Kalkedon Yayınları

Kalkedon Yayınları Contact information, map and directions, contact form, opening hours, services, ratings, photos, videos and announcements from Kalkedon Yayınları, Publisher, Fatih.

Eser Adı: SİNTROFOİ - Yunanistan’da Komünizm Rüyası: Yunanistan Komünist Partisi (KKE) Tarihi  (1918-1949)Yazar: DR. NİK...
10/06/2025

Eser Adı: SİNTROFOİ - Yunanistan’da Komünizm Rüyası: Yunanistan Komünist Partisi (KKE) Tarihi (1918-1949)
Yazar: DR. NİKOLAOS STELYA

Elinizde tuttuğunuz kitap, Yunanistan'da sosyalist akımın filizlenişiyle büyümesini modern Yunanistan devletinin doğuşu ve gelişimi ışığında irdeliyor. 19. yüzyıl başlarından itibaren Yunanistan'ın karmaşık siyasi, sosyal ve ekonomik dönüşümünü inceleyen “Sintrofoi”, Fransız İhtilâli'nin etkisiyle şekillenen bağımsızlık mücadelesinden başlayarak, Osmanlı İmparatorluğu'nun çözülüşü sürecinde ortaya çıkan milliyetçilik fikirlerle, 19. Yüzyılın ikinci yarısında Yunanistan Krallığı topraklarında ilk sosyalist akımların ortaya çıkışını merceği altına alıyor.
Yazar, özellikle 20. yüzyılın başlarında yaşanan toplumsal değişimleri, iktisadî krizleri ve uluslararası ilişkileri de göz önüne alarak, Yunanistan'ın iç dinamiklerini kavraması için okuyucuya genel bir çerçeve sunuyor.
"Sintrofoi", Birinci Dünya Savaşı'nın sonlarına doğru Yunanistan'da sendikal hareketle ilk sosyalist siyasî oluşumun ortaya çıkışını ayrıntıları ile inceliyor. Yunanistan'ın kendine özgü şartlarında şekillenen komünist hareket Balkanlar özelinde, sol akımlar açısından çok önemli bir "başlığı" teşkil edecekti.
Kitapta ayrıca II. Dünya Savaşı sonrası dönemde yaşanan direniş hareketleri, İç Savaş dönemi ve Soğuk Savaş koşullarında ülkenin siyasî kimliğinin nasıl şekillendiği ayrıntılı bir şekilde ele alınıyor. Yazar, Yunanistan Komünist Partisi'nin tarihsel rolüne ve Yunanistan Demokratik Ordusu'nun mücadelesine özel bir önem vererek, dönemin olaylarını çok boyutlu bir perspektiften değerlendiriyor.
Bu kapsamlı tarih çalışması, sadece Yunanistan'ın değil, tüm Balkanlar'ın modern tarihini anlamak isteyen okuyucular için bir kaynak niteliğinde. Detaylı arşiv araştırmalarına dayanan kitap, dönemin anahtar olaylarını ve aktörlerini özenle belgeleyerek, okuyucuya olayların farklı yönlerini görme imkânı sunuyor.

Eser Adı: GÖBEKLİ TEPE  Üçüncü Kitap Güneşi Yutan Yengeç, Himera’nın Dönüşü ve Bakire Kızlar TepesiYazar: Cemal ÖzçelikK...
10/06/2025

Eser Adı: GÖBEKLİ TEPE Üçüncü Kitap
Güneşi Yutan Yengeç, Himera’nın Dönüşü ve Bakire Kızlar Tepesi
Yazar: Cemal Özçelik

Kitap dizimizin üçüncüsüyle tekrar bir aradayız. Bu arada kazılarla ilgili çok yeni gelişmeler oldu. Harran civarındaki tepelerde yapılan kazılar aracılığıyla ilginç ve zengin verilere ulaşıldı. Bu, bizim Göbekli Tepe/Girê Mirazan ile başlayan ve diğer tepelerle devam eden araştırmalarımızı daha sağlam bir temele oturtacak bir ortam yarattı. Henüz istenen gerekli tüm veri ve bilgilere ulaşamamıza rağmen Epipaleolitik ve Neolitik devirlerde bu yörede yaşayan insan toplumlarının dinsel, düşünsel ve sosyal yapıları hakkında daha çok fikir sahibi olduk.
Elinizdeki bu Üçüncü Kitapta özellikle kazılarda ortaya çıkan yeni arkeolojik verileri esas alarak bazı değerlendirmelerde bulunup, uygun sonuçlar çıkartmaya çalıştım. Daha önceleri sansasyonel bir biçimde ön planda olan merkez, Göbekli Tepe/Girê Mirazan iken; son kazılarla birlikte Karahan Tepe/Girê Keçlê, fantastik tapınak yapıları ve kült eserleriyle fark atarak öne geçti. Ben her ne kadar bir kompleks halinde tüm tepelerdeki gelişmeleri birbirleriyle bağlantılı ve iç içe örülmüş halde ele alsam da, Üçüncü Kitapta Karahan Tepe/Girê Keçlê üzerinde de duracağım.

