Sosyalist Nusayriler

Sosyalist Nusayriler Contact information, map and directions, contact form, opening hours, services, ratings, photos, videos and announcements from Sosyalist Nusayriler, Media/News Company, Antakya.

Halk, Hâk ve Hakikat İçin
Onurlu,Adil,Eşit ve Özgür Bir Yaşam İçin

Dünya Barışı ve Halkların Kardeşliği İçin
Düşünceye Özgürlük ve İnanca Saygı İçin

Avukatsız,yetim,öksüz Arap Alevileri(Nusayriler) kaynağından doğru şekilde anlatmak için
💕Burdayız 🌹💕

17/04/2025

Bir avukatın "hukuk" döngüsü

📍13 Kasım 2017

Selçuk Kozağaçlı, “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla tutuklandı.

📍14 Eylül 2018

İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada Kozağaçlı hakkında tahliye kararı verildi.

📍17 Eylül 2018

İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi, savcılığın itirazını kabul etti ve Kozağaçlı’nın yeniden tutuklanmasına karar verdi.

📍16 Nisan 2025

Kozağaçlı, 8 yıldır tutuklu olduğu Silivri'deki Marmara Cezaevi'nden akşam saatlerinde tahliye edildi.

📍17 Nisan 2025

İnfaz hakimliği savcılığın itirazını kabul ederek Kozağaçlı'nın "koşullu salıverme kararının kaldırılmasına" karar verdi. Kozağaçlı, yeniden Marmara Cezaevi’ne gönderildi.

17/04/2025

Özgür Özel'den Yusuf Tekin'e:

"Türkiye'nin en başarılı evlatlarını içeri atacaksın, ellerinde balta var diyeceksin. Onların elinde balta yok ama, MEB'in başında bir kazma var, kazma!"

17/04/2025

BM duyurdu: Gazze'de 2 milyondan fazla kişi tutsak kalmış durumda

Bir"LEŞ"miş Milletler ne güne duruyor?
Ne boka yarıyorsunuz?
İsrail'in, ABD'nin tetikçiliğini avukatlığını yapmak dışında....

17/04/2025

Kronik hastalığı olan gencecik bir öğrenci, Esila Ayık, günlerdir hukuka aykırı bir biçimde cezaevinde.

Avukatı durumunu şöyle ifade etmiş;
“Hâlâ idrarında köpük ve kan var. Cezaevinde ilk altı gün ilaçları verilmediği için hastalığı ilerlemiş vaziyette.”

TV’lere çıkıp çıkıp bağımsız ve tarafsız yargı türküsü çığırırken bir yandan da “tutuklular devletimize emanet” diye açıklama yapanlara sormak gerekir;

Sahi bu gencecik kadın hangi devletin tutuklusu?!

Gençlerin özgürlüklerini, geleceklerini çaldığınız yetmedi şimdi de doğrudan sağlıklarına mı göz dikiyorsunuz?

Esila Ayık’ı derhal serbest bırakın!

17/04/2025

Sırrı Süreyya Önder, aşılması en zor görünen engeli arkada bıraktı. Hekimlerinden yeniden hayata tırmanışını sürdürdüğünü işittikten sonra hep birlikte derin bir nefes alabiliriz. “Hayati tehlike sürüyor” ama hayat da sürüyor. Sırrı hep hayati tehlike altında yaşaya gelmiş olduğundan, bedeninin onu taşımaya devam edeceğine inanmamız yalnızca bir avuntudan ibaret sayılmamalı.

Onu tanıdığım kadarıyla -kendisinden başka hiç kimsenin bir çiçek dürbününden farksız bu ruhu tam manasıyla tanıyabileceğini sanmam- Sırrı’nın yalnızca kendisi için ve yalnızca kendi başına yapacağını hayal ettiği asıl şey, unutulmaz filmlerin yönetmeni olmaktı. Bunun önündeki tek ama, aşmasına imkân olmayan en büyük engel icrasına talip olduğu toplumsal misyondu: “Barış kuruculuğu!”

