FCR Yayın

FCR Yayın — FECR
— ESKİYENİ
— BİLAY
— MENEVİŞ
— KİTABE Yürüyün Gidiyoruz ...

Manalı bir iklime açar gözlerini insan. Anlar, anlamlandırır.

Deneyim kulübelerinden önce, imgeden saraylar kurar. Bin düşünür bir konuşursa eğer, en güzel sözünü söyler. Ya en güzel eylemi gerçekleştirmek için ne yapmalı? Düşünmek, düşünmek, yine düşünmek....

Ve paylaşmak ister insan bulduğu, alıp geliştirdiği tüm anlam dünyasını; tuz, ekmek gibi. Aktararak adamdan adama, nesilden nesile, kalıcı hale getirir tüm bulgularını, deneyimlerini. Vurur sırtına bü

tün anları, köprü olur zamana, geçmiş ve geleceği bugünle buluşturmak için. Düşünür, taşınır, uzanır ta ötelere, berilere. Okur, yazar, döner yine okur.

İlâhi ve insani bir dünyada ahlak, erdem ve faziletle elele, gönül gönüle değerli bir hayat sürmek; taş-toprak olmanın, yitip gitmenin tek çaresiyse eğer, anlam anılarıyla dolu defteri açık bırakmak gerek. Okumak, yazmak gerek, düşünmek gerek inceden ince. Düşün hayatını yaşamak, hayatın düşünü yormak için koşmak gerek, kitaptan kitaba, satırdan satıra. Ve ilmekler atmak akıldan akıla, okuldan okula....

Bilerek yaşamak, yaşamanın; yaşayarak bilmek, bilmenin en güzeli olmalı. Hikmet bilginin geçmişini ve geleceğini görebilmek, belirleyebilmektir. Hayata yön vermek gücü, güç de bilgiyi gerekli kılıyorsa şayet; güce ve bilgiye egemen olma çabası bir zorunluluktur bizim için. Aksi takdirde bilgi ve gücün kulu olmak mukadder olur. Bunun için de bilgiden daha bilge bir zirveye yönelip bilgiye kuşbakışı bakabilmektir marifet. Hani derler ya: "Kastınız dağa çıkmaksa eğer, hedefiniz yıldızlar olmalı". Biz de diyoruz ki: "Muradınız kitap okumaksa şayet, hedefiniz hakîmlik olmalı. Çıtanız yüksekte, kitabınız elinizde ama gözünüz bizde olsun sevgili okurlarımız. Çünkü bizim kulağımız sizde, sizden gelecek öneri ve eleştirilerde. Ama gözlerimiz daima ufuklarda ve o ufuklardan doğacak fecir aydınlığındadır. Güneş ve Ay üstü medeniyetin yeniden doğuşunu karşılamak üzere yoldayız. O bize doğru gelirken
neden biz ona doğru gitmeyelim.

-İlahi Takdir ve İnsan İradesi Bağlamında Hidâyet ve Dalâlet Meselesi-Yazar: Raci TanrıkuluAllah-insan-âlem ilişkisine d...
15/12/2025

-İlahi Takdir ve İnsan İradesi Bağlamında Hidâyet ve Dalâlet Meselesi
-Yazar: Raci Tanrıkulu

