Mavi Dergi

Mavi Dergi Kuruluş: 24 Ocak 2020
Yayın tarihi: Ekim 2020
İçerik: Genel Kültür, Edebiyat, Felsefe, Bilim

Türkmeneli'nin Kifri ilçesinde, "Bayat" aşireti lideri Hüseyin Beyatlı, drone saldırısı sonucu şehit düşmüştür. Ruhu şad...
31/03/2024

Türkmeneli'nin Kifri ilçesinde, "Bayat" aşireti lideri Hüseyin Beyatlı, drone saldırısı sonucu şehit düşmüştür. Ruhu şad, mekanı cennet olsun. Mavi medya grubu olarak Şehidimize Allah'tan rahmet, sevenlerine başsağlığı diliyoruz.

Mavi Dergi, Diş Hekimliği Festivali’nde Gençlerin Gözdesi Oldu!Al-Kitap Üniversitesi’nin ev sahipliğinde gerçekleştirile...
09/03/2024

Mavi Dergi, Diş Hekimliği Festivali’nde Gençlerin Gözdesi Oldu!

Al-Kitap Üniversitesi’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen 3. Diş Hekimliği Festivali’nde Mavi Dergi, dergi ve kitaplarıyla öne çıkan standlar arasında yer aldı, gençler arasında büyük bir ilgiyle karşılandı ve ziyaretçi akınına uğradı. Gençlerin standımıza gösterdiği yoğun ilgi, Mavi Dergi’nin sektördeki önemini bir kez daha ortaya koydu.

Mavi Dergi 6. Sayı Yazar: Karrar Hançerci / Kerkük( Şehri Mazlumin)Bir şehir var milleti mazlum, kendisi mazlum Feryad_u...
01/03/2024

Mavi Dergi 6. Sayı
Yazar: Karrar Hançerci / Kerkük

( Şehri Mazlumin)
Bir şehir var milleti mazlum, kendisi mazlum
Feryad_u figan_u isyanı ,arşa ulaştı
Hiç kimse durmadı yanında, zor günün de onun
Tek başına alnı açıktı ,yalnız savaştı.....
Nice katlıamlar yaşandı ,ölenler oldu
Düşmanın kim olduğunu ,bilenler oldu
Bize ağlayanlar ve dahi ,gülenler oldu
Bir öldük bin dirildik billah düşmanlar şaştı ..........
Akif demiş ya korkma bizde , korkmadan durduk
İsterse cihan gelsin çünkü
Ürkmeden durduk
Gece gündüz demeden şafak sökmeden durduk
El duada sinede iman, gözlerde yaştı .....
Bak Açıklıyorum bu şehrin adı Kerküktür
Dağlar bile kaldırmaz yükü, çok ağır yüktür
Gülmek bilmedi yüzü ,çünkü kalbi kırıktır
Hürriyet vaad ettiler Amma gelen savaştı .......

Mavi Dergi 6. SayıYazar: Vyaçeslav / Ukrayna Bayraktar (İHA-SİHA’lara) Cesurca gökyüzünde beyaz bir kuş uçar,dikkatle aş...
04/02/2024

Mavi Dergi 6. Sayı
Yazar: Vyaçeslav / Ukrayna

Bayraktar (İHA-SİHA’lara)

Cesurca gökyüzünde beyaz bir kuş uçar,
dikkatle aşağıya bakıyor,
güvercin küçük.

Kuş, yükü onunla gururla taşır,
kesinlikle suçlunun zayıflığını hedefleyen,
tepelerden kasırga yükselir,
Bulanıklık olmadan ekranda tam ve net bir şekilde.

Kaçacak yer yok, evlat,
Buraya bak, oyuncak gibisin
yardım yok yakınlarda görülüyor,
Drone tarafından rehin alınan hayatın,
sadece ölmek kalır.



Bayraktar

Boldly in the sky, a white bird flies,
he attentively stares down at the bottom,
the dove is little of the size.

The Bird proudly carries the charge with her,
aiming at the weakness of the offender, for sure,
hurricane rises from the tops,
precisely and clearly on the screen, without blur.

Nowhere to run, boy,
Look here, you’re like a toy
no help it is seen nearby,
Your life is hostage from the drone,
only remains to die.

