30/08/2025
Zafer, milletlerin kaderini çizen en kudretli hakikattir. O, yalnızca bir savaşın neticesi değil; bir ırkın ruhunu yücelten, mazisini parlak kılan, istikbâlini teminat altına alan mukaddes bir nişandır. Zaferi olmayan milletler, esarete mahkûm sürülerden başka bir şey değildir.
Türk milleti, binlerce yıllık tarihini zaferlerle mühürlemiş bir millettir. Malazgirt’ten Mohaç’a, Çanakkale’den Sakarya’ya kadar her adımı şehit kanıyla yazılmış birer destandır. Ve nihayet 30 Ağustos 1922’de, Dumlupınar’da kazanılan o büyük zafer; Türk’ün esaret zincirini paramparça edip İstiklâlini ebedîleştirdi. İşte bu gün, yalnızca bir muharebenin değil, bütün bir milletin yeniden doğuşunun adıdır. 30 Ağustos Zafer Bayramı, Türk’ün küllerinden doğduğunun ve düşmanı ezecek kudrete sahip olduğunun ebedî belgesidir.
Kimdir zaferi reddedenler? Onlar, Türk milletinin bağrında kalmış paslı hançerlerdir. Kimi düşman kapısında kırıntı arayan sefil azınlık döküntüleri… Kimi din kisvesi altında Türk’ün istiklâline kurşun sıkan bedbaht hainler… Ve kimi de, kendi kökünden utanacak kadar alçalmış, ruhunu kaybetmiş zavallılardır.
Unutulmamalıdır ki zaferi inkâr eden, aslında kendi mağlubiyetini itiraf eder. Türk’ün zaferlerini reddeden, Türk’ün değil; düşmanın tarafındadır. Çünkü zafer, hak edenin, savaşanındır. İnkâr edenin alnında ise ebedî bir mağlubiyet damgası vardır.