Allah-insan-âlem ilişkisine dair önemli kavramlardan biri olan hidâyet ve dalâlet, kelâm sistemi içerisinde kader problemi çerçevesinde tartışılır. Hidâyet ve dalâlette, Allah’ın irade ve kudretinin yanı sıra insan iradesinin de etkisi aşikârdır. Allah’ın irade ve kudreti bağlamı, lütuf ve adalet çerçevesinde; insanın iradesi ise sorumluluk bağlamında değerlendirilir. Dolayısıyla hidâyet ve dalâleti tamamen Allah’a havale edip insanın sorumluluğunu ortadan kaldırmak aklî ve nakli geçerli bir gerekçeye dayanmamaktadır. Bu çalışmada hidâyet ve dalâlet mefhumları, insanın yaşam serüveni boyunca yaptığı tercihlerin mahiyeti ve hidâyet-dalâlete olan etkileri bağlamı Taberî’ye göre incelenmiştir. Bu bağlamda çerçevesi oluşturulan araştırma bir giriş, üç bölüm ve sonuçtan müteşekkildir. Giriş kısmı araştırmanın metodolojisi ve kısaca Taberî’nin ilmi kişiliğine dair bir bilgi sosyolojisinden ibarettir. Birinci bölümde hidâyet ve dalâletin temelini teşkil eden kavramlar tahlil edilmektedir. Bu bağlamda Allah’ın yarattığı ve sorumlu kıldığı insanın yaradılış prototipi olarak fıtratın mahiyeti işlenmektedir. Devamında insan fıtratının bu mahiyeti ile yaşamına başladığı âleme ilişkin Allah’ın koyduğu düzene işaret edilirken, hidâyet ve dalâlet bağlamı tespit edilmektedir. Söz konusu ilişkiler ağı Taberî’nin görüşleri doğrultusunda işlenmektedir. İkinci bölümde hidâyet olgusunun kelâm düşüncesi ve Taberî’ye göre anlam ve bağlamları ele alınmaktadır. Yine hidâyet olgusu ilahî davet, insanın hidâyete ermede etkisi, sebepleri ve hidâyette ilahî lütuf olarak değerlendirilen tevfik konuları işlenmektedir. Üçüncü bölümde, dalâlet olgusu ile ilgili kavram ve durumlar ele alınmaktadır. Bu bağlamda dalâlet kavramı, hızlân ve organların mühürlenmesi hususları işlenmektedir. Son olarak bu araştırmanın neticesinde ulaşılan bulgular sonuç kısmında değerlendirilmektedir.

-Arapça ve İngilizce Edilgen Yapıların Karşıtsal Çözümlemesi-Yazar: Ahmet Erkam SelviBu çalışmada dilbilimin bir kolu ol...
14/12/2025

-Arapça ve İngilizce Edilgen Yapıların Karşıtsal Çözümlemesi
-Yazar: Ahmet Erkam Selvi

Bu çalışmada dilbilimin bir kolu olan karşıtsal çözümle metoduyla Arapça ve İngilizcedeki edilgen yapı formlarını incelemeye çalıştık. Dilbilim kavramının anlatılmasıyla giriş yaptığımız çalışmamızın birinci bölümünde Arap dilindeki edilgen yapıları, ikinci bölümde İngiliz Dilindeki edilgen yapıları inceledik. Üçüncü bölümde ise söz konusu iki dilin edilgen yapıları arasındaki benzerlik ve farklılıklarını ortaya koyduk. Böylece farklı uyruklu öğrenciler tarafından öğrenilmek istenen hedef dildeki edilgen çatıdaki karşılaşılması muhtemel zorlukları tespit etmeye çalıştık. Bu zorlukları aşabilmek için birkaç çözüm önerisi sunarak hedef dil öğrenimi ve kazanımı esnasında yapılan tercümelerin ve eğitimlerin daha işlevsel, anlaşılabilir ve faydalı olacağı neticesine ulaştık. Arapça edilgen yapıların açıklanmasında temel olarak Mustafa el-Galâyînî, Câmiu’d- Durûsi’l-Arabiyye ve Soner Gündüzöz, Ömer Acar, Tahirhan Aydın ve Hacı Yılmaz’ın kaleme aldığı İlahiyat Fakülteleri İçin Arapçaya Giriş 1-2; İngilizce edilgen yapılarla ilgili Randolph Quirk, Sidney Greenbaum, Geoffrey Leech ve Jan Svartvik’in telif ettiği A Comprehensive Grammar of the English Language ve John Eastwood’un kaleme aldığı Oxford Guide to English Grammar adlı kitaplardan yararlandık. Arapça ve İngilizcedeki edilgen çatıların örnek cümlelerini olabildiğince dilbilim kitapları, ders kitapları, tefsir kitapları, belâğat kitapları, edebiyat kitapları, bilim kitapları, gastronomi kitapları, gazeteler, dergiler, sosyal medya kaynakları, romanlar, hikâyeler, internet site haberleri, atlaslar, ansiklopediler, sözlükler, dil sınavları, ürün tanıtım paketleri ve katalogları, fıkralar, deyimler, atasözleri, hadisler, resmi evraklar, görsel ve işitsel tabanlı belgeseller, filimler, şarkılar, elektronik oyunlar ve klasik eserler gibi çeşitli kaynaklar üzerinden vermeye çalıştık. Kısacası yaşayan dil nerdeyse oradan örnek cümleler toparlamaya gayret ettik. Bunların yanı sıra Kur’ân-ı Kerîm’in hem kendisinden hem İngilizce tercümesinden alınan cümlelerle çalışmamızda edilgen yapıların örneklendirilmesini yaptık.

