
05/06/2025
Bir Yüzüğün Gölgesinde: Mamo ve Omo’nun Hikâyesi
Cemal’in İsyan Çığlığı ve Kayıp Zamanlar
Hazırlayan: Mehmet Şeker
📍 Haciömeroğlu Köyü, Haymana(Yunak - Konya)/Ankara → Halep/Suriye → Çifteler/Eskişehir
🕯️ 1911 – 1973+
Fırtına Öncesi Sessizlik (1911)
1911 yılının Ocak ayında, Osmanlı’nın Trablusgarp Savaşı için askerlik süresini beş yıla çıkardığı dönemde, Haymana'nın Haciömeroğlu Köyü'nden iki genç yola çıktı. Yeni evli Mamo, bir aylık kızı Gulê’yi ve genç eşini geride bırakmıştı. Yanında çocukluk arkadaşı Omo vardı. O da nişanlısının mendilini cebine saklamıştı. İkisi de aynı sokaklarda büyümüş, şimdi aynı cepheye, Yemen’e gönderilmek üzere, gözyaşlarıyla uğurlanmıştı.
1911’in soğuk bir Ocak sabahında, Osmanlı toprağı olan Ankara’nın Haymana ilçesine bağlı Haciömeroğlu Köyü'nde, kaderlerini tayin edecek bir yolculuğa iki genç adam uğurlandı: Mamo (Mehmet)ve Omo. Osmanlı’nın Trablusgarp Savaşı nedeniyle askerlik süresini beş yıla çıkardığı o kargaşa döneminde, köy meydanında toprak gözyaşıyla sulanmıştı. Yeni evli Mamo, kundakta bıraktığı bir aylık kızı Gulê ve eşinin titreyen dudaklarına son bir veda kondurarak yürüdü. Yanında, cebine nişanlısının mendilini koyan, çocukluk arkadaşı Omo(Ömer) vardı. Aynı sokaklarda koşmuş, aynı ekmekte tuzları olmuş, şimdi aynı cephede omuz omuza savaşa gidiyorlardı.
Yemen Cehennemi (1911–1918)
İngiliz destekli İmam Yahya İsyanı’nın ortasında, 47. Alay’a bağlı olarak Yemen’e sevk edildiler. 1915’te, Lahey Sözleşmesi’ne rağmen bedeviler tarafından esir alındılar ve Riyad’daki bir esir kampına götürüldüler.
Yemen (1911–1918)
Görev yerleri, İmam Yahya’nın İngiliz desteğiyle başlattığı isyanın gölgesindeki Yemen cephesiydi. 47. Alay’a bağlı olarak gönderildiler. 1915’te, Lahey Sözleşmesi’ne rağmen esir alındılar. Riyad’daki bir esir kampında ıssızlık ve hastalıkla boğuştular. Yemen cephesine gönderilen 150 bin Osmanlı askerinden, 100 binden fazlası geri dönemedi; şehit ya da kayıp sayıldılar.
Çölün Sırrı (1918–1926)
1918’de serbest bırakıldılar. Ama bu “özgürlük”, yollarını kaybettikleri bir haritadan ibaretti. Osmanlı artık yoktu, yollar ise tehlike doluydu. 2.400 km’lik yürüyüş boyunca sürekli ölümle burun buruna geldiler. Bedeviler tarafından altın için insanların karınlarının yarıldığı bir dönemde hayatta kalmak başlı başına bir mucizeydi. Halep’e vardıklarında yalnızca iki şey taşımışlardı yanlarında: umut ve geçmiş.
Altına Susamış Ölüm (1918–1926)
1918’de, Suudi Kralı Abdülaziz bin Suud’un af kararıyla serbest bırakıldılar. Ancak özgürlük, yönünü bilmeyen bir pusula gibiydi. Evleri yoktu, yollar kapalıydı. 2.400 kilometrelik bir yürüyüşle bedevi çetelerden kaçıp Halep'e varmak üzere yola çıktılar. O dönemde yaygın bir inanışa göre Osmanlı askerlerinin altın yuttuğu düşünülür, bu sebeple kaçak askerlerin mideleri canlı canlı yırtılırdı.
