09/11/2025
Erhan Yırcalı yazdı SIZLAYAN KALPLER
YAZAR: SEVGİ ATAŞ
Sevgi Ataş, yeni romanında insan kalbinin en kırılgan yanlarına ayna tutuyor.
09. Kasım. 2025 Pazar günü, yazar Sevgi Ataş, yeni romanı “Sızlayan Kalpler’i” tanıtmak için okurları ve dostlarıyla bir araya geldi. Sade ama anlamlı bir buluşmaydı bu. Abartıdan uzak, samimi bir ortamda gerçekleşen tanıtım, yazarın edebiyata bakışını da yansıtıyordu aslında: gösterişsiz, derin ve içten.
Bir Hayatın İçinden Doğan Kalem
Sevgi Ataş, Gaziantep doğumlu bir yazar. Çocukluğunu ve gençliğini memleketinde geçirdi. Anadolu'nun gelenekleriyle, aile sıcaklığı ile yoğrulmuş bir çevrede büyüdü. Bu kültürel birikim, onun yazı diline de doğal bir derinlik kazandırdı.
Ataş, edebiyata yalnızca bir uğraş olarak değil, bir yaşam biçimi olarak yaklaşıyor. Yazmak, onun için bir tür iç hesaplaşma, hem kendini hem insanı anlama çabası.
Eserlerinde Gerçek Hayatın İzleri: Kitapları
*Arpa Boyu – Gündelik hayatın küçük ama anlamlı öykülerinden oluşan bir derleme.
*Emiko – İç dünyasında yolunu kaybeden bir kadının yeniden doğma çabası.
*Reset – Hayatın dönüm noktasında yeniden başlama cesaretini konu alıyor.
*Berna – Kadının kimlik arayışını ve toplumsal kalıplarla mücadelesini anlatıyor.
*Akrebin Ucundaki Kadın– Dünyanın insana kalmadığını mesafe kat ettikçe anladığını anlatıyor..
Her kitabında insanın iç dünyasına yönelen, dışarıdan çok içeriyi anlatan bir üslup dikkat çekiyor. Ataş, karakterlerini ne tamamen iyi ne tamamen kötü olarak çizer. Onları hayatın içinden seçer ve onları eksikleriyle, pişmanlıklarıyla, umutlarıyla bir bütün olarak ele alır.
Yeni Kitabı: Sızlayan Kalpler
Yeni roman Sızlayan Kalpler, yazarın bu çizgisini daha da derinleştiriyor.
Kitap, görünürde basit insan hikâyeleri üzerinden ilerliyor ama alt metinde güçlü bir duygusal çözümleme var. Ataş, kalbin en derin köşelerinde saklanan sızıları anlatıyor; konuşulmayan duyguları, söylenmemiş cümleleri ve bastırılmış özlemleri.
Roman boyunca “sızlayan” kalpler yalnızca aşkın değil, dostluğun, aile bağlarının ve hayal kırıklıklarının da sembolü hâline geliyor.
Ataş, süslü bir dil kullanmıyor; kelimeleri sade ama etkili. Bu sadelik, okurda yapay bir etki yerine samimi bir yakınlık oluşturuyor. Onun cümleleri okuru yormaz, sessizce içine işler.
Okurken bazen bir satırda kendinizi bulursunuz, bazen hiç tanımadığınız bir karakterin yaşadıkları sizi rahatsız eder çünkü o karakterde kendi geçmişinizden bir iz vardır.
Edebiyata Dair Bir Duruş
Sevgi Ataş’ın yazarlığında dikkat çeken bir diğer yön, duyguyu sömürü aracı hâline getirmemesi.
O, acıyı süslemiyor, gözyaşını romantikleştirmiyor.
Tam tersine, hayatın içindeki sade gerçekliği olduğu gibi aktarıyor.
Bu tutum, onu popüler duygusallıktan uzaklaştırıyor ama edebiyatın özüyle buluşturuyor.
Ataş’ın yazıları, özellikle kadın okurlar arasında büyük yankı buluyor. Çünkü anlattıkları, çoğu zaman kadınların sessizce yaşadığı ama dile getiremediği duygularla örtüşüyor.
Fakat onun eserleri sadece kadınlara değil, insan olmanın ağırlığını hisseden herkese hitap ediyor.
Bir Yazarın Sessiz Gücü
Edebiyat dünyasında romanları ile önemli bir yere sahip olan Sevgi Ataş, sessiz ama kararlı bir kalemle ilerliyor.
Yazdıkça büyüyor, büyüdükçe sadeleşiyor.
Sızlayan Kalpler, bence yazarın olgunluk dönemi eseri olarak değerlendirilebilir.
Hem dil hem konu açısından daha derin, daha ölçülü, daha bilinçli bir anlatım hâkim.
Ataş bu kitapla bir kez daha gösteriyor ki, büyük edebiyat gürültüyle değil, sessizlikle de var olabilir.
Sevgi Ataş’ın edebiyatında gürültü yok, bağıran cümleler yok.
Ama her kitabında yankısı uzun süren bir iç ses var.
Sızlayan Kalpler, işte o sesin en duru hâli.
Okurken insanın kendi içindeki kırılganlıkları ile yüzleştiği, bitirdiğinde ise bir sessizliğe daldığı bir roman.
Belki de hepimizin kalbinde, az ya da çok, bir sızı var.
Sevgi Ataş sadece onu hatırlatıyor.
Yani kalbin, hâlâ atıyor olduğunu.