Liberal Gazetesi

Liberal Gazetesi Liberal Gazetesi

Bursa sahillerinde ‘Mavi Bayrak’ dalgalanıyorBursa’nın sahil kenti kimliğini daha fazla öne çıkarmak için çalışmalarına ...
12/07/2025

Bursa sahillerinde ‘Mavi Bayrak’ dalgalanıyor

Bursa’nın sahil kenti kimliğini daha fazla öne çıkarmak için çalışmalarına devam eden Büyükşehir Belediyesi, yüksek kalite göstergesi olan ‘Mavi Bayrak’a sahip olan İznik İnciraltı Halk Plajı, Karacabey Kurşunlu Halk Plajı ve Karacabey Malkara Halk Plajı’nda 2025 yılında da gerekli kriterleri yerine getirerek bayrağın tekrar göndere çekilmesini sağladı.

Bursa’nın turizmden daha fazla pay almasını sağlamak ve deniz kenti özelliğini öne çıkarmak amacıyla körfez turlarından deniz kıyılarının bakım ve temizliğine kadar birçok düzenleme yapan Büyükşehir Belediyesi, sahillerdeki kaliteyi de giderek yükseltiyor. Su kalitesinden can güvenliğine, engelli erişim imkanlarından temizliğe kadar 33 farklı kriteri yerine getirerek, Türkiye Çevre Eğitim Vakfı’ndan İznik İnciraltı Halk Plajı, Karacabey Kurşunlu Halk Plajı ve Karacabey Malkara Halk Plajı için Mavi Bayrak alan Bursa Büyükşehir Belediyesi, hizmet kalitesini sürdürerek bayrakların gönderde kalmasını sağladı. Yaz sezonuna hazır hale getirilen mavi bayraklı plajlar kent içi ve kent dışından gelen vatandaşlardan yoğun ilgi görürken, Büyükşehir Belediyesi ekipleri kıyılarda temizlik ve bakım çalışmalarını aralıksız sürdürüyor.

Bursanın dört mevsim turizm imkânına sahip bir kent olduğunu hatırlatan Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, kentin sahip olduğu potansiyeli ortaya çıkarmak için yoğun çaba harcadıklarını söyledi. Bursa kıyılarının yazın en çok tercih edilen mekânlardan olduğunu belirten Başkan Bozbey, “Mavi Bayrak projesini bu yüzden önemsiyoruz. Mavi Bayrak’a sahip olan İnciraltı, Kurşunlu ve Malkara halk plajlarında gerekli kriterleri sağlayarak bayrağı tekrar göndere çektik. Halkımıza ve kentimize hayırlı olsun. Amacımız, tüm kıyılarımızda 33 kriteri uygulayarak sürdürülebilir hale getirmek. Plajlarımızda kalitenin artmasına, kıyılarımızda konforun öne çıkmasına ve deniz turizminin yaygınlaşmasına öncelik veriyoruz. Eşkel sahiline de ‘Mavi Bayrak’ çekmek için çalışmalarını sürdürüyoruz. Her şey Bursamız için, her şey halkımız için” dedi.

Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu Başkanlar Kurulu Toplantısı Nevşehir'de gerçekleştirildi.Türkiye'nin en büyük gazetec...
23/06/2025

Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu Başkanlar Kurulu Toplantısı Nevşehir'de gerçekleştirildi.

Türkiye'nin en büyük gazetecilik mesleki çatı örgütü olan Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu'nun 28. Başkanlar Kurulu Toplantısı'na, Unesco Dünya Miras Listesi’nde yer alan Kapadokya’nın merkezi Nevşehir ev sahipliği yaptı.

Kapadokya Kültür ve Sanat Merkezi’nde gerçekleştirilen toplantıya, TGK Başkanı Nuri Kolaylı, Başkanlar Kurulu Danışmanı Mustafa Arslan, TGK Genel Sekreteri Ergün Ata, Medya İş Sendikası Başkan Vekili Sinan Özer, 7 bölgenin federasyon başkanları, 81 ilin cemiyet başkanları, yöneticileri ve çok sayıda gazeteci katıldı. Toplantıya Yalova Gazeteciler Cemiyeti adına, aynı zamanda Gemlik Gazeteciler Cemiyeti Başkan Yardımcısı Ömer Faruk Demirok da iştirak etti.

Toplantıda divan kurulu başkanlığını TGK Genel Başkan Vekili Sefa Özdemir, divan kurulu üyeliğini ise TGK Genel sekreteri Ergün Ata ve TGK Yönetim kurulu üyesi, Kapadokya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Osman Koca yürüttü.

Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan toplantıda, basınının sorunları ve çözüm önerileri masaya yatırıldı. Meslek yasası, basın ilan tarife ücretleri, dijitalleşmenin getirdiği dönüşümler, basılı gazetelerin yaşadığı sıkıntılar, internet medyası, sosyal medya gazeteciliği ve basın emekçilerinin sosyal hakları gibi konular üzerinde değerlendirmeler yapıldı.

TGK Genel Başkanı Nuri Kolaylı konuşmasında gazetecilerin haklarının korunması, sansürle mücadele ve basın özgürlüğü konularına değindi.

Program sonunda konfedrasyona üye olan Kayseri Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Metin Kösedağ ve Şırnak Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Halil Azizoğlu'na rozetleri alkışlar eşliğinde takıldı.

