Orkun Yayinlari

Orkun Yayinlari Orkun Yayınlarının ilham kaynağı Göktürk Kitabeleridir. Gönüldeki sözümü vurdurdum ...Ebedî taş yontturdum ...
Kül (Köl) Tigin

1-Ankara fişek fabrikası (1924)2-Gölcük tersanesi (1924)3- Şakir zümre fabrikası (1925)4-Eskişehir hava tamirhanesi (192...
13/09/2025

1-Ankara fişek fabrikası (1924)
2-Gölcük tersanesi (1924)
3- Şakir zümre fabrikası (1925)
4-Eskişehir hava tamirhanesi (1925)
5-alpullu şeker fabrikası (1926)
6-Kırıkkale çelik fabrikası (1928)
7-Uşak şeker fabrikası(1926)
8-Kırıkkale mühimmat fabrikası (1926)
9-Bünyan dokuma fabrikası (1927)
10-Eskişehir kiremit fabrikası (1927)
11-Kırıkkale elektrik santrali (1928)
12- Ankara çimento fabrikası (1928)
13-Ankara havagazı fabrikası (1929)
14-İstanbul otomobil montaj fabrikası (1929)
15-Kayaş kapsül fabrikası (1930)
16-Nuri killigil tabanca, havan ve mühimmat fabrikası (1930)
17-Kırıkkale elektrik santrali ve çelik fabrikası (1931- genişletildi)
18-Eskişehir şeker fabrikası (1934)
19-Turhal şeker fabrikaları (1934)
20-Konya ereğli bez fabrikası(1934)
21-Bakırköy bez fabrikası (1934)
22-Bursa süt fabrikası (1934)
23-İzmit paşabahçe şişe ve cam fabrikası (1934)
24-Zonguldak antrasit fabrikası (1934)
25-Zonguldak kömür yıkama fabrikası (1934)
26-Keçiborlu kükürt fabrikası (1934)
27-Isparta gülyağı fabrikası (1934)
28-Ankara, konya, eskişehir ve sivas buğday siloları (1934)
29-Paşabahçe şişe ve cam fabrikası (1935)
30-Kayseri bez fabrikası (1934)
31-Nazilli basma fabrikası (1935)
32-Bursa merinos fabrikası (1935)
33-Gemlik suni ipek fabrikası (1935)
34-Keçiborlu kükürt fabrikası (1935)
35- Ankara çubuk barajı (1936)
36-Zonguldak taş kömür fabrikası (1935)
37-Barut, tüfek ve top fabrikası (1936)
38-Nuri demirağ uçak fabrikası (1936- ilk türk uçağı nud-36 üretildi)
39-Malatya sigara fabrikası (1936)
40-Bitlis sigara fabrikası (1936)
41-Malatya bez fabrikası (1937)
42-İzmit kağıt ve karton fabrikası (1934)
43-Karabük demir çelik fabrikası (1937)
44-Divriği demir ocakları (1938)
45-İzmir klor fabrikası (1938- temel atma)
46-Sivas çimento fabrikası (1938-temel atma)
Son iki fabrikanın sadece projesi yapılıp, kaynağı sağlanıp, temeli atılmış, çünkü ADAM ÖLDÜ!..

Savaştan yeni çıkmış, yeni kurulmuş bir ülkede, bir yandan ülkeyi tesis ederken 15 yılda yapılanlar!.. #@

Yunan komutan Sofokles bu fotoğrafı çektirmeden önce Osman Gazi’nin mezarını tekmeleyerek  “Kalk ey Osman! Kalk da devle...
13/09/2025

Yunan komutan Sofokles bu fotoğrafı çektirmeden önce Osman Gazi’nin mezarını tekmeleyerek

“Kalk ey Osman! Kalk da devletini kurtar” demişti.

11 Eylül 1922'de yalnız Bursa değil, ecdadın aziz hatırası da işgalden kurtuldu.

Bursa’nın işgali Yunanlarca özel bir anlam ifade ediyordu.

Bursa’nın işgali Ankara’da, Büyük Millet Meclisi’nde de derin bir üzüntüye sebep olmuştu.
10 Temmuz 1920’de 31 mebusun imzasıyla şu önerge gündeme geldi:

"Bursa'nın sefil Yunanlar tarafından işgali ve bu işgal neticesiyle orada din ve vatan kardeşlerimizin uğradıkları zulümlerin üzüntülerine iştirak ettiğimizin nişanesi olarak celsenin 20 dakika kapatılmasıyla başkanlık kürsüsünün puşide-i siyah ile örtülmesini teklif eyleriz.”