Mavi Dergi 6. Sayı Yazar: Güney Çanga /İstanbulUNUT BENİ  Geceyi sallıyorsun ayakların üstünde Kırık aynalardan hallice,...
30/01/2024

Mavi Dergi 6. Sayı
Yazar: Güney Çanga /İstanbul

UNUT BENİ

Geceyi sallıyorsun ayakların üstünde
Kırık aynalardan hallice,keskin yarım
Kan revan içinde
Ölüm sessizliğine dayanamıyorum
Kilimler doku tekrar gönül sarayıma
Ya da hülyalarıma dokun hırsız edasıyla sinsice
Bu vakit nefes aldırıyorsun bitkilere
Bir büyük arzu yığını yuvarlanıyor başımda çığ olup

Sana doğru akıyor bilmem sana değer mi
Zirvelerin görkemi bilmem seni geçer mi
Esip gürleyen Nil bilmem şimdi diner mi
Cellat, bir gülü dikeni var diye bekler mi

Şimdi dolaşıp saçının tellerinde
Elimde oyuncağım,uyut beni
Şimdi eser de bir rüzgâr savrulan perçemin
Elimde yıldızlarım,uyut beni

Bilmem bir ses beni neden böyle tatlı eder
Bilmem bu canavar kime minnet eder
Bilmem bu ölüm sessizliği neden son ses bağırır kulağımıza

Fezadan bir sis çökerse damarlarına uyut beni
Saçlarını hamak yapıp sonra uyut beni

Sokakların munzurluğundan,kaldırımların Dinginliğine kadar
Uzayıp giden ekşimsi bir tat bu
Kuşların gagasıyla denizleri dolduracağı uzun bir yol bu
Göğün çıldıracağı,zamanın içip içip bayılacağı
Tanrının görmezden geleceği bir dem bu

Ayın şavkı vurunca pencereye
Önce ninniler söyle,sonra uyut beni
Sonra göğsüne yasla,öpüp okşa
Anne şefkatiyle doldur içimi,sonra uyut beni

Afetler korkutmaz beni,en büyük zarara uğratacak kişi sensin
Ölüm vız gelir
Sesin bülbül sesiyle karışınca
Yıldızlarım bir bir söner,eğer yalnız uyursam

Önce döv,sonra sev ve sonra uyut beni
Damıt küllerimi savur dağlara sonra uyut beni

Dağlarda nöbet tutan eşkıya değilim
Soyamam seni tek mücevherin ellerinken
Ben avcı değilim,avlamıyorum.membağımdan su içen ceylanı
Ben bir şiirim,şairin elinde,aşığın dilinde
Şu mukadderat deminde
Bir şairim,sen elimde,sen dilimde

Önce şiirler yedir,karnımı doyur,sonra uyut beni
Sonra üstümü ört,kapıyı ört,uyut beni

Mavi Dergi 6. Sayı Yazar: Sebahattin gül / ErzurumKerküklünün. ArzusuUfuklar karanlık yollar kapalı Musul kan ağlıyor ke...
30/01/2024

Mavi Dergi 6. Sayı
Yazar: Sebahattin gül / Erzurum

Kerküklünün. Arzusu

Ufuklar karanlık yollar kapalı
Musul kan ağlıyor kerkük yaralı
Zalim güllesini vurdu vurali
Sahipsizim gel sahip ol Türkiyem

Gir iraka cek göklere bayrağı
Kat ana vatana bala vatanı
Bitir bu hasreti dindir feryadı
Sahipsizim gel sahip ol Türkiyem

Peşmerge kendince harita çizer
Kalem geçen yerden Türkislam gider
Karanlık geceme hilalin yeter
Sahipsizim gel sahip ol Türkiyem

Abadan petrolü iştahlı pasta
Leş kargasi Heran beni yutmakta
Irak yok oluyor ölümcül hasta
Sahipsizim gel sahip ol Türkiyem

Ateşlerin ortasında kalmışım
Haçın itleriyle belada başım
Gelsin ebabiller gönder gardaşim
Sahipsizim gel sahip ol Türkiyem

Sebahattin bu zülm böyle durulmaz
Mehmetin Gönlünde sinir bulunmaz
Postalin değmeden hak vuku bulmaz
Sahipsizim gel sahip ol türkiyem

