10/10/2025
Sabatayist Dönmeler, Mossad ve İçimizdeki Tehlike
Sumud filosu hadisesi sadece İsrail’in saldırganlığını değil; Türkiye’deki gizli ağların, gizli kimliklerin ve Siyonist bağlantıların nasıl örüldüğünü de gözler önüne serdi.
Sumud filosu hadisesi, yalnızca İsrail’in doymak bilmez saldırganlığının bir göstergesi değil, aynı zamanda Türkiye’nin içinde kimlerin kimlerle bağlantılı olduğunu açığa vuran bir turnusol kâğıdı oldu.
Filoda görev yapan aktivistler sorgulanırken, İsrail askerlerinin Türkçeyi aksansız konuşmaları, hatta bazılarının Türk pasaportuyla orada bulunması, yıllardır göz ardı ettiğimiz karanlık bir gerçeği bir kez daha tokat gibi yüzümüze çarptı:
Türkiye’de yaşayan, Türk kimliği taşıyan bazı kişiler İsrail ordusuyla, İsrail’in resmî kurumlarıyla doğrudan irtibatlıydı.
Tehlikenin ne olduğunu fark etmek için sizi biraz eskiye götüreceğim.
Cumhuriyet’in ilk yıllarında yaşanan nüfus mübadelesi, sadece insanları değil, tarihleri, inançları ve sırları da yer değiştirdi.
1923’te imzalanan Lozan Protokolü ile Türkiye’deki Rum Ortodokslar Yunanistan’a, Yunanistan’daki Müslümanlar Türkiye’ye gönderildi.
Ancak perde arkasında farklı bir topluluk da vardı:
Selanik’in Dönmeleri…
Selanik, Osmanlı’nın son döneminde sadece bir liman şehri değildi. Fikirlerin, cemiyetlerin ve gizli kimliklerin merkeziydi. 17. yüzyılda Sabatay Sevi’nin Mesih ilanıyla başlayan hareket, topluca İslam’a geçtiğini duyurdu.
Fakat bu geçiş zahirdeydi; içlerinde başka bir inancı taşıyan Sebataycılar dışarıda Müslüman gibi yaşıyorlardı.
Cumhuriyet kurulmadan önce Selanik’te on binlerce Dönme ailesi bulunuyordu. Mübadele kararı çıktığında, “Müslüman” kimlikleri nedeniyle Türkiye’ye gönderildiler. Gemiler İstanbul, İzmir, Mudanya ve Ayvalık’a yanaştı;
Yeni bir sayfa açılıyordu ama geçmişin izleri hep tül gibi üstü örtülmüş şekilde durdu.
1923’te İstanbul’un nüfusu 850 bin civarındaydı. Müslümanlar yüzde 60, gayri Müslümler yüzde 40’tı. İstanbul’a yerleşen 20 bin Sabatayist Dönme, Müslüman olarak yazıldıkları için bu yüzde 60’lık gruba dahil edildi.
Onlar Şişli’de, Nişantaşı’nda, Kadıköy’de varlık göstererek; sinema, basın, ticaret, sanat ve siyasette etkili olarak çoğalarak bugüne kadar geldiler.
Dönmelerin çoğu ticarette, eğitimde veya devlet bürokrasisinde yer buldu.
Kökleri Selanik’te, inançları gizemli olan bu insanlar, Türkiye Cumhuriyeti devletinde bulundukları konum itibarı ile Türkiye’nin tarihi sürecinde Türk Milletinin örfünde, adetinde, inancında onarılması zor yaralar açtılar.
Ve işin en tehlikeli yanı
Bazıları, Yahudi kökenleri nedeniyle Türkiye’den çok İsrail’e aidiyet duyuyor, İsrail’de askerlik yapıyor, Gazze’de silah taşıyor, dünya tarihinde görülmemiş bir soykırıma ortak oluyor.
Sumud Filosu’nda yaşananlar bize gerçekleri gösterdi.
Türkiye’de yaşayan bazı Türk vatandaşların İsrail ordusu ve kurumlarıyla doğrudan irtibatlı olduğu gözler önüne serildi.
Haziran 2025’te İsrail’in, İran’a yönelik yaptığı büyük operasyonu hatırlayın;
Bir gecede 20 üst düzey komutan öldürüldü.
Ülkenin stratejik noktaları bombalarla yerle bir edildi.
Komutanlar, İsrail ajanları tarafından adım adım takip ve stratejik noktaları bir bir tespit etmiş terör devleri İsrail’e jurnal etmişti.
Tüm bu olayların müsebbibi İran’da yaşayan ve Müslüman gibi görünen gizli Yahudilerdi.
15 Temmuz’un üzerinden yıllar geçti, hâlâ ordumuz içinde FETÖ damgalı gizli Mossad ajanları ortaya çıkarılıyor.
Ama geride ne kadar var? Hangi ajan hangi birlikte görev yapıyor? Bilmiyoruz.
İsrail ile karşı karşıya geldiğimizde, içimizdeki gizli Yahudilerin Türkiye aleyhine hareket etmeyeceğinden emin miyiz?
Elbette ki Kadim Türk Devletimizin her şeyden haberdar olduğuna inanıyoruz.
Bizim göremediğimizi devletimizin gördüğüne, bizim sezdiğimizi devletimizin belgelediğini düşünüyoruz.
Bu Sabatayist gizli Dönmelerin ayakkabı numarasına kadar deşifre edildiğine inanmak istiyoruz.
Çünkü eğer düşündüğümüz gibi değilse
Eğer bir gün bu ağlar, Türkiye’ye ihanet etmek için harekete geçerse…
Kökleri Selanik’te olan, İstanbul’un en önemli semtlerinde yaşayan; inançları gizemli, kimlikleri belirsiz, sinema, basın, sanat, siyaset ve ticaretin tam kalbinde hâlâ etkilerini sürdüren bu kişiler;
Ya İsrail’den bir emir alırsa?
Bu Türkiye’nin güvenliği açısından hayati bir tehlike haline gelir.
Gizli kimlikler ve dış bağlantılar, ülkemizin stratejik kararlarını, savunmasını ve itibarını doğrudan etkileyebilir.
İşte bu yüzden dikkatli olmalı ve devletimizin istihbarat birimlerinin her bir detayı eksiksiz şekilde ortaya çıkardığına güvenmeliyiz.
Unutmayalım:
Tehlike, kapımızda. Ve eğer hazırlıklı değilsek…
İşte o zaman ağlarız, acınacak hâlimize.