-Analitik Eğitim Felsefesi-Yazar: Yetgin UluağaçAnalitik eğitim felsefesi (AEF) perspektifinin paradigmatik bir örneğini...
13/12/2025

-Analitik Eğitim Felsefesi
-Yazar: Yetgin Uluağaç

Analitik eğitim felsefesi (AEF) perspektifinin paradigmatik bir örneğini teşkil eden bu kitap, ülkemizde din ve ahlak eğitiminin felsefi temellendirilmesine yönelik daha kapsamlı çalışmalara duyulan ihtiyaçtan hareketle hazırlanmıştır. Araştırmanın temel iddiası, ülkemizdeki eğitim anlayışlarında süregelen “felsefesizlik” probleminin, din ve ahlak eğitimine ilişkin yaklaşımlarda da belirgin biçimde kendisini hissettirdiği ve bu nedenle, alternatif bakış açıları çerçevesinde, felsefi temellendirmelere duyulan gereksinimin arttığı yönündedir. Dolayısıyla çalışma, söz konusu probleme analitik eğitim felsefesi perspektifinden çözüm önerileri sunmayı ve analitik geleneğin önemli temsilcilerinden olan Paul Heywood Hirst’ün din ve ahlak eğitimini felsefi bir zeminde nasıl temellendirdiğini ortaya koyarak ulusal literatürdeki boşluğu doldurmaya katkı sağlamayı amaçlamaktadır. Nitel bir araştırma örneği olan çalışma, deskriptif bir desende yürütülmüştür. Çalışmanın bulguları, analitik eğitim felsefesi bakış açısının, din ve ahlak eğitimini temellendirme çalışmalarının tüm boyutlarında etkin bir şekilde kullanılabileceğini ortaya koymuştur. Bu kitap, din ve ahlak eğitimine ilişkin bütüncül bir bakış açısı kazandırması, çok yönlü düşünmeyi ve kuramsal bilgi üretimini geliştirmesi açısından önem taşımaktadır. Ayrıca, analitik gelenekte din ve ahlak eğitiminin felsefi temellerinin nasıl inşa edildiğini ortaya koyması, eğitim sahasında teori ile pratik arasındaki tutarlılığın nasıl tesis edilebileceğini göstermesi ve din-ahlak-eğitim bağlantısının sağlam bir zeminde tesis edilmesine yönelik analitik perspektiften çözüm önerileri getirmesi bakımından özgün bir bakış açısı ve gerekçelendirme örneği sunmaktadır. Sonuç olarak, din ve ahlak eğitiminin felsefi olarak temellendirilmesine ilişkin kuramsal bir çerçeve ortaya koyan bu çalışmada, din ve ahlak eğitiminin felsefi zeminde nasıl gerekçelendirildiği ve bu gerekçelendirmelerin din ve ahlak eğitimi anlayışlarına nasıl yön verdiği gösterilmiştir.

-İslam Hukukunda Kripto Varlıkların Semen Olması-Yazar: Canan Kösetürk Başİslam Hukukunda Kripto Varlıkların Semen Olmas...
12/12/2025