Özbekistan Ferganalı Gazeteciler Bursa’da AğırlandıBursa ile Fergana Arasında Medya ve Kültür Köprüsü KuruluyorCumhurbaş...
23/06/2025

Özbekistan Ferganalı Gazeteciler Bursa’da Ağırlandı

Bursa ile Fergana Arasında Medya ve Kültür Köprüsü Kuruluyor

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Bursa Bölge Müdürlüğü koordinasyonunda, Özbekistan Gazeteciler Birliği Fergana Şubesi heyeti, 18-19 Haziran 2025 tarihlerinde Bursa’da temaslarda bulundu. Gerçekleşen ziyaret, iki kardeş şehir olan Bursa ile Fergana arasındaki medya ve kültürel iş birliğini güçlendirmeyi hedefledi.

Program kapsamında ilk olarak Bursa Hakimiyet Gazetesi’ni ziyaret eden heyet, medya kuruluşları arasında bilgi ve tecrübe paylaşımında bulundu. Ziyarette, Fergana Hakikati ve Bursa Hakimiyet gazeteleri arasında ortak yazar paylaşımları, karşılıklı haber kullanımı ve kültür dosyalarının hazırlanması önerisi, taraflarca ortak bir niyet olarak benimsendi.

Heyet, daha sonra Bursa Gazeteciler Cemiyeti ve Basın Müzesi’ni ziyaret ederek meslek örgütleriyle fikir alışverişinde bulundu. Ziyarette Özbekistan Gazeteciler Birliği Fergana Şubesi Başkanı Muhammadjon Obidov ile Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu Genel Başkanı Nuri Kolaylı arasında yapılan görüşmede, Türkiye’nin en büyük çatı basın meslek kuruluşu olan TGK’nın yapısı ve faaliyetleri hakkında bilgi paylaşıldı.

“Türkiye’yi Seviyoruz, İş Birliğimizi Geliştirmek İstiyoruz”

Ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren Obidov, “Türkiye'yi seviyoruz. İş birliğimizi geliştirmek istiyoruz. Dayanışma içinde olmak istiyoruz. Basın Müzesinde ve diğer alanlarda gördüğümüz örnek hizmetler, bizim için ilham verici oldu. Sizleri Özbekistan’da ağırlamaktan mutluluk duyarız” ifadelerini kullandı.

Program kapsamında heyet, Yıldırım Belediye Başkanı ve aynı zamanda Bursa Kültür Turizm ve Tanıtma Birliği Başkanı Oktay Yılmaz’ın ev sahipliğinde öğle yemeğinde ağırlandı. Ardından Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Bursa Bölge Müdürlüğü’ne geçen heyete, Bölge Müdürü Ali Fuad Gölbaşı tarafından kurumun yürüttüğü projeler hakkında bilgi verildi.

Tarihi ve Kültürel Ziyaretlerle Pekişen Dostluk

Heyet, Emir Sultan Türbesi ve Camisi, Yeşil Türbe, Panorama 1326 Bursa Fetih Müzesi, Ulu Cami ve Hanlar Bölgesi gibi Bursa’nın önemli tarihî ve kültürel noktalarını ziyaret etti. Akademisyen-Yazar Prof. Dr. Ahmet Lütfi Kazancı ile de görüşen Özbek heyeti, Kazancı’ya Özbek halkının selamlarını iletti.

Programın ikinci gününde İznik’e geçen heyet, Bursa Milletvekili ve Özbekistan Dostluk Grubu Başkanı Osman Mesten, İznik Kaymakamı Arif Karaman ve Belediye Başkanı Kağan Mehmet Usta ile kahvaltıda bir araya geldi. Ardından çinicilik geleneğiyle tanınan İznik’teki atölyeler ve tarihi mekânlar gezildi. Fergana’ya bağlı Riştan ilçesi ile İznik arasında kurulabilecek kültürel ilişkiler gündeme geldi.

Kardeş Şehir Statüsüne Güçlü Vurgu

Programın değerlendirmesini yapan İletişim Başkanlığı Bursa Bölge Müdürü Ali Fuad Gölbaşı, Taşkent Basın Müşavirliği ve Uluslararası Medya Çalışma Grubu iş birliğinde gerçekleşen programın Türkiye ile Özbekistan arasındaki dostane ilişkileri yerelde güçlendirdiğini belirtti. Gölbaşı, “Fergana ve Bursa arasında kardeş şehir statüsünün resmen kazandırılması yönünde güçlü bir irade ortaya konmuştur” dedi.

Program boyunca tercümanlık ve rehberlik hizmetleri Bursa Özbek Öğrenci Birliği tarafından sağlandı.

Ziyaret öncesinde hem Bursa Hakimiyet hem de Fergana Hakikati gazetelerinde, iki şehri tanıtan makaleler karşılıklı olarak yayımlanarak kamuoyunun bilgilendirilmesi sağlandı.

SELÇUK TÜRKOĞLU’NDAN SERT AÇIKLAMA: “FATİH ALTAYLI’YA GÖZALTI, HUKUK SKANDALIDIR!”İYİ Parti önceki dönem Bursa Milletvek...
23/06/2025

SELÇUK TÜRKOĞLU’NDAN SERT AÇIKLAMA: “FATİH ALTAYLI’YA GÖZALTI, HUKUK SKANDALIDIR!”

İYİ Parti önceki dönem Bursa Milletvekili ve eğitimci-yazar Selçuk Türkoğlu, gazeteci Fatih Altaylı’nın gözaltına alınmasına yönelik sert bir açıklama yaptı. Türkoğlu, Altaylı’nın Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Oktay Saral tarafından “Suyun ısındı” diyerek tehdit edilmesinin hemen ardından gözaltına alınmasını “hukuk ve demokrasi adına büyük bir skandal” olarak nitelendirdi.

