28/10/2025
Bugün içim dar.
Ne tam mutsuzum ne de huzurlu.
Sanki bir yerlerde bir şey eksik kalmış gibi.
Kelimeler boğazıma diziliyor, ama susmak da yormuş artık.
Bugün biraz içimi dökesim var.
Belki kimseye değil, ama kendime.
Kendimi duymaya ihtiyacım var çünkü uzun zamandır içimdeki sesi bastırıyorum.
Ve o ses, artık sessiz kalmak istemiyor.
Ama nereden başlayacağımı da bilmiyorum.
Ne anlatılır ki, insan kendi içinde kaybolmuşsa…
Bazen gülüşlerim bile bana yabancı geliyor.
Sanki her şey bir rol, ben de o rolün içinde unutulmuş bir figüranım.
Zaman geçiyor, insanlar değişiyor, ben aynı kalıyorum.
Aynı hatıralarda, aynı cümlelerde sıkışıp kalıyorum.
Her “iyiyim” dediğimde biraz daha eksiliyorum aslında.
Bugün içimi dökesim var, evet.
Çünkü bazı sessizlikler insanın kalbini delip geçiyor.
Ve ben…
Artık sessiz kalmak istemiyorum.
Belki bir cümleyle bile olsa, içimdekini duyurmak istiyorum.
Kendime.
Ve belki bana benzeyen birine.
Belki de anlatmak çözüm değil…
Belki sadece kabullenmek gerekiyor.
Yorulduğunu, kırıldığını, bazen hiçbir şey hissetmediğini.
Belki de iyileşmek, her şeyi unutmaktan değil,
bazı şeylerle yaşamayı öğrenmekten geçiyor.
Ben artık susmayacağım.
Ama bağırmayacağım da.
Sadece içimdekini fısıldayacağım —
duyabilene, anlayabilene,
belki sadece kendime.
Çünkü bazen en büyük dertleşme,
bir başkasıyla değil,
kendinle yapılan oluyor.
Ve belki de…
tüm bu sessizliğin içinde,
kendimi ilk kez gerçekten duyuyorum.