-İslam Hukukunda Kripto Varlıkların Semen Olması
-Yazar: Canan Kösetürk Baş

İslam Hukukunda Kripto Varlıkların Semen Olması Bu çalışma, çağdaş İslam hukuku bağlamında kripto varlıkların “semen” (alışveriş akdinde bedel/para) olarak kabul edilebilirliğini incelemektedir. Özellikle Bitcoin ve diğer dijital varlıkların hukuki mahiyetinin belirlenmesi, fıkıh literatüründeki klasik para ve mal tanımları ile ilişkilendirilerek ele alınmıştır. Kripto varlıkların fiziksel olmayan, merkeziyetsiz ve algoritmik temelli yapısı, onları klasik İslam hukukundaki “ayn” veya “mal” kategorilerine tam olarak yerleştirmeyi güçleştirmektedir. Bu nedenle araştırma, kripto paraların değer saklama aracı, değişim aracı ve hesap birimi olma fonksiyonlarını dikkate alarak semen vasfını taşıyıp taşımadığını değerlendirmektedir. Çalışma kapsamında, altın ve gümüş gibi klasik değer ölçütleri ile kıyaslamalar yapılmış, İmam Malik, Ebu Hanife, İmam Şafii ve Ahmed bin Hanbel gibi fakihlerin para anlayışları ile günümüzdeki dijital varlıklar arasında teorik köprüler kurulmuştur. Ayrıca çağdaş fıkıh akademisyenlerinin konuya ilişkin değerlendirmelerine yer verilmiştir. Sonuç olarak,
kripto varlıkların semen olarak kullanımı hususunda İslam hukukunda görüş birliği bulunmamakla birlikte, belirli şartlar altında kullanımının mümkün olabileceği yönünde görüşler ortaya konmuştur. Bu da, kripto varlıkların İslam hukukuna göre meşru bir alışveriş aracı olarak kullanılabilmesi için şeffaflık, karşılıklı rıza, mal edinme hakkı ve fahiş fiyat spekülasyonlarının engellenmesi gibi şartların yerine getirilmesi gerektiğini göstermektedir.
Anahtar Kelimeler: Kripto Varlıklar; İslam Hukuku; Semen; Bitcoin; Dijital Para

-Klasik Arap Şiir Eleştirisinde İbn Sellâm el-Cumahî-Yazar: İsmail Arazİbn Sellâm el-Cumahî (ö. 231/846 [?]), klasik dön...
11/12/2025

-Klasik Arap Şiir Eleştirisinde İbn Sellâm el-Cumahî
-Yazar: İsmail Araz

İbn Sellâm el-Cumahî (ö. 231/846 [?]), klasik dönemin sözlü ve yazılı şiir eleştirisi geleneğini temsil eden öncü bir eleştirmendir. O, şiir eleştirisinde yalnızca Ebû Ubeyde (ö. 209/824 [?]) ve Asmaî (ö. 216/831) gibi sözlü geleneğin büyük isimlerinden değil, aynı zamanda muhaddis ve tarihçilerin eser telifi anlayışından da yararlanmıştır. Bu çok yönlü yaklaşım, İbn Sellâm’ın şiir eleştirisini dar bir çerçeveden kurtararak bağımsız bir disiplin hâline getirme arzusunu yansıtmaktadır. Bu bağlamda İbn Sellâm, kendisinden önce fahl ve tabaka kavramları etrafında şekillenen eleştiri geleneğini yeniden yorumlayarak şiir eleştirisini sistematik bir alan hâline getirmeyi amaçlamıştır. Bu durum, şairlerin belirli ölçütlere göre sınıflandırıldığı, kuralları ve uzmanlık alanı belirlenmiş bir eleştiri anlayışının temellerini atmıştır. Bu çalışmada İbn Sellâm’ın kısmen gerçekleştirebildiği bu şiir eleştirisi projesi, kapsamlı biçimde ele alınmıştır. Çalışma, tabakât düşüncesi ekseninde şekillenen bu projenin kaynaklarını ortaya koymak amacıyla İbn Sellâm öncesi şiir eleştirisi birikimini de incelemiştir. Böylece onun önceki sözlü ve yazılı gelenekten ne ölçüde beslendiği, bu geleneğe ne kadar sadık kaldığı ve özgün bir eleştiri paradigması geliştirip geliştiremediği tartışılmıştır. Çalışmada ayrıca İbn Sellâm’ın şiir kavramını nasıl tanımladığı, şairleri hangi ölçütlerle sınıflandırdığı ve müstakil bir şiir eleştirisi disiplini oluşturma hedefinde ne ölçüde başarılı olduğu değerlendirilmiştir. Bu yönüyle çalışma, sistematik Arap şiir eleştirisinin 4./10. yüzyılda başladığı yönündeki genel kabule karşı çıkarak eleştirinin sistematik kökenlerinin 3./9. yüzyıla uzandığını ortaya koymayı amaçlamaktadır.
Anahtar Kelimeler: Arap Dili ve Edebiyatı; İbn Sellâm el-Cumahî; Şiir Eleştirisi; Fahl; Tabakât

-Anıların Tarihle Raksı-Yazar: Şefaettin SEVERCAN Şefaettin Severcan bu esrinde 2002–2005 arasında Türkistan’da, Hoca Ah...
10/12/2025

