La Kitap

22/10/2025

Anadolu coğrafyası, jeostratejik ve jeopolitik konumu ile geçmişten günümüze önemli bir bölge olma özelliğini her daim korumuştur. Bu sebeple birçok kültüre ve topluma ev sahipliği yapmış, çok katmanlı tarihsel etkileşim süreçlerine uğramıştır.
Bölgenin tarihsel mirası; coğrafya ile ilişkili birçok milletin, devletin ve kültürün etkileşiminden oluşan, karmaşık süreçleri içermektedir. Tarihsel uzun dönemler içerisinde oluşan kültürel kaynaşmayı, net çizgilerle ayrıştırmak oldukça zordur.
Hatti, Akad, Asur, Luvi, Hitit, Frig, Anadolu Klasik Antik Çağ krallıkları, Büyük İskender yönetimi, Roma, Selçuklu, Osmanlı ve nihayetinde modern Türkiye Cumhuriyeti, Anadolu tarihi ve medeniyetlerinin ayrılmaz bir parçasıdır. Anadolu (Anatolia) ismi Latincedir ve “güneşin doğduğu yer” anlamına gelmektedir. Roma (Bizans) döneminde “uzak idari bölge” anlamında da kullanılmıştır.
Bu coğrafyayı yurt edinen ve kalıcı olarak bölgeye yerleşen Türkler de Anadolu (Anatolia) ismini benimsemiş ve kullanmıştır. Batılılar tarafından bazı dönemlerde bölgeye Asia Minör (Küçük Asya) gibi isimler de verilmiştir. Ancak Anadolu ismi, Türklerle birlikte kalıcı olarak tarihe geçmiştir.
Anadolu’da ilk uygarlık izlerine; Orta, Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde rastlanmaktadır. Bu kadim bölgeler, Mezopotamya coğrafyası ile doğrudan ilintilidir. Yakın zamanlarda arkeolojik keşiflere konu olan Göbekli Tepe ve Karahan Tepe gibi buluntular, coğrafyanın tarihsel geçmişini daha da derinleştirmektedir
Modern Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti olan Ankara’yı (Ankyra) kuran Kelt/Galatlar ise kuşkusuz bu sürecin en önemli aktörlerindendir. Orta Anadolu Bölgesinde kurdukları şehirleri, sosyal yaşamları, kültürleri ve bıraktıkları ile Anadolu mirasına olan katkıları asla göz ardı edilemez.

20/10/2025

Kış geldi... Sağlıklı bir kış geçirmek, kendinizi ve sevdiklerinizi kışın hastalıklarından en doğal yoldqn korumak için Derdin Devası Tabiat'ı okumalısınız...

19/10/2025

Bazı kitaplar büyük şeyler anlatmak yerine bir yaraya temas eder. "Yaralı Zarafet" incinmenin zayıflık değil, belki de insan olmanın en sahici biçimi olduğunu hatırlatan, düşünceyle duygunun el sıkıştığı bir yolculuk. Her biri bir aforizma boyutunda, ama yüzlerce duygunun derinliğinde ilerleyen cümleler; kırılmayı, yalnızlığı, aşkı, unutmayı ve hatırlamayı sezgilerle kurcalıyor.
 
Murat Batmankaya, okuru düşünmenin karanlık, ama ışıksız olmayan sokaklarında gezdiriyor. Donald Winnicott’tan Judith Butler’a, Simone Weil’den Roland Barthes’a uzanan bir metinsel evrende, her satır bir iç sesin yankısına dönüşüyor. Her kırık, bir anlam taşıyor; her çatlak, ışığı içeri davet ediyor.
“Çocuğun elinden uçup giden bir balona gülümseyerek bakmak…” İşte bu, kitabın özü: neşenin içindeki hüzün, zarafetin içindeki yara, eksikliğin içindeki bütünlük.
 
"Yaralı Zarafet", aforizma ile deneme arasına yerleşmiş; edebiyatla psikolojiyi, felsefeyle sezgiyi harmanlayan, çoğul bir iç konuşma. Kırılganlığın yükünü değil, zenginliğini anlatıyor. Okuyanı sarsmak için değil, usulca eğip içeriye davet etmek için yazılmış bir kitap.

19/10/2025

17/10/2025

Nesibe Gök yazdı: Böyle geri dönüşler almak harika bir duygu...