Teklifin kabul edilmesiyle birlikte Meclis kürsüsü Bursa’nın işgal altında olduğunu simgeleyen siyah örtüyle kaplandı.

Örtü, Bursa düşman işgalinden kurtuluncaya dek kürsüde kalacaktı.

Bursa’nın işgalinin tartışıldığı meclis oturumunda konuşan Burdur Mebusu İsmail Suphi Bey Halife Ordusu adı altındaki yerli hainlerle işbirliği yapan Yunanlıların ..Bursa’da mukaddes yerleri tahrip ettiğini ve ..Müslüman Türk kızlarının ırzını çiğnediğini ifade ederek şöyle dedi:

"İstanbul Hükümeti, Osmanlı sancağı verdiği Anzavur'u bir avuç vatanseverin üstüne yolladı.
Osmanlı bayrağı önde olarak Bursa'ya giriliyor. Asıl felaket buradadır efendiler…”

Bugün Yeşil Camii’de ezanın sustuğunu, cemaatin dağıldığını söyleyen Antalya Mebusu Hoca Rasih Efendi ise şöyle konuştu:

" Bursa'ya giren Hilafet Ordusu acaba Yunanların süngüleriyle,
İngilizlerin toplarıyla.. dini yaşatmaya mı geliyor?"

'Din gitti!..'

diye bağıran İstanbul'daki Şeyhülislam,

Anadolu'yu velveleye veren o Mustafa Sabri denilen alçak,

Anadolu'yu
‘dinimiz gidiyor' diye velveleye veren
o Zeynel Âbidin,
Bursa'da Yunan askerleriyle saltanat kuracak!..

Bunun üzerine Mustafa Kemal Paşa

“Efendiler; ..memleketimizin ellide biri değil, tamamı tahrip edilse,tamamı ateşler içinde bırakılsa;

biz bu toprakların üstünde bir tepeye çıkacağız ve oradan müdafaa ile meşgul olacağız.”

diyerek mebuslara moral vermeye çalıştı.

Bursa Öğretmen Okulu memurlarından Şefik Bey, işgalden sonra Bursa’da olup bitenleri Hariciye Nezareti’ne bir mektupla bildirmişti.

Mektupta yazanlar Türk milleti açısından üzücü olduğu kadar onur kırıcıydı da.

Şefik Bey'in bildirdiğine göre;.. Osman Gazi Türbesi’ne Kral Konstantin’in resmi asılmıştı. ..Şehzade mezarlarında insan dışkıları vardı... Yunan askerleri Müslüman mezarları ve evliya yatırlarına işiyor, ..tuvalet ihtiyaçlarını özellikle bu mekanlarda karşılıyorlardı.

Büyük Taarruz’un başarılı olmasıyla birlikte
Bursa’ya yönelen
Şükrü Naili Paşa,
2 yıldan biraz fazla süre işgal altında kalan şehri 11 Eylül 1922’de düşman işgalinden kurtardı.

Günümüzün ..yerli işbirlikçilerinin istediği gibi Yunan galip gelmiş olsaydı ..neler olacağının özetidir Bursa’nın işgalinde yaşananlar.

Ve ecdadın aziz hatırasını Yunan postallarının altında çiğnenmekten kurtaran adamdır Atatürk.

Macar Türkolog Aurel Stein, 1907 yılında İç Türkistan diye bilinen bölgede MİRAN kalesinde 3 yaprak halinde bazı belgele...
12/09/2025

Macar Türkolog Aurel Stein, 1907 yılında İç Türkistan diye bilinen bölgede MİRAN kalesinde 3 yaprak halinde bazı belgeler buldu.
Stein, BİN BUDA, yani Tun-Huang mabedlerini araştırmış, rahip Wang ile uzun pazarlıklardan sonra 24 sandık el yazması ile 5 sandık resmi alıp Londra müzesine nakletmiştir.
TUN-HUANG'dan 15 kilometre uzaklıkta kayalar içine oyulmuş 500 kadar mağara mabet vardır ki, BİN BUDA MABETLERİ diye anılırlar.
STEIN, yazmaları Danimarkalı âlim Wilhelim Thomsen'e göstermiş, o da inceledikten sonra bunları İngilizce tercümeleri ile birlikte 1912 yılında Journal of Royal Asiatic Society dergisinde yayınlamıştır.
Bu kâğıtlar üzerinde çok eski bir TÜRKÇE ile yazılmış metinler, KÂZIM MİRŞAN'a göre birinci yaprakta 6 maddelik YARLIĞ BOLTI’lar vardı...