-Anıların Tarihle Raksı
-Yazar: Şefaettin SEVERCAN

Şefaettin Severcan bu esrinde 2002–2005 arasında Türkistan’da, Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Kazak-Türk Üniversitesi’ndeki yöneticilik yıllarına uzanan kişisel ve düşünsel bir yolculuğu anlatır. İnançla ayakta kalan bir aile ortamında şekillenen karakterini; dedesinin Yemen anlatılarıyla taşınan tarih bilincini ve babannesinin fedakârlıklarını kitabın duygusal zemini yapar. İmam-Hatip’ten başlayıp yüksek din eğitimine ve Erciyes’teki akademik kariyere uzanan çizgi, Türkistan’a gidişin rastlantı değil, uzun bir zihinsel hazırlığın sonucu olduğunu gösterir. Asıl geniş bölüm, yazarın Türkistan’da dekanlık ve Türkiye tarafı rektörlüğü görevleri sırasında tanık olduğu insanlar, kurumlar ve gündelik hayat üzerinden Sovyet sonrası Orta Asya’nın panoramasını çizer. Nevruzlar, düğünler, kökparlar ve coşkulu bayram/cuma cemaatleriyle canlanan dinî hayat; buna karşı içki ve rüşvet gibi Sovyet mirası alışkanlıklar bir arada verilir. Ateizm için kullanılmış salonlarda Kur’an tilavetinin insanlarda uyandırdığı gözyaşı, dönüşümün sembolik anlarıdır. Yazar, idari ayrıntılarla kültürel kodları birlikte aktararak “taşra değil, medeniyet havzası” olarak gördüğü Türkistan’ın bugünkü ruhunu resmeder. Son bölümlerde Kutadgu Bilig merkezli medeniyet tartışmalarıyla anlatı düşünsel derinlik kazanır; Batı-merkezci medeniyet anlayışına eleştiri getirilir ve Türk-İslam klasiklerinin kurucu değerleri hatırlatılır.
Kitap, gezi, hatırat ve medeniyet denemesini birleştirerek hem Anadolu’daki dindar-mütevazı hayatın, hem Türkiye’de din eğitiminin, hem de Orta Asya’nın İslami yeniden doğuşunun içerden ve sahici bir özetini sunar.

-Arapça Öğrenme ve Öğretim Yaklaşımları-Yazarlar: İbrahim Ethem Polat, Murat ÖZCANBu çalışma, Arapça öğretim süreçlerini...
09/12/2025

-Arapça Öğrenme ve Öğretim Yaklaşımları
-Yazarlar: İbrahim Ethem Polat, Murat ÖZCAN

Bu çalışma, Arapça öğretim süreçlerini salt dilbilgisel bir aktarım olmanın ötesine taşıyarak; tarihsel, sosyokültürel ve pedagojik boyutlarıyla ele alan kapsamlı bir akademik çalışma niteliği taşımaktadır. Kitap, Arap dilinin öğrenilmesindeki temel motivasyonları ve amaçları; İslami ilimler, tefsir, hadis ve kültürel mirasın yanı sıra iktisadi ilişkiler, diplomasi, hukuk, turizm ve akademik araştırma gibi modern dünyanın gereksinimleri ekseninde temellendirmektedir. Eser, Türkiye özelinde Arapça öğretiminin tarihsel serüvenini Cumhuriyet öncesi ve sonrası olmak üzere kronolojik bir disiplinle incelemekte; özellikle 2000 yılı öncesi ve sonrasındaki kurumsal yapılanmaları, ortaöğretim ve yükseköğretim politikalarını, Yüksek İslam Enstitüleri ile sivil eğitim girişimlerini mukayeseli bir analize tabi tutmaktadır. Pedagojik çerçevede ise davranışçı, bilişsel ve sosyal öğrenme kuramlarının dil öğretimine yansımaları irdelenerek; dinleme, konuşma, okuma ve yazma şeklindeki dört temel dil becerisinin kazanım süreçleri teorik ve pratik boyutlarıyla sunulmaktadır. Çalışma, geleneksel “Dilbilgisi-Çeviri” yönteminden başlayarak, iletişimsel, işitsel-dilsel, telkin ve “Tüm Fiziksel Tepki” gibi modern yöntemlere kadar geniş bir metodolojik yelpazeyi okuyucuya aktarmaktadır. Ayrıca Arapça öğretimindeki çiftdillilik gibi yapısal sorunlar, nitelikli öğretmen ihtiyacı ve materyal eksiklikleri eleştirel bir bakış açısıyla tartışılmaktadır. Kitabın güncel ve vizyoner yönünü ise 5E öğrenme modeli, Enneagram modeli ve özellikle yapay zekâ teknolojilerinin dil eğitimine entegrasyonunu konu edinen bölümler oluşturmaktadır. Sonuç olarak bu eser; öğrenci, öğretmen, materyal ve müfredat bileşenlerini bütüncül bir yaklaşımla ele alarak, alandaki akademisyenler ve uygulayıcılar için teori ile pratiği sentezleyen yetkin bir başvuru kaynağı sunmaktadır.