Eser Adı: Kamu Diplomasisi SözlüğüYazarlar: Emrah Aydemir - Oğuz GünerKüresel ve diyalojik bir ruhla uygulandığında, kam...
10/06/2025

Eser Adı: Kamu Diplomasisi Sözlüğü
Yazarlar: Emrah Aydemir - Oğuz Güner

Küresel ve diyalojik bir ruhla uygulandığında, kamu diplomasisi hükümetler arası ilişkilerin bürokratik yönlerine hem tamamlayıcı hem de düzeltici bir katkı sağlayabilir. Kültürler ve medeniyetler arasında diyalog için yenilikçi bir araç işlevi görebilir; devletler arasında barışçıl bir birlikte yaşamaya katkıda bulunabilir ve küresel gerilim dönemlerinde halklar arasında köprüler kurabilir. Elinizdeki bu kitap, kamu diplomasisinin çoğu zaman yeterince takdir edilmeyen potansiyeline dair farkındalığın artmasına yardımcı olacaktır.
Hans Köchler, Professor of Philosophy, President of the International Progress Organization, Vienna

Kamu Diplomasisi Sözlüğü, kamu diplomasisi alanında çalışan uygulayıcılar ve öğrenciler için faydalı bir başvuru kaynağıdır. Kamu diplomasisi, yabancı kitlelere ulaşmanın ve onları geliştirme çabasının önemini kavrayan destekleyici bir kamuoyu oluşturmayı gerektirir. Diplomasinin diğer alanlarında olduğu gibi, burada da anlam açısından hassasiyet büyük önem taşır. Bu sözlük, bu sürece katkı sağlayacaktır.
Philip Seib, Professor Emeritus of Journalism and Public Diplomacy, University of Southern California

Kamu Diplomasisi Sözlüğü, kamu diplomasisinin karmaşık alanında yol almak isteyen uygulayıcılar ve öğrenciler için değerli bir kaynaktır. Yabancı kamuoyuyla etkili bir şekilde iletişim kurmak, bu tür dışa dönük çabaların stratejik önemini kavrayan, iyi bilgilendirilmiş bir iç kamuoyu oluşturmayı gerektirir. Diplomasinin tüm alanlarında olduğu gibi, dilde açıklık ve hassasiyet hayati önem taşır —ve bu eser de bu çabaya anlamlı bir katkı sunmaktadır.
Yasushi Watanabe, Professor of Public Diplomacy, Keio University

Emrah Aydemir ve Oğuz Güner’in Kamu Diplomasisi Sözlüğü, savaş ve barış konularındaki hayati kamuoyu tartışmalarına açıklık ve kesinlik kazandırmaktadır. Bu başvuru kaynağı, hem profesyonel diplomatlardan hem de duyarlı vatandaşlar ve akademisyenlerden oluşan geniş bir kesime fayda sağlayacaktır.
Wilson P. Dizard III, Economist, Author, and Journalist, Washington, DC

21/03/2025
Eser Adı: Tarih Öncesi Dönemlerden Günümüzeİnsan Emeğinin Tarihi“Dünyada İşler Nasıl Yürüyor?”Yazar: Paul CockshottTürkç...
04/03/2025

Eser Adı: Tarih Öncesi Dönemlerden Günümüze
İnsan Emeğinin Tarihi
“Dünyada İşler Nasıl Yürüyor?”
Yazar: Paul Cockshott
Türkçesi: B. Murat Eyrik ve Melisa Kaleli
Orijinal Adı: HOW THE WORLD WORKS -THE STORY OF HUMAN LABOR FROM PREHISTORY TO THE MODERN DAY

