11/06/2025
Brenda Spencer, Kaliforniya'daki bakımsız banliyö evlerinin oturma odasında babasıyla paylaştığı tek kişilik şilte üzerinde uyandığında, o güne epilepsi ilacını viskiyle birlikte içerek başladığını hatırlıyor.
Parlak kızıl saçlı, 16 yaşındaki ufak tefek kız, babası Wally'nin kendisine Noel hediyesi olarak verdiği 22 kalibrelik tüfeği ve dürbünü kullanarak pencereden ateş etmeye başladı.
Hedefi, yolun hemen karşısında, sadece 45 metre uzaklıktaki Grover Cleveland İlkokulu'ydu. O sırada saat 8.30 civarıydı ve bir grup küçük çocuk, müdürlerinin kapıları açmasını sabırla bekliyordu.
San Diego'daki okul görevlileri, korku içindeki yaralı çocuklara yardım etmek için okuldan fırlayıp, daha fazla öğrenci kurtarmak için okula gelen velilere yola devam etmeleri yönünde bağırınca ortalık karıştı.
Yaklaşık 20 dakika içinde 8 çocuk ve üç yetişkin yaralandı, bunların arasında bir polis memuru da boynundan vuruldu.
Yaralı çocuklara yardım etmeye çalışırken vurulan okul müdürü Burton Wragg ve çocukları kurtarmaya çalışan bir okul görevlisi de dahil olmak üzere iki kişi hayatını kaybetti.
Bir polis memuru Spencer'ın ateş hattını engellemek için çöp kamyonunu yola park etmeseydi, ölü sayısı çok daha yüksek olacaktı.
Spencer, polis müzakerecilerine çocukları ve personeli çok kolay hedef haline geldikleri için vurduğunu söyledi.
Sonunda memurlar onu dışarı çıkmaya ikna ettiler (söylendiğine göre ona hamburger teklif ettiler) ve kadının evinde 200 mermi daha olduğunu gördüler.
Altı saatlik çatışma sırasında bir gazete muhabiri, görgü tanığı ifadesi almak için komşularını aradı.
Şans eseri, aradığı numaralardan birini Spencer kendisi açtı.
Bu yüzden, muhabir onunla konuştuğunu anlayınca, amacının ne olduğunu sordu.
Spencer, "Pazartesileri sevmiyorum," dedi.
Spencer daha sonra iki cinayet suçlamasını kabul etti. Ve mahkemede çapraz sorguya çekilmesi gerekmediği için, pazartesilerden nefret ettiğine dair nükteli sözleri, onun silahlı saldırı için tek açıklaması olarak kaldı.
Polise konuşan genç bir arkadaşı, saldırının planlı olduğunu belirterek, Spencer'ın kendisine Pazartesi günü televizyona çıkacak bir şey yapacağını günler öncesinden söylediğini ifade etti.
Ayrıca, çatışma sırasında bir polis müzakerecisine "çocukların vurulduktan sonra kıvranmasını izlemeyi sevdiğini" ve en sevdiği renk olan mavi giyen herkesi ve tüy dolgulu palto giyenleri, kurşunlar onlara çarptığında "tüylerin uçuşmasını" sevdiği için hedef aldığını söylediği ortaya çıktı.
Yaşı nedeniyle idam cezasından kurtulan Spencer, 25 yıldan müebbete kadar değişen iki ayrı cezaya çarptırıldı.
Bugün 56 yaşında ve hâlâ hapiste cezasını çekiyor.