Moğolistan TÜRK TARİHİ yazarlarına göre BOLTILAR'ın, M.Ö. 1517’de AT-UKUŞ BİL’nin (İdil-Ural bölgesinde bir TÜRK devleti-At'lant'is)) kuruluşundan,
M.Ö.512’de Darius’un ÜR-APA (Ural Nehri) mağlubiyetine kadar 1000 yıllık bir geçmişi vardır.
Ancak ana metnin hangi tarihte yazıldığı kesin olarak bilinmemektedir.

Yazılar bir SİNTAŞ’tan kopya edilmişlerdir.
SİN kelime olarak MÂNÂ İFADE EDEN ŞEKİL, HEYKEL demektir.
Bin yıllık bir felsefi düşünce faaliyetinin semeresi olan YARLIĞ BOLTILAR ile BİRİLELER, aynı yazı ile kopya edilmişlerdir... Yani kopyalayan tek kişidir.
Kâğıtlarda yine eski SİNTAŞLAR’dan alınmış TAM ĞA'LAR vardır.
ALTI YARIK TİGİN, taş üzerine yazılı bir halde uzun yıllar bir Budist mabedde saklanmış, bu metne göre TÜRK Budist rahipler M.Ö. 1517’den M.Ö.512’ye kadar BOLTI yazmışlar,
M.Ö. 516’da yine bir TÜRK hakanı olan TÜRÜK BİL’in BU-KİSİ mabedlerini kontrol alması üzerine, birisi bütün yazıtları kağıda kopyalamış, sonra onları hâlâ BU-KİSİ kontrolünde olan MİRAN KALESİ’ne götürüp saklamıştır.

BU-KİSİ, HİMALAYALAR’ın güney eteklerinde görülen ilk ASYA İNSANI’na verilen addır...
TİBETLİLER, ESKİMOLAR, KIZILDERİLİLER tamamen BU-KİSİ karakterleri taşırlar.
Hepsi TÜRKLER’in yakın akrabalarıdır.
Yazının ÖC-ONON kısmından sonra ALTI YARIK TİGİN bölümü geliyordu. Bu ifade "BENDELERİN SPEKTRUM NASİPLERİ" şeklinde tercüme edilebilir... Bilim açısından bir başka karşılığı "ALTI IŞIK VE TANJANTLARI"dır.
Sembolik mânâda ise, "ALTIN ÇİÇEK DOKTRİNİ" olarak kabul edilir.

Bu tarzda çok anlamlı ifadelere, metinlerin sadece başlığında değil, her maddesinde rastlanmaktadır... ALTI YARIG TİGİN eseri böyle bir teknik ile, hayatın fenomenlerini, yani izahı zor bütün olayları tek bir esasa bağlamakla kalmıyor, bu esası KİŞİ-OĞLU’nun anlıyabileceği rumuzlara, sembollere bağlıyor.

KİŞİ-OĞLI YAZMIŞI
ALTI YARIG TİGİN
ISİZ OYIBIZ KUL BİTİDİM ITİM

adıyla ünlenen bu bölüm aslında bir bütündür ve son derece derin bir FELSEFE’yi, TÜRKLER’İN KÂİNAT VE YARADILIŞ İNANCI’nı kâğıda dökmüştür.
ALTI YARIG TİGİN’de her olayın bağlandığı esas, DETERMİNİZM’dir...
KİŞİ-OĞLI ifadesindeki KİŞİ bugünkü insanlığın ortak atasıdır,
KÂİNAT’a OL-ONİ derlerdi.
OL kelimesi DÜNYA, ikinci ON kelimesi de KOZMOS mânâsınadır.

Galaksilerin her biri bir ON’dur.
Kozmik bir yapısı vardır, ancak canlı bulunmaz.
Canlı bulunan sistemlere ÖC-ONON(ACUN) denilir...
Bizim ÖC-ONON’umuz, SAMANYOLU ON’undaki GÜNEŞ sistemidir.