Sayfa Sayısı: 384
ISBN No: 978-605-7942-70-8
Çıkış Tarihi: 02.03.2025

Elinizdeki kitabın kapsamı tarih öncesi dönemlerden gelecekteki fosil yakıt sonrası dönemlere uzanmayı hedefleyen oldukça geniş bir süreyi kapsamaktadır.
Bu kitabı yazmamın ana nedeni tarihin materyalist teorisi hakkında yakın zamanda yapılmış bir sunumun veya çalışmanın bulunmamasıdır. Her ne kadar elinizdeki bir tarih kitabı olmasa da içeriği itibarıyla tarihimizin gerçekleştiği sürede yaşanmış olan ardışık ekonomik ve sosyal formlardan oluşmuştur. Kitabımda öncülüğünü Adam Smith ve Karl Marx’ın yaptığı, tarihin, insanların içinde hayatta kalabilmek ve varoluşlarını sürdürebilmek amacıyla uğraş verdiği ardışık formlar tarafından yapılandırılmış olduğu görüşlerinin izinden gittiğimi söyleyebilirim. Çalışmada bu materyalist tarih görüşüne nesiller boyunca katkıda bulunan ekonomistlerin, sosyal teorisyenlerin ve tarihçilerin çalışmalarından yararlandım ve uzman olmayan okuyucuları düşünerek ulaştıkları sonuçları özetleme yolunu tercih ettim.
Yaptığım değerlendirmelerde bazı geniş tanımlı konular yer almaktadır, bunlar: insan üretimlerinin teknoloji, sosyal yönetim ve emeğin bölüşümüyle olan etkileşim ve ilişkileridir. Bölüm 2’de ise avcılıktan çiftçiliğe geçiş sırasında insan topluluğunun yaşadığı büyük değişimi incelemeye çalıştım. Bu geçişin modern araştırmalara göre ne kolay ne de kısa sürede faydaları görülen bir süreç olmadığını ve gerçek sorunun bu değişimin neden gerçekleştiğinin anlaşılması olduğunu göreceğiz. Ancak değişimin bir kez gerçekleşmesi sonrası ulaşılabilir hale gelen yeni gıda kaynaklarının nüfus yoğunluğunda kayda değer bir artışa neden olduğunu ve ortaya çıkan göçler ve kolonileşme süreçlerinin günümüzde kullandığımız lisanlara kadar uzanan izler bıraktığını söyleyebiliriz.
Arkeolojik çalışmalar ilk tarım topluluklarının eşitlikçi yapıya sahip olduğunu gösteriyor olsa da klasik medeniyet dönemiyle beraber bu eşitlikçi düzenin çöktüğünü görüyoruz. Küçük adımlarla gelişse de nihai olarak özgürlüğün yerini köleliğin aldığını izleyebiliyoruz. Kölelerin satışlar için mal fazlası üretime zorlanmasıyla uluslararası ticaret, para ve bankacılık sistemlerinin geliştiği ve yükseldiği görülmektedir. Bölüm 3’te köleliğe dayalı ekonomilerin içyapıları, pazarları ve üretim süreçleriyle birlikte pazarların kısıtlı oluşunun ve insan emeğinin hoyrat bir müsriflikle kullanımının nasıl olup da ekonomik durgunlukla neticelendiğinin açıklaması yapılmıştır.
Paranın icat edilmesinin nedeninin köleliğe dayalı ekonomiler olduğu da göz önüne alınarak Bölüm 3 içeriğinde malların fiyatlandırmasının üretimlerinde harcanan emekle nispi olarak uyumlu olması gerekliliğini öneren, fiyatlandırmada klasik teorinin detaylı açıklaması yapılmıştır. Süreç içinde klasik teorinin çoğu sosyal bilimler öğrencisine öğretilen arz-talep teorisinden bilimsel olarak üstün olduğunun açıklamasını da yapmaya çalıştım.
Köleliğe dayanan ekonomilerin dünyanın farklı bölgelerinde değişik zamanlarda yükseliş gösterdiği görülse de sonunda yerlerini çiftçi/köylü ekonomilerine bıraktıkları görülmektedir. Bahse konu aile çiftliklerini göreceli olarak kendine yeterli olarak nitelendirebiliyor olsak da bunların toprak sahipleri veya askeri sınıfın sömürüsü ve tahakkümü altında olduklarını söyleyebiliriz. Bölüm 4’te de bu tür ekonomilerin temel üretim süreçleri, köylülerin maruz kaldıkları sömürünün derecesi ve söz konusu ekonomik modelin genel anlamdaki verimliliği incelenmiştir. Bu bölümün ana hedefinin feodal toplulukların modern kapitalizmle kıyaslandığında ziyadesiyle verimsiz ve mantığa aykırı olduğu yönündeki ön yargılı görüşe karşıt bir zemin oluşturmak olduğunu söyleyebilirim.
Günümüzde dünyanın büyük bölümü kapitalist ekonomik sistem içinde yaşamını sürdürmektedir. Kitabımızın en uzun kısmı olan Bölüm 5’te ise kapitalizmin nasıl işlediği anlatılmaktadır. Bu bölümde kapitalist sistemde fiyatların, özel sektör firmalarının mevcudiyetiyle bağlantılı olarak malların üretimlerinde oluşan ücret maliyetinin ya da maliyet artı kâr marjının üzerinde bir fiyatla satılacağı yönündeki klasik teoriyle uyumlu bir şekilde oluştuğu okuyucuya aktarılmak istenmiştir. Yine bu bölümde makinelerin gelişimiyle güçlenen ve gelişen teknolojinin nihai olarak bu makinelere sahip olanların yeni baskın sınıf halini almalarına neden olduğu incelenmektedir. Bu bölümün oldukça büyük bir kısmı teknoloji, karlılık ve gerçek ücretler arasındaki etkileşimin açıklanmasına ayrılmıştır. İlgili bölümde göstermeye çalışılan daha özgür ve iyi ödeme alan iş gücünün teknoloji açısından daha hızlı bir gelişim sürecini sağlıyor olmasıdır.