Mavi Dergi 6. Sayı Yazar: Ertuğrul Bütüner / Tokat Kadim Türk Dili Osmanlı TürkçesiGirişBu yazımda sizlere kısaca Osmanl...
29/01/2024

Mavi Dergi 6. Sayı
Yazar: Ertuğrul Bütüner / Tokat

Kadim Türk Dili Osmanlı Türkçesi
Giriş
Bu yazımda sizlere kısaca Osmanlıca’yı, bu Türk dilinin önemini ve neden öğrenilmesi gerektiğini anlatacağım.
Eski Yazı
Eski yazı tabiri ilmî bir tabir değil, pratik bir tabir. Bu yazı Türklerin kullandığı ilk yazı değildir, bu yazıdan başka yazılarda kullanılmış ve şuan da başka yazı kullanılmaktadır. Türkiye’de bu yazı özellikle Eski Yazı, Arap harfleri için ise Eski Harfler tabiri yaygın olarak kullanılmaktadır. Umumî Türkçe için bu doğru olmamakla beraber Türkiye Türkçesi için, Batı Türkçesi için bu yanlış da değildir.
Türkler tarafından başlangıçtan bu yana geniş ölçüde kullanılan dört adet alfabe vardır. Bunlar; Orhun/Göktürk alfabesi, Uygur Alfabesi, Arap harfli alfabe, Kiril Alfabesi ve Latin harfli alfabedir. Bunlardan başka, Türkler tarafından veya Türkçe için Uygur alfabesinin aslı olan Soğd Alfabesi, Mani, Brahmi, Süryanî, Yunan ve İslav alfabeleri de kullanılmıştır. Fakat bunlardan hiçbirisi kesinlikle umumî alfabe hâlinde tercih edilmemiştir. Arap harfleri Türklere İslamiyet ile birlikte yayılmış, 10. Asırdan 20. asrın başlarına dek bin seneye yakın bir zaman dilimi içerisinde kullanılmıştır.
Eski yazının imlâ an’anesi de Türkçeye hiç bir zaman uygun olmamıştır. Bu alfabe ile ilgili bir kusur olmamakla beraber Türkçeye uygun bir imlânın kurulamamış olması da her halde Arap harfli yazının lehine kaydedilecek bir husus değildir. Bu kusurlu, sistemsiz ve gelişi güzel imlâ, Türkçeyi asırlarca yarısı yazılıp yarısı yazılamayan, yazılan kısımları da tam sarih olmayan bir dil hâlinde tutmuştur. Bu yüzden Türkçenin tarihî gelişmesini incelerken büyük zorluklarla karşılaşırız. [Muharrem Ergin, 1980]
Osmanlıca Nedir?
Osmanlıca, Osmanlı İmparatorluğu döneminde kullanılan ve resmi dil olarak kabul edilen bir Türk dili türüdür. Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucusu Osman Bey'in hükümdarlığından itibaren başlayan uzun bir süreçte gelişmiştir. Osmanlı İmparatorluğu'nun egemen olduğu bölgelerde kullanılmıştır. Osmanlıca, Türkçe'nin farklı lehçeleriyle birlikte diğer dillerin de etkisiyle zenginleşmiştir. Oğuz boylarının konuşma diline dayanan ve “Batı Türkçesi”, “Batı Oğuzcası”, “Türkiye Türkçesi” gibi adlarla anılan bu yazı dilinin ilk dönemine “Eski Osmanlıca”, “Eski Türkiye Türkçesi” ve “Eski Anadolu Türkçesi” gibi adlar verilmiştir. Zaman bakımından bu dönem Anadolu Selçukluları ve beylikler çağı ile Osmanlı Devleti’nin XV. yüzyılın ikinci yarısına kadar uzanan kuruluş dönemini içine alır. Osmanlı Türkçesi ise, bu dönemin ardından, özellikle İstanbul’un fethiyle birlikte bu kentin yeni bir bilim, kültür ve uygarlık merkezi hâline gelmesiyle gelişmeye başlayan bir yazı dilidir. XVI-XIX. yüzyıllar boyunca günlük dilden oldukça farklı olarak iki seviyede gelişme gösterdiği görülen bu yazı dilinin en belirgin niteliği kelime dağarcığının zengin, dolayısıyla anlam ve kavram çeşitliliği bakımından anlatım gücünün gelişkin ve ergin olmasıdır. [Mertol Tulum, 2018]