Bu, bütün çatışkıların arasına girmek, karşılıklı ateşlenen silahların önüne kendini koymak, savaşın bütün halleri ve araçlarının -şiddetin, hilenin, yalanın, iki yüzlülüğün, kan içiciliğin- da menzilinde olmak, ama bunu telef olmadan yapması için hepsiyle arasındaki mesafeyi koruyacağı yörüngelerde hareket etmek; bütün hasımlarla görüşebilir kalmak, görüşülebilirliği sürdürmek için hasımlarının kanını içmeye ahd etmiş olanların onun “öbür taraf”la ilişkilerine hep bir kuşku merceğinin arkasından baktıklarını bilmek ama bilmezden gelmek … ve daha pek çok şey demekti -hepsi zaman, emek, enerji, iç sızısı, kahır ve pek az neşe ve sevgi demek olan pek çok şey.

Sırrı’nın, bireysel “barış kurucu”nun yaşadığı hayatla, olmak istediği şey arasındaki engelin aşılmazlığını ne zaman idrak etmiş olabildiğini ya da bunu tam olarak idrak hiç etmiş olup olmadığını kendisine soracak zamanım olmadı ama, bir yer ve bir zaman gelip, yaşamdan türettiği kurmacaları filme çekeceği bir hayatı yaşayamayacaksa, yetenekleri, deneyimi, aklı ve sezgilerini yaşadığı hayatı, tek yönetmeninin kendisi olduğu bir başyapıta döndürmeye karar vermiş olduğunu düşüne geldim.

Onu kaybetme ihtimalinin belirdiği andan bugüne geçen üç güne baktığımda, Sırrı’nın elinin değdiği, sözünün ulaştığı, çatışırlarken aralarına girmiş olduğu herkesin başyapıtında kendilerine biçtiği rolü oynamak üzere kameraların önünden geçip gittiklerini görüp onun unutulmaz bir film yönetmeni sıfatını ilk kez gerçekten hak ettiğini düşünüyorum. Sinema olarak sinema filmi çekebildiği hiçbir dönemde, pratikte bir başyapıt ortaya koymanın önündeki maddi ve manevi engelleri tam olarak aşma fırsatı bulamamıştı ama son on beş yılda kendi kendisini tayin ettiği “barış kuruculuk” pratiğini, sahnesi bütün ülke, oyuncuları devletin başındakilerden, öksüz bir Kürt çocuğa kadar herkes olan bir panoramik başyapıta dönüştürdüğünü teslim etmemiz gerekir.

Bunun sırrı, Sırrı Süreyya Önder’in yaşam kamerasını koyduğu yerde, kamerasının herkesle herkesin arasında olmasında, kimsenin bu epik filmde kendisi için seçtiği role bir sınır getirmemesinde: “İçeride veya dışarıda son terörist de bertaraf edilene kadar” insan öldürme vaadini dilinden eksik etmeyen Cumhurbaşkanı’ndan, karıncayı inciteceğini bile düşünemeyeceğiniz şarkıcıya, on beş yılın on beşinde de Sırrı’nın inandığı, onun kimliğinin bileşeni olan her şeyi barış dahil karalamaktan ar etmemiş her çeşit medya sahiplerinden, Sırrı’nın sımsıkı tutunduğu barış hayali gerçekleştiğinde ulaşmak istedikleri tek kişisel hayalleri babalarının mezarından başka bir şey olmayan gözaltında kaybedilmiş devrimcilerin oğulları ve kızlarına; eşitlik ve adalet uğruna mücadele eden sendikacılardan, popülarite meraklısı lümpen sermayedarlara; tüm ömrünü komünizmi “her gördüğü yerde ezme”ye vermiş ve şimdi “beka” derdiyle Sırrı’nın ipine sarılmış kadim milliyetçilerden, ömrü komünizme giden yolun taşlarını döşemekle geçmiş ve geçecek enternasyonalist devrimcilere ve daha nicelerine, hiçbiri Sırrı’nın eserinin -yani yaşamı ve mücadelesinin- değerinden kuşku duymuyor ve hepsi rollerini gönenerek üstleniyor ve hakkını veriyorsa, tarihte eşi kaydedilmemiş bir başyapıtla karşı karşıya olduğumuza ne şüphe.

Ama her şey karşılıklı, şimdi bir başyapıt meydana getirme işi Sırrı’nın hekimlerinde. Umuyoruz ki, onlar bu onarılması neredeyse imkânsızlaşmış kalbi oya gibi işleyerek kendi başyapıtlarını -biyolojik olarak yeniden inşa edilmiş Sırrı Süreyya Önder’i- sevdiklerine iade edecekler. Sonra sıra başyapıtın montajına gelecek…

-Ertuğrul Kürkçü-

17/04/2025

Rok alındı hemen bırakıldı
Selçuk Kozağaçlı bırakıldı hemen geri alındı

Adalet işte böyle bir şey; iktidarın fahişesi....

