22/11/2025
Dünya genelinde yükselen milliyetçilik akımı, Türkiye’de uzun süredir beklenen siyasi kırılmayı tetikledi. Küresel siyasette söz sahibi olan milliyetçiliğin yükselişi, ülke yönetimlerinde köklü değişimlere yol açarken, Türkiye’de de iktidar ve muhalefet dengelerini tersyüz etti. Hükümetin ekonomiden siyasete, sosyal yaşamdan dış politikaya kadar attığı tüm adımlar bu değişimi hızlandırdı.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP), İmralı Adası’nda cezasını çeken terör örgütü elebaşına gitmeyeceğini açık ve net bir dille duyurması, siyasi sahnenin yönünü değiştiren en kritik çıkış oldu. CHP’nin bu tavrı, yalnızca kendi ideolojik çizgisiyle değil, aynı zamanda Türk milliyetçiliğinin yükselen zeminiyle birebir örtüştü. Halkın neredeyse tamamı, Atatürk’ün ilke ve devrimlerinin dışına çıkan her türlü siyasi hamlenin ülkeyi bölünmeye götüreceği konusunda kararlı. Bu nedenle CHP’nin net tutumu, toplumda güçlü bir karşılık buldu.
Bu açıklamanın ardından Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ile İYİ Parti Genel Başkanı Musavat Dervişoğl’nun CHP’yi tebrik eden mesajları, sağ milliyetçi cephedeki yön değişiminin açık göstergesi oldu. Hem Özdağ hem Dervişoğlu, CHP’ye paralel bir çizgi izleyerek sağ seçmende gözle görülür ciddi bir güç kazanmaya başladı. CHP’ye mesafeli ancak muhazafakar duruştan taviz vermek istemeyen seçmenin oyunun bu iki partiye yöneldiği görülüyor.
Alanya'da yerel bir gazeteci olmama rağmen, halkın nabzını güçlü bir öngörüyle tutan bir kişi bakışıyla net olarak ifade edebilim ki; CHP, Zafer Partisi ve İYİ Parti Türkiye’yi yönetmeye çok yakın bir üçlü haline geldi.
Olası bir erken seçimde ya da zamanında yapılacak bir genel seçimde ortaya çıkacak “dip dalga” etkisinin, özellikle AKP ve MHP açısından yıkıcı sonuçlar doğuracağı çok net olarak görülüyor. Dış mihrak destekli etnik kürtçülük yapıyor görünen bölücü bir siyasi görüşle DEM'lenen bu Türk tabanlı iki siyasi parti deyim yerindeyse kendi ayağına sıktı. Ülkenin yarınları 'her şeyin çok daha güzel olacağı' sağlam bir geleceğe doğru evriliyor.
AKP ve MHP’nin, Türkiye’nin devlet geleneklerine, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin hassasiyetine ve şehit-gazi değerlerine rağmen attığı adımlar; ülkenin hafızasında derin bir kırılma yarattı. Bu süreç, siyaset sahnesinde büyük bir skandal olarak görülüyor. Türk siyasi tarihinde benzeri az yaşanan bu durumun bedeli, sandıkta olduğu kadar halkın vicdanında da keskin şekilde ödenecek.
Türkiye’yi 70 yılı aşkın süredir ağırlıklı olarak yöneten “sağ siyaset”, ülkeyi bugün bir bölünme ve dağılma eşiğine getiren politikalarından dolayı hassas bir terazinin merkezinde. Ülke artık sağ ideolojinin çöktüğü, yerine devlet aklını önceleyen yeni bir sistem anlayışının yükseldiği bir döneme giriyor.
Bu nedenle AKP ve Bahçeli yönetimindeki MHP’nin, önümüzdeki süreçte birer “tabela partisi”ne dönüşeceği analizleri hiç olmadığı kadar güçlü. Siyasetin doğal akışı, her iki partinin de adını tarihe “utanç sayfası”yla yazdıracağını gösteriyor.
Türkiye, 104 yıldır benimsediği Atatürk çizgisinde, milli refleksleri güçlü, devlet ciddiyetini önceleyen bir sosyal ve siyasal yapılanmanın eşiğinde.