Ersin Çelik

Ersin Çelik Gazeteci Merhaba ben Ersin Çelik. Gazeteciyim. Burada habercilik dışında vloglar yayınlıyorum. Benim için hem öğretici hem de eğlenceli olan anları kaydediyorum.

Kamplara, doğa gezilerine, sosyal sorumluluk projelerine ve kitap okuma etkinliklerine katılıyorum.

Badirelere rağmen canlarını dişe takarak Filo’ya yetişmeye çalışan arkadaşlarımız var. Derdimiz Gazze ve herkesin kendi ...
27/09/2025

Badirelere rağmen canlarını dişe takarak Filo’ya yetişmeye çalışan arkadaşlarımız var. Derdimiz Gazze ve herkesin kendi ölçüsünde fedakarlığı var. Ama bazı gayretler var ki, anlatılmalı ve örnek olmalı. Şimdi sizlere, en arkadan bize yetişmeye çalışan Adagio teknesinin hikayesini aktaracağım.

Adagio, Filo’ya Tunus’tan dahil oldu. Organizasyonunu Gazze eylemleriyle tanıdığımız Muhammet Fatih Sinan yapıyor. Fatih, teknesindeki ağır hasar nedeniyle Sicilya’da geride kalınca bana “Bizim gemi gitmeyecek gibi, yer var mı?” diye sormuştu. Maalesef Adagio Filo’dan çıkarılmıştı ve yer açamamıştık. Onları geride bırakarak yola çıktık.

Derken Fatih’ten mesaj geldi: “Çok zor oldu. Savaştık adeta. Listeden çıkarmışlardı. Elhamdülillah. Gece yola çıktık. Yakalayacağız İnşallah.” Ancak mutluluğumuz kısa sürdü, tekneleri yine bozuldu ve 24 saat sürüklendiler. Kamuoyunun, Türk donanmasının yardım etmesiyle hatırlayacağı hadise buydu. Tamir oldular diye beklerken dün bir mesajla daha sarsıldık.

Fatih’in anlattığına göre; motorları yine durmuştu. Sebebi çamur dolan bir filtreydi. Onu tamir ederken, bu kez de devasa pervane dingili yerinden çıkmış. Dalgalı denizde saatlerce uğraşıp onu yerine takmışlar. Sonra anlamışlar ki, aldıkları yakıt da teknelerine uygun değilmiş. Fırtınalı havada yelkene sığınmış, yine yardım istemek zorunda kalmışlar. Ama pes etmeyip, küçük bidonlarla kendi yakıt sistemlerini kurarak motoru yeniden çalıştırmayı başarmışlar.
Girit’e vardıklarında ise Yunan güçleri zorluk çıkarmış, Türk bayrağını indirtmiş. Biz adanın doğusunda, onlar batısındaydı ve aramızda 1.5 günlük mesafe vardı; yetişmeleri imkansızdı. Tam o an Allah sebepler oluşturdu. Filo’nun kalkışının başka bir gemideki arıza nedeniyle bir gün ertelendiğini Fatih’e müjdeledim.
Fatih’in cevabı ise bu yazıyı gözyaşlarıyla bitirmeme neden oldu:
“Hep beraber Gazze’de kucaklaşacağız inşallah. Yemin olsun aldığım çerezleri açıp yemiyorum. Gazze’de çocuklara dağıtacağım Allah izin verirse…”

Güvertedeyim ama nöbet tutmuyorum. “Birileri” devraldı 🇹🇷
26/09/2025

Güvertedeyim ama nöbet tutmuyorum. “Birileri” devraldı 🇹🇷

Dün, notlarımı yazarken kafamı bir kaldırdım teknemize göre çok hacimli olan bir gemi halat atıyor. Meğer bizim kaptan y...
26/09/2025

