19/05/2025
YENİ BASKISI ÇIKTI...
Hikmet Sosyolojisi / Prof. Mustafa Tekin
https://www.manayayinlari.com/kitap/hikmet-sosyolojisi-150
Sosyal bilimler ve özelde sosyolojinin içinde yaşadığımız dünyada etkinliği ve rolünün bir şekilde yükseldiğini söyleyebiliriz. Her ne kadar postmodern çağın bilgi, bilim ve bunların imkanlarına dair yeni tartışmaları, evrensellik ve yasa fikrine getirdiği itirazlar ve rezervler sosyoloji ve sosyal bilimlerin imkanına dair kimi olumsuz düşünceleri ortaya çıkarmışsa da, sosyoloji ve sosyal bilim anlayışlarına dair değişim, dönüşümler, bilhassa sosyal bilimsel düşüncelerin gündelik hayat, siyaset, toplum ve kültür stratejilerini belirleme noktasında katettiği yol göz önüne alındığında, sosyoloji ve sosyal bilimlerin öneminin arttığı şeklindeki argüman destek bulmaktadır.
Sosyolojinin ideolojik karakteri burada, daha çok Batı toplumlarının diğerleri üzerinde hegemonya kurmasının manivelası olarak da işlemektedir. Nitekim Amerikan sosyolojisi bilhassa bunun bariz örneklerini bize vermektedir. Bu ideolojik karakterinin ötesinde, Batı dünyasının Ortaçağ ve modern dünya arasında yaşadığı ikilem, Ortaçağ’dan modern dünyaya geçme sancıları ve nihayetinde “din” merkezli tartışmalar bir çok konuda olduğu gibi sosyal bilimler ve sosyoloji gibi bilimlerde de farklı krizleri görünür kılmıştır. Dolayısıyla bilimin modern anlamda oluşmasından, bir bilim olarak Batı’da sosyoloji, Tabii ve sosyal bilimler alanındaki gelişmelere kadar, bu kriz farklı yansımalarını bize faş etmektedir. Nihayetinde “insan merkezli bir evren” tasarımına geçiş, Ortaçağ’ın varlık ve epistemolojisinden kopuş, yeni durumun temel zihniyetini oluşturmuş; ancak bir dizi yeni sorun da üretmiştir.
Bu bağlamda sosyoloji ve sosyal bilimler, hem Batı’da hem de Batı dışında bir eleştiri ve tartışmanın konusu olmuştur. Sosyolojinin krizine dair bu tartışmalar, farklı önerileri de beraberinde getirmiştir. Batı’da “açıklama” taraftarlarının karşısında “anlama”cı yaklaşım, etnometodoloji, sembolik etkileşimcilik gibi kuram ve öneriler, özellikle din başta olmak üzere birçok kriz alanlarını halletmek üzere devreye sokulmuşlardır. En son sosyal bilimlerde postmodern yaklaşım ile kanaatimizce kriz daha da derinleşmiştir.
“İslam sosyolojisi” başlığı altında gelişen tartışmalar da, hem bir kritik hem de bir öneri niteliği taşımıştır. Aslında kendi içerisinde bir süreklilik ve düzenlilik taşımayan İslam sosyolojisi, Müslüman dünyada ve toplumlarda sosyolojinin imkanlarına dair farklı sözler söylemeye çalışmıştır. Fakat hem İslam dünyasının tarihsel ve aktüel anlamda sosyolojik olarak okunmasına hem de onu önceleyen bir başka tartışmaya ihtiyaç vardır. O da, sosyolojinin içeriği ve felsefesine dairdir. “Hikmet Sosyolojisi “de işte bu ihtiyacı karşılamaya yönelik bir çabadır. Dolayısıyla bu çalışmanın konusunu, hem Batılı sosyolojinin bir eleştirisi, hem de “Hikmet” temelinde bir sosyolojinin inşası anlamında “Hikmet Sosyolojisi” oluşturacaktır.