-Dinler ve Yapay Zekâ-Editörler: İlbey Dölek, Kadir AlbayrakDinler ve Yapay Zekâ: Te(kn)nolojik Perspektifler, dinî düşü...
09/12/2025

-Dinler ve Yapay Zekâ
-Editörler: İlbey Dölek, Kadir Albayrak

Dinler ve Yapay Zekâ: Te(kn)nolojik Perspektifler, dinî düşünce ile yapay zekâ teknolojilerinin kesişim alanını sistematik biçimde ele alan bir çalışmadır. Kitap, dinlerin yapay zekâ karşısında geliştirdiği teolojik ve etik yaklaşımları karşılaştırmalı bir çerçevede inceleyerek hem din araştırmalarına hem de teknoloji alanına özgün katkılar sunmayı amaçlar. Birinci bölüm, yapay zekânın dinler için hem bir “tehdit” hem de bir “fırsat” oluşturabileceğini ele alır. Yapay zekâ destekli din araştırmalarında karşılaşılan yöntemsel sınırlar, veri etiği, algoritmik yanlılık ve hermenötik sorunlara ilişkin tartışmalar yer alır. İkinci bölüm, Doğu dinlerinde yapay zekâ tartışmalarına odaklanır. Hinduizm’de teknolojinin ontolojik ve pratik boyutları; Budizm’de bilinç, zihin ve yapay zekâ ilişkisi; Çin dinlerinde robotik ritüeller ve etik; Japon dinlerinde teknolojinin kutsalla ilişkisi gibi başlıklar özgün örneklerle değerlendirilir. Bu bölüm, Uzak Doğu’nun teknolojiye yönelik tarihsel ve kültürel açıklığını derinlikli bir biçimde ortaya koyar. Üçüncü bölüm, Semitik dinlerde yapay zekâ düşüncesini inceler. Yahudilikte Golem geleneğinin modern dijital yaratılarla ilişkisi; Hristiyanlıkta yapay zekâya dair antropolojik ve teolojik yaklaşımlar; İslam’da etik, hukuk ve sorumluluk kavramları çerçevesinde geliştirilen tartışmalar analiz edilir.
Anahtar Kelimeler: Din; Tanrı; Teknoloji; Yapay zekâ; Etik

-Öznenin Yersizyurtsuzlaşması-Yazar: Nihat ÇAMFelsefe tarihi boyunca kendisini ve etrafındakileri anlamaya çalışan insan...
30/11/2025

-Öznenin Yersizyurtsuzlaşması
-Yazar: Nihat ÇAM

Felsefe tarihi boyunca kendisini ve etrafındakileri anlamaya çalışan insan, ontoloji ve epistemolojiyi sorularına verdiği cevaplara oranla biçimlendirmiştir. İnsan merkezli düşünme biçimi olarak hümanizm, özne dışında kalan her şeyi araçsallaştırma ve değerden düşürmeye sebep olmuştur. İnsan merkezli öznellik, sadece insan olmayanları dışladığı için değil, aynı zamanda belli bir insan tipi dışında kalan insanları dışladığı için de eleştirilmiştir Hümanist öznelliğe tepki olarak ortaya çıkan posthümanizm, insanı ve diğer var olanları ontolojik açıdan yeniden konumlandırmaya girişir. Özne-nesne düalitesini yıkarak özneler çokluğunu ikame etmeye çalışır. Sorunu sadece insanı merkeze almakta değil, her şeyi diyalektik bir denklem içerisinde düşünmekte görür. Bu sebeple düalist bir varlık anlayışını birçok felsefi birikimden ve disiplin dallarından faydalanarak monist, materyalist bir varlık anlayışıyla değiştirmeye
çalışır. Bu çalışmada öncelikle posthümanizmin karşıtı olan hümanizme değinilmiş ve sonrasında posthümanizmin felsefi kökenlerinin izi sürülerek posthümanist ontoloji serimlenmiştir. Çalışmanın amacına uygun olarak da felsefi posthümanizmin yeni bir akım olmaktan ziyade postmodern düşüncenin radikalleşmesi olarak zuhur ettiği ortaya konulmaya çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Hümanizm; Posthümanizm; Postmodernizm; Özne; Ontoloji; Feminizm; Yeni Materyalizm