Dün, notlarımı yazarken kafamı bir kaldırdım teknemize göre çok hacimli olan bir gemi halat atıyor. Meğer bizim kaptan yakıt ikmali istemiş. Alma da gelmiş. Güvertesinden bir ses yükseldi: “Ersin abi kahveye bekliyorum.” Böyle bir davete “Hayır” demek ne mümkün. KBB Profesörü ve yoldaşım Haşmet Yazıcı ile atladık hemen. Ev sahibimiz Semih Kaptan. Alma’nın kontrolü ve dolayısı ile Filo’nun rotası ondan soruluyor. Ünlü aktivistler ve parlamenterler orada. Gözler ve dronlar hep üzerinde. Benim için önemli olan ise Ayçin Kantoğlu Hocamız da bu gemide. Diğer aktivistlerle de selamlaştık. Kaptan Semih Fener, Doktor Osman Çetinkaya, Akademisyen Ayçin Kantoğlu ve KBB Profesörü Haşmet Yazıcı ile ana güvertede, bizim tekneye ikmal yapılırken yarım saat sohbet ettik. Bizlere ikramlarda bulundular. Ayçin Hoca elleriyle kahve hazırladı. Anne evine gelmiş gibiydik. Ayçin Hoca hemen dolapları açtı, ne var ne yok bir poşete doldurdu. “Var bizde” desem de “itiraz istemem” dedi. Ayçin Hoca, bir sabah gemidekilere pişi yapmış. “Hamur varsa pişiriyorum. Civardaki teknelere de ikram ediyoruz” dedi.

Türkiye’nin 7 Ekim’den sonra, Gazze halkını yücelten ve insanlık olarak acizliğimizi yüzlere vuran Ayçin Kantoğlu geminin üst salonunda, kapının hemen önündeki armut bir minderin üzerinde uyuyor. Bunu yazdım diye bana kızabilir ancak bu cesur Türk kadını, Filo’ya katılmak için Tunus’ta günlerce bekledi. Bir tekneye binebilmek için oradan oraya sürükledi kendini. Sonunda da Alma gemisine çıktı “Beni buradan kimse indiremez” diyerek şimdi yattığı yere çöktü. İşte orası yatağı olmuş. O manzarayı görünce Ayçin Hoca’nın bir söyleşideki şu sözleri geldi aklıma. “Gazze’yle çok daha rahat bir ünsiyet elbette kurabilirsiniz. Oradaki çocuklar bizlerin çocuklarıdır. Doğurmadık onları ama onlar bizimdir. Dolayısıyla insan böyle bir uyanışa daha hangi safhada katılacak?” demişti. O anne yeni bir insan bakiyesi olarak Gazze yolundaydı işte… Gazze seferi için yaptığı bu konfor fedakarlığının kayıtlara geçmesini istedim.

Dün teknelerde bu yolculuğa devam etmek istemeyenler olup olmadığı soruldu ve görevliler tek tek aktivistlerin düşüncele...
26/09/2025

Dün teknelerde bu yolculuğa devam etmek istemeyenler olup olmadığı soruldu ve görevliler tek tek aktivistlerin düşüncelerini aldı. “Her ne sebeple olursa olsun Filo’dan ayrılmak isteyebilirsin” denilerek, karaya tahliye için hemen harekete geçileceği belirtildi. Haşmet Hoca, benim adıma da cevap vererek “biz inmeyiz” dedi. Şükürler olsun ki birbirimizden bu kadar eminiz. Diğer teknelerde de benzer yoklamalar yapıldı.
Toplantının ardından kaptanlar, “Son kez düşünün, çünkü bundan sonrası tehlikeli olacak. İnmek için son şansınız. Bu saatten sonra durmak yok” şeklinde son bir uyarıda bulundular. Örneğin, bebeğinin doğumu yaklaşan Avusturyalı dostumuz Erol Büyük, aklı ailesinde olmasına rağmen hiç düşünmeden yola devam etme kararı aldı.
Birkaç kişi geçerli mazeretlerle ayrıldı. Bunlardan biri, günlerce böbrek taşı ağrısını bizden gizleyen Avukat Gülden Sönmez’di. Sonunda sağlık gemisine aktarıldı ve doktorların kararıyla, hiç istemese de karaya tahliye edildi. Gülden Hanım şimdi İstanbul’da ve hem uluslararası hukukçuları harekete geçirmek hem de karadan destek eylemleri düzenlemek için kolları sıvadı. Bir gemicimiz ise belirsizlikten yorulduğu için ayrıldı; zira süreç uzadı ve 26. günü geride bıraktık. Yine de Filo, bir elin parmaklarını geçmeyecek bir eksilmeyle, tam bir kararlılıkla yoluna devam ediyor.

