Duru Creative Yazılım ve Danışmanlık Hizmetleri

15/11/2025

26/08/2025

Google’ın algoritmalarına göre içerik üretmek ayrı bir ustalık, okuyucunun kalbini kazanmak bambaşka bir meziyet. Cevap aslında bu iki gücün kesişiminde yatıyor. Hadi haberimize bir göz at ve konuyla ilgili düşüncelerini bizlerle paylaşmayı unutma! 😊👇

Bize dair merak ettiklerin varsa: www.durucreative.com 'da seni bekliyoruz! 🥰

- SEO mu? İçerik Mi? -
"Tek Kanatla Uçamazsınız"

Dijital dünyada öne çıkmak isteyen markaların ve içerik üreticilerinin aklındaki en büyük sorulardan biri şudur: “Disiplinli SEO mu daha önemli, yoksa kaliteli içerik mi?”

Aslında bu sorunun tek taraflı bir cevabı yok. Çünkü arama motorlarının gelişen algoritmaları ve kullanıcıların beklentileri bize gösteriyor ki, gerçek başarı bu iki gücün kesişiminde ortaya çıkıyor.

1. Disiplinli SEO: Görünürlüğün Omurgası

SEO (Arama Motoru Optimizasyonu), içeriğin bulunabilirliğini sağlayan temel araçtır. Doğru anahtar kelimeler, site içi teknik düzenlemeler, backlink stratejileri, mobil uyumluluk ve kullanıcı deneyimi gibi faktörler bir web sitesinin arama motorlarında üst sıralara çıkmasında hayati rol oynar. Yani SEO olmadan en iyi içerik bile, kimse tarafından görülmeyebilir.

2. İçerik: Güvenin ve Değerin Kaynağı

Öte yandan SEO’nun üzerine oturduğu yapı, içeriğin ta kendisidir. Kullanıcıya bir değer sunmayan, sorularına cevap vermeyen, özgün olmayan içerikler, ne kadar güçlü SEO teknikleri uygulanırsa uygulansın uzun vadede kaybolur. Google’ın güncel algoritmaları da bunu destekler nitelikte: Değerli içerik, sahici ve otoriter bir dille üretildiğinde doğal olarak öne çıkar.

Disiplinli SEO olmadan içerik, uçsuz bucaksız bir denizde kaybolur. İçerik olmadan ise SEO, boş bir iskelet gibi kalır. Dijital başarı, iki kanadın birlikte çalışmasıyla mümkündür.
Haberimizin devamı için blog sayfamıza bekliyoruz!

21/08/2025

Artık en çok bağıranlar değil; doğru zamanda, doğru yerde, anlamlı anlar tasarlayanlar kazanıyor. Artık kimse yalnızca “satın almak” istemiyor, tüketici bir şeyin parçası olmak istiyor... Hadi haberimize bir göz at ve konuyla ilgili düşüncelerini bizlerle paylaşmayı unutma! 😊👇

Bize dair merak ettiklerin varsa: www.durucreative.com 'da seni bekliyoruz! 🥰

- Deneyim Pazarlaması -
"Klasik Yaklaşımları Bırakma Vakti"

Bugünün gelişen dünyasında alışveriş kavramının farklı bir yere evrildiği bir gerçek. Sürekli maruz kaldığımız dijital içerikler arasında "solarak tarihe karışacak" gözüyle bakılan fiziksel mağazalar artık yalnızca alışveriş yapılan yerler değil; ilham alınan, hikayeler dinlenen ve bağ kurulan deneyim merkezleri.

Deneyim Pazarlaması; marka hikayesini anlatma ile işlem odaklı eylemi stratejik bir şekilde buluşturan yeni bir yaklaşım. Bu yaklaşım, yaratıcılığı dönüşümle bir araya getiriyor; perakendeciyi yalnızca bir “dağıtım noktası” olmaktan çıkarıp, tüketici için bir “varış noktası”na dönüştürüyor.

Günümüz tüketicisi sınırsız seçenekle karşı karşıya. Ancak iyi düşünülmüş, dikkat çekici bir deneyimle karşılaştığında duruyor. Onu yakalayan, sürükleyen ve kişiselleştirilmiş bir etkileşim, markayı rakiplerinden ayıran en önemli faktör haline geliyor.

Bu etkileşim her zaman göz alıcı teknolojiler eşliğinde olmak zorunda değil. Bazen sezgisel bir mağaza düzeni, dijital rafların özenle kurgulanması ya da keşfi kolaylaştıran ufak ama etkili dokunuşlar, yolculuğu bambaşka bir seviyeye taşıyabiliyor. Büyüyen dijital dünyada yer alan mağazalar yok olmuyor sadece dönüşüm geçiriyor ve kişiselleştirilmiş deneyimler sunan markalar tüketici için ilhamın ve aksiyonun aynı anda yaşandığı değerli merkezlere dönüşüyor.