“YARGI, SARAYIN TALİMATLARINI TAKİP EDİYOR!”

Türkoğlu, yargının bağımsızlığının ortadan kalktığını belirterek, “Artık yargı, anayasayı ya da hukuk devletini değil, sarayın siyasi direktiflerini izliyor. Cumhurbaşkanını tehdit gibi ucu açık, belirsiz ve keyfi suçlamalarla gazetecileri susturmaya çalışıyorlar” ifadelerini kullandı.

“TÜRKİYE AÇIK DEĞİL, KAPALI CEZAEVİNE DÖNÜŞTÜ”

Gazeteciler başta olmak üzere akademisyenlerin, siyasetçilerin ve hatta sıradan vatandaşların bile fikir beyan ettiği için baskı altına alındığını vurgulayan Türkoğlu, “Bu ülke artık açık bir cezaevi değil, tümüyle kapalı cezaevine dönüşmüştür. İfade özgürlüğü neredeyse tamamen ortadan kalktı” dedi.

“FATİH ALTAYLI YALNIZ DEĞİLDİR!”

Altaylı’ya yapılanların tüm bağımsız basın mensuplarına verilmiş bir gözdağı olduğunu dile getiren Türkoğlu, açıklamasını şu sözlerle sonlandırdı:
“Basın özgürlüğü yoksa, hukuk devleti de yoktur. Tehdit ve gözaltılarla toplumu susturamazsınız! Fatih Altaylı yalnız değildir! Sarayın değil, halkın yanında duran tüm cesur gazetecilere selam olsun!”

Selçuk Türkoğlu’nun bu açıklaması, siyasi çevrelerden ve kamuoyundan da büyük destek buldu. Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğüne yönelik baskıların giderek arttığı bu dönemde yapılan çıkış, muhalefet cephesinden gelen en güçlü tepkilerden biri olarak değerlendirildi.

DEVA Partisi’nden BTSO’ya Sert Tepki: “Konkordato Semineri Değil, Ekonomik Tufanın Ayak Sesleri!”Bursa Ticaret ve Sanayi...
22/06/2025

DEVA Partisi’nden BTSO’ya Sert Tepki: “Konkordato Semineri Değil, Ekonomik Tufanın Ayak Sesleri!”

Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’nın (BTSO) düzenlediği “Konkordato Uygulamaları Bilgilendirme Semineri”, kentte yankı uyandırdı. DEVA Partisi Bursa İl Başkanı Tayfun Öztürk, seminere ilişkin yaptığı sert açıklamada, BTSO’yu üreticiye iflası öğretmekle suçladı.

Seminerin içeriğini “ekonomik çöküşün itirafnamesi” olarak nitelendiren Öztürk, “Bu milletin alın teriyle büyüyen sanayisine şimdi iflası öğretmeye kalkıyorlar! BTSO, üretimin yükünü çeken üyelerine kurtuluş değil, çöküş reçetesi sunuyor. Adını seminer koymuşlar ama altı resmen ekonomik bir cenaze töreni" dedi.

“Konkordato, Çözüm Değil Teslimiyet Planıdır”

Öztürk, konkordatonun iflası önlemeye yönelik teknik bir süreç olarak sunulsa da, mevcut ekonomik koşullarda bir kurtuluş yolu değil, planlı çöküşün aracı haline getirildiğini savunarak, “Düne kadar ‘yatırım, ihracat, büyüme’ diyenler, bugün çıkıp ‘borcunuzu nasıl erteleyeceğinizi anlatalım’ diyor. Bu milletin aklıyla alay etmektir. Bu bir aymazlık değilse, organize bir teslimiyet planıdır" diye konuştu.

“Sanayiciye İflas Taktikleri Değil, Güvence Gerek”

Öztürk, mevcut tabloyu iflas etmiş bir ekonomi yönetiminin Bursa’daki yansıması olarak nitelendirerek şunları kaydetti:
“Kepenkler kapanıyor, fabrikalar susuyor, insanlar işsiz kalıyor. Buna karşı sunulan çözüm ise konkordato! Yazık bu ülkeye, yazık bu şehre! BTSO, sanayiciye borç erteleme taktikleri değil, üretim için güvence sunmalı.”

“BTSO Sessiz Kalmak Yerine Sorumluluk Almalı”

DEVA Partisi olarak net bir duruş sergilediklerini vurgulayan Tayfun Öztürk, çağrısını şöyle sonlandırdı:
“Kriz anlatmayın, çözüm üretin! İflas öğretmeyin, kalkınmayı planlayın! BTSO’ya açık çağrımızdır: Bu şehrin gururu olan sanayiciyi iflas masalarına mahkûm etmeyin. Ekonomik çöküşü makyajlayan paneller değil, üretimi yeniden ayağa kaldıracak iradeyi ortaya koyun. Eğer bunu yapamıyorsanız, milletin karşısına çıkıp susmayı öğrenin.”

TR Düşünce Kulübü’nden Madleen Gemisi’ne Tam DestekGazze’ye yönelik uygulanan ağır ambargo ve insanlık dışı saldırılara ...
09/06/2025

TR Düşünce Kulübü’nden Madleen Gemisi’ne Tam Destek

Gazze’ye yönelik uygulanan ağır ambargo ve insanlık dışı saldırılara karşı dünya kamuoyunun vicdanını harekete geçirmeyi amaçlayan Madleen Gemisi, küresel dayanışmanın simgesi haline gelirken; TR Düşünce Kulübü de bu onurlu mücadeleye tam destek verdi.