İki akşam önceki dron saldırılarından sonra, İtalya’nın vatandaşlarını korumak için gönderdiği donanma gemisi açıklarımıza geldi. Dürbünle uzun uzun izledim. Açıkçası bu gemi güven veriyor. Denizin ortasında üzerimizde bombalar patlarken sığınacak başka bir yerin olmaması ve yardımımıza koşacak bir geminin bulunmaması fazlasıyla can sıkıcıydı. Bu bir korku değil, derin bir yalnızlık hissiydi. İşte o İtalyan gemisi, bu derin yalnızlığımızı giderdi.
Ayrıca İtalya ikinci bir gemi daha göndereceğini duyurdu ve İspanya da Filo’yu takip etmek için donanmasını yola çıkardı. Bu koruma girişimi, tarihin en büyük sivil misyonunun insanlık adına hareket ettiğinin ve aldığı büyük halk desteğinin en bariz göstergesidir. İsrail’e karşı cesaretle yola çıkan sivilleri koruyacak gemilere, Akdeniz’de yeni ve tanıdık fırkateynlerin de ekleneceğini bekliyoruz.

Sabahları oturduğum yerde esniyorum. Kilo kaybı herkeste var ama Gazze yolunda önceliğimiz bu değil. Dinç kalacak kadar ...
25/09/2025

Sabahları oturduğum yerde esniyorum. Kilo kaybı herkeste var ama Gazze yolunda önceliğimiz bu değil. Dinç kalacak kadar kuru gıda tüketiyoruz. 12 gündür yalın ayaktayız. Bu yolculuğu kolaylaştıran bir gereksinimmiş. İmkansızlıkların güçlendirdiğini, dünya nimetlerine düşkünlüğümüzü gözden geçirdiğimiz bir terbiye sürecinde olduğumuzu anladım. Haşmet Hoca ile içimizdeki fırtınaları konuşup dersler çıkarıyoruz. Gazze, yolundayken bizi yeniden kodluyor.
Bu kodlanmayı, yelkenleri ayarlamaya yardım ederken daha iyi anladım. Rüzgarın gücünü kontrol etmek, Gazze’ye özgürlük getirme davamız gibi sabır ve güç gerektiriyor. Halat ellerimi acıtırken, Gazze’de direnenlerin nasır tutmuş kalpleri aklıma geldi.

Güvertede soluklanırken telefonumun bildirimiyle bir yıl öncesine, BM Genel Kurulu için bulunduğum Amerika’ya gittim. Ekranıma takım elbiseli fotoğrafım düşmüştü. Şimdi ise günlerdir aynı kıyafetleyim. Gazetecilik, her koşula uymayı öğretti. Takım elbise ile kirli tişört arasında tercih yapmayacak kadar işimi sevmeliyim.

Bir yıl önce New York’ta da gündemim Gazze’ydi. “İnsanlığın son şansı” başlıklı yazımda, “insanlığın ittifakı”nın BM çatısı altında değil, halkların meydanlara inmesiyle kurulabileceğini belirtmiştim. O gün New York’un beton binaları arasında yazdıklarım, bugün Akdeniz’in sularında eyleme dönüştü. “İnsanlığın ittifakı”nı artık diplomatik koridorlarda değil, dalgaların üzerinde, vicdan sahibi insanların omuz omuza verdiği bu teknelerde arıyoruz.

Bir yıl arayla, aynı dava için iki farklı dünya: Biri takım elbiselerin ve konforun, diğeri ise tuzlu suyun ve sarsılan bir teknenin dünyası. Ama ruhum, hamdolsun aynı yerde: Gazze’de.

Bugün çok sürprizlerle geçiyor. Sabahtan beri üzerimize nimetler yağıyor. Denizin bağrında güzel insanlarla hemhal oluyo...
25/09/2025

Bugün çok sürprizlerle geçiyor. Sabahtan beri üzerimize nimetler yağıyor. Denizin bağrında güzel insanlarla hemhal oluyoruz. Ayrı gemilerdeyiz ama Ayçin ablanın elinden kahve bile içtim. Düşünün neler hissetiğimi. Nasıl özlemişiz, Gazze yolunun yolcuları ile sohbet etmeyi. Yarım saat sürse de olsa 25 günümüzü derleyen toplayan bir kucaklaşma yaşadık. Tanışamadığımız ama bildiğimiz cesur insanlarla selamlaştık. Neyse. Burada duruyorum. Tüm detayları yarın köşede yazacağım. Bizler Gazze yolunda seferimize devam ediyoruz. Çok iyiyiz hamdolsun. Gaza We Are Coming!

Sumud Filosu teknelerine Girit Adası açıklarında dronlarla çok sayıda saldırı düzenlendi. Benim bulunduğum teknenin yelk...
23/09/2025

Sumud Filosu teknelerine Girit Adası açıklarında dronlarla çok sayıda saldırı düzenlendi. Benim bulunduğum teknenin yelkeni hasar aldı. Mürettebat ve aktivistlerin sağlık durumu iyi.