Eski Türkler, EVRENSEL kelimesinin karşılığı olarak HER ŞEYİ İÇİNE ALAN manasındaki ALKU kelimesiyle ON’u birleştirip ALKU-ON yapmış, bunu da KÂİNAT, MÜKEVVENAT anlamında kullanmışlardır...
ALKU BİŞ ACUN ifadesi (elementlerin periyodik cetveli her bölüm 2 , 2 x 5 = On olarak düzenlenmiştir)
"5" sayısı işte bu yüzden son derece önemlidir ve pek çok eski Türk sembollerinde yer alır.

FEZA (space) kelimesinin karşılığı olarak bugün kullandığımız UZAY kelimesi "SONSUZ OLARAK UZAYIP GİDEN BİLİNMEZ" anlamı taşır.
UZANTKUN,YÜCE mânâsına gelir...
UDGUN-SELENE yazıtlarında "ES-ÖNÜGLİG KANTAN KELİPİN, ESÜ-EDE İL ETDİ" şeklinde bir ifade var...
Bu, ÖRNEK BİR KANDAN GELEREK, İDEAL BİR HALK YARATTI demektir!..
Bugün KAN örneklerinden KİŞİ-OĞLU’nun genetik yapısını, DNA şifrelerini çözüp, özelliklerini tesbit etmek mümkün olduğuna, ve genlerde bir takım değişiklik yaparak veya KOPYALAMA suretiyle istenilen nitelikte bir ırk meydana getirmek mümkün olduğuna göre, yukarıdaki ifadenin ne büyük bir ilmî gerçeği dile getirdiğini anlamak kolaylaşır.
KÂZIM MİRŞAN-Altı Yarık Tiğin.

“Türklerin ataları, muhtemelen, yalnızca demiri, çeliği ve bilumum metalleri ilk defa işleyen millet değil, aynı zamanda...
12/09/2025

“Türklerin ataları, muhtemelen, yalnızca demiri, çeliği ve bilumum metalleri ilk defa işleyen millet değil, aynı zamanda yazıyı da bulan ve Asya'nın batısına götüren millettir. Bilinen en eski çiviyazısı tabletler Turanî bir dille yazılmıştır ve bunların ihtiva ettiği ilme komşu hükümdarlar o derece kıymet vermişler ki bunları Sami diline tercüme ettirmişlerdir. İşte o dönemde Yunanlarsa henüz okumak yazmak nedir bilmezlerdi.”

Meşhur Redhouse sözlüğünün yazarı ;
"Sir James William Redhouse, (1811 – 1892)
Dil bilgini, mütercim, sözlük yazarı”
On the history, system, and varieties of Turkish poetry/Türk şiirinin tarihi, sistemi ve çeşitleri üzerine adlı eser Sayfa:17

Sir James William Redhouse'un söylediklerinin bir benzeri MÖ.V. YY'da yaşayan Tarihin Babası olarak anılan Herodot'un Tarihinde; (İskit Saka Türklerinin menşei ile ilgili anlattığı efsanede) Dünya medeniyetinin temellerinin İskitler tarafından atıldığı bir efsane ile anlatılmaktadır.

Fatih Mehmet Yiğit

18 Eylül 1922 tarihli Altoona Tribune isimli Amerikan Gazetesi’nin İzmir ile ilgili manşeti.“İzmir gerçek bir cehennem. ...
09/09/2025

18 Eylül 1922 tarihli Altoona Tribune isimli Amerikan Gazetesi’nin İzmir ile ilgili manşeti.

“İzmir gerçek bir cehennem. Amerikan gemileri kaçanları kurtarmaya çalışıyor. Yağmacılarıyla İzmir’i harap eden Mustafa Kemal Paşa, küçük Asya, İstanbul ve Trakya kendisine teslim edilmezse adamlarını gönderip İstanbul’u zaptedeceğini ilan etti. İngilizler de endişeli. Kemal, Trakya ile ilgili ültimaton verdi. Müttefiklerinin uyarılarını elinin tersiyle itti.”

Mustafa Kemal’in askeri olmak en son 1918-1922 yılları arasında suçtu.Cezasınıda İngiliz ve Yunan zabitler kesiyordu.
06/09/2025

Mustafa Kemal’in askeri olmak en son 1918-1922 yılları arasında suçtu.

Cezasınıda İngiliz ve Yunan zabitler kesiyordu.

05/09/2025
TEHLİKENİN FARKINDAMISIMIZ?Bugün haberlerde, İtalya'da ağır silahlarla katliam yapmaya hazırlanırken yakalanan Ortadoğu ...
05/09/2025

TEHLİKENİN FARKINDAMISIMIZ?