06/08/2025

“Yapay zeka bir yandan hayatlarımızı kolaylaştırıyor, diğer yandan etik, gizlilik ve istihdam gibi konularda önemli sorular doğuruyor. Heyecan ve endişe arasında gidip gelen bir toplumsal bilinçle karşı karşıyayız.” (Sidar Gedik)

Hadi haberimize bir göz at ve düşüncelerini bizlerle paylaşmayı unutma! 😊👇

Bize dair merak ettiklerin varsa: www.durucreative.com 'da seni bekliyoruz! 🥰

İnsan mı yapay zeka mı?
- Bilinmezlik Can Sıkıyor -

Ipsos’un “Global Trendler” ve “Gündeme Dair” araştırmaları, dünya genelinde ve Türkiye’de yapay zekaya yönelik çelişkili duyguları çarpıcı verilerle ortaya koyuyor.

Ipsos’un 30 ülkede gerçekleştirdiği araştırmaya göre bireylerin %71’i teknolojiyi sorun çözmede kilit bir araç olarak görürken, %57’si teknolojik gelişmelerin “hayatlarını mahvettiğini” düşünüyor. Bu karşıtlık, özellikle yapay zekaya yönelik derin çelişkiyi gözler önüne seriyor…

- Her 10 kişiden 6’sı yapay zekânın yapabileceklerinden korkuyor

Türkiye’de yapay zeka kullanımı geçtiğimiz yıla kıyasla iki katına çıktı. 2023’te üretken yapay zekayı kullandığını belirtenlerin oranı %12 iken bu oran 2025’te %23’e yükselmiş durumda. Her iki kişiden biri yapay zekayı bir fırsat olarak görürken, %44’lük bir kesim hâlâ tehdit algısı taşıyor.

- Coğrafya duyguyu belirliyor

Ipsos’un küresel verileri, ülkelerin yapay zekaya yaklaşımında kültürel farklılıkları da gözler önüne seriyor. Örneğin; ABD, İngiltere, Kanada gibi ülkelerde endişe düzeyi heyecanın oldukça üzerinde. Avrupa’da daha temkinli bir denge varken, Güneydoğu Asya ülkelerinde belirgin bir heyecan gözlemleniyor. Japonya ise hem heyecan hem endişe düzeyi açısından nötr bir tablo çiziyor. Türkiye ise daha umutlu ve heyecanlı ülkeler arasında yer alıyor.


Yazının devamı için blog sayfamıza bekliyoruz...

23/07/2025

Toplum ünlü isimlerden yetenekleri kadar, duyarlılıklarını da görünür kılmalarını bekliyor. Sessizlik artık bir tutum değil, tavır eksikliği olarak kodlanıyor. Hadi haberimize bir göz at ve konuyla ilgili düşüncelerini bizlerle paylaşmayı unutma! 😊👇

Bize dair merak ettiklerin varsa: www.durucreative.com 'da seni bekliyoruz! 🥰

- Cancel Culture Yükselişi -
"Toplum, Ünlülerden Duyarlılık Bekliyor"

Büyük bir hayran kitlesine sahip olan ünlüler ve influencerlar camiası son dönemlerde duyarlılık adına birçok sınavdan geçiyor. Toplum ünlü isimlerden yetenekleri kadar, duyarlılıklarını da görmek istiyor. "Cancel Culture" (İptal Kültürü) yaygınlaşması ile birlikte tıpkı markalar gibi ünlü isimler de konuştuklarından ve hatta sustuklarından sorumlular artık. Sosyal medya, bireylerin sesini duyurabildiği demokratik bir alan olmanın ötesine geçerek, zaman zaman bir “mahkeme salonuna” dönüşüyor. Özellikle tanınmış kişilerin toplumsal olaylara verdiği tepkiler, geniş kitleler nezdinde sembolik anlamlar taşıyor ve daha da önemlisi daha geniş kitlelere ulaşım imkanı sunuyor. Bu imkanını kullanmayan isimlerse “yargılanmaktan” kaçamıyor…

Marketing Türkiye adına XSIGHTS Research & Consultacy’nin 2025’in Mayıs ayında gerçekleştirdiği “Linç Kültürü Araştırması”na Türkiye'yi temsilen katılan 18-64 yaş aralığında 500 kişi; toplumun, linç kültürüne de kırmızı bir çizgi çektiğini gözler önüne seriyor…

Araştırmanın sonuçlarından anlaşılacağı üzere toplumun %82’si ünlü isimlerin toplumsal olaylara duyarlılık göstermesini bekliyor, %74’ü ise sessiz kalan ünlülere tepki gösteriyor.

Toplum, ünlülerin yalnızca sahne ya da ekranla sınırlı kalmayıp, çocuk hakları, ekonomik eşitsizlik ve gençlerin geleceği gibi alanlarda da sesini yükseltmesini istiyor. Haluk Levent’in temsilde zirvede yer alması, samimiyetle sürdürülen toplumsal katkının nasıl güçlü bir karşılık bulduğunu ortaya koyuyor.


Haberin devamına blog sayfamızdan ulaşabilirsiniz.