11/09/2025
Siz hiç bir sokak köpeği tarafından evinize bırakıldınız mı? Ben çok bırakıldım. 20’li yaşlarımda Eskişehir merkezde geceleri evime dönerken, polis yoktu o sokaklarda, birileri “bırakalım mı, tanışalım mı?” diye yanıma yanaşırken hiçbiri tarafından korunmadım. Köpek arkadaşlarım vardı.
Kadın-çocuk şiddetini-istismarını sıradanlaştırmayı köpekleri öldürerek çözüm bulmaktan ayıran bir şey yok. Mağdur her durumda yok sayılıyor, güçlü olan-fail olan sorumluluk almaktan kaçıyor; kadınlara inanmayı reddediyor, onları görünmez kılmak istiyor, suçu mağdurun üzerine yıkıyor ya da sokak köpeklerini kısırlaştırmayı ‘masraflı’ bulduğu için uygulamıyor. Haklı değil güçlü haklıdır çünkü.
Hayvanı öldürmek de, kadını susturmak da, muhalifi hapse atmak da aynı sistematik şiddetin ürünü. Eğer politik propaganda sizi korkutarak-kutuplaştırarak hayvan düşmanı yaptıysa, sokak köpeği gördüğünüzde tiksinerek bakıyorsanız onlara, kurumların almadığı sorumluluğun cezasını masum hayvanlara kesmeyi normal buluyorsanız, sokakta köpek sevenlere itperest diyorsanız eğer; korkarım her türlü iktidarın her türlü tahakkümünü meşru kılacak potansiyele sahipsiniz. Benden güçlü olanda tahakküm kurma arzum varsa, benden güçlü olan da bende kurabilir, tüm bu ilişkiler meşrudur; altına imza attığınız şey budur.
Taciz anılarımı düşünüyordum da, bir süredir sokakta her gördüğümde gözlerimi dolduran köpek dostlarımı hatırladım, polisler değil köpekler korudu beni. O arada bir kısım polisi suyun içine biber gazı koymak keyiflendiriyordu, tüm toplum için zararlı olanlar yerine iktidara zeval verenleri cezalandırıyorlardı hırsla, kadınların özgürlüğünden korkuluyordu, mağdurlar suçlanıyordu, köpekler öldürülüyordu. Küçücük bir azınlık yağını balını yerken bu sistemin, kalanlar farklı şekillerde ezilip duruyordu. Köpekler eylemlerde biber gazı yiyor, iktidarın koruyamadıklarını evine bırakıyor ve birilerinin canı istediği için hayatları çalınıyordu. Muhteşem bir manzara 👏🏼