Sekiz yıl boyunca çöl, susuzluk ve yalnızlıkla imtihan edildiler. Bu yolculuk, onları yalnızca beden değil, ruh bakımından da dönüştürdü. Artık ne dönecek bir evleri ne de inşa edecekleri bir hayatları vardı.
Xêrhat Barge – Hayal Kırıklığı Noktası (1926)
1926’nın yazında, köye 5 km kala Xêrhat Tepesi’nde bir çobanla karşılaştılar. “Köydeniz” dediler sevinçle. Ama aldıkları haber dünyalarını altüst etti:
1926'nın yazında köylerine 5 kilometre kala, Xêrhat Tepesi'nde genç bir çobanla karşılaştılar. Sevinçle köyden haber istediler. Ancak çobanın ağzından dökülen kelimeler kan dondurucuydu:
"Mamo ve Omo, yıllar önce şehit ilan edildi. Mamo'nun eşi, küçük kardeşiyle evlendi. Omo'nun nişanlısı da başka biriyle..."
Çobanın şaşkın bakışların altında.
Yıllarca hayalini kurdukları kucaklaşmalar yerini derin bir yıkıma bıraktı.
Mamo: "Bu toprak bana haram oldu Omo! Gidiyorum..." Mamo Omoyla kucaklaştı ve tekrardan yola çıktı..
Samanlıkta Üç Gün – Sessiz Veda (1926)
Omo, köye girmeye cesaret edemedi. Gomê Malê Comart adlı samanlığa sığındı. Üç gün boyunca orada yaşadı; üç serçeyle idare etti, gözyaşlarıyla çocukluğunu izledi, gizlice.
Üç gün boyunca çocukluklarının geçtiği Gomê Malê Comart adlı samanlıkta saklandı. 3 serçe avlayarak hayatta kaldı.
Üç gün içerisinde saatlerce gizlice köyünü evini ve gözleri nişanlısını aradı. İstemiyerek çok sevdiği evini ve Haciömeroğlunu bırakıp kimseye görünmeden yola çıktı.
Köye en yakın bir şehrin otobüs terminalinda karşılaştığı bir tanıdık aracılığıyla ailesine mesaj yolladı:
"Ben ölmedim. Samanlığa baksınlar."
Aracıyla gönderdiği haberde, kız kardeşime söyle, Omo kardeşin yaşıyor, köye geldim, ölüm haberimiz verilmiş, doğru değil, bizler yaşıyoruz, olayları çoban'dan öğrendik, o yüzden eve gelmedim, 3 gün samanlıkta kaldım. (Not: bir yazılmış mektup var, yoruma açık, öngörüme göre, Omo bir mektup yazdı çobana verdi, götürüp amca oğluna verilsin, onu samanlıkta bekledi, tüm durumları anlamak için, 3 gün boyunca bekledi, kimse yanına gelmeyince, köyü terk etti.. ) Ablam üzülmesin ben iyiyim, belki inanmazlar, samanlığa baksınlar, izlerim hâlâ duruyor.
Gittiler. Gerçekten orada yaşadığına dair izler buldular: yanık küllük, kemikler, sessizlik.
Halep’te Kayıp Bir Hayat (1926–1965)
Mamo, Halep’e vardığında resmi olarak “şehit” ilan edilmişti. Oysa yaşıyordu. Kızı Gulê büyüdü, evlendi. 1928 Harf Devrimi ile Mamo’nun gönderdiği Osmanlıca mektubu kimse okuyamadı.
Gulê mektubu sakladı, hep taşıdı ama hiçbir zaman babasının sesini duymadı.