Osmanlıca Öğrenmenin Önemi:
Tarihi Belgeleri Anlama: Osmanlı İmparatorluğu, 600 yıldan fazla bir süre boyunca egemenlik sürmüş ve çeşitli topraklarda etkisi olmuştur. Osmanlıca, bu döneme ait önemli tarihi belgelerin ana dilidir. Osmanlıca'yı öğrenerek, Osmanlı İmparatorluğu'na ait devlet arşivlerindeki belgeleri doğrudan okuyup anlayabilirsiniz. Bu da tarihsel araştırmalar ve akademik çalışmalar için büyük bir avantajdır.
Kültürel Mirası Keşfetme: Osmanlı İmparatorluğu, zengin bir kültürel mirasa sahiptir. Osmanlıca, bu kültürel mirasa giden bir anahtardır. Osmanlıca'yı öğrenerek, Osmanlı İmparatorluğu döneminde üretilen edebi eserleri, şiirleri, mektupları, hukuk metinlerini ve daha fazlasını orijinal dilinde okuma imkanı elde edebilirsiniz. Bu, Osmanlı kültürünü ve estetiğini daha derinden ve kavrayarak anlamanıza yardımcı olur.
Arapça ve Farsça Etkisini Anlama: Osmanlıca, Arapça ve Farsça dillerinin etkisi altında gelişmiştir. Osmanlıca'yı öğrenmek, Arapça ve Farsça kökenli kelimelerin anlamını ve kullanımını anlamanızı sağlar. Bu da Orta Doğu ve İslam kültürüyle daha yakından bağlantı kurmanıza yardımcı olur. Kelime dağarcığınızı, bilgi birikiminizi artırır.
Osmanlı İmparatorluğu'nun Etkisini Anlama: Osmanlı İmparatorluğu, tarih boyunca Avrupa, Asya ile Afrika üzerinde önemli bir etkiye sahipti. Osmanlıca öğrenmek, bu etkiyi ve Osmanlı İmparatorluğu'nun diğer toplumlarla ilişkilerini daha iyi anlamanızı sağlar. Osmanlıca, diplomatik yazışmalar, ticari belgeler ve siyasi metinlerde kullanıldığı için bu konularda derinlemesine bir anlayış geliştirebilirsiniz.
Sonuç:
Osmanlıca, Osmanlı İmparatorluğu'nun dili olmasının yanı sıra büyük bir tarihe ve kültürel değere sahiptir. Osmanlıca öğrenmek, Osmanlı İmparatorluğu'nun tarihini daha iyi anlamak, kültürel mirası keşfetmek ve tarihi belgeleri orijinal dilinde okumak için önemli bir adımdır. Ayrıca, Osmanlı İmparatorluğu'nun etkisini ve ilişkilerini daha iyi anlamak için de gereklidir. Osmanlıca'yı öğrenerek, bu zengin geçmişi ve kültürel birikimi daha iyi anlayabilir ve gelecek nesillere aktarabiliriz. Ayrıca Osmanlıca’nın bir Türk dili olduğunu unutmamalı ve kendi dilimizi Farsça, Arapça diyerek aşağı görmemeliyiz. Aydın olmak isteyen birisi muhakkak Osmanlıca’yı öğrenmelidir. Osmanlıcayı öğrenirken yardımcı olması konusunda Muharrem Ergin’in Osmanlıca Dersleri adlı kitabını önerebilirim.
Kaynakça:
Osmanlı Türkçesine Giriş, Prof. Dr. Mertol Tulum, 2018
Osmanlıca Dersleri, Prof. Dr. Muharrem Ergin, 1980