TR Düşünce Kulübü Genel Başkanı Ercan Yakut’un yayımladığı destek mesajında, geminin yalnızca insani yardım taşımadığı, aynı zamanda insanlığın ölmediğini tüm dünyaya haykırdığı vurgulandı. Yakut, “Mazlum ve masumların yürek dayanamayan katline isyan eden bu yolculuk, tüm insanlık adına tarihe karşı bir görevdir. Bu kutlu sefer, insanlık onurunun hala diri olduğunu dünyaya ilan ediyor” ifadelerini kullandı.

“Bu yolculuk, Hz. Nuh’un gemisi gibi yeni bir umudun işaretidir”

Yakut açıklamasında, Madleen Gemisi’nin bir yardım hareketinin ötesinde, küresel adalet arayışının sembolü olduğuna işaret ederek, “İnsanlık aynı amaç uğruna bir araya geldiğinde hâlâ umut vardır. Bu gemi, Hz. Nuh’un gemisi gibi insanlığın yeniden dirilişine vesile olacak güçlü bir semboldür” dedi.

TR Düşünce Kulübü olarak bu yolculuğun sonuna kadar destekçisi olduklarını belirten Yakut, sözlerini şu ifadelerle tamamladı:
“Yaşasın insanlık onuru, var olsun özgür Filistin!”

Ekrem Hayri Peker’den Bursa’nın Millî Mücadele Tarihine Işık Tutan EserBursa’nın tanınmış araştırmacı yazarı ve kimya mü...
14/05/2025

Ekrem Hayri Peker’den Bursa’nın Millî Mücadele Tarihine Işık Tutan Eser

Bursa’nın tanınmış araştırmacı yazarı ve kimya mühendisi Ekrem Hayri Peker, Kurtuluş Savaşı döneminde Bursa’da faaliyet gösteren millî direniş gruplarını konu alan yeni kitabı “Kurtuluş Savaşı’nda Bursa’nın Millî Çeteleri ve Abdürrezzak Sözgeçiren” ile okuyucuların karşısına çıktı. Ekin Kitabevi Yayınları’ndan çıkan eser, Bursa’nın işgal yıllarındaki direnişini ve bu süreçte öne çıkan kahramanları kapsamlı bir şekilde ele alıyor.

1954 yılında Bursa’nın Mustafakemalpaşa ilçesinde doğan Ekrem Hayri Peker, Anadolu Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümü mezunu. Uzun yıllar tekstil sektöründe görev yapan Peker, TÜBİTAK veri tabanında kayıtlı bir “Teknoloji Tabanlı Başlangıç Firmalarına Özel İş Geliştirme” mentörü ve C Grubu İş Güvenliği Uzmanı olarak da tanınıyor. Dört yıl boyunca Özbekistan’da çalışarak edindiği gözlemleri eserlerine taşıyan yazar, Tekstil Teknik, Konfeksiyon Teknik, Kimya Dergisi ve İran’da yayımlanan Nassaji Emrouz gibi dergilerin yazı kurullarında da görev aldı.

Yeni kitabında, Bursa’nın işgal öncesi ve işgal sürecindeki durumunu, İstanbul Hükümetlerinin Millî Mücadele’ye etkilerini, yerel çetelerin direnişini, işgalcilerin tutumunu ve Bursa’nın kurtuluşunu ayrıntılı bir biçimde inceleyen Peker; tarihi belgelerle de kitabını zenginleştiriyor. Eserde, Abdürrezzak Sözgeçiren’in Harp Tarihi Başkanlığı’na verdiği cevaplar ve Teleferik’te Yunan askerlerine yapılan baskını anlatan mektubu gibi önemli arşiv materyalleri de yer alıyor.

Tarih araştırmalarıyla tanınan Peker’in önceki eserleri arasında “Teşkilat-ı Mahsusa”, “Yeşim Taşı – Ön Türkler ve Türk Tarihinden Kesitler”, “Kafkasya’dan Anadolu’ya – Zekeriya Efendi” ve “Özbek Mektupları” da bulunuyor. Hâlen Bursa’da yaşayan yazar, Tekstil Araştırmaları Derneği Başkanlığı görevini sürdürmekte olup iyi derecede Özbekçe, orta düzeyde Rusça ve temel düzeyde İngilizce biliyor.

“Kurtuluş Savaşı’nda Bursa’nın Millî Çeteleri ve Abdürrezzak Sözgeçiren”, Bursa’nın yakın tarihini araştırmak isteyen okuyucular için değerli bir başvuru kaynağı niteliği taşıyor.

Atatürk Spor Salonu’nun temeli 19 Mayıs’ta atılıyorBursa’nın yakın tarihinin en önemli simgelerinden biri olan Atatürk S...
14/05/2025

Atatürk Spor Salonu’nun temeli 19 Mayıs’ta atılıyor

Bursa’nın yakın tarihinin en önemli simgelerinden biri olan Atatürk Spor Salonu, Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından 19 Mayıs’ta düzenlenecek olan temel atma töreniyle yeniden ayağa kaldırılıyor.