Hacda Bir Yüzüğün Vasiyeti (1965)
1965’te Mamo, hac sırasında Akşehirli bir hacıya rastladı. Yüreğiyle konuştu:
“Ben Haymana’nın Haciömeroğlu köyündenim. Savaşa gidip geri dönemeyen Mamo'yum. Şimdi bir ricam var: bu yüzüğü kızım Gulê’ye ulaştır. Halep'te beni bulsun.”
Ama hacı, Söz vermişti, ailesini bulacağına: hata buldu " Akşehir'de Haciömeroğlundan birisinin aracıyla haber gönderdi: Mamo'nun torunu Tamo"nun anlatımına göre Akşehirli Haci, bize haberi bizim köylülerin vasıtasıyla Ulaştırdı, tahmini 1965 - 70 yılında benle babam Akşehir'de haciye ulaştık, adam babamla konuştu, bu bilgileri bize aktardı, babam tamam ben annemi alıp buraya gelelim , beraber dedeme gideriz, akşehirli haci , tamam, ama bir şartım var, burada Akşehir'de bir dükkan açmak istiyorum bana 45 bin lira para lazım, eğer bu parayı bana verirseniz, sizi dedenize götürürüm, dedi" bu konuda babam parayı ödemeyince adam bize yardımcı olamayacağını söyledi, ve maalesef bizim dedemiz gene hayal olarak, sadece anılarımız da kaldı..
Yardım karşılığında 45 bin lira istedi. Aile o parayı veremeyince, Mamo’nun izi yine silindi.
Kırık Hatıralar, Kaybolan Kardeşler (1970–1973)
Omo, bir daha köye uğramadı. Dolaştı, arandı. Antep, Konya, Eskişehir söylentileri arasında kayboldu.
Kardeşi Cemal, altı yıl sonra kardeşi Omo'yu bulmak için arkasından aramaya çıktı oda geri dönemedi. Kız kardeşi EyZêz, her gece iki kardeşi için göz gözyaşı döktü.
Biçerdöverle Gelen Yüzleşme (1970’ler)
Bir gün köye gelen biçerdövercilerin yüzleri dikkat çekti. Gençler, Eskişehir Çifteler’den geldiklerini ve babalarının adının Ömer olduğunu söylediler.
Köylüler sordu: “Sakın babanız bizim Omo olmasın?”
Ziyaret edildi. Omo yalnızca kız kardeşi EyZêz ile görüşmeyi kabul etti. Diğerlerini kabul etmedi. Kalbinde hâlâ yüzüğü verdiği nişanlısının hayali, geçmişin acısı vardı. Belkide samanlıkta 3 gün boyunca, mektup yoluyla beklediği akrabasının öfkesi'mi vardı.. bilinmez tabiki aldığım bilgiler, olayın kaynağında bu sebepler olabilir diye düşünüyorum..?
Epilog: Bir Yüzüğün Ardında Kalan Hayatlar
Bu hikâye yalnızca iki adamın değil, savaşın araya koyduğu zamanın, kaybolmuş kuşakların, okunamayan mektupların ve yüzükle taşınan özlemlerin hikâyesidir.
Bir yüzük kaldı geriye.
Bir mektup okunamadı.
Bir samanlık, direnişin ve gözyaşının tanığı oldu.
Mamo'nun torunu Tamo’ya geçen o yüzük artık geçmişin değil, hatırlamanın sembolü. Omo’nun hıçkırıkları ise Gomê Malê Comart’ta rüzgârla yankılanmaya devam ediyor.
Dipnot:
Bu makalede yer alan bilgiler, sözlü tarih anlatımları, aile büyüklerinden aktarılan anılar ve akraba tanıklıkları ile birlikte, dönemin tarihî ve sosyolojik olayları göz önünde bulundurularak derlenmiştir. Tarihte sessizce kaybolmuş canlara bir ses, isimsiz kalmış hikâyelere bir iz bırakmak amacıyla kaleme alınmıştır.