Bölüm 5’te kapsamlı olarak işlenen bir diğer konu da kapitalizmin nüfus artışı ve aile yapısıyla olan etkileşimidir. Erken dönem ve geç dönem kapitalist toplumlar birbirinden büyük oranda farklı demografik özellikler barındırmaktadır. On dokuzuncu yüzyılın başlarında görülen nüfus patlamasının özellikle Avrupalı yerleşimci koloniciliğinin işaret fişeğini oluşturduğu söylenebilir. Günümüzdeyse buna taban tabana zıt olarak gelişmiş kapitalist ülkelerin kendi iş güçlerini zar zor geliştirebildikleri görülmektedir. Söz konusu bu değişim de kronik olarak azalmış kâr marjlarına ve yatırımlarda durgunluğa neden olmaktadır. Bu durum da kapitalizm için varoluşsal bir krizin habercisi gibi görünmektedir.
Oldukça ihtilaflı olarak değerlendirdiğim bir diğer konu ise 21. yüzyıl başlarının son derece hızlı gerçekleşen teknolojik gelişmelere tanıklık etmekten uzak oluşu ve bu tür ilerlemelerin hızının 20. yüzyılla karşılaştırıldığında kayda değer şekilde yavaşlamış olmasıdır. Teknolojik gelişmelerde görülen söz konusu bu yavaşlama da kapitalizmin altın çağını geride bıraktığı anlamına gelmektedir.
Sosyalist ekonomiler yüzyıla yakın süredir kapitalizme bir alternatif olarak varlıklarını sürdürmektedir. Bölüm 6’da sosyalizmin temel yapısı üzerinde durulmuştur. Bu yapının anlatımına teknolojiyle başlamayı tercih ettim. Bunu sosyalist dönüşümün bir ayağı olarak görülen yoğun ve çok bol olarak varlığından bahsetmemiz gereken elektrik kullanımı izledi. Yine sosyal dönüşümün diğer ayağı olarak doğum oranları, ölüm oranları ve aile yapılarıyla incelediğimiz ve gördüğümüz insanlar Bölüm 6 alt Bölüm 3’te kapsamlı bir şekilde incelenmiştir.
Kapitalist ekonomilerde yatırım yapılabilmesi için gereken artı değer özel sektör kârlılığına bağlı iken sosyalist sistemde ise ürünün tüketici ve yatırım malları arasında yapılan planlı bölüşümüne bağlıdır. Bu durumu klasik Marksist terminolojiyle ifade edecek olursak sosyalist ekonomilerin arz fazlası ürünün çıkarımı için tarihsel açıdan kendine özgü bir mekanizmaya sahip olduğunu söyleyebiliriz. Söz konusu bu mekanizmanın 1970’ler öncesi dönemde SSCB’nin (Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği) ulaştığı çok hızlı büyüme oranlarının ve hemen sonrasından başlayarak Çin’in günümüze kadar gerçekleştirdiği büyüme oranlarının altında yatan etmen olduğunu söyleyebiliriz. Bölüm 6.5’te 1920’lerde Feldman tarafından geliştirilen temel sosyalist büyüme teorisi ele alınmakta ve takip eden elli yıl boyunca erişilen noktaların kapsamlı bir açıklaması yapılmaktadır. Batı dünyasının kapsamlı olarak takdir etmeyi ihmal ettiği ana nokta SSCB’nin kitle tüketim ürünleri üretiminde gösterdiği üstün başarıdır. Bu durumda sorgulanması gereken gerçekten de fazla üretim söz konusuysa sürekli olarak yaşandığı izlenimi olan kısıtlamaların nedeninin ne olduğudur.
Nihai olarak irdelenmesi gereken Sovyetlerin tüketici pazarını nasıl idare ettiği yanında temel olarak tüketici malları söz konusu olduğunda hâlihazırda bu tür bir pazarın varlığını sürdürme nedeni olmalıdır. Bölümün ilerleyen kısımlarında sosyalist ekonomilerin para tutma nedenleri ve “değer yasası” olarak bilinen Marksist terimden kaçınmalarının mümkün olmaması konuları incelenmiştir. Bölüm Avrupa’nın sosyalist ülkelerinin çözülme ve dağılmalarına neden olan sürecin incelenmesiyle sonlanmaktadır.
Çalışmayı gelecekteki ekonomiler üzerine bir bölümle sonuçlandırmayı seçtim. Çalışmada karbonsuz ekonomiye geçişin yol açacağı kısıtlamaları inceledim. Burada ortaya çıkardığım ana soru gelecekteki ekonomilerin komünist ekonomiler olup olmayacağı ve komünizmin dayanak olarak kullandığı bazı teknik temellerin var olup olmadığıydı. Dolayısıyla bu bölümün oldukça spekülatif olduğunu söyleyebilirim.

