11/08/2025
KEREMOĞLU İHD'yi KINADI!
Hataylı sanatçı, yönetmen ve aktivist. Sinema ve sosyal sorumluluk projeleriyle tanınan Nebih Keremoğlu İHD'nin yaptığı açıklamaya tepki gösterdi.
Keremoğlu yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:
"İHD'yi bu açıklamasından dolayı kınıyorum....
Doğu Akdeniz’in en kadim kıyılarından biri olan Samandağ, yüzyıllar boyunca rüzgârın getirdiği nice fırtınayı göğüsledi. Ancak 7-9 Ağustos 2025’te yaşananlar, bir kez daha gösterdi ki; bazen fırtına gökten değil, kelimelerin yanlış yönlendirdiği pusulalardan kopar.
İlk kıvılcım bir trafik kazası sonrası tartışmayla atıldı. Ardından Hızır Türbesi’nin gölgesinde, alkolün perdelediği akıl ile bir grup inşaat işçisinin etrafa rahatsızlık vermesi, bıçak çekmesi ve bir Samandağlının dört yerinden yaralanması, gerilimi büyüttü. Sosyal medyada dolaşıma giren ve “Hatay da Kürdistan’a dahil oldu” diyen bir video ise, bu toprakların damarına basmak için kurgulanmış bir provokasyondu. Tepki, bir etnik kimliğe değil; vatanın bütünlüğünü namus bilen, bayrağını onurla taşıyan Arap Alevi halkının varlığını hedef alan o kışkırtıcı dileydi.
Olay yerine gelen devlet yetkilileri, vali ve güvenlik güçleri soğukkanlı müdahaleyle öfkeyi bastırdı. Samandağ halkı, provokasyonun çekirdeğini filizlenmeden ezdi. Ancak bir başka cephede, farklı bir sahne kuruluyordu.
İnsan Hakları Derneği, “Kürtlere Karşı Irkçı Saldırılara Son” başlıklı açıklamasıyla, meseleyi en keskin bıçakla tek bir yöne kesti. Olayın çok katmanlı gerçeğini, provokasyonun ilk adımlarını, Samandağ halkının itidalli duruşunu görmezden gelerek, tüm hikâyeyi etnik zemine hapsetti. Bu, gerçeği yarım bırakmaktır; yarım bırakılan her hakikat, yarın daha büyük çatlaklar açar.
Bu, İHD’nin bölgemizde uzun süredir sergilediği bir tavrın yeni perdesidir. Bir vakitler, benzer bir süreçte, halktan yana durduğum için, “kendini Arap Alevi temsilcisi sanan zat” diye anılmıştım. O gün de haklı bir eleştiri getirmiştim; bugün de aynı noktadayım. O günden bugüne süren mahkeme davam, bu duruşun bedelini anlatır. Fakat unutanlara hatırlatmak gerekir: Bu topraklarda herkes insan, her şahıs bu toplumun temsilcisidir. Kimse, kendi bakışını “tek temsil” diye dayatamaz.
Samandağ’ın halkı, tarih boyunca kardeşlik sofrasında Kürt’üyle, Türk’üyle, Arap’ıyla yan yana oturdu. Bu sofranın ekmeğini bölmek isteyenler, önce ekmeğin hamurunu yoğuran mayayı anlamalıdır. Bu maya, provokasyonla bozulmaz; çünkü bu toprakların suyu, ateşten önce soğutmayı bilir.
Olayların ardından birlik korunmuş, fitne rüzgârı kıyıya ulaşamadan kesilmiştir. Ancak hafıza, kimin ne zaman, hangi başlıkla konuştuğunu ve hangi gerçeği görmezden geldiğini unutmaz. Kör pusulalar, bir gün doğru yönü bulsa bile; halkın terazisinde, gerçeği terazinin bir kefesine bile koymayanlar, daima eksik kalır.
Ve unutulmamalı ki
Samandağ’ın denizi hâlâ aynı duasını fısıldar:
“Hudut namustur, bayrağımız onurumuzdur, sessizliğimiz sabrımızdır; ama dokunursan, dalgalarımız kıyını tanımaz.”...