17/04/2025

Aleviler Osmanlı arşivlerinde “zındık”, “mülhid”, “fitneci” diye kayıtlıdır.
Cumhuriyet arşivlerinde “sakıncalı”, “tehlikeli unsur”.
2025’in Ortadoğu’sunda ise "rejim artığı" , “potansiyel düşman”. olarak!

1514: Yavuz Sultan Selim, "fitne" bahanesiyle 40.000 Alevi'yi kılıçtan geçiriyor.
Yıl 1550'ler: Kanuni döneminde binlerce Alevi yakılıyor, köyleri haritadan siliniyor.
Yıl 1600’ler: “Kızılbaş isyanı” bahanesiyle Anadolu’da yüzlerce Alevi topluluğu sürgün ediliyor.
Yıl 2025: Suriye sahilinde,kırsal da Alevi köyleri yakılıp,yıkılıyor insanlar katlediliyor kadınlara tecavüz ediliyor,satılıyor ve bu sadece “Nusayri” oldukları için!

Tarihler değişiyor ama zihniyet aynı kalıyor:
Alevi olmak hâlâ hedefte olmak demek!

500 yıldır devam eden bu sistematik nefretin adı sadece "mezhepçilik" değil: Bu açık bir soykırım zinciridir. Osmanlı’dan bugüne uzanan bu karanlık gelenek hâlâ yaşıyor. Dili değişti, aktörleri değişti ama özünde tek şey var: Alevi'yi susturmak, yok saymak, yok etmek.
Velhasıl Yavuz’un kılıcı neyse, bugün Suriyede selefilerin kurşunu, kılıcı, bıçağı o!
Osmanlı'nın “Kızılbaşları temizleyin” fermanı neyse,
bugün sosyal medyada yayılan nefret söylemleri o!

Bu coğrafyada Alevi olmak sadece inanç meselesi değil,
aynı zamanda bir hafıza meselesidir.
Siz unuttuk sanıyorsunuz.
Ama biz, masumların asıldığı ağaçları,
yakıldığı ocakları, atıldığı kuyuları
çocukların diri diri toprağa gömüldüğü dağ köylerini unutmuyoruz!

Bugün Lazkiye’de, Tartusta öldürülen Alevi çocuk,
dün Maraş’ta, Dersim’de, Sivas’ta yananlarla aynı soyadını taşıyor:
Mazlum.

Ve Aleviler her dönem aynı soruyla yüzleşti:
“Senin mezhebin ne?”
O sorunun cevabı hep aynıydı:
İnsanım. Adilim. Boyun eğmem.

İşte bu sebeple dili, ırkı ne olursa olsun yolu birdir bugün Suriye'de sahilin demografik yapısını değiştireceğiz ve alevi varlığına son vereceğiz hayalini kuranların yarın hüsrana uğradığını hepberaber izleyeceğiz

Ve unutmayalım!
Bugün susarsak, yarın aynı toprağa biz de gömülürüz!

Bu coğrafyada Alevi olmanın tarihi, bir direnişin tarihidir.

Unutma,susma - susarsan sıra sana da gelir!

العلويون في الأرشيف العثماني مسجلون كـ "زنادقة"، "ملحدين"، و"مثيري فتنة".
وفي أرشيف الجمهورية كـ "عناصر خطيرة" و"غير موثوق بهم".
أما في شرق الأوسط لعام 2025، فهم "بقايا النظام" و"أعداء محتملون"!

1514: السلطان سليم الأول يذبح 40,000 علوي بحجة "الفتنة".
في خمسينيات القرن السادس عشر: في عهد سليمان القانوني، يُحرق الآلاف من العلويين وتُمحى قراهم من الخريطة.
القرن السابع عشر: تُنفى مئات المجتمعات العلوية في الأناضول بحجة "ثورات القزلباش".
2025: في الساحل السوري، تُحرق القرى العلوية الريفية وتُدمر، يُقتل الناس، تُغتصب النساء وتُباع فقط لأنهم "نصيريون"!

التواريخ تتغير، لكن العقلية تبقى كما هي:
أن تكون علويًا ما زال يعني أن تكون هدفًا!