Akdeniz’in kalbinden, Filo’daki tüm aktivistler adına selamlar. Açık denizdeki dördüncü, teknelerimizdeki onuncu günümüz...
23/09/2025

Akdeniz’in kalbinden, Filo’daki tüm aktivistler adına selamlar. Açık denizdeki dördüncü, teknelerimizdeki onuncu günümüzü geride bırakırken, bu anlamlı yolculuğun yirmi ikinci günlüğünü sizlerle paylaşıyorum. Denizle aramızdaki acemiliği attık; artık dalgaların ritmine alıştık, midelerimiz bulanmıyor ve ufuk çizgisi en yakın dostumuz oldu.
Bu süreçte sadece denize değil, denizin üzerindeki yaşama da adapte oluyoruz. Soğuk algınlığı gibi sağlık sorunları yaşayan arkadaşlarımız oluyor. Bunun basit bir sebebi var: Güverte ve kamara arasında çok ciddi bir sıcaklık farkıyla yaşıyoruz. Tekneler hareket halindeyken, dalgalardan içeri su girmemesi için kamaraların küçük pencerelerini açamıyoruz. Bu durum, dinlenmeye çekildiğimizde bizi havasız ve sıcak bir ortama mahkûm ediyor. Terli vücutlarımızla güverteye çıktığımızda ise temiz ve serin rüzgâr bu kez üşütüyor.

Fakat sakın bu satırları bir şikâyet olarak okumayın. Şartlarımız mükemmel olmayabilir ancak biz bu yola tüm zorlukları bilerek ve sonuçlarına peşinen katlanarak çıktık. Dayanıklılığımız, amacımızın büyüklüğünden geliyor. Birçok teknemizde doktorlarımız ve serum dahil her türlü ilacımız mevcut; arkadaşlarımızın tedavisi aksamıyor. Bizim tek arzumuz, tek odağımız bir an önce Gazze açıklarına varmak ve ablukayı yarmaktır.

Şu an Yunanistan’ın Girit adası açıklarındayız ve ikmal noktasına yaklaşık 20 saatlik bir mesafedeyiz. Planımız net: Girit’te durmayacağız. Sadece lojistik ikmal yapacağız ve orada bizleri bekleyen, Yunanistan’dan filomuza katılacak yeni yol arkadaşlarımızla gücümüze güç katacağız. Ardından hep birlikte, ambargo altındaki Gazze halkıyla kucaklaşmak üzere rotamıza devam edeceğiz. Kalan mesafeyi kaç günde kat edeceğimiz ise önce denizin koşullarına, sonra da teknelerin birbiriyle olan uyumuna bağlı. Gazze açıklarına yaklaşık 800 deniz mili uzaklıktayız. Mevcut tahminlere göre önümüzde 8-10 günlük bir seyir süresi daha var. Deniz artık evimiz gibi. Rotamız belli, amacımız net. Üzerimizdeki bakışlar ne kadar yoğunlaşırsa yoğunlaşsın, bizler barış ve insanlık için çıktığımız bu yoldan dönmeyeceğiz.
Gözünüz kulağınız Filo’da olsun.

Deniz üzerindeki üçüncü günü de geride bırakıyoruz. Bedenlerimizin dalgaların ritmine tam olarak ayak uydurması iki günü...
22/09/2025

Deniz üzerindeki üçüncü günü de geride bırakıyoruz. Bedenlerimizin dalgaların ritmine tam olarak ayak uydurması iki günümüzü aldı, ama bu fiziksel adaptasyon süreci, aslında çok daha derin bir anlama kavuştu: Bu yolda en zorlu aşamalardan birini, kendimizle olan o ilk imtihanı atlatmanın rahatlığı var şimdi üzerimizde. Dolayısıyla bu intibak hali, bizim için sadece fiziksel bir alışma değil, zihinsel bir eşiği de aştığımızın ve artık “çoğu gitti” diyebileceğimizin bir işareti. Filo’nun ilk durağı olan Girit’e öğleden sonra varmamız öngörülüyor. Sabahları güverteye çıkınca uçsuz bucaksız deryayı seyre koyuluyorum; dört yanımız masmavi bir deniz. Üzerinde olduğum yelkenli ise bu deryada bir damla… İşte biz, bir avuç insan, bir dünya adına damlaya damlaya ilerliyoruz Gazze’ye.