Bursa’da 1972 yılında inşaatı tamamlanarak hizmete açılan ve kentin yakın tarihinde önemli anılara sahne olan, ancak ekonomik ömrünü tamamladığı gerekçesiyle 2020 yılında yıkımı gerçekleştirilen Atatürk Spor Salonu, Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından yeniden inşa ediliyor. Daha önce 3.100 kişilik seyirci kapasitesiyle planlanan proje, Başkan Mustafa Bozbey’in talimatları doğrultusunda, uluslararası müsabakalara ev sahipliği yapabilecek düzeye çıkarılmak üzere revize edildi. Yapılan güncellemelerle birlikte seyirci kapasitesi 5.016 kişiye yükseltildi ve yapı, FIBA'nın A Kategorisi uluslararası standartlarına uygun hale getirildi. Modern mimarisi, yüksek kapasitesi ve teknik donanımıyla Bursa’yı ulusal ve uluslararası organizasyonların merkezi haline getirecek olan Atatürk Spor Salonu'nun temeli, anlamlı bir günde,19 Mayıs’ta atılıyor.

Yaklaşık 18 bin metrekare inşaat alanı ve 8 bin metrekare taban alanı üzerine kurulacak olan modern spor tesisi, betonarme bir yapı olarak inşa edilecek. Üzeri ise çelik konstrüksiyon çatıyla kapatılacak. Projenin en dikkat çekici özelliklerinden biri de binanın çatı kısmında yer alacak gezilebilir teras ve güneş enerji sistemi olacak. Zemin iyileştirme çalışmaları kapsamında ise 2.250 adet jet grout kolonu uygulaması yapılacak. Ayrıca bina yapımına olanak sağlamak için forekazık sistemi ve yatay ankrajlı iksa yapısı imal ediliyor.

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, bir zamanlar kentin hafızası olan Atatürk Spor Salonu’nu yeniden ayağa kaldıracaklarını söyledi. Daha önce 3.100 kişilik planlanan projeyi 5.016 kişilik seyirci kapasitesine yükselterek revize ettiklerini belirten Başkan Bozbey, “Bursa’da yaşayan birçok insanın o salonda hatıraları vardı. Atatürk Spor Salonu’nda maç izlediğim yılları hatırlıyorum. O salonun hikayesi vardı. Şimdi hep beraber 19 Mayıs’ta Atatürk Spor Salonu’nun temelini atacağız. Tüm halkımızı temel atma törenine bekliyorum” dedi.

İYİ Partili Türkoğlu’ndan İznik’teki Konsile Sert Tepki: “Lozan Tapusunu Deldirmeyeceğiz!”İYİ Parti Bursa Milletvekili S...
10/05/2025

İYİ Partili Türkoğlu’ndan İznik’teki Konsile Sert Tepki: “Lozan Tapusunu Deldirmeyeceğiz!”

İYİ Parti Bursa Milletvekili Selçuk Türkoğlu, İznik’te düzenlenmesi planlanan “konsil” etkinliğine sert tepki gösterdi. Türkoğlu, söz konusu toplantının yalnızca dini bir organizasyon değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin egemenliğini hedef alan “emperyal bir kalkışma” olduğunu savundu.

İznik’te, Bağımsız Türk Ortodoks Kilisesi öncülüğünde düzenlenen protesto sırasında konuşan Türkoğlu, Fener Rum Patriği Bartholomeos’u ve hükümetin sessizliğini hedef aldı. “Bu kadim topraklar Türk milletinin alın teriyle yoğrulmuş, şehit kanıyla mühürlenmiş vatanıdır! Bu kutsal topraklarda hiç kimse din kisvesi altında entrika çeviremez,” ifadelerini kullanan Türkoğlu, İznik’te toplanması planlanan konsilin, Türkiye’nin iç işlerine açık bir müdahale anlamına geldiğini söyledi.

Bartholomeos’un “Ekümenik Patrik” unvanıyla hareket etmesini Lozan Antlaşması’na aykırı bir tutum olarak niteleyen Türkoğlu, bu girişimin, Sevr Antlaşması’nı yeniden gündeme getirme ve İstanbul’u “Konstantinopol” olarak uluslararası alanda kabul ettirme çabalarının parçası olduğunu vurguladı.

“Lozan’ın tapusu, Türk milletinin onurudur” diyen Türkoğlu, iktidarın bu gelişmelere sessiz kalmasını da eleştirdi. Gökçeada ve Bozcaada’nın statüsüyle ilgili Atina’daki toplantılardan, Papa ile Bartholomeos’un verdiği sembolik mesajlara kadar birçok örneği gündeme getiren Türkoğlu, Ukrayna Barış Konferansı’nda Bartholomeos’un devlet temsilcisi gibi yer almasını ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın buna sessiz kalmasını da sert sözlerle eleştirdi.

Türkoğlu, “Bartholomeos orada neyi, kimi temsil etti? Hangi hakla Türkiye Cumhuriyeti’nin dış politikası adına söz aldı?” diyerek tepki gösterdi.

Son olarak, Fener Rum Patrikhanesi’nin “devlet içinde devlet” gibi hareket ettiğini söyleyen Türkoğlu, “İznik’teki konsil bahanesiyle İstanbul’a göz dikiliyor! Ama biz buradayız! Türk milleti ayaktadır!” dedi.

“Haddinizi bilin!” çıkışıyla açıklamasını bitiren Türkoğlu, “Bu ihanete karşı biz varız, Türk milleti var! Allah bu aziz milleti, emperyal planlara figüranlık eden gafillerden korusun!” sözleriyle tepkisini dile getirdi.