Paul Cockshott

Eser Adı: Karadenize Akan Düşler – Şiirler Maniler Türküler – Karadeniz GökkuşağıAli Mahir AbdikSayfa Sayısı:264Renkli B...
18/11/2024

Eser Adı: Karadenize Akan Düşler – Şiirler Maniler Türküler – Karadeniz Gökkuşağı
Ali Mahir Abdik

Sayfa Sayısı:264
Renkli Baskı
Cilt: Ciltli
Kitap Boyutları: 16x24 cm

Lazlar, Mosinekler, Tibarenler ve Megrellerle birlikte Yahudi, Rum, Ermeni ve Gürcüler de Karadeniz coğrafyasının kardeş halklarıdırlar. Türkler gibi onlar da bu yurdun eşit sahibidirler. Bölgenin benliğine asırların çektiği derin çizgilerden tanıdığımız, farklı kültürlerin ortak vatanı olarak alıyoruz Karadeniz soyadını.
Bizim Karadeniz tutkumuz asla kimseyi reddetmeye cevaz vermez. Karadeniz terimini taşıdığı coğrafî çerçeveye sığdırmak gibi bir arızalı bakışımız yok.
Medeniyetler beşiği Anadoluda boy veren bütün tarihsel ekinin ortak sahipleriyiz. Doğduğu topraklara ayağı basmayan kimse, emeklemekten yürümeye geçemez. Dünyanın evrensel değerlerine kendini katamayanların bu kâinatta kültürel renkler cümbüşünü terennüm etme, içselleştirme şansları ne yazıktır ki yok. Karadenizin yeşili, alı, moru ve mavisi olmadan Gökkuşağı kendi renklerini
tamamlayabilir mi?
Karadenizin binlerce yıllık tarihsel derinliklerinde saklı hazinelerimizi gün ışığına çıkartmak, bölgeyi bir meta gibi kullanan, tüketen, kötü örnekleri yineleyip duran, para gözlü cambazların kültür bankamıza sunacağı maalesef hiçbir değer yok. Mozaiğimizin bütün renklerinin buluşacağı ortak mutfağımıza ciddî eserler taşımayı, ortak yaşamımızın vazgeçilmez görevi addedenlere bin selâm olsun.
----------
Ali Mahir Abdik. Of doğumlu. 12 Eylül'ün yurt dışına savurduğu on binlerden biri.
10 yaşında yatılı öğretmen okulu serüveniyle köyünden ayrılmış. İlkokul öğretmenliği, okuduğu şehrin Aşkale ve Horasan İlçelerinin en yüksek köylerinde başlamış. 1980 yılına dek görevde kalmış. Ardından görevine son verilmiş.
12 Eylül soruşturma kapsamında, Halk Gecelerinde çalıp söylediği eserleri ve bazı yazmaları yüzünden meşhur maddeler üzerinden yargılanma süreci başlamış. 1981 yılında Almanya& #39;ya göçmüş. Sosyal Pedagog ve Türkçe Anadili Öğretmeni olarak 25 yıl kesintisiz çalışıp emekli olmuş. Ülkeden edindiği ve Almanya'da da sürdürdüğü şiir ve müzik uğraşıları yanısıra, politik yazılar, roman denemeleri hayatına eşlik etmiş.
Yazar çocuğu olduğu Karadeniz'in Mâni kültürünü, halk şiirinin farklı türleriyle kararak farklı sentezlere ulaşmayı deniyor. Mânilere Deyiş, Semah, Taşlama, Güzelleme ve Özdeyişler söyletiyor. Bestelenmiş, Karadeniz ağırlıklı 22 Eser kitapta yer alıyor. Ayrıca çeşitli halk şiiri formatında bestelenmeye uygun şiirler var.