Mavi Dergi 6 Sayı Yazar: Fatma Turan / Kerkük İçimizde Kalanlar Ne?Öze dönebilmek için bedel ödemek kolay bir delilik de...
26/01/2024

Mavi Dergi 6 Sayı
Yazar: Fatma Turan / Kerkük

İçimizde Kalanlar Ne?

Öze dönebilmek için bedel ödemek kolay bir delilik değildir. İçimizde kalanlara şahitlik eden hayaller olmalıdır. Şahitlik eden hayalleri bulmak da kolay değildir, ölenler olabilir.

Bir çıkmaza sürüklediğimiz içimiz direnişlerin savaş meydanıdır; o savaşta galip gelebilmek amaçtır, şart değil. Amaçladığımız her zaferi sahipleniriz, kaybettiklerimiz ise koca bir yeni direniş kazanmaktır. Aslında bize ait hissettiğimiz her şey bizim olamaz, yalnızca hak ettiğimiz bizim olur. Çünkü hayat aidiyetle değil hak ettiklerimizle ilgilenir.

Lunapark kadar renklidir dışlar ve düşler, ilerledikçe rastladığımız atlı karıncalar, dönme dolaplar, salıncaklar, yolculuğa başladığımızda farkına varılan korkular, bulantılar, stresler, güzel görünen her şey sevimli olamaz.
İçimizde kalanlar ne? Tıka basa ön yargı ve engeller, içimizde aşamadığımız her bir engel koca bir dağ olur. Kendimizi sınırladığımız her an o dağa bir taş daha koyarız. İçimiz bile hapis… Oysa orası özgür kılınmalıydı insana, kendi içimiz bile hapisken dışımıza özgürlüğü nasıl mübah kılarız? İçimizi kimse göremez, duyamazken ne çok engeller yüklemişiz ona. İçimizde kalanlar dışımızda duranlardan neden çok fazla? Oysa orada her şey mümkün bir özgürlük diyarıdır. İçimizi ne çok alıkoymuşuz meğer, ne çok gömmüşüz geçmişi, geleceği, geçmemişi ve gelmeyeceği, ne çok dert etmişiz o özgürlük diyarına. Aslında biz özgür bir diyarı rehin alan korkak askerlermişiz. Meğer ne çok da korkmuşuz içimizden, ya istila ederse içimiz dışımızı diye, ne çok yok etmişiz ruhumuzu bilmeden. Ne yani şimdi biz kendi kendimizin mi katiliyiz? Hayır… Katletmişiz meğer bizi hiç farkında olmadan, artık öğrendik, farkına vardık bu özümüze çıktığımız yolculuktan.

Geç asla değil hemen o yolculuğa herkes bir gün kendiyle çıksın, varacağınız tek yer kendi kendinizi sınırladığınız ve hapsettiğiniz cehenneminiz olur. Ve insan; kalanlarla doludur oysa gitmesine izin verdiğimiz her şey mutluluğun anahtarıdır. Kendimizi kalanlarla doldurup mutlu sanırız boşluğa düşmemek için. İçimizde ne çok şey taşımışız. Bırakmayı denesek? İşte o zaman biz gerçek biz olmaz mıyız acaba? Kendinle yeniden tanışmanın yolu bazen tutunduğun şeyi bırakmaktan geçer, bırakabilirsen özgürsün, bırakamadıklarınsa senin ona esaretindir. Bizi bizden edecek her şeyi de bırakmak yeniden kendimiz olmanın servetidir. Kendin olmaktan asla vazgeçme ve kendini asla kaybetme, sen senin hikayesisin, mutlu sonu yazmak senin elinde.

Mavi Dergi 6. Sayı Mustafa Behlül/Röportaj Altunköprü Ekber Kasap kimdir? Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?Adım E...
26/01/2024

Mavi Dergi 6. Sayı
Mustafa Behlül/Röportaj
Altunköprü

Ekber Kasap kimdir? Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

Adım Ekber Ahmet Kasap 1958 doğumluyum. Kerkük'ün Altunköprü kasabasında Orta Yaka mahallesinde doğdum. İlk ve Orta öğrenimimi Altunköprü'de tahsil ettim. Bağdat Ziraat Fakültesi mezunuyum. Altunköprü'nün başta gelen şairlerinden Merhum Cuma Kasap’ın kardeşiyim.

Edebiyata ne zaman başladınız? En önemli eserleriniz nelerdir?

Ben edebiyata 12 yaşında başladım ama eserlerimi herhangi bir defter yada kitaba yazmadım. Geç yaşta şiirlerimi sosyal medyada yayınladım. Çünkü sosyal medyadan daha hızlı bir şekilde okur ve dinleyicilere ulaşabilirdim. Eserlerimi bir atlas gibi yaptım. Altunköprü'nün tarihinden fotoğraflar topladım, 3 bin şahsiyetin fotoğrafını biriktirdim; şahsiyetlerin adını, yerini ve yaşamlarını inceledim. Birinci kitabımın adı ( Altunköprü'den Şahsiyetler شخصيات في التون كوبري )
İkinci kitapım ise Arapçadır kitapın ismi ise ( Altunköprü’nün Tarihi التون كوبري في تاريخ)
Bu kitabımda ise Altunköprü'nün eski geleneklerini, eski yemeklerini, eski deyimlerini eski işlerini ve kıyafetlerini inceledim.
Şiir kitabı çıkarmadım. Şiirlerimi sosyal medyada paylaşmayı tercih ettim.