Orta Asya ülkelerinin tartışmalı Kıbrıs kararının arkasında hangi nedenler var?Avrupa Birliği (AB) ile Orta Asya ülkeler...
05/05/2025

Orta Asya ülkelerinin tartışmalı Kıbrıs kararının arkasında hangi nedenler var?

Avrupa Birliği (AB) ile Orta Asya ülkeleri arasında Nisan başında ilk defa düzenlenen zirve, Türkiye'de hiç beklenmedik bir nedenle yankı buldu.

Bu ülkelerin zirvede AB'yle imzaladıkları ortak bildiride, Kıbrıs adasında Türkiye'nin karşı çıktığı tezleri destekleyen bir madde yer aldı.

Bu madde ile yalnızca Türkiye'nin tanıdığı "Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti"nin kurulmasını kınayan ve tanımama çağrısı yapan BM Güvenlik Konseyi'nin 541 ve 550 sayılı kararlarına bağlı kalacaklarını açıkladılar.

Zirveye Orta Asya'dan beş devlet katılmıştı: Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan, Kırgızistan ve Tacikistan.

Bu ülkelerden Tacikistan hariç dördü, Kıbrıs'ın kuzeyindeki Türk yönetiminin de gözlemci sıfatıyla katıldığı Türk Devletleri Teşkilatı'nda (TDT) yer alıyor.

Bu ülkelerin, TDT'ye rağmen böyle bir bildiriye imza atması, Türkiye ile ilişkilerine dair soru işaretleri yarattı.

Peki Orta Asya ülkelerinin bu tutumu neden kaynaklanmış olabilir? Bölgeden uzmanlarla konuştuk.

Neden imzalamayı tercih ettiler?
Kazakistan'ın eski diplomatlarından, siyasi analist Kazbek Beysebayev, AB'nin Rusya'ya yaptırımlarının Kazak ekonomisini de etkilediğini vurguluyor.

Beysebayev, AB'nin bu zirvede duyurduğu 12 milyar euro'luk yatırım sözünün bu bağlamda önemli olduğunu düşünüyor:
"Bence bölgedeki ülkeler, bu 'hediye' için Türkiye'yi üzmeye değeceğini düşündüler."

Kırgız uluslararası ilişkiler uzmanı Dr. Chinara Esengul de "Kültürel ve etnik bağlardan kaynaklanan duygusal tepkiler anlaşılabilir. Fakat günümüzde dış politikaya yön veren şey stratejik hedefler ve yatırım fırsatları olmalıdır" diyor.

Orta Asya üzerine araştırmalar yapan İngiltere merkezli Central Asia Due Diligence'ın Özbek direktörü Alisher Ilkhamov ise bu maddenin muhtemelen Kıbrıs Cumhuriyeti'nin baskısıyla bildiriye eklendiğini söylüyor.

Ilkhamov, eskiden Orta Asya'nın AB'ye muhtaç hissederken günümüzde küresel gelişmeler nedeniyle AB'nin bölgeyle siyasi ve ticari ortaklık kurmaya daha istekli olduğunu düşünüyor.

İmzacı ülkelerin bu nedenle isteseler bu talebe direnebileceğini düşünen Ilkhamov, buna rağmen Kıbrıs'la ilgili maddeyi imzalamalarının Orta Asya ülkeleri için bir "hata" olduğu yorumunu yapıyor.

Özbek siyasi analist Rafael Sattarov ise bu görüşe katılmıyor.

"Gerçekçi olmak gerekirse Orta Asya öyle bir halde ki, bu ülkeler Kuzey Kıbrıs'ı umursamanın bedelini ödeyebilecek durumda değiller" diyor.

Orta Asya ülkelerinin Kıbrıs politikası nedir?

Görüştüğümüz uzmanlara göre Kıbrıs Türklerinin durumu Orta Asya ülkelerinin öncelikleri arasında değil.

Bu ülkeler 1991'e kadar Sovyetler Birliği'nin bir parçasıydı ve bu yüzden 1974'te Türkiye Kıbrıs'a askeri harekat düzenlediğinde de, Kıbrıslı Türkler 1983'te tek taraflı olarak adanın kuzeyinde egemenliklerini ilan ettiğinde de bağımsız bir dış politikaları yoktu.

Eski Kazak diplomat Beysebayev "Kazakistan'daki insanların çoğu Kıbrıs sorununun ne olduğunu bilmez ancak orta sınıftan Türkiye'ye sık giden kişiler bundan haberdardır" diyor.

Uzmanlara göre TDT'nin çok geniş bir coğrafyaya yayılmış olması da bazı bölgesel sorunların, Türk dünyasının öbür ucunda hissedilmesini zorlaştırıyor.

Kırgız uluslararası ilişkiler uzmanı Dr. Esengul "Reel politikada ulusal, bölgesel ve jeopolitik çıkarlar önce gelir" diyor ve ekliyor:
"Uzak Türk topluluklarının sorunları önceliklerimiz arasında değil."

Özbek siyasi analist Rafael Sattarov, Sovyetler'in çöküşünün ardından Türkiye ile ilişkiler kurulurken de Kıbrıs'ın önceliklendirilmediğini söylüyor.

Sattarov'a göre TDT üye ülkelerinin ortak bir dış politikası yok ve böyle bir şeyden bahsetmek için çok erken:
"Bırakın ortak Türki dış politikayı, Orta Asya ülkelerinin kendi arasındaki bölgesel entegrasyon bile tamamlanmış değil."

