18/09/2025
Zürich’te hız sınırı kavgası: Şehir yönetimi kantona karşı Federal Mahkeme’ye gidiyor
Zürich’te saatte 30 kilometre hız sınırı (“Tempo 30”) tartışması büyüyor. Şehir yönetimi (belediye meclisi), kanton meclisinin aldığı karara itiraz ederek konuyu Federal Mahkeme’ye taşıma kararı aldı. Anlaşmazlığın merkezinde, şehirlerde giderek yaygınlaşan 30 km hız bölgeleri ile toplu taşıma araçlarının işleyişi var.
Arka plan: Toplu taşıma girişimi ve karşı öneri
Geçtiğimiz nisan ayında Zürich kanton meclisi, “Toplu Taşıma Girişimi” adı verilen bir halk inisiyatifine karşı kendi önerisini kabul etti. Bu karşı öneriye göre:
• Şehirler, 30 km hız sınırı uygulamalarında toplu taşımanın (otobüs ve tramvayların) gecikme yaşamaması için özel önlemler almakla yükümlü olacak.
• Gerekirse ek otobüs yolları yapılacak, yeni hatlar devreye alınacak ya da oluşan aksaklıklar için toplu taşıma işletmesi maddi olarak tazmin edilecek.
• Halk inisiyatifi sahipleri bu karşı öneriyi yeterli buldukları için kendi girişimlerini geri çektiler. Böylece kantonun önerisi doğrudan yürürlüğe girdi.
Şehir yönetiminin itirazı
Zürich şehir yönetimi bu düzenlemeye karşı çıkıyor ve iki temel gerekçe öne sürüyor:
1. Demokratik eksiklik
Şehre göre, kanton bu düzenlemeyi hazırlarken şehirlerle görüş alışverişi yapmadı. Oysa anayasa gereği, böyle bir karar alınmadan önce ilgili şehirlerin de sürece katılması gerekiyor.
2. Federal yasalarla çelişki
Şehir yönetimi ayrıca, kantonun aldığı kararın federal çevre ve gürültü yasalarıyla çeliştiğini savunuyor. Çünkü birçok 30 km hız uygulaması, özellikle gürültü ve hava kirliliğini azaltmak amacıyla yapılıyor. Yeni düzenleme ise şehirlerin üzerine büyük mali yük bindiriyor. Bu durum, şehirlerin çevre ve sağlık gerekçesiyle aldığı önlemleri caydırıcı hale getirebilir.
Siyasi tepkiler
Kanton içindeki bazı partiler, özellikle sağ kanattaki partiler, şehir yönetimini sert bir şekilde eleştirdi.
• Muhalefete göre, belediye meclisi demokratik süreci atlayarak işi mahkemeye taşımakla halkın söz hakkını engelliyor.
• Ayrıca şehir yönetiminin, 30 km hız sınırını ideolojik bir mesele haline getirdiği ve toplu taşımayı ikinci plana attığı öne sürülüyor.
Şehir yönetimi ise bunun yalnızca trafik düzenlemesi meselesi olmadığını, aynı zamanda hukuka uygunluk ve çevre koruma meselesi olduğunu savunuyor.
Olası sonuçlar
• Hukuki belirsizlik: Mahkeme süreci, kabul edilen karşı önerinin uygulanmasını yavaşlatabilir.
• Mali yük: Federal Mahkeme şehir aleyhine karar verirse, Zürich gibi büyük şehirler toplu taşıma aksamalarını gidermek için milyonlarca franklık yatırım yapmak zorunda kalabilir.
• Siyasi gerilim: Bu dava, şehir ile kanton arasındaki gerilimi daha da tırmandırabilir. Zira uzun süredir trafik ve çevre politikalarında taraflar arasında derin görüş ayrılıkları bulunuyor.