Edebiyata başlarken ünlü hocalardan ders aldınız mı veya örnek aldığınız isimler kimlerdir?

Ben Altunköprü'nün durumundan ders aldım. 12 13 yaşlarına geldiğimde, bu alanda ustalaşmış isimlerden (rahmetli kardeşim Cuma Kasapı, Adnan Kasap, rahmetli Nazım Hurşit) ders aldım. Bu şahıslar, milliyetçi ve daima millet için güzel işler yaparlardı. Bunları seyrederek benimde içimde bir edebiyat çoşkusu oluştu. Aynı zamanda benim içimde de edebiyatçılık vardı. Bizim ailede ben, rahmetli kardeşim Cuma, kardeşim Bozkurt ve şimdide oğlum Ömer edebiyata devam etmekteyiz. Bizim evimiz bir edebiyat evidir. Edebiyat, bizde millet sevgisini yaşattı. Benim şiirlerim çoğunlukla millet ve toprağa meyleder.

Edebiyatla ilgilenen gençlere tavsiyeleriniz nelerdir?

Burada bizim güzel genç şairlerimiz var, güzel kafiyelerde ve güzel hecelerde yazıyorlar. Lakin bir şeyleri tamamlamaları lazım. Ben her zaman gençlere nasihat ederim okuyun. İster bizim edebiyatımızdan, ister Türk edebiyatından olsun. Bizim büyük ve önemli şairlerimiz, iyi ve güzel kitaplarımız var. Ne hakkında yazmak istiyorlarsa onun hakkında bilgiler edinsinler. Okuduklarına göre bir güzel hazne ve bilgi sahibi olsunlar. Böylece güzel şeyler de yazabilirler.

Altunkörü'de kurmuş olduğunuz müze hangi tarihte ve ne sebeple kuruldu?

Müzeyi 2020 kasım ayında kurdum.
Bu müzenin Altunköprü'de kurulması, Türkmen varlığının bu topraklarda her daim olduğuna ispattır. Bu müze olmasa Altunköprü'de tarihi varlığımızı ispat edemeyiz, bu müze burada bizim varlığımızı ispat ediyor.
Bu müzedeki antik kıyafetler, antik eşyalar ve fotoğraflar da yerliler ve işçiler yer almakta bunlar; ( balıkçılar, çiftçiler, bahçıvan vb.). Fotoğraftaki insanlar Altunköprü'nün yerlisidir.

Altunkörü'de kurmuş olduğunuz müzede neler sergileniyor? Bu eşyaları nasıl topladınız?

Burada eski fotoğraflar, antik kıyafetler ve antik araç gereçler sergilenmektedir.
Burada iki yüz yıllık eşyalar var. Ayrıca Selçuklular döneminden kalma Temren (ok ucu) vardır. Bu Temren Altunköprü civarlarında bulunmuş.
Bu eşyalar bize millet tarafından getirildi, milletin desteği ile eşyaları topladık.

Müzeyi kurma fikri nereden gelmektedir?

Bu müzeyi kurma fikri; millet ve tarih sevgisinden gelmektedir. Biz Irak Türkleri olarak derin bir tarihe sahibiz. Bu tarihi müze, sanat ve edebiyatımızla göstermeliyiz.

Müzeyi kurarken ne gibi zorluklardan geçtiniz?

Yer bulma sıkıntısı çektik ve şu an kurduğumuz yer benim istediğim gibi değil daha büyük bir mekan olsaydı daha çok ve büyük ürünleri de sergileme fırsatım olurdu. Umarım ilerleyen zamanlarda güzel bir mekan buluruz.

Antika toplama hobisi olan gençlere tavsiyeleriniz nelerdir?

