29/07/2025                                                                            
                                    
                                                                            
                                            Koşamıyorsan yürü, yürüyemiyorsan emekle.
Ama asla olduğun yerde sayıklama.
Hareket berekettir; bir kere yapmak, bin kere düşünmekten iyidir.
Hayatta insanı en çok tüketen, ruhunu kemiren şey, hiçbir şey yapmadan oturmaktır. 
İnsanlar, olanları ve olabilecekleri o kadar çok düşünür ki eylem felcine kapılır. 
Hiçbir şeye başlayamaz, başlasa sürdüremez, hiçbir işin sonunu getiremez. Bu, gerçekten iğrenç bir lanet.
Peki, insan çalışmadan, üretmeden ne yapacak? Bu düşünce bile harekete geçmek için yeter.
İnsan bu dünyaya geldiğinde en büyük laneti neydi? 
Çalışmak. 
Emek vermediğin, hareket etmediğin, bir şeylerle meşgul olmadığın her an, şeytanlar yanında gezinmeye başlar. 
Zihnini vesveselerle doldurur; korkuya, kaygıya, hüzne sürükler. Ya geçmişe dair pişmanlık ve özlem ya da geleceğe dair korku ve endişe pompalar.
Bu metaforu bir kenara bırakırsak, boş durduğunda beynin seni yine de meşgul etmek ister. 
Ama tembel bir çöp tenekesi gibi çalışan beynin seni nasıl oyalayacak?
Yapay hazlarla, saçma sapan düşüncelerle.
Hemen önüne bir dizi, film, YouTube videosu, sosyal medya akışı ya da fast food şöleni serer.
Bu döngüyü fark etmelisin.
Karakterinin iplerini eline almalısın. 
Eğer sen iradenle karakterini yönlendirmezsen, karakterin iradeni ele geçirir.
Kendi meşguliyetlerini kendin yarat. 
Savsaklamaya başladığını hissettiğinde, bunu fark et ve beynini otomatik pilottan manuale çek. 
Kendi isteğinle hareket et.
Farkındalıkla yaşa.
Çünkü farkında olmadığın hiçbir şeyi düzeltemezsin.
Anahtar = Öz Farkındalık 
 ̇zli̇