-Fârâbî’nin Siyaset Felsefesinde Sosyal Sınıflar ve Halk-Yazar: Bahar KOCAFârâbî’nin siyaset felsefesine dair görüşleri,...
29/11/2025

-Fârâbî’nin Siyaset Felsefesinde Sosyal Sınıflar ve Halk
-Yazar: Bahar KOCA

Fârâbî’nin siyaset felsefesine dair görüşleri, onun yaşadığı dönemin siyasal ve toplumsal koşullarıyla yakından ilişkilidir. Metafizik ve epistemolojik temeller üzerine inşa edilen siyasal tasavvuru, 10. yüzyılın entelektüel dinamizmi, Abbâsî Halifeliği’nin siyasal ve ideolojik zayıflığı ve mezhepçi hareketlerin etkisiyle şekillenmiştir. Bu tarihsel arka plan, Fârâbî’nin toplumu anlama, düzenleme ve ideal bir siyasal yapı kurma çabasının önemli bir bağlamını oluşturur.
Fârâbî’nin siyaset düşüncesi, tarihsel ve kuramsal olarak kapsamlı bir inceleme alanı sunmaktadır. Bu çalışmada ele alınan temel kaynaklar arasında el-Medînetü’l-Fâzıla, es-Siyâsetü’l-Medeniyye, Fusûlün Münteza, Kitâbü’l-Mille, Tahsîlü’s-Sa‘âde, Tenbîh alâ Sebîli’s-Sa‘âde ve Kitâbü’l- Hurûf gibi eserleri yer almaktadır. Bu eserler, Fârâbî’nin halkı nasıl tasnif ettiğini, söz konusu tasnifin siyasal düzenle ilişkisini ve sosyo-politik analizler açısından ne tür çıkarımlar sunduğunu göstermesi bakımından önem taşır. Bu çalışma, Fârâbî’nin siyaset felsefesi bağlamında yönetilenlerin/halkın ve toplumsal sınıfların kökenine dair görüşlerini sistematik bir biçimde ele almayı amaçlamaktadır. Fârâbî’nin halkı bilgi, erdem ve toplumsal işlev temelinde sınıflandırması, onun siyasal düzen anlayışının derinliğini ortaya koymaktadır; bu anlayış hem kendi dönemine hem de günümüz siyaset teorilerine yönelik önemli çıkarımlar sunmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Fârâbî; Yönetilenler; Halk; Sosyal Hiyerarşi; Sosyal Sınıflar; Siyaset

-Etnisite, Din ve Toplumsal Cinsiyetin Kesişiminde Erkeklik-Yazar: Mehmet Ozan AHNASErkekliğe dair akademik yoğunlaşma s...
28/11/2025

-Etnisite, Din ve Toplumsal Cinsiyetin Kesişiminde Erkeklik
-Yazar: Mehmet Ozan AHNAS

