22/12/2025
Emre’yle evlendiğimde, annesi Nermin’in benden nefret ettiğini biliyordum.
Bunu hiçbir zaman gizlemedi. Ona göre ben, oğluna layık olmayan, çıkarcı bir kadındım.
En acı olan ne miydi?
5 yaşındaki kızımı ve 7 yaşındaki oğlumu, kendi torunları olarak asla kabul etmedi.
Ama Emre…
O bizi gerçekten seviyordu.
Bize güzel bir ev aldı.
Çocuklarımın kendilerini güvende ve seviliyor hissetmelerini sağladı.
Ve bana şuna dair söz verdi:
“Annem hayatımıza asla karışamayacak.”
Uzun bir süre de karışmadı.
Ta ki o korkunç güne kadar…
Emre bir trafik kazasında hayatını kaybetti.
Ben paramparça oldum.
Çocuklarım, tanıdıkları tek gerçek babayı kaybetti.
Ve cenazeden sadece iki gün sonra, resmi işleri halledip eve döndüğümde…
Gördüğüm manzara karşısında dizlerimin bağı çözüldü.
Eşyalarımız kaldırıma fırlatılmıştı.
Her şey çöp torbalarına tıkılmış, sanki biz insan değilmişiz gibi…
İçimi tarifsiz bir panik sardı.
Koşarak ön kapıya gittim.
Kilitliydi.
Kapıya vurdum.
Ses yok.
Tekrar vurdum.
Sonunda kapı açıldı.
Karşımda Nermin duruyordu.
Yüzünde her zamanki o kibirli, soğuk ifade…
“Aaa, geri mi döndün?” dedi alayla.
“Mesajı alırsın sanmıştım. Bu ev artık benim. Sen ve şu küçük veletler defolup gideceksiniz!”
Kanım dondu.
“Nermin Hanım, burası benim evim,” diyebildim titreyerek.
Kahkaha attı.
“Oğlumun eviydi. Şimdi o yok. Senin burada HİÇBİR HAKKIN YOK!”
Ellerimi sıktım.
Çocuklarım yanımda sessizce ağlıyordu.
O gece…
Arabada uyuduk.
Ama şundan emindim:
Onun kazanmasına izin vermeyecektim.
Ertesi sabah, hiçbir şey olmamış gibi davranmayacaktım…
HEMEN HAREKETE GEÇTİM. İŞTE YAPTIĞIM ŞEY.. 😲 DEVAMI 👇
https://webyenihabercihikayeicerikleri.live/2p9fmej5