Alisher Ilkhamov da yakın zamana kadar bu ülkelerin "yarı tarafsızlık" olarak adlandırdığı, adadaki Türk yönetimini tanımasalar da karşı da çıkmadıklarını söylüyor.

Ilkhamov bu zirvedeki bildiriyle statükonun kırıldığını belirtiyor.

Türkiye'nin bu ülkelerle ilişkileri nasıl etkilenebilir?
Zirveden önceki beş ay içinde Kazakistan, Kıbrıs Cumhuriyeti'ne elçi atamaya, Özbekistan ve Türkmenistan da İtalya elçiliklerini Kıbrıs'a akredite etmeye karar vermişti.

Zirvede bu bildirinin imzalanmasının ardındansa Türkiye, yaklaşık üç hafta boyunca hiçbir resmi açıklama yapmadı.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan 24 Nisan bir basın toplantısında gelen soru üzerine "Biz prensip olarak ailevi konuları kamuoyu önünde tartışmamayı tercih ediyoruz" dedi.

Fidan'ın açıklamasından önce konuştuğumuz uzmanlar da Türkiye bu konuyu açıkça tartışmayacağını tahmin ediyor.

Bu uzmanlar böylesi bir meselenin Türkiye ile diğer TDT ülkelerinin ilişkisini bozamayacağını düşünüyor.

Kıbrıs'ın TDT'deki statüsü değişebilir mi?
Türkiye dışında hiçbir ülkenin tanımadığı "Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti" (KKTC), 2022 yılında TDT'ye gözlemci üye oldu.

Bu, adadaki Türk yönetiminin İslam İşbirliği Teşkilatı'ndan sonra ikinci önemli uluslararası gözlemciliği oldu.

Kırgızistan'dan Dr. Razak Uulu, bugüne kadarki TDT zirvelerinde Kıbrıs'tan yalnızca Türkiye'nin bahsettiğine dikkat çekiyor ve ekliyor:
"Burada bir uyuşmazlık var. Bazı ülkeler KKTC'nin gözlemci üyeliğini yok saymış gibi. Dolaysıyla Kıbrıs ve KKTC meselesinin geleceği konusunda olağanüstü bir zirve ile karar alınmalı."

Dr. Razak Uulu, Türkiye'nin Kıbrıs konusunu bölge ülkelerine anlatmakta zayıf kaldığını düşünüyor.

Eski Kazak diplomat Beysebayev, bu ülkelerin imzaladığı bildiriyle, kuzeydeki Türk yönetiminin TDT'deki statüsünü tartışmaya açtıklarını söylüyor.

Özbek uzman Alisher Ilkhamov ise farklı bir görüşte.

Orta Asya ülkelerinin "yaptıkları hatayı telafi etmek için", Kıbrıs'ın kuzeyindeki Türk yönetiminin TDT'deki statüsünü tam üye olmasa bile gözlemciden daha yüksek bir seviyeye getirebileceğini düşünüyor.

Özbek analist Sattarov, üyelerin TDT'yi ana dış politika aracı olarak görmediğini ve bir "yedek destek platformu" olarak kullandığını belirtiyor:
"Erdoğan için MHP ile koalisyonunda önemli bir yere sahip. Azerbaycan için diplomatik izolasyonda olmadığını göstermenin bir yolu. Orta Asya ülkeleri içinse çok yönlü dış politikalarının bir ayağı."

Orta Asya için AB, Türkiye'den daha mı önemli?

Görüştüğümüz uzmanlar, Orta Asya ülkelerinin dış politikada Çin, Rusya, ABD, AB ve Türkiye gibi güçler arasında bir denge kurmaya çalıştığını ve tek bir aktöre bağımlı olmak istemediklerini söylüyor.

Özbek analist Rafael Sattarov, "Türkiye'nin Orta Asya'daki etkisi artmakta olsa da hâlâ Rusya ve Çin'in gerisinde" diyor.

Sattarov, Orta Asya ülkelerinin kendi aralarındaki entegrasyon için AB'yi de bir model olarak gördüğünü belirtiyor.

Bir diğer Özbek uzman Alisher Ilkhamov da Türkiye ve AB'nin farklı açılardan önemli olduğunu söylüyor.

Örneğin olası bir Rus işgali durumunda AB'nin kınama ve yaptırımın ötesine geçmesini beklemediğini fakat Türkiye'nin Orta Asya'ya silah gönderebileceğini düşünüyor.

Kırgız uluslararası ilişkiler uzmanı Dr. Chinara Esengul ise ülkesinin çok yönlü dış politikası ile ilgili "Stratejik ortaklarımız Rusya, Çin ve Batı (özellikle de Avrupa ülkeleri) olmaya devam ediyor" diyor.

Eski Kazak diplomat Beysebayev de 12 milyar euro'luk yatırım sözünün Kazakistan için AB'yi önemli bir partner haline getirdiğini vurguluyor.

Türk devletleri bir gün Kıbrıs'taki Türk yönetimini tanıyabilir mi?
Bu konuda uzmanların farklı görüşleri var.

Eski Kazak diplomat Beysebayev "Sovyetler döneminde bir gün Kazakistan'ın bağımsız olabileceğini hayal bile edemezdik. O günü çok iyi hatırlıyorum, bağımsızlık ilanımızdan sonra bizi tanıyan ilk ülke Türkiye oldu" diyor.