Bu damlaların sesinin okyanusları aştığının en güzel kanıtı ise, önceki akşam Akdeniz’in ortasından Roma’nın kalbine kurduğumuz o gönül köprüsüydü. Görüntülü aramayla Roma’nın tarihi Piazza Sempione meydanında toplanan kalabalığa seslenmem istendi.

İtalyanca bilmesem de bir gazeteci ve aktivist olarak “Gazzece” konuşabilirdim. Onlara şöyle seslendim: “Sevgili dostlar, saygıdeğer Roma halkı. Biz vazgeçmeyeceğiz. Siz de vazgeçmeyin. Gazzeli çocukların gözyaşlarını silene kadar, birlikte yürümeye devam edeceğiz”

Konuşmam bittiğinde, teknenin güvertesindeki derin sessizliği sadece rüzgârın ve dalgaların sesi bozuyordu. Üsküdar’daki Sumud nöbetine de görüntülü bağlanarak kısa bir konuşma yaptım ve edilen duaları yüklendim.

İşte o an bir kez daha anladım ki, Roma’daki o meydan, Üsküdar’da başlayan Sumud Filosu nöbeti ve akabinde kılınan kunut namazları; bu filodaki her bir tekneye dünyanın dört bir yanından Gazze’ye tutulan birer fener vazifesi görüyordu. Biz, denizin ortasında yalnız değiliz; bizler, karadaki milyonlarca vicdanın denize uzanan koluyuz.

Şimdi Girit’e doğru yol alırken, Roma’dan ve Üsküdar’dan yükselen o sesin rüzgârını yelkenlerimizde daha güçlü hissediyoruz. Biz denizde ilerledikçe karadaki umut, karadaki vicdan ses verdikçe bizim cesaretimiz büyüyor. Bu, tek taraflı bir yolculuk değil; bu, denizin ve karanın aynı adalet için birbirine kenetlendiği bir direniştir.

Sumud Filosu’nun Akdeniz’de seyrine devam ettiği üçüncü gece, yaklaşık 1 saat önce üzerimizde menşei belirlenemeyen dron...
21/09/2025

Sumud Filosu’nun Akdeniz’de seyrine devam ettiği üçüncü gece, yaklaşık 1 saat önce üzerimizde menşei belirlenemeyen drone’lar görüldü.

Teyakkuz halindeyiz. Kaptanlar, tekneleri yakın seyre aldılar. Gözlemler yapılıyor.

Burası Akdeniz. Çok sayıda ülkenin gözlem yapan insansız araçları var. Daha önce Hanzala ve Medleen gemileri bu sulardan geçerken de drone’lar üzerlerinde uçmuştu.

Filo yoluna kararlılıkla devam ediyor. Yunanistan’ın Girit adasına doğru ilerliyoruz. Gözünüz kulağınız Filo’da olsun.

Açık denizdeki ilk günümüz... İmtihanımız çetin geçeceğe benziyor. Rüzgâr irademizi, dalgalar ise adeta Gazze için neden...
21/09/2025

Açık denizdeki ilk günümüz... İmtihanımız çetin geçeceğe benziyor. Rüzgâr irademizi, dalgalar ise adeta Gazze için neden geç kaldığımızı sorgularcasına teknemizi sarsıyordu.
Yelkenlinin yaşam alanı, dalgalar azgınlaştığında cendereye dönüşen klostrofobik bir hücreden farksız. Kamarada ayakta durmak bile bir mücadeleyken, yoldaşım Prof. Dr. Haşmet Yazıcı ve diğer aktivistlerle birbirimize dayanak olduk. Bazılarımız, yanlarındaki kovalarla saatlerce denizin insafını bekledi.
İlk altı saati güvertede, rüzgârın ve tuzlu suyun insafında geçirdim. Temiz hava, kapalı alanın boğucu hissini siliyordu. Mide bulantısına karşı kurutulmuş ekmek ve ilaç desteğiyle kamaraya inip uyku tulumuma uzandım. Namaza kalktığımda daha iyiydim, hemen güverteye çıktım çünkü içerideki havasızlık hayli yoruyordu.
İşte bu noktada yolculuğun asıl manası zihnime bir şimşek gibi çakıyor: Bizim geçici zorluklarımız, yaklaşık yirmi yıldır dünyanın en büyük açık hava hapishanesinde nefes almaya çalışan Gazze halkının yaşadıklarının yanında ne ifade eder ki? Karşılaştığımız her zorluk yeni bir manaya bürünüyor. Midemizi bulandıran her dalga, açlıktan ölmek üzere olan bir bebeğin sessiz çığlığını; uykusuz geçen her gece ise evleri başlarına yıkılır mı korkusuyla sabahlayan bir ailenin bitmeyen nöbetini hatırlatıyor.
Bizim kısıtlılığımız bir tercih, onlarınki ise bir mahkûmiyet. Bu yüzden her sarsıntı, bir şikâyet değil, daha derinden bir empati kurma vesilesidir. Deniz ne kadar sarsarsa sarsın, biliyoruz ki her fırtına bir limana çıkmak içindir ve bizim limanımız Gazze’dir. Bu yelkenlinin burnu dalgaları nasıl yarıyorsa, insanlığın birleşmiş vicdanı da o zalim ablukayı bir gün öyle yaracak. O gün yakındır.