Erkekliğe dair akademik yoğunlaşma son yıllarda artmaktadır. Disiplinler arası bir araştırma sahasına hitap eden erkeklik araştırmaları, sosyoloji, psikoloji, kadın çalışmaları gibi birçok alandan beslenmektedir. Ataerkil güç hiyerarşisinde kadınların pratiklerine odaklanan araştırmalarda erkek kimliği ve bu kimliğin inşa sürecinin ihmal edildiği görülmektedir. Dolayısıyla erkekliğin şekillenmesinde anne, kız arkadaş, eş ve iş yeri arkadaşı vb. olarak kadınların rollerini açıklamakla birlikte erkeklerin pratiklerini incelemek de önem arz etmektedir. Türkiye’de din-toplumsal cinsiyet veya etnisite-din çalışmaları ayrı ayrı gelişmiş bir araştırma alanına tekabül etmektedir. Ancak din-etnisite-erkekliğin aynı eksen içinde ele alındığı teorik ya da ampirik çalışmaların sınırlı düzeyde kaldığı söylenebilir. Literatürdeki bu boşluğu dikkate alarak kitabımızda Türkiye bağlamında dini gruplarda erkekliğin nasıl biçimlendiğini ve bunun etnisite ile nasıl iç içe geçtiğini kesişimsel analiz yönteminden faydalanarak irdelemekteyiz. Erkekliğin dini pratikler ve söylemlerle etkileşimi, etnik kimliklerin kültürel kodlarıyla birleştiğinde sosyal bilimler alanında özgün bir araştırma sahası ortaya çıkmaktadır. Bu da kitabımızda tartışılan meselelerin merakını güdüleyen önemli sebeplerden biridir. Erkeklik, kitapta yalnızca bir inanç pratiği değil aynı zamanda otorite ve aidiyet ilişkilerinden oluşan performatif bir kimlik olarak ele alınmaktadır. Dolayısıyla dini ve etnik gruplardaki iktidar yapıları cinsiyet kimliklerinin üretilmesinde işlevsel bir öneme sahiptir. Türkiye’de dini gruplar özellikle de tarikatlar erkeklerin otorite pozisyonlarını belirlemekte, erkekliğin sembolik ve kültüler formlarını üretmektedir. Etnisite de bu süreçte hem aidiyet hem de dışlanma kategorilerini inşa etmektedir.

-İran Mânâgera Sineması-Yazar: İpek ŞENGÜLinema, ortaya çıktığı günden bu yana hakikat, zaman, hayal ve rüya gibi kavram...
27/11/2025

-İran Mânâgera Sineması
-Yazar: İpek ŞENGÜL

inema, ortaya çıktığı günden bu yana hakikat, zaman, hayal ve rüya gibi kavramlarla derin bir ilişki içinde olmuştur. Sinemanın görsel bir sanat olarak öznel deneyimleri ve gerçekliğin ötesine geçen kavramları ifade etme kapasitesi, onu hakikatin sorgulandığı bir mecra haline getirmiştir. Bu bağlamda, sinema tarihinin farklı dönemlerinde farklı coğrafyalar tarafından benimsenen sanatsal ve felsefi yaklaşımlar, bu temel kavramların çeşitli boyutlarını ortaya koymuştur. İran Sineması, bu kavramların sanatsal ve felsefi boyutlarını incelemekiçin oldukça zengin bir tarihsel ve kültürel bağlama sahiptir. 1979 İran İslam Devrimi öncesi ve sonrası dönemler, İran Sineması’nda önemli kırılma noktaları oluşturmuştur. 1979 Devrimi öncesi dönemde İran Sineması; daha seküler, bireysel ve evrensel temaları işlerken, devrim sonrası dönemde İslamî değerlerin ve Şii düşüncesinin etkisiyle yeniden şekillendirilmeye çalışılmıştır. Bu dönüşüm, İran Sineması’nın anlatısal, tematik ve estetik özelliklerinde belirgin bir şekilde gözlemlenmektedir. 1979 Devrimi sonrası dönemde ortaya çıkan ve “Mânâgera” olarak tanımlanan sinema, İran Sineması’nda; hakikat, hayal, rüya, ahiret, şeytan, melekler ve cinler, insanın olağanüstü güçleri, gaybi yardımlar, insanın değişim ve dönüşümü ile tasavvufî temaların yoğun bir şekilde işlendiği bir sinema olarak dikkat çekmektedir. Bu sinema anlayışı, bireyin manevi yolculuğunu ve hakikat arayışını esas alarak bunu sinema sanatında yeni bir ifade biçimi olarak gerçekleştirmeyi amaçlamaktadır. Bu çalışma, İran Sineması’nın tarihsel bağlamını ve Mânâgera Sineması’nın 1979 Devrimi sonrası dönemdeki gelişimini ele almayı amaçlamaktadır.

Address

Hacı Bayram Mahallesi Boyacılar Sk. No: 14/1 Ulus-Altındağ
Ankara

Opening Hours

Monday 09:00 - 18:00
Tuesday 09:00 - 18:00
Wednesday 09:00 - 18:00
Thursday 09:00 - 18:00
Friday 09:00 - 18:00
Saturday 09:00 - 18:00

Telephone

+903123100860

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when FCR Yayın posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Share

Category