MEDYA OKURYAZARLIĞITürler, İzleyici ve ÇözümlemeEditör: İlker ErdoğanYazarlar: Mutlu Binark - Fırat Tufan - Ürün Yıldıra...
13/06/2024

MEDYA OKURYAZARLIĞI
Türler, İzleyici ve Çözümleme

Editör: İlker Erdoğan
Yazarlar: Mutlu Binark - Fırat Tufan - Ürün Yıldıran Önk - N. Aysun Akıncı Yüksel - İlker Erdoğan - Gülin Terek Ünal - Sevda Ünal - Tuğrul Çomu - M. Nur Erdem - Günseli Bayraktutan

Medya Okuryazarlığı: Türler, İzleyici ve Çözümleme başlıklı bu kitap, medya türü ve medya türüne özgü metinler bağlamında, izleyicinin tüketim sürecine odaklanmaktadır. İzleyicinin medya metinlerini çözümlerken, bir başka ifadeyle, deşifre ederken ihtiyaç duyacağı stratejileri belirlemekte ve yol haritasını çizmektedir. Bu kitabın önceliği ve amacı, medya okuryazarlarına ya da medya okuryazarlığı eğitimi alan insanlara medya okuryazarlığı becerisi kazandırmaktır. Bu nedenle, kitap bölümleri, izleyicinin medya türünden ve medya türüne özgü metinlerden hem nasıl faydalanabileceğine hem de nasıl korunabileceğine dair detaylara odaklanmaktadır. Faydalanma ve korunma sürecinde bilgi ve beceriler ön plandadır. Kitap bölümleri, medya türleri özelinde, medya okuryazarlığına ilişkin ülkelerin ve kurumların uygulamalarına, bir başka ifadeyle, yaptıklarına ya da yapmadıklarına odaklanmamaktadır. Türkiye’de ve dünya çapında gerçekleştirilmiş araştırmaların bulgularına ve istatistiklere yer vermemektedir.

Kitabın izleyici merkezli konsepti dikkate alındığında, asıl amaç, izleyici (çocuk, genç, orta yaşlı ya da yaşlı), medya türleri özelinde, medyayı nasıl kullanmalı, medyayı kullanırken nelere dikkat etmeli, medyadan nasıl faydalanmalı, medyadan nasıl korunmalı, bunu nasıl öğrenmeli, medya içeriğini; görsel, işitsel, yazılı materyal, söylem, eylem ve etik bağlamında nasıl çözümlemeli ya da deşifre etmeli? sorularına yanıt verebilmek, bir başka ifadeyle, izleyici için bir rehber oluşturabilmektir. Kitap bölümleri, medya, podcast, televizyon, film, haber, sosyal medya, yeni medya, dijital medya, reklam ve dijital oyun alt başlıkları altında bu sorulara yanıt vermektedir. Bu kitabın hedef kitlesini oluşturan okurlar yalnızca akademisyenler ve entelektüeller değildir. Asıl hedef kitle, öğrenciler, öğretmenler ve ebeveynlerdir.

Address

Fatih

Opening Hours

Monday 10:00 - 18:00
Tuesday 10:00 - 18:00
Wednesday 10:00 - 18:00
Thursday 10:00 - 18:00
Friday 10:00 - 18:00

Website

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Kalkedon Yayınları posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Business

Send a message to Kalkedon Yayınları:

Share

Category