Tavsiyem şudur gençler gelsin bu müzenin anahtarını onlara vereyim, onlar bu işi devam ettirsinler. Antika eşyaların değerini daha iyi anlasınlar.

Mavi Medya Grubu hakkında neler düşünüyorsunuz?

Başarılı bir genç nesil görüyorum, onların yapmış olduğu işleri severek takip ediyorum. Güzel işlere imza atıyorlar. Devamını bekliyoruz.
Mavi Medya ekibine başarılar diliyorum.

Şiir:

Ömür

Bahar mevsimini çevirdin kışa
Yağmurlu gökte uçan bir kuşa
Bitmeyen yollardan dön koşa koşa
Verdiğin gönlü al geri geri
Verdiğin gönlü al geri geri

Gönülde bir sefa sanki bir rüya
Bendeki bu ümit görünmez hülya
Gizli konuşursun istersin hayla
Aldığın ey gönül sileden sile
Aldığın ey gönül sileden sile

Bir atım attın bir ümit tuttun
Sana olan cefa sevgine kattın
Sönmeyen ateşe kendini attın
Tuttuğun ey gönül yoldan dönmeli
Tuttuğun ey gönül yoldan dönmeli

Ömür ağacından düştü bir yaprak
Gözünü doldurur bir avuç toprak
Kurudu gönülde bir akan ırmak
İbret al gönül dön geri geri
İbret al gönül dön geri geri

Hoyrat:

Gene ne kesti gewil
Hayelle esti gewil
Yar getti ömür azaldı
İki ğem besti gewil

Özgeçmiş

Ekber Ahmet Kasap, Kerkük’ün Altunköprü kasabasında 1958 yılında dünyaya gelmiştir. İlk ve orta öğrenimini Altunköprü'de tamamlamış daha sonra Bağdat Üniversitesi Ziraat Fakültesinden mezun olmuştur. Erken yaşta hoyrat ve şiirler yazmaya başlamış ve bu alanda kendisini geliştirmiştir. Kasap, 2020'nin Kasım ayında Altunköprü'de bir müze kurmuştur. Müzede Altunköprü'yü ilgilendiren antikalar yer almaktadır. Kasap, Altunköprü'de yaşamına devam etmektedir.

ACI KAYIPITC Eski Genel Başkanı ve Kardeşlik Ocağı Genel Başkanı Dr. Faruk Abdullah Abdurrahman’a Allah’tan rahmet; aile...
26/01/2024

ACI KAYIP

ITC Eski Genel Başkanı ve Kardeşlik Ocağı Genel Başkanı Dr. Faruk Abdullah Abdurrahman’a Allah’tan rahmet; ailesi ve sevenlerine başsağlığı diliyoruz.

Mavi Dergi 6. Sayı Araştırma Merve İsam / Kerkük Kerkük Yemekleri  Osmanlı kültürünün mirasçısı olan Türkmeneli mutfağı,...
24/01/2024

Mavi Dergi 6. Sayı
Araştırma Merve İsam / Kerkük

Kerkük Yemekleri

Osmanlı kültürünün mirasçısı olan Türkmeneli mutfağı, zengin içerikleriyle her damak tadına göre yemeklere sahip bir mutfaktır. Çeşitli yemekleri ile meşhurdur.
Bunlar; Dolmalar (yarpağlar), pilavlar, durular (sulu yemekler), kavurmalar, köfteler, hamur işleri, helva ve tatlılardan oluşmaktadır;

-Dolmalar(yarpağlar)
Kerkük’te Türkmenler tarafından, düğünlerde, kınalarda, misafir davetlerinde, pikniklerde (sefre), yas, sünnet düğünleri ve bayram akşamı gibi özel günlerde yapılan yemeklerden biridir. Bazı kaynaklara göre yarpağ, Osmanlı savaşında aşçının elinde çok az sebze ve pirinç bulunduğu zaman sebzeleri ve temel gıdaları birleştirerek dolma yani yarpağ ortaya çıkmıştır.
1-Karışık kırmızı “zılk” (pazı) yarpağı:
Elle kıyılmış et veya kıyma ile az miktarda kuyruk yağı katılmış ve yıkanmış pirince, ince kıyılmış sarımsak, tuz, limon tuzu, Kerkük baharatı, karabiber, pul biber ve biraz salça katılarak iç harcı hazırlanır.
Patlıcan, kabak, dolmalık biber ve domatesin üst kısmı kapak şeklinde kesilerek içi oyulur. İç harca göre üç veya dört dolmalık soğanların baş kısmı cücük kısmına kadar kesilerek boyuna yarılır, içi kat kat çıkarılır. Bir miktar eritilen yağın yarısı iç harca diğer yarısı da tencereye dökülür. Sebzeler, hazırlanan iç harçla doldurulmaya başlanır. Üst üste tencereye yerleştirilir. Bunların üstlerine aynı iç harcıyla ince bir şekilde sarılmış pazı yaprağı dizilir. Yarpağın dağılmasını önlemek için yarpağ taşı (yassı taşlar) dolmaların üzerine konulur. Taşların üzerini geçecek kadar sıcak su ilave edilir. Su kaynamaya başlayınca altı kısılarak hafif ateşte demlenmeye bırakılır.