Sabrın ve kararlılığın yirmi gün süren imtihanı sona erdi. Türkiye kafilesi olarak İtalya’ya varışımızın yirminci gününd...
20/09/2025

Sabrın ve kararlılığın yirmi gün süren imtihanı sona erdi. Türkiye kafilesi olarak İtalya’ya varışımızın yirminci gününde, kelimelerin bittiği yerden eylemin başladığı o anı yaşadık ve Filo olarak Gazze’ye yelken açtık. Sicilya’daki o küçük koydan demir alırken, gemiciler için otuz beş günü bulan meşakkatli bir bekleyişi geride bıraktık.

Elbette bu başlangıç kolay olmadı. Önceki gün, bekleyişin gerilimi sert tartışmalara dönüşmüş, farklı ülkelerden tek amaç için birleşmiş insanlar, “Neden hala bekliyoruz?” diye isyan etmişti. Bu öfke, bir kavgadan çok, vicdanın sabırsızlığıydı. Tunus’tan gelen teknelerin de katılmasıyla son ikmaller tamamlandı ve bu sabah hareketlilik başladı.
Kaptanımız, yola çıkmadan önce güvertede son bir brifing verdi. Disiplin hatırlatmalarından sonra en ciddi konuya geçti: “Denize düşen bir insan nasıl kurtarılır?” Ardından gelen, “Ben bu zamana kadar kimseyi geride bırakmadım,” sözü, bu yolculuğun ahlaki pusulasının ilanıydı. Artık hepimiz, birbirimizin kaderine ortaktık.

Ve yelkenler fora edildi. Tayfanın gerdiği iplerle şişen dev yelkenler, sadece rüzgârla değil, dualar ve sarsılmaz bir kararlılıkla doldu. Ancak Akdeniz, dalga boyunu bir-bir buçuk metreye ulaştırarak bizi hemen sınamaya başladı.
Pazartesi öğleden sonra Kalamata’ya, ardından Girit’e ulaşmayı hedefliyoruz. Çarşamba günü Girit’ten ayrılarak nihai rotamız olan Gazze’ye yöneleceğiz.
Bu satırları, sallanan bir kamarada yazmanın zorluğuyla kaleme alıyorum. Bedeniniz denizin ritmiyle savrulurken zihninizi toplayıp kelimeleri bir araya getirmek büyük bir irade savaşı. Sanırım bundan sonra yazılarım denizin insafına kalacak; daha kısa ama daha damıtılmış olacak. Gecenin karanlığında güverteden baktığımda, omuzlarımızdaki yükün ağırlığı çöküyor insanın üzerine. Farklı diller konuşan bizler, bu teknede Gazze’deki bir çocuğun gülüşünü yeniden görebilme hayaliyle tek bir aileye dönüştük.
Bizi neyin beklediğini bilmiyoruz, zihnimizde böyle bir soru da yok. Çünkü pusulamız net. Dünyanın sağır edici sessizliğine karşı, Akdeniz’in ortasında bir ses, bir eylem, bir duruş sergiliyoruz. Rotamız da, tek odağımız da Gazze’deki ablukayı kırmaktır.

Address

Topkapı

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Ersin Çelik posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Share

Hoş geldiniz.

Merhaba ben Ersin Çelik. Gazeteciyim. Sayfamda habercilik dışında vloglar yayınlıyorum. Kamplara, doğa gezilerine, sosyal sorumluluk projelerine ve kitap okuma etkinliklerine katılıyorum. Benim için hem öğretici hem de eğlenceli olan anları kaydediyorum. Beni Twitter ile Instagram’dan takip edebilir ve YouTube kanalıma abone olabilirsiniz.