12/09/2025
"12 Eylül’den sonra ortaya çıktığı gibi, siyasal şiddet, devlete gerçek anlamda meydan okuma potansiyeline sahip bir ya da iki örgüt kaynaklı olmayıp, hem devlet hem de birbirleriyle çatışan çok sayıda küçük örgütten kaynaklanmaktadır. Gerçekçi gözlemcilerin daha o zamanlar işaret ettikleri gibi ortada egemen devlet gücü ile ona meydan okuyan yoğun kitle desteğine sahip bir ya da iki örgütün olduğu bir durum söz konusu değildi. Etnik, dini ya da mezhep farklılıkları üzerinden bir ayrıştırma başlamış olmasına rağmen, devletin istediğinde önleyemeyeceği kitlesel çatışma aşamasına gelinmiş değildir.
Şüphe yok ki, ortada şiddet tekelini korumakta zorlanan bir devlet vardır. Ancak bu zorlanma, devlete meydan okuyanların
güçlü olmalarından ziyade demokrasi içinde devlete otorite kazandırmayı hedefleyen sivil güçlerin zayıflığı ve devlet içi iktidar
kavgalarından kaynaklanmaktadır. Ordu, şiddetle mücadele sürecinde ayak sürümekte, sivil hükümetler de buna engel olamamaktadır.
Darbeden sonra görüleceği gibi ordu işi ciddiyetle ele aldığında, bütün örgütler kolaylıkla dağıtılacaktır. Dolayısıyla iç savaş nedeniyle çöküşün eşiğinde bulunan bir devletten değil, olsa olsa çok farklı ve devlet ile olduğu kadar birbirleriyle de çatışan örgütlerin mücadelesi neticesinde otoritesini hissettirmekte zorlanan bir devletten söz etmek daha doğru olur.
Tüm bunlar, iç savaşın eşiğindeki bir ülke teşhisinin abartılı olduğunu gösterir. Ordu, ortaya çıkmasına kendisinin de katkıda bulunduğu konjonktürün ağırlığını da kullanarak kendi kafasındaki iyi toplum idealini uygulama şansı bulduğunu düşünmüş, demokratik rejime biraz daha fazla şans verme yoluna gitmemiştir."
12 Mart ve 12 Eylül'ün Anatomisi 1960-1980 Dönemi Türkiye'sinde Siyaset, Tanel Demirel,
Liberte Yayınları, ss. 466-467.
https://www.liberte.com.tr/12-mart-ve-12-eylulun-anatomisi