هذا الكره المنهجي المستمر منذ 500 عام ليس مجرد "طائفية":
بل هو سلسلة إبادة جماعية صريحة.
هذا التقليد المظلم الممتد من الدولة العثمانية إلى اليوم ما زال حيًا.
تغيرت لغته، تغيرت وجوه منفذيه، لكن جوهره واحد:
إسكات العلوي، تجاهله، أو القضاء عليه.

فكما أن سيف "ياووز" (سليم الأول) هو ذاته،
فاليوم في سوريا، رصاص وسكاكين السلفيين هي ذاتها!
وكما أن "أوامر تطهير القزلباش" العثمانية كانت،
فخطابات الكراهية المنتشرة اليوم على وسائل التواصل الاجتماعي هي نفسها!

أن تكون علويًا في هذه الجغرافيا ليس مجرد مسألة عقيدة،
بل هو أيضًا مسألة ذاكرة.

تظنون أننا نسينا.
لكننا لم ننسَ الأشجار التي شُنق فيها الأبرياء،
ولا المواقد التي أُحرقت،
ولا الآبار التي أُلقوا فيها،
ولا قرى الجبال التي دُفن فيها الأطفال أحياء!

الطفل العلوي الذي يُقتل اليوم في اللاذقية أو طرطوس،
هو من نسل أولئك الذين أُحرقوا في مرعش، ديرسم، وسيفاس.
اسم العائلة واحد: مظلوم.

وكان العلويون دائمًا يواجهون السؤال ذاته:
"ما مذهبك؟"
وكان الجواب دائمًا واحدًا:
"أنا إنسان. أنا عادل. لا أنحني."

ولهذا السبب، مهما كانت لغتهم أو عرقهم،
فطريقهم واحد أولئك الذين يحلمون اليوم بتغيير التركيبة السكانية على الساحل السوري وإنهاء الوجود العلوي،
غدًا سنرى جميعًا خيبة أملهم.

ولا ننسى!
إذا صمتنا اليوم، فغدًا سندفن في نفس التراب!

تاريخ العلوي في هذه الجغرافيا، هو تاريخ مقاومة.

لا تنسَ، لا تصمت – إن صمت، سيأتي الدور عليك!

17/04/2025

Hatay’ın Samandağ ilçesine bağlı Mağaracık ve Hıdırbey mahallelerinde kamulaştırılan tarım arazilerine iş makineleri girdi.

Arazide zeytin ve narenciye ağaçları var. İş makinalarıyla ağaçlar söküldü.

Arazileri kamulaştırılan vatandaşlar, kendilerine herhangi bir bilgilendirme yapılmadan başlatılan çalışmalara tepki gösterdi.

17/04/2025

Tarkan mezarlık çıkışında taziyeleri tek tek kabul etti...

SANATÇI Tarkan Tevetoğlu’nun annesi Neşe Tevetoğlu (68) son yolculuğuna uğurlandı. Tevetoğlu'nun cenazesi sabah saatlerinde Maltepe Cumhuriyet Camii’ne getirildi. Cenaze töreni öncesinde camiye sanat camiasından birçok isim çelenk gönderdi. Taziyeleri kabul eden sanatçı Tarkan'ı yakınları ve sevenleri cenaze töreni boyunca yalnız bırakmadı.Neşe Tevetoğlu'nun cenazesi öğle namazına müteakip kılınan cenaze namazının ardından Maltepe Mezarlığı'nda toprağa verildi.Gazetecilere açıklamalarda bulunan Tarkan, "Çok teşekkürler desteğiniz için "diye konuştu.

🥀Başın Sağolsun Tarkan🥀

17/04/2025


Sırrı Süreyya Önder'in tedavi gördüğü hastaneden açıklama: "Genel olarak tedavilerimize iyi yanıt vermektedir. Sistemik ve metabolik parametreleri düzeliyor. Süreç uzun, bekleyeceğiz. Yoğun bakım süreci devam ediyor"

17/04/2025

Lütfü Savaş durmuyor... Olağanüstü kurultayın iptali için de başvurdu...
Efsane başkan diye ömrümüzü yediniz
Şimdi alın başınıza çalın
Siz musallat ettiniz bunu başımıza

17/04/2025

Selçuk Kozağaçlı Yeniden Tutuklandı
ÇHD’den Baro Önüne Çağrı..
Zaten tahliyesine inanmamıştım
Paylaşacaktım vazgeçtim
Ki haklı çıktım

Address

Antakya

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Sosyalist Nusayriler posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Share