-Karışık “mev” (asma yaprağı) yarpağı:
Beyaz “mev” yarpağı, elle kıyılmış et veya kıyma ile az miktarda kuyruk yağı katılmış ve yıkanmış pirince, ince kıyılmış sarımsak, tuz, limon tuzu, Kerkük baharatı, karabiber, ve dereotu katılarak iç hazırlanır.
Sarı “mev” yarpağı, beyaz “mev” yarpağı için hazırlanan iç harca ilaveten sarı kök (zerdeçal) eklenir.
Kabak ve dolmalık biberin üst kısmı kapak şeklinde kesilerek içi oyulur. İç harca göre üç veya dört dolmalık soğanların baş kısmı cücük kısmına kadar kesilerek boyuna yarılır, içi kat kat çıkarılır. Bir miktar eritilen yağın yarısı iç harca diğer yarısı da tencereye dökülür. Tencerenin altına bakla konulur. Sebzeler, hazırlanan iç harçla doldurulmaya başlanır. Üst üste tencereye yerleştirilir. Bunların üstlerine aynı iç harcıyla ince bir şekilde sarılmış mev asma yaprağı dizilir. Yarpağın dağılmasını önlemek için yarpağ taşı dolmaların üzerine konulur. Taşların üzerini geçecek kadar sıcak su ilave edilir. Su kaynamaya başlayınca altı kısılarak hafif ateşte demlenmeye bırakılır.

-Tikme (Dikme):
Yıkanmış ve seçilmiş pirince, elle kıyılmış et, tuz ve karabiber, katılarak iç hazırlanır.
Patlıcanın üst kısmı kapak şeklinde kesilerek içi oyulur. Hazırlanan iç harcı patlıcanların içlerine doldurulur. Doldurulduktan sonra patlıcanlar iğne ve “tire” (iplik) ile dikilir. İsmini de patlıcanların dikilmesi yüzünden almıştır.
Patlıcanlar tencereye dizilir. Diğer yanda halka şeklinde dilimlenmiş patlıcanlar ve domates suyu Tikmelerin üzerine ilave edilerek kaynatılır.

Bunların yanı sıra;
-Mumbar dolması
-Pancar sarması
-Lahana sarması
-Sulu dolma (kabak dolması), gibi sarma ve dolma çeşitleri de bulunmaktadır.

PİLAVLAR
Pilav, Kerkük mutfağının vazgeçilmezi ve doyurucu yemeğidir. Büyüklerimizin olmazsa olmazıdır ve bir sofrada pilav olmayınca o sofradan doymadan kalkarlar.

-Şülle aşı: Eskiden kuraklık olduğunda 3 taşın üzerine odun yerleştirilir, odunların üzerine ise tencere konulurmuş. Tencerede bulgur, az bir miktarda pirinç, yarma, dögme, keşkek ve mekeşer’e su eklenerek pişirilirmiş. Pilav pişene kadar ailenin ilk çocuğu evin “damına” (evin çatısı) çıkarak “merzip”ten (yağmur uluğu) aşağı su dökermiş. Pilav pişirildikten sonra komşulara dağıtılırmış ve ailecek yenirmiş. Üzerinden birkaç saat sonra yağmur yağmaya başlarmış, o yüzden birçok kişi tarafından bu yemeğe yağmur aşı da denilirmiş.

Address

Kirkuk Governorate

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Mavi Dergi posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Business

Send a message to Mavi Dergi:

Share

Category