09/11/2025
BİR BAŞKA ŞARKI (7)
Önceki yazımızı "Siz ne dersiniz bilemem, ama duyduğumda bana mantıklı gelmişti." diye bitirmiştik.
Bir başka öykü ile devam edelim:
Öğretmenliğe, aynı yıllarda başladığımız bir arkadaşımız vardı.
Öğretmen okulunu farklı okullarda ve dolayısı ile farklı öğretmenlerde okumuştuk.
Bize benzemiyordu, farklı bir kişiliği vardı.
Nedenini bilemiyordum, ama tutmamıştı gözüm...
Eğitim Enstitüsü sınavlarına girerek, Erzurum Kazım Karabekir Eğitim Enstitüsü Matematik Bölümü'ne girdiğim için, bu arkadaşlardan ayrılmak zorunda kaldım.
Yıllar sonra görüştüğümüzde, bu arkadaşımızın psikolojik rahatsızlık geçirdiğini öğrendim.
Hayattan zevk alamaz olmuştu...
Genç yaşına karşın hayli yorgun görünüyordu...
Gittiği doktorlar da çare bulamamıştı derdine...
Ne yapabilirdik?
Okuması için bazı kitaplar önerdim...
Bu kitapların, hayattan zevk almasını sağlayacağını düşünüyordum...
O, bu önerime, kitap okumanın boş iş olduğunu, boş işlere ayıracak zamanı olmadığı, karşılığını veriyordu...
Atalarımız, böylelerine boşuna, hem kel hem nodul, dememişlerdi!..
Yapabileceğimiz fazla bir şey yoktu...
Herkesin kendine göre bir derdi vardı...
Yıllar sonra tekrar karşılaştık...
Eski halinden eser yoktu, neşesi yerine gelmişti...
Karşılıklı hal-hatır sorduktan sonra, sağlık durumunu sordum.
Allah'a şükür, çok iyiyim, can sıkıntımı gidermek için, doktorun önerisi ile arıcılığa başladım.
Arılarla uğraşmak bana iyi geldi, artık keyfim oldukça yerinde, dedi.
İlaçlar fayda etmeyince, doktor son bir çare olarak, hobi olarak bağ-bahçe ile uğraşmasın önermiş.
Doktorun önerisi üzerine, ufak ufak bağ-bahçe işleri ile ilgilenmeye başlamış...
O arada, halk eğitimin açtığı arıcılık kursuna katılmış, kurs bitince, iki kovanla arıcılığa başlamış...
Arılarla uğraşmak hastalığına iyi gelmiş ve zamanla, hastalık için kullandığı ilaçlardan da kurtulmuş...
Uzun süredir sağlık durumunda bir sorun yokmuş...
Çok sevindirici ve aynı zamanda öğretici bir durumdu...
Böyle durumlarda, illaki bağ-bahçe işleriyle uğraşmak, arıcılık yapmak gerekmiyor, herkes kendine uygun bir hobi bulup kendini oyalayabilir.
Çevremize baktığımızda kendine uygun hobilerle uğraşıp hayattan ziyadesiyle ile keyf alan insanların olduğunu görebiliriz...
İki de bir, canım çok sıkılıyor, diyenlere ders olsun!
Çalıştığım bir okula komşu olan yaşlı bir amcanın, elindeki bir çakı bıçağı ile şimşir ağacından zevkle pipo yaptığını ve yaptığı bu pipolardan sevdiği öğretmenlere hediye ettiğini, bu satırları yazarken, hüzünle tekrar anımsadım...
Demek o amca da zevkine uygun bir hobi bulmuş, hayatın keyfini çıkarıyordu...
Sigara içmediğim için, amcanın bana hediye ettiği o zarif pipoyu bir başkasına kaptırmışım.
Hediyeden hediye olur mu?!.
Şimdi düşünüyorum da büyük hata etmişim.