“…Merhaba hocam.. Bu kitap bir çağrı gibi. Okura değil, içimizdeki dinleyene sesleniyor. Çünkü anlatılan her cümle kelimeden çok sır taşıyor. “Ha” harflerin en sessizi ama sizin kaleminizle o sessizlik hakikatin yankısına dönüşmüş. İmam Cafer es-Sadık’ı yalnızca tarihsel bir bilge olarak değil, bilincin derinliklerinde yankılanan bir frekans olarak anlatmışsınız. Hz. Ali’nin a.s , İmam Cafer as Sadık’ın a.s anlatımları, Ebul Hattab’ın dualarına eşlik ediyor, okurken zamanda ve mekanda yolculuğun tarifsiz ve sırlarla dolu deneyimini bizzat hissediyorum. “Ha”nın her sayfasında, batınla zahirin sınırı incelip bilgiyle marifet birbirine karışıyor. Okur artık sadece okumuyor hatırlamaya başlıyor. Sizin anlatımınız öğreten bir dil olmayı aşıp uyanmaya davet eden bir rehber gibi.. Satırlar arasında akıl yerini sezgiye, öğrenme yerini tanıklığa bırakmış. İmam’ın bilgeliği burada bir öğretiden ziyade bir hal, bir varoluş titreşimi, bir hatırlayışın eşiği. “Ha” bu halin sembolü.. yaratılışın nefesi ile insanın içsel yankısının birleştiği ince bir çizgi. Bu kitap, kaleminizle değil kalbinizle yazılmış ve insan okurken gözyaşlarına hakim olamıyor.. Çünkü her satır bir kavrayış değil, bir diriliş anı gibi. Ve belki de asıl mucize şuradadır: Cafer as-Sadık Ha, bilgiyle dolu bir kitap olmasına rağmen, sonunda insanı bilgiye değil tevazuya götürüyor. Okudukça azaldığını, azaldıkça genişlediğini hissediyor insan. “Ha” harfinin sade çizgisi, kâinatın en derin sırrına açılan bir kapıya dönüşmüş: Kendini bilmek.”
Okudukça öğrendiğimi sandım, ama her sayfada biraz daha unuttum. En sonunda anladım ki bilgi değil halmiş asıl hikmet. Ha’nın sessizliğinde bunu duydum hocam.. yüreğinize sağlık siz hep yazın, biz hep okuyalım... ❤️

La Kitap Yayınları hayatınızda bir fark yaratır...

16/10/2025

“Savaş böyledir Bünyamin,” dedi Mehmet, “Savaşın ahlâkı yoktur, hangi haklı nedene dayanırsa dayansın, zafer bir saniye bile sürse, yenenler yenilenlere o bir saniyede her türlü haksızlığı yaparlar. Savaşın kimyası; hangi inanç uğruna savaşılırsa savaşılsın, vicdanı yok kılar. Oysa vicdandır insanı adaletli kılan.

Yastığımda Çakır Dikenleri & Ahmet Tahsin

15/10/2025

Baba Kali, Kureyşan Ocağı’na mensup Kızılbelli bir Baba’ydı (Alevi Dedesi) ve Fem köyünün de muhtarıydı. Aynı zamanda Fem köyünde ilk defa okul açan bir aydınlanmacı ve bir hak ve adalet savunucusuydu. Şah Hüseyin Beyler, köylülerin topraklarını zorla ellerinden alarak onları köleleştirmeye çalışıyordu. Bu zorbalığa karşı çıkan köylülerin lideri ise Baba Kali’ydi. Bundan dolayı da Şah Hüseyin Beyler tarafından ortadan kaldırılması gerekiyordu. Onun yaşam öyküsü, haksızlıklara karşı duran, adaletin peşinde koşan bir halk kahramanının destanıdır. Baba Kali’nin bundan altmış altı yıl önce akıtılan kanı, halkın gözünde Karamusan’dan Kerbela’ya uzanan bir direnişin sembolü oldu.
Bu kitap, Baba Kali’nin, cinayete yol açan fikirlerini, bu fikir doğrultusunda verdiği mücadeleyi anlamak, anlamlandırmak ve gelecek nesillere aktarmak için hazırlanmıştır.

11/10/2025

Davet...