İçimden Geçenler

İçimden Geçenler ...

27/07/2025

Sanırım sabah yaklaşıyor.

Uyku değilse de, biraz sessizlik geldi sanki içime.

En azından tavan artık gri değil.

Belki de ben kabullendim, bilmiyorum.

Neyse…

Biraz gözlerimi dinlendireyim.

27/07/2025

Duvardaki saat tik tak değil, tok tok vuruyor sanki.
Zaman geçiyor ama uyku gelmiyor.
Belki de gece değil sorun. Belki de gündüz birikmiş her şeyin gecede hesaplaşması bu.

27/07/2025

"Zamanın Yankısı"

Boşuna geçip giden bir ömrün ardından en çok yankılanan şey, "Keşke" kelimesidir. Keşke zamanı doğru kullansaydım… Keşke zihnimi karanlık düşüncelere rehin vermeseydim… Ve keşke başkalarının hayatına bakarken kendi hayatımı ihmal etmeseydim…

Zaman planlaması yapmamak, bir yelkenliyi rotasız denize salmak gibidir. Nereye gittiğini bilmeden savrulursun, sonra da neden hiçbir limana varamadığını sorgularsın. Oysa planlanan bir gün, şekillenen bir gelecektir.

Geçmişin tozlu sayfalarını çevire çevire bugünü unuturuz. Olan olmuştur; ama biz, olmamış gibi yaşar, geçmişi yeniden ve yeniden kurcalarken elimizden şimdiki an da kayar gider.

Olumsuz düşünceler, zihnimizin paslı aynalarıdır. Ne kadar bakarsan o kadar bulanırsın. Kendinde kusur ararken aslında kendini değil, kendine duyduğun şefkati kaybedersin.

Sosyal medya bir pencere değil, çoğu zaman bir hapishane. Başkalarının süslenmiş hayatlarını izlerken kendi hayatımızı yavaşça sileriz. Ve geçmişte yaptığımız hatalara takılıp kalmak, ayağımıza dolanan görünmez zincirlerdir; ilerleyemeyiz çünkü kendimizi affetmeyi öğrenememişizdir.

İnsanlara fazla güvenmek, çoğu zaman kendi iç sesimizi bastırmaktır. Sonunda kırıldığımızda, aslında en çok kendimize kızarız. Ve başkalarıyla kendimizi kıyaslamak… Bu, ruhun kendine açtığı en büyük savaştır. Herkesin yolu ayrıdır ama biz, başka bir patikada yürüyene bakarak kendi yolumuzu yarım hissederiz.

Oysa hayat, başkalarının temposuyla değil, kendi ritmimizle anlam kazanır. Belki de tüm mesele; geçmişin değil, geleceğin k*m saatini elimizde tutmaktır.

Kısacası, ömrümüzden çalınanları değil, bugünden kazandıklarımızı konuşmayı öğrenmeliyiz.

Zira hayat, fark ettiğin anda başlar.

Tarık Şahin
28.07.2025
Kaynaşlı 02:11

27/07/2025

“Kendine Yabancı İnsanlara Dair”

İnsan önce kendine yalan söyleyerek başlar yozlaşmaya.
Bir gün gelir, kendi iç sesini dahi duyamaz olur.
Vicdan susar.
Kalp yavaşlar.
Zihin, aynadaki surete değil, ekrandaki surete tapar hâle gelir.

Bu çağın en büyük yalanı:
“Kendin ol.”
Ama ne garip, herkes başkasına benzeyerek "kendisi" olmaya çalışıyor.
Taklit ettikçe özgün olduğunu zannediyor.
Sahte kahkahalarla gülüyor, dijital alkışlarla doyduğunu sanıyor.
Oysa içi bomboş.
Doymuyor.
Çünkü ruhun karnı ekrandan değil, hakikatten doyar.

Ne oldum delisi olmuş çoğu…
"Oldum" dediğin an zaten yoksun.
Çünkü insan, hep bir “olma” çabasıyla yolda kalmalı.
Tam oldum dediğinde, çürümeye başlarsın azizim.
O yüzden en çok “olmamış” insanlar bağırır:
“Ben artık başka biriyim!”
Oysa hâlâ kendinden bile kaçan biridir.

Bir de şu ikiyüzlüler var…
Yüzlerine bir çift göz, gönüllerine bin perde takmışlar.
Ne kendilerine sadıklar ne başkasına.
İçleri boşaltılmış bir vitrin gibiler.
İyilikleri sahne, kötülükleri sistemli.
Gülüşleri pazarlık, dostlukları şartlı.

Ve riyâ…
Zamanın dili olmuş.
Gerçeği saklamak değil artık mesele;
Gerçeği unutturmak.
Yalanı o kadar güzel sarıyorlar ki,
İnsan doğruya düşman oluyor sonunda.

Ama…
Her şeyin bir bedeli var.
İnsan, kendine yabancılaştıkça, evren de ona yabancılaşır.
Ve en büyük ceza:
Kendini tanımadan ölmektir.
Bu çağın mezar taşlarında belki de sadece şu yazacak:
“Kendisi olmaya hiç cesaret edemedi.”

“Son akşamdı. Evler boğazın sesine yenildi. Sahil, bir sığınaktı artık.  > Balıkçılar uzakta, oltalarını suya bıraktı.  ...
14/07/2025

“Son akşamdı. Evler boğazın sesine yenildi. Sahil, bir sığınaktı artık.
> Balıkçılar uzakta, oltalarını suya bıraktı.
> Bir Balıkçıl, sahilin ortasında yalnız.
> Bekleyişin resmi çizilmişti; insanlar, kuşlar, Boğaz…”

14/07/2025
Gündüzün yakıcı sıcağından sonra akşamın serinliği adeta bir ödül gibi… İnsan, kendini dışarı atarken karanlığı bile umu...
06/07/2025

Gündüzün yakıcı sıcağından sonra akşamın serinliği adeta bir ödül gibi… İnsan, kendini dışarı atarken karanlığı bile umursamıyor. Sokak lambalarının loş ışığında yürümek, hafif esen rüzgarı teninde hissetmek, şehrin gündüz telaşına inat dingin bir nefes almak gibi. Sıcak bitmiş, kavrulma hissi yerini huzura bırakmış. Ve gecenin karanlığı… artık bir tehdit değil, bir sığınak.

06/07/2025

---

📜 İçimden Geçenler — Üç Zamanın Işığında

Burası artık sadece bir iç döküm yeri değil, bir zihin yürüyüşü.
Tarihî izlerin peşinden giderken, edebiyatla kalbin ritmini tutuyor, felsefenin sessiz sorularına kulak veriyoruz.

Geçmişi anlamak, bugünü duymak ve yarını düşlemek için buradayız.
İçimden geçenler artık yalnızca bir ses değil; üç zamanın yankısı, bir yolun haritası.

🕯️ Hoş geldin.
Zamanı kelimelerle birbirine bağlamayı seviyoruz.



> ✍️ Senin de içinden geçenler var mı?
> Bir satır bırak, duvarlar konuşsun.

Address

Cedidiye Mahallesi İstanbul Caddesi
Düzce
81010

Telephone

+905370255755

Website

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when İçimden Geçenler posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Business

Send a message to İçimden Geçenler:

Share