Haciömeroğlu Köyü'nün geçmişi yalnızca sel felaketleriyle değil, anlatılmayı bekleyen birçok sır ve sessiz çığlıkla örülüdür. Bu yazının, yeni detayların ortaya çıkmasına vesile olması ümidiyle, tarihe bir iz düşmesini diliyorum.
Bu makaleyi, isimleri hatırlanmayan tüm kayıplara ve arkasında hikâye bırakmış tüm ölmüşlerin aziz hatırasına ithaf ediyorum.
Mehmet Şeker
2025
-
🤍 Teşekkür Notu
Bu hikâyenin oluşumunda, geçmişin izlerini bugüne taşıyabilmem için bilgi, anı ve gönül desteğini esirgemeyen değerli dostlarıma en içten teşekkürlerimi sunarım:
Ömer Hazar,
Tamo Kaplan,
Memiş Hazar,
Lütfi Kılıç
Varlığınız, bu sessiz hikâyeye ses, bu karanlık zamana ışık oldu.
📜 Telif Hakkı ve Kullanım Uyarısı
© 2025 Mehmet Şeker. Tüm hakları saklıdır.
Bu metin, Mehmet Şeker tarafından kaleme alınmış olup; her hakkı yazara aittir. Hikâyede yer alan tüm anlatımlar, sözlü tarih çalışmaları, bireysel tanıklıklar ve aile hafızasından derlenmiştir. Bu içerik, yazarın önceden yazılı izni olmaksızın kopyalanamaz, alıntılanamaz, dağıtılamaz veya herhangi bir dijital ya da basılı yayın organında kullanılamaz.
Yazının izinsiz kullanımı, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu başta olmak üzere yürürlükteki ilgili mevzuat çerçevesinde hukuki ve cezai yaptırımlara tabidir.
Bu metin, Haciömeroğlu Köyü başta olmak üzere; Anadolu'nun sessiz tanıkları olan tüm kayıplara, unutulmuş hayatlara ve hatırlanmaya değer hikâyelere bir saygı duruşudur.
📌 İzin talepleri ve iletişim için:
📧 https://www.facebook.com/share/1JDwrphcpS/
🔗
Diğer Araştırmalar:
https://www.facebook.com/share/p/1E8Svf2pnt/
https://www.facebook.com/share/p/1YsaUAJh7s/
https://www.facebook.com/share/p/15A5C9KBrj/
https://www.facebook.com/share/p/1CVhUU2s3D/
https://www.facebook.com/share/p/1BuoxQ7d3t/
https://www.facebook.com/share/p/1DfKqdM8Dr/
https://www.facebook.com/share/p/1HpeGq8VvX/
https://www.facebook.com/share/p/1Px5CxnBn4/
https://www.facebook.com/share/p/1PfHdUczAo/
https://www.facebook.com/share/p/18erYrvj3N/
https://www.facebook.com/share/p/1BzXKHEvEQ/
https://www.facebook.com/share/p/1HsDQdefVg/
https://www.facebook.com/share/p/16KDkZiFA6/
https://www.facebook.com/share/p/1C32JeLeBm/
https://www.facebook.com/share/p/1Z2YPEh8sK/
https://www.facebook.com/share/p/15zaop2BQc/
https://www.facebook.com/share/p/1Byod5EgH7/
https://www.facebook.com/share/p/1CRDZq9FJj/
https://www.facebook.com/share/p/1BYHeE9Y4P/
https://www.facebook.com/share/p/192kZnT3wE/
https://www.facebook.com/share/p/16Y6H528x7/
https://www.facebook.com/share/p/16H7JKq9By/
https://www.facebook.com/share/p/1BBXuHt6Ns/
https://www.facebook.com/share/p/1CDuWutsPC/
https://www.facebook.com/share/p/16VnuijNCN/
https://www.facebook.com/share/p/1EUWXG4WXi/
https://www.facebook.com/share/p/18vvGxCpRy/
https://www.facebook.com/share/p/18yoDSnzE4/