Bugün haberlerde, İtalya'da ağır silahlarla katliam yapmaya hazırlanırken yakalanan Ortadoğu kökenli 2 teröristin Türk vatandaşı olduklarını ve Türk pasaportu taşıdıklarını okuduk.

Kim bunlar?

Hangi meziyetlerinden dolayı Türk vatandaşlığı verildi?

Bunlara Türk vatandaşlığını kim neden verdi?

Yıllardır terörle mücadele eden bir devlet bunu nasıl yapar?

Yarın bu teröristlerin yüzünden dünya Türk devletine ve Türk milletine nasıl bakacak?

En basitinden öğrencilerimiz, işadamlarımız nasıl vize alacak?

Sorular çok, ya cevap…

05/09/2025

TÜRKİYE'DE ETNİK İHANET !

Yazdığım yazılarda, Atatürk’ün Bursa Nutku’ndan yola çıkarak memleketin içinde bulunduğu duruma ve gençlerin görevine dair yorumlar ile İstiklal Savaşı’nda, Türk Milletinin davranışlarını ve sonuçlarını ve de bugün verilmesi gerektiğine inandığım “demokrasi yoluyla varolma savaşı”nın bunu örnek alması gerektiğini, anlatıyorum.

Bir kere daha kanaatimce verilmesi gerektiğine inandığım “demokrasi savaşı”nın ya da Türk Milleti bakımından verilmesi gereken var olma mücadelesinin önündeki en büyük sorun, yüzyıllardır varlığı tartışmasız bir gerçek olan “etnik ihanet”tir.

Peşinen söyleyeyim, bu yazıya ve başlığına ilham olan rahmetli Necdet Sevinç ağabeyin “İstiklal Harbi’nde Etnik İhanet” adlı kitabıdır. Necdet Sevinç, iyi ki; bu kitabı yazmıştır da o dönem yaşananlar içinde, etnik ihaneti bütün tarafları ile bugün bir kez daha görebiliyoruz.

Dikkat ederseniz, Türk adını Türkiye’den ve Türk’ün yaşadığı her toprak parçasından silme planı vardır. Türkiye’ye hakim olan kara zihniyet, bu nedenle “Türk” adını kullanmaz ve her şeye “millet” der, “Türkiyelilik” kavramını teşvik eder, bölücülerle uzlaşma arar ve 36 etnik parçayı dilinden düşürmez. Onlarca yıldır süren bir şeydir bu! Yani günümüze has değildir.

“Yeni Anayasa” dayatmalarının altında yatan, mevcut anayasadan “Türk” tanımlarının çıkarılmasıdır. Bu bir çok hedefin yanında, asıl hedeftir. Böylece benim defaatle belirttiğim gibi, Türkiye’de Türk hükümranlığına hukuken son verilmesi amaçlanmıştır. Sadece Türkiye’demi dersiniz? Irak ve Suriye'de Türkmenlerin, Kıbrıs’takilerin, Yunanistan ve Bulgaristan’daki Türklerin durumuna bakıp bunun bütün Türk coğrafyasında geçerli olduğunu net olarak söyleyebilirsiniz...

Kara zihniyetin, bütün yöntemleri deneyerek başta dini, ekonomik ve siyasi olmak üzere her türlü baskı unsurunu kullanarak ülkede hakimiyet kurması, sahip oldukları zihniyetin Türk’e düşman küresel güçlerce kesişmesi sebebiyledir.

Mikro etnikçilerin, Osmanlı’dan günümüze kadar ihanetleri çok açıktır. Ve bu mikro etnikçiler kendileri için en uygun zemini günümüzde bir kez daha bulmuşlardır.

Bu dönem, bölücü terörün arkasındaki yapının kazandığı mesafeler onların da iştahını kabartmış ve kendi hesaplarını da, niyetlerini açık etmeden, pkk’nın elde edeceği kazanımlar üzerinden yürütmeye başlamışlardır. Yani pkk, bir takım haklar elde eder ve kendini hukuki zeminde meşrulaştırırsa, onlarda benzer haklar talep edebiliriz düşüncesindedirler.

Burada karşımıza bir etnik ihanet kardeşliği çıkmaktadır!

Bu nedenle mikro etnikçiliği ortaya çıkaranların ülkeyi getirdiği uçuruma aldırmaksızın, o küçük akılları ile bir partinin eteğine sarılarak, günümüzdeki gelişmeleri çok çalışarak ve destekleyerek ayakta tutmuşlardır.

Kara zihniyetin iktidarında, devlet zayıflamