Notos

Notos NOTOS: HAYAL ADASI Başka türlü düşünemiyoruz. Edebiyat, hem geçmişin tadını, hem yaşadığımız ânın anlamını taşır. Hayatımızın ayrıntılarını tamamlar. Başlıyoruz...

Endişelerimizi, insanın varoluşunu anlatır. Edebiyatın hayatımızda tuttuğu yer içimize gitgide daha çok işliyor. Belki yeni zamanların kültürü içinde edebiyatın değerlerinde aşınmalar oldu, yazarlar kimlik yitiminin eşiğine uğradı, tutumlar değişti, arkadaşlıklar bozuldu, eleştiri anlamsızlaştı. Bu yolun nereye çıkacağını merak etmeyenler edebiyatı ya boş zaman uğraşı olarak görüyor ya da bugünü y

aşamaktan ötesini göremiyor. Bugünlerde, yaşadığımız düş kırıklıklarının da etkisi elbette var. Gene de Notos ile yeni başlangıçlar yapabiliyorsak, edebiyatın ne işe yaradığını sorgulamaktan vazgeçmeyenlerin sayısının gitgide çoğaldığı yerde verimli toprakları toplayan bir delta oluşacağından da kuşku duymamalıyız. Notos, bu deltaya enerji toplayan bir güç kaynağı. Bizim için hayatın anlamı. Gecenin ucunda parlayan bir yıldız. Ama bir Anka da değil. Elinizi uzattığınızda tutulabilecek kadar yakın. Bu bizim hayatımızsa ve orada yıpranmadan kalmak için bütün kurumlardan ve iktidar odaklarından bağımsız, dik durulabileceğini göstermekse Notos'un amacı, önce kendine inanmakla başlar her şey. Notos, edebiyatı sivilleştirmenin araçlarından biri olmaya da gönüllü. Sonunda tutabileceği her adaya ayak basıyor ve dergileri ve kitaplarından sonra şimdi de Notos Blog ile hayatımıza karışmak için bir dönemeci daha geçiyor. Üstelik Notos Blog, edebiyattan başlayıp kültür ve hayatımızın ayrıntıları, dünyamızın ve canına okuduğumuz doğanın sorunları, insanlar ve hayvanlar, arkadaşlık ve siyaset, barış ve savaş, demek ki bizim olan her türlü sorunun paylaşıldığı bir düşünce üretim alanı ve iletişim çizgisi olarak yayına başlıyor. Buraya geldiğinizde hep yeni düşüncelerle, tartışmalarla karşılaşacak, kendi yorumlarınızı dilediğinizce ekleyip eleştirilerinizi ileteceksiniz. Notos ile ve tanımadığınız herkesle paylaşmak için.

Özgürlük ve demokrasi inancımızı hiç kaybetmeden Cumhuriyet’in 102. Yılı’nı kutluyoruz.Yaşasın Cumhuriyet.
29/10/2025

Özgürlük ve demokrasi inancımızı hiç kaybetmeden Cumhuriyet’in 102. Yılı’nı kutluyoruz.
Yaşasın Cumhuriyet.

Birini seçmek zorundayım işte. Ama hangisi, hangisini bensiz bırakmaya gönlüm elverecek? Bebek arabasında uyuyorlar. Bir...
28/10/2025

Birini seçmek zorundayım işte. Ama hangisi, hangisini bensiz bırakmaya gönlüm elverecek? Bebek arabasında uyuyorlar. Biri arabanın ön koltuğunda dudakları aralık, başı yana eğik, mavi botları arabadan dışarı fırlamış. Öteki arka pusette, kolları başının iki yanına açılmış, ağzında pembe bir emzik.

Sidem Samsun, Kapının Dışı
Kapak tasarımı Virginia Elena Patrone
Notos Kitap - Öykü

Notos Kitap Değerli Kitaplar Yayımlar

İnternet sitemizden Kapının Dışı ve bütün kitaplarımızı %30 indirimle, kitap setlerini %35 indirimle satın alabilirsiniz.
Sitemizde kitaptan bir parça okuyabilirsiniz.

“İki gazoz alalım Arif Abi,” dedi adam.“Yavaş konuş, duymasınlar.”Taburelere oturup arabaların geçişini izlediler.“Biz b...
28/10/2025

“İki gazoz alalım Arif Abi,” dedi adam.
“Yavaş konuş, duymasınlar.”
Taburelere oturup arabaların geçişini izlediler.
“Biz burada büyüdük ama,” deyip gazozları adamla çocuğa verdi. Birer de gofret uzattı.
“Öyle,” dedi adam. Sesi duyulmayacak kadar az çıktı. Oysa o susmak istemiyordu. İçinde büyüyen bir çığlık vardı. Derinden gelen, yakıcı bir çığlık.
“Çocukların kaderinde uzak, ıssız yollar görünüyor.”

Emel Şentürk Kaya, Oysa Kendinden Kaçamazdın
Kapak tasarımı Virginia Elena Patrone
Notos Kitap - Öykü

Notos Kitap Değerli Kitaplar Yayımlar

İnternet sitemizden Oysa Kendinden Kaçamazdın ve bütün kitaplarımızı %30 indirimle, kitap setlerini %35 indirimle satın alabilirsiniz.
Sitemizde kitaptan bir parça okuyabilirsiniz.

Bir çocuğun doğumu tamamının parçası olmayacağımız geniş bir geleceğin habercisidir. Julio Ramón Ribeyro bunu çok iyi öz...
20/10/2025

Bir çocuğun doğumu tamamının parçası olmayacağımız geniş bir geleceğin habercisidir. Julio Ramón Ribeyro bunu çok iyi özetlemişti: “Onun çıkan dişi bizim kaybettiğimiz diştir, onun uzayan boyu bizden kısalandır, onun parlayan ışıkları bizim sönen ışıklarımızdır, onun öğrendiği bizim unuttuklarımızdır, onun biriken yılları bizden eksilenlerdir.”

Alejandro Zambra, Çocukluk Edebiyatı
İspanyolcadan çeviren Çiğdem Öztürk
Kapak tasarımı Virginia Elena Patrone

Notos Kitap Değerli Kitaplar Yayımlar

İnternet sitemizden Alejandro Zambra ve bütün kitaplarımızı %30 indirimle, kitap setlerini %35 indirimle satın alabilirsiniz.
Sitemizde Çocukluk Edebiyatı'ndan bir parça okuyabilirsiniz.

İstanbulin: Mimar DamarıFeride Çiçekoğluİstanbulin çift sayfaya yayılan, belli ki perspektiften, binadan fevkalade iyi a...
15/10/2025

İstanbulin: Mimar Damarı
Feride Çiçekoğlu

İstanbulin çift sayfaya yayılan, belli ki perspektiften, binadan fevkalade iyi anlayan bir bakışla hünerli ellerin çizdiği bir eskizle karşılıyor okuru: Eminönü’ndeki Hatice Sultan Sebili. 2019’un Ekim ayında köşede duran simitçinin karşısındaki Ertuğ’u da hayal edebiliyorum ben bu eskize bakarken. Kadraj dışını görebilmemize imkân veren bir bakış açısı. Derken birkaç sayfa çevirince bir vapur giriyor kadraja, suları yararak ilerlerken kaptan sizi selamlıyor İstanbul’a has o canım vapur düdüğüyle. Ama asıl o üçüncü eskiz var ya, beni benden alan, işte asıl o üçüncüsü, arka ayağıyla kulağını kaşırken bir yandan size göz kırpan ve sizi eğilip başını okşamaya çağıran o İstanbul kedisi. Bir şehri bu kadar mı içinden anlatabilir bir çizer? Çizdikleriyle yazdıkları bu kadar mı eş anlı ilerler? Şehrin sahibi olduğunu sanan değil, şehri keşfettikçe seven birinin bakışı bu ve benim İstanbulin’e has bulduğum tam da bu yanı işte. Kitabın sevilmesinin beni sevindiren yanı da bu. Şehri kuşbakışı seyredip topyekûn değiştirmeyi isteyen otoriter erk sahibinin tüm ısrar ve iddiasına rağmen kimliğinden vazgeçmeyen İstanbul’un sessiz inadını gören, elimizden gidenlere sürekli ağıt yakmaktansa kalanlara sahip çıkmayı yeğleyen kendisiyle barışık bir ses: İstanbul’a dair hoşa giden şeyleri hâlâ görebilen, onları hoşgörüyle, sevgiyle paylaşan Ertuğ’un sesi: İstanbulin.

Notos’un Ekim-Aralık, 105. J.R.R. Tolkien sayısında...

Toplanın, Anlatacaklarım Var Murat SönmezBazen merak ediyorum, bir insana hayat boyu sürecek böyle bir işi yaptıran moti...
14/10/2025

Toplanın, Anlatacaklarım Var
Murat Sönmez

Bazen merak ediyorum, bir insana hayat boyu sürecek böyle bir işi yaptıran motivasyon nedir? Tolkien bunca zahmete neden katlandı? Ün değil, para değil. Öyle olsa böylesine bir dünyayı yarattıktan sonra sadece iki romanını bastırmazdı. 1914’ten öldüğü 1973 yılına kadar tam elli dokuz yıl bu dünyayı hiç terk etmedi, ondan hiç vazgeçmedi. Oxford Üniversitesi’ndeki işinden artakalan zamanlarda, akşamları ve hafta sonları olmayan bir dünyadaki olmayan yerleri düşündü, olmayan kişiler yarattı, yetmedi onların soylarının birer birer, hangi tarihler arasında yaşadıklarını tasarladı. Tolkien’i Gondor’un otuz üç kralını tek tek, isim isim yazmaya teşvik eden motivasyon neydi? Kesindir ki bütün bunları nihayetinde basılması için yazmadı, kimselere de göstermedi, bütün bu yazdıkları oğlu Christopher babasının notlarını derlemeye başladığında ortaya çıktı. Neden bir insan elli dokuz yıl boyunca aynı şey üzerinde çalışır, on bin sayfanın üzerinde yazar ve bunun sadece çok küçük bir kısmını başkalarıyla paylaşır da geri kalanını saklı tutar?
Buna verebilecek tek bir cevabım var: Tolkien de hayal gücü bağımlısıydı. Ama hayal gücünü körükleyecek materyale ulaşımı sınırlıydı veya onun için yetersizdi. O da kendi hayal gücünün üstüne kendi yaptığı na**lm bombasını attı...
Başta da dediğim gibi Notos’un bu sayısında eminim ki birçok uzman pek derin analizler yapmıştır. Bense en iyi yaptığımı düşündüğüm şeyi yaptım ve size Tolkien’le olan kendi hikâyemi anlattım.
Son olarak unutmayın:
Aurë entuluva!
Aurë entuluva!
Aurë entuluva!
(70 kez tekrarlanacak.)

Notos’un Ekim-Aralık, 105. J.R.R. Tolkien sayısında...

Orta Dünya’nın Ruhu Tom Bombadil Fatma Cihan Akkartal“Tom Bombadil kimdir” sorusuna Altınyemiş, “O’dur” diye yanıt verir...
13/10/2025

Orta Dünya’nın Ruhu Tom Bombadil
Fatma Cihan Akkartal

“Tom Bombadil kimdir” sorusuna Altınyemiş, “O’dur” diye yanıt verir. “Ne görüyorsanız odur. O ormanın, suyun ve tepenin efendisidir.” Fakat “bütün bu garip topraklar” yani Yaşlı Orman ve Höyük Yaylaları Tom Bombadil’e ait değildir, Tom buraların efendisidir. Sahip olmakla ilgilenmez Tom, daha doğrusu sahip olmasına gerek yoktur.
Kudret yüzüğüyle olan ilişkisi de diğer herkesten farklıdır belki de bu yüzden. Gandalf’ın Elrond Konseyi’nde sözünü ettiği gibi, Tom’un aslında yüzük üzerinde bir hükmü yoktur, yüzüğün gücünün kendisine işlemesinin önünde Tom’un kendisinden kaynaklanan bir sebep yoktur, basitçe, yüzüğün Tom üzerinde bir hükmü yoktur. Tom yüzüğü arzulamaz, ona sahip olmakla ilgilenmez.
Elrond Konseyi’nde yüzüğü Tom Bombadil’e verme fikrinden hızlıca vazgeçilir bu nedenle. Yüzük saklaması için Tom’a verilse Tom yüzüğü bir yerlerde kaybeder, unuturdu, der Gandalf. Kudret yüzüğü şöyle dursun Tom’un herhangi bir şeye “sahip çıkması” beklenemez, Tom iyicil bir karakter olmasına rağmen Karanlık Efendi’ye karşı da açıkça cephe almış değildir. Dünyevi meseleler, hikâyeye dair konular Tom’un ilgi alanına girmez. Yüzük bir anlatı zamanına yani tarihe aittir, hikâyenin bir parçasıdır. Tom Bombadil ise zamana aittir, dünyanın ruhudur. Hikâye içindeki uyumsuzluğu da bundandır belki.

Notos’un Ekim-Aralık, 105. J.R.R. Tolkien sayısında...

Fantastik Edebiyat Neye YararZen ChoFantastik edebiyat içsel dünyanıza tam olarak ne yapar? Gözlemlediğim kadarıyla düşü...
11/10/2025

Fantastik Edebiyat Neye Yarar
Zen Cho

Fantastik edebiyat içsel dünyanıza tam olarak ne yapar? Gözlemlediğim kadarıyla düşünce egzersizi yapmak için eşsiz bir alan, etrafınızdakilere farklı perspektiflerden bakmanıza olanak sağlıyor. Çocukken C.S. Lewis’in Büyücünün Yeğeni’nde geçen bir sözüyle vurguna uğradığımı hatırlıyorum. “Görüp işittikleriniz büyük ölçüde nerede durduğunuza bağlıdır, ayrıca nasıl bir insan olduğunuza” diyordu. Algıladıklarınızın, dolayısıyla bireysel gerçekliğinizin başkalarınınkinden farklı olabileceği düşüncesi benim için yepyeniydi, yine de doğruluğunu derhal iliklerimde hissetmiştim. Sadece daha önce hiç bu şekilde sözcüklere döküldüğünü görmemiştim, ki bu da edebiyatın yapabildiği muhteşem şeylerden biri. İsterseniz cümleyi tersyüz edin, özü aynı: Nasıl bir insan olduğunuz büyük ölçüde nerede durduğunuza bağlıdır, durduğunuz yeri değiştirirseniz görüp işitebileceğiniz şeyler de buna göre değişir. Fantastik edebiyatın sağladığı şey tam olarak bu işte...
Fantastik edebiyatın değineceğim son bir işlevi daha var ki bu da bir bakıma özgürlük olarak tarif edilebilir: önemsiz olma özgürlüğü. Az önce bir şeyin temsilcisi olmanın ağırlığından söz etmiştim. Size bir işi çeşitlilik kriterini sağlamak için vermişler gibi görünüyorsa üzerinize ağır bir yük çörekleniyor. Malum sebepten, yani eserinizin yayımlanıp okunmasının edebi niteliği ya da eğlendiriciliği sayesinde olmadığını ima etmesinden ötürü değil. Bu işin baştan sona belli kutucukları işaretleme egzersizi olarak, adeta “bugün çeşitliliği destekledim, aferin bana” diyebilmek için yapılması esas mesele. Benim gibi kimi sanatçıların önemli figürlere dönüşüp eserlerinde ciddi sorunları ele almaları yönünde de kayda değer bir baskı söz konusu. Okurların yazdığınız kurmacaları belli bir dava savunuculuğu gözüyle okuması artık olağan hale geldi.

İngilizceden çeviren Tila Sadeki

Notos’un Ekim-Aralık, 105. J.R.R. Tolkien sayısında...

Tolkien’in Resimleri Christina Scull,  Wayne G. HammondBu eserlerin hiçbiri aile üyeleri ile yakın arkadaşlar dışında bi...
10/10/2025

Tolkien’in Resimleri
Christina Scull, Wayne G. Hammond

Bu eserlerin hiçbiri aile üyeleri ile yakın arkadaşlar dışında birilerinin görmesi niyetiyle yapılmadığından, Tolkien illüstrasyonlarını dilediği gibi çizip boyamakta özgürdü. Bu durum tek bir istisna dışında bütün resimleri için geçerliydi, yani Hobbit’e yaptığı resimler hariç. Yayıncısı Hobbit için haritalar dışında hiçbir illüstrasyona gerek olmadığını düşünse de Tolkien aynı fikirde değildi. Eserin “ilk taslağı”na birkaç resim eklemişti, bunları en uygun olduğunu düşündüğü hale gelene dek tekrar tekrar çizmeye ve eklemeye devam etti. Yayıncısı George Allen & Unwin resimleri çok hoş bulduğundan Tolkien’e büyük ölçüde uyum sağladı, yalnızca haritaları çok renkli çizmesine karşı çıktı. Hobbit’in 1937’deki ilk baskısı on bir adet tek renkli çizimle harita ve tramlı bir Kuyutorman deseni içeriyordu. İkinci baskıya Tolkien’in bütün sayfayı kaplayan dört adet tam renkli resmi eklendi: Hobbitköy, Ayrıkvadi, Bilbo’nun salcı elflerin kulübelerine yaklaşması ve Smaug’un Yalnız Dağ’ın altındaki hazinesinin suluboya tasvirleri. Dumanlı Dağlar’daki kartal yuvasını tasvir eden beşinci bir suluboya ilk Amerikan baskısında salcı elflerin resminin yerini aldı.
Tolkien’in belgeleri* arasında muhafaza edilen ilk eskizler Hobbit için yaptığı resimlere ne büyük emek verdiğini ortaya koyar. Özellikle Hobbitköy’deki Tepe’nin resmi için çok fazla versiyon üretmiştir. Ayrıca kitabın cilt tasarımına katkıda bulunmuş, cildi saran şömiz için dağların ve ağaçların dekoratif bir panoramasını resmetmiştir. Bu resim Hobbit’in bazı baskılarında yazıları değiştirilmiş olarak hâlâ kullanılır ve 20. yüzyılın en nadide İngiliz şömizlerinden biridir.

Notos’un Ekim-Aralık, 105. J.R.R. Tolkien sayısında...

Tolkien ve Öncüleri: Marx ve DostoyevskiSabri Gürses Fantazya bir kaçış edebiyatı değildir; tam tersine, kapitalizmin ya...
09/10/2025

Tolkien ve Öncüleri: Marx ve Dostoyevski
Sabri Gürses

Fantazya bir kaçış edebiyatı değildir; tam tersine, kapitalizmin yarattığı çağdaş dünyaya, onun şehir merkezli kitlesel sanat ve eğlence biçimlerine kapılıp gitmektir kaçışçılık. Bu enfes “cam kubbeli belediye yüzme havuzu” imgesi Marx ve Dostoyevski’nin Kristal Saray gözlemleriyle ve günümüzün AVM gerçeğiyle örtüşür. Tolkien muhtemelen Zamyatin’in Biz’deki (1921) distopik cam evlerinden, kitlesel jimnastik ve robot müziği dinletilerinden habersizdi; onun türevleri Aldous Huxley’den ya da George Orwell’den de bahsetmedi. Ama onların distopyayla dile getirdikleri krizi kendi mitolojisinde kötülüğün yenildiği fantastik bir ütopyayla ele aldı. Dostoyevski’nin gerçekçi romanla başladığı yolu Karamazov’da bir aziznameyle bitirmesi gibi, Tolkien de yarattığı mitoloji ve peri masalının özünü dini coşkuya (joy) bağladı. Peri Masalları Üzerine’nin sonunda fantazya hikâyesi Hıristiyan hikâyesiyle, İncil hikâyeleriyle bir bütün olarak ele alınır ve Tolkien bunu açıklamak üzere “eucatastrophe: iyi felaket” terimini uydurur: “Peri masalı Büyük Eukatastrofa doğru ileri (ya da geri: yönü önemli değil) bakar.” Bu iyi felaket Orta Dünya canlılarının Sauron’a karşı örgütlenip onu yenmesiyse, gerçek dünyada Enternasyonal’den, dünya devriminden uzak bir fikir midir?

Notos’un Ekim-Aralık, 105. J.R.R. Tolkien sayısında...

Ejderhayı Uyandırmak: J.R.R. Tolkien ve Beowulf’un DönüşüAlican Saygı OrtancaCanavarlar da Anglosakson mirasının bir par...
08/10/2025

Ejderhayı Uyandırmak: J.R.R. Tolkien ve Beowulf’un Dönüşü
Alican Saygı Ortanca

Canavarlar da Anglosakson mirasının bir parçasıdır. Grendel toplumun kıyısında yaşayan, insana benzer ama insan olamayan bir varlıktır. Beowulf’ta karanlık su birikintilerinde, sınırın ötesinde bekleyen bu yaratık aslında toplumun bastırdığı korkuların vücut bulmuş halidir. Tolkien de Gollum’u yaratırken, istemeden de olsa bu eski figürün karakteristik özelliklerine başvurur. Gollum da tıpkı Grendel gibi toplumdan dışlanmış, karanlıkta yaşayan, hem tiksindirici hem de acıma uyandıran bir varlıktır. Onun mağaralardaki fısıltısı Grendel’in Anglosakson dizelerindeki uğultusunu hatırlatır. Tolkien bunu açıkça söylemez ama metinlerarası bağ okurun zihninde kendiliğinden kurulacak kadar belirgindir.
Ve sonra ejderha gelir. Beowulf’un sonundaki yaşlı kahramanın, hazinesini koruyan ejderhayla karşılaşması destanın zirvesidir. Burada mesele yalnızca bir canavarın alt edilmesi değil, insanın kendi faniliğiyle yüzleşmesidir. Ejderha yıkıcı açgözlülüğün, ölümün kaçınılmazlığının, kudretin yalnızlığının sembolüdür. Tolkien’in Hobbit’teki Smaug’u tam da bu mirastan doğar. Altınların üstünde kıvrılan o koca yaratık yalnızca bir fantastik düş değil, Beowulf’taki ejderhanın modern çağda yeniden doğmuş gölgesidir. Smaug’un gözlerindeki açgözlü parıltı Beowulf’un ejderhasının ölüm saçan nefesini hatırlatır.
Tüm bu örnekler bir araya geldiğinde Tolkien’in Anglosakson mirasını yalnızca akademik olarak incelemekle kalmadığını, onu kendi mitolojisinin içine işlediğini görürüz. Onun için Beowulf bir kenarda bırakılmış fosil değildi, nefes alan bir şiirdi. Ve o nefes Orta Dünya’da yeniden solunuyordu. Smaug’un kükreyişi, Théoden’in hücumu, Rohirrim’in nal sesleri, Gollum’un iniltileri... Hepsi Beowulf’un taşlarından yeniden örülmüş bir kulenin duvarları gibiydi.

Notos’un Ekim-Aralık, 105. J.R.R. Tolkien sayısında...

Notos'un 105., J.R.R. Tolkien sayısı e-dergi formatlarıyla Google Books ve İdeal Online'da yayında.Sitemizden e-dergi fo...
08/10/2025

Notos'un 105., J.R.R. Tolkien sayısı e-dergi formatlarıyla Google Books ve İdeal Online'da yayında.

Sitemizden e-dergi formatlarının güncel bağlantılarına ulaşabilir, basılı dergiyi satın alabilir veya abone olabilirsiniz,
Bazı sayılarımızın baskısı tükense de Notos’un tüm sayılarını e-dergi olarak okumak mümkün.

Address

Ömer Avni Mh. Prof. Drive Tarık Zafer Tunaya Sk. 11/6 Gümüşsuyu Beyoğlu
Istanbul
34427

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Notos posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Business

Send a message to Notos:

Share

Category