09/12/2025
tercan türkmen, şiirlerinde insanın iç dünyasındaki sessiz yaraları, kayıpları ve yüzleşmeleri sade ama derin bir dille anlatır. “suskundur aşk konuşmaz / ölümün kıyısında büyütür kendini…” dizeleriyle suskunluğun içinde yankılanan bir yalnızlığa dokunurken, ustalıkla tasvir ettiği ölüm, çoğu kez bir kabulleniş biçimi olarak ortaya çıkar. bu kabullenişin oluşturduğu izler ise okuyucuya bırakılmıştır: “bir
çukurum kenarına gelmişsindir / artık tüm korkuların tebessüm olur dudaklarında…” dizelerinde korkudan eser yoktur.
cesaretin kokusu çoğu zaman şiiri ele geçirir. “bir yağmur oluyorum / bu şehrin üstüne yağıyorum…” dizelerindeki gibi. türkmen’in şiirlerinde yaşam ve ölüm birbirine karışır, acı bile bir tür dinginliğe dönüşür. aşk ise hem oldukça yıkıcı hem de muazzam derecede büyüleyicidir: “gözlerin ölümüne yol açacak biliyorum / bir sabah olacak / ansızın olacak…” dizeleri, hem hazin hem de estetik bir güç olarak sunulur okuyucuya.
türkmen'in aşk tasviri, sığlıklarda değil sırda saklıdır; hem tesirli hem de büyüleyici bir sırdır. okuru kendi iç sesine yönlendiren şiirleriyle okuyucularını varoluşun sessiz yüzüne doğru götürür. türkmen’in şiirleri, “tüm acılarımı evcilleştirilmiştim bẹn…” dizesinde görüldüğü üzere cesaretin ve hayata tutunan umudun maviliğini hissettirir.
mavi
ölümcül hasretlik
işte
yaşamak sana!
şimdi yayında!