkadaşlarla üzerine konuşmuştuk. FIFA’yı 2002 serisinde bırakmıştım. Oyun hilesi olarak uzaylıların sahadaki futbolcuyu kaçırması bendeki futbol tutkusuna takılmıştı. Klavyedeki A, S, D ve W tuşlarının yıprandığı, gerçek zamanlı kıyasıya maçları bırakmıştım.

Oyun sektörü ise dünyanın internete erişen çocuklarını kuşatan devasa bir ahtapota dönüştü. Kültürlerin dibine dinamit koydu. Çocukları anne-babalarından, arkadaşlarından kopardı. Sokaklar boşaldı. Şimdiki çocuklar Alman kalesi, dokuz taş, birdirbir oyunlarını bilmiyorlar. Lakin stratejiler geliştirip, sanal medeniyetler, ülkeler inşa ediyorlar. Bu arada milyonlarca ebeveyn de oyun bağımlısı oldu ancak onlar “şeker” patlatıyorlar. Yani sanal oyunda bile kuşak farkı var.

Çocuklara erişmek için ise oyunları bilmek, dünyalarına, sohbet odalarına girmek gerekiyor. Tehlikenin sınırı yok. Türkiye’de ise bu devasa sektörün dünyanın geleceğini belirleyecek çocukları nasıl “yetiştirdiğinin” farkında olan ve tek başına büyük savaşlar veren biri var. YouTuber Sertaç Güngör. Çocukların “Sertaç Abisi”. Kızıl sakallı, heyecanlı, elinde oyun konsolu ile çocuklar ile saatlerce oyun oynuyor. Sonra bir bakmışsınız Sertaç Abi, oyunlar oynadığı çocuklar bir camide toplaşmış. Beş bin çocuk ile caminin içinde YouTube ve oyunları konuşuyorlar. O sahneleri sosyal medyada mutlaka görmüşsünüzdür. Camilerde görülmemiş bir manzara yaşanıyor. Bu hafta ‘Bir Başka Mesele’de “Sertaç Abi” ile çocukların dijital dünyasını, oyun bağımlılığı ve eğitim üzerine sohbet ettik. Sertaç Güngör, çocuklarla kurduğu iletişimde oyunların ve cami buluşmalarının önemine değinerek, çocukların dünyasına girmenin ve onlara doğru rehberlik etmenin gerekliliğini vurguluyor.

Yazı bitti. Devamı ve sohbetimiz Yeni Şafak’ın YouTube kanalında.

Şu kare diplomasi tarihine geçecek. Riyad. ABD Başkanı Trump, Prens Selman ile görüşüyor. Çok değil bir yıl önce başına ...
14/05/2025

Şu kare diplomasi tarihine geçecek. Riyad. ABD Başkanı Trump, Prens Selman ile görüşüyor. Çok değil bir yıl önce başına 19 milyon dolar ödül koydukları Colani oturuyor karşılarında. Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara olarak. Samet Doğan çok ince bir paylaşım yapmış: “Arkanda Türkiye olunca artık böyle. Başına 10 milyon dolar da koysalar elini sıkıyorlar.” Peki Türkiye nerede bu karede? İyi bakın. Tam ortasında. Trump, Selman ve Şara’nın kulak kesildikleri noktada, sehpadaki telefonda Cumhurbaşkanı Erdoğan var. Can kulağıyla dinliyorlar. Bir sorunu daha çözmüş olmanın rahatlığı var yüzlerinde. Coğrafyamızda dengelerin değiştiğinin dizilişi bu. Malezya Başbakanı Enver İbrahim, geçtiğimiz ay Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyaretini klip yapmış ve İrem Derici’nin “Kalbimin Tek Sahibine” şarkısıyla paylaşmıştı. Bu kare de bana göre öyle bir şarkılık… Sizce?

Terörsüz Türkiye’nin mimarları…Allah, ömürlerine bereket versin.
12/05/2025

Terörsüz Türkiye’nin mimarları…
Allah, ömürlerine bereket versin.

Dumanla haberleşme insanoğlunun ilk kitle iletişim araçlarından… Dumanla haberleşme çizgi filmlerde ya da kovboy sinemas...
08/05/2025

Dumanla haberleşme insanoğlunun ilk kitle iletişim araçlarından…

Dumanla haberleşme çizgi filmlerde ya da kovboy sinemasında kalsa da Katolik dünyasının ruhani liderinin seçimi hala dumanla ilan ediliyor.

Bu hem bir gelenek hem disiplin hem de güven. Sistine Şapeli’nin bacasından siyah duman çıkarsa kardinallar bir isim üzerinde ittifak edememiş anlamına geliyor. Ne bir açıklama ne de izah… Kimseler de başka bir şey söylemiyor. Çünkü bu kara bir haber. Beyaza dönmesini bekliyor Hristiyanlar.

Duman beyaza döndüğünde ise yeni Papa seçilmiş demektir. Bu akşam olduğu gibi.

Beyaz duman, dünyanın dört bir yanındaki Katolikler için bir dönemin sona erip yeni bir dönemin başladığını müjdeliyor. Vatikan’daki meydana toplanan Katolikler kutlama yapıyor.

Çünkü bir Papaları var. Bütün mesele de bu. Bizim meselemiz de bu. Bir Halife’miz yok. Yaklaşık 150 yıldır Sünni İslam alemi başsız. Sembolik de olsa bir önderi yok. Sünni diye ayırt ediyorum, çünkü Şii’lerin Ayetullah’ı var. İlginç değil mi?

Daha da ilginç olanı şu; Müslümanların İstanbul’un fethini yaşaması, yaşatması, Fatih’in nail olduğu o kutla müjdeye ortak olması da istenmiyor. Ayasofya 86 yıl ibadete kapatıldı. Bir Halifemiz olsaydı asla gündeme bile gelemezdi. Bir Halifemizin olmamasını tertipleyenlerin, Ayasofya’nın kapatılmasını da istemesi gayet normaldi.

Şükür Ayasofya şimdi açık. Beş yıldır yeniden ibadet ediliyor. O ilk gün Diyanet İşleri Başkanı mimbere Fatih’in Fetih hakkının sembolik nişanesi olan kılıçla çıkınca kıyameti koparan içimizdeki Bizanslılar Vatikan’dan yükselen dumanı görmeyecekler. Çünkü o duman gözlerini, ruhlarını bürümüş olacak. Değil mi?

Address

Topkapı

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Ersin Çelik posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Share

Hoş geldiniz.

Merhaba ben Ersin Çelik. Gazeteciyim. Sayfamda habercilik dışında vloglar yayınlıyorum. Kamplara, doğa gezilerine, sosyal sorumluluk projelerine ve kitap okuma etkinliklerine katılıyorum. Benim için hem öğretici hem de eğlenceli olan anları kaydediyorum. Beni Twitter ile Instagram’dan takip edebilir ve YouTube kanalıma abone olabilirsiniz.