Beysebayev, Kıbrıs'ın kuzeyindeki yönetiminin sadece Türk devletleri tarafından değil, dünyanın geri kalanı tarafından da "er ya da geç" tanınacağını düşünüyor:
"Bu tip tanınmalar genellikle, dünyadaki müesses nizamı değiştiren önemli olaylar gerçekleştiğinde olur. Günümüzde de böyle olayların gerçekleşmesine hep birlikte tanık oluyoruz."

Özbek analist Sattarov ise Orta Asya ülkelerinin Ukrayna'dan bağımsızlığını ilan eden Donbas'ı veya Kırım'ın Rusya tarafından ilhakını da tanımadığını hatırlatarak Kıbrıs'ın kuzeyindeki yönetimi tanırlarsa çifte standartla suçlanabileceklerini belirtiyor.

Yine de "asla asla dememek lazım" diyor ve ekliyor:
"Günümüzde kural temelli küresel düzen çatırdıyor... Ama yine de bu ancak çok uzun vadede mümkün olabilir. Duygusal dayanışmayı gerçek diplomatik eylemlerle karıştırmamak lazım."

Bir diğer Özbek uzman Ilkhamov ise uluslararası tanınmanın, Türkiye'nin en yakın müttefiki Azerbaycan'la başlayabileceğini, ancak ondan sonra Orta Asya'ya yayılabileceğini söylüyor.

Kırgız uluslararası ilişkiler uzmanı Dr. Esengul ise buna pek ihtimal vermiyor:
"Tabii ki tarihsel ve kültürel olarak Türkiye ve Kıbrıslı Türklere yakın hissediyoruz. Ama dış politika realizm, jeopolitik ve çok katmanlı çıkarlara göre yürütülür."

Türkiye Kıbrıs için baskı yapıyor mu?

Kıbrıs Cumhuriyeti'nin 2004'te Annan Planı'nı reddetmesi ve 2015'te başlayan birleşme müzakeresinin 2017'de çökmesinin ardından Türkiye, bundan sonra Kıbrıs'ta birleşme müzakerelerine değil Kıbrıs'ın kuzeyindeki Türk yönetiminin uluslararası tanınmasına odaklanacağını açıkladı.

Peki Türkiye bunun için TDT'deki müttefiklerine bir baskı yapıyor mu?

Eski Kazak diplomat Beysebayev, Ankara'nın bu konuda Türk devletlerine bir baskı yaptığını düşünmüyor, "Bunun yerine dayanışma talep ediyorlar" diyor.

Özbek uzman Ilkhamov da herhangi bir baskı uygulanıyorsa bile, kapalı kapılar ardında olduğu için bilinmediğini söylüyor.

Kırgızistan'dan Dr. Razak Uulu, Türkiye'nin şu anda bu meseleyle ilgili "baskı yapamayacağını" söylüyor ve ekliyor:
"Hem ekonomik sorunlar hem ülkenin iç siyasetindeki istikrarsızlıklar nedeniyle [Türkiye] uluslararası alanda onları kaybetmek istemiyor.

"Türkiye KKTC'yi tanınması için olağanüstü zirve düzenleyebilir, önerilerde bulunabilir, ancak baskı yapmaz.

"Türkiye ile Orta Asya ülkeleri arasında ciddi miktarda ticaret, yatırım ve kültürel ilişkiler var. Bunlar bir anda baskı ile silinmeye değmez."

Kaynak: BBC Türkçe

Mahmut Orhan’dan Bursaspor’a Destek: Geliri Kulübe Bağışlanan Muhteşem KonserBursa’nın dünya çapında tanınan DJ ve prodü...
04/05/2025

Mahmut Orhan’dan Bursaspor’a Destek: Geliri Kulübe Bağışlanan Muhteşem Konser

Bursa’nın dünya çapında tanınan DJ ve prodüktörü Mahmut Orhan, memleketi için anlamlı bir adım attı. Ünlü sanatçı, 3 Mayıs 2025 Cuma günü Bursa Atatürk Spor Kompleksi Matlı Stadyumu’nda binlerce hayranının katılımıyla gerçekleşen özel bir konserle Bursaspor’a destek verdi.

Tamamen Bursaspor’a destek amacıyla düzenlenen konserin tüm geliri kulübe bağışlandı. Bu anlamlı etkinlik, Bursaspor’un yeniden yapılanma sürecinde önemli bir adım olan “Yanındayım” kampanyası kapsamında organize edildi.

Konserde Bursaspor’un yeni sezon formasıyla sahneye çıkan Mahmut Orhan, performansıyla izleyenleri büyülerken, kulübe olan bağlılığını da bir kez daha gösterdi. Etkinlikte ayrıca Bursaspor’un 2025-2026 sezonu formaları ilk kez tanıtılırken, kulübün yeni maskotu “Majid” de taraftarlarla buluştu.

Bursaspor camiası ve taraftarları, Mahmut Orhan’a destekleri için sosyal medya üzerinden teşekkür mesajları yağdırdı. Kulüp yetkilileri, etkinlikten elde edilen gelirle altyapı ve kulüp ihtiyaçları için önemli adımlar atılacağını belirtti.

Bu özel gece, sadece müzikle değil, aynı zamanda şehrin takımı için kenetlenmenin en güzel örneklerinden biri olarak hafızalara kazındı.

Address

Gemlik

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Liberal Gazetesi posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Business

Send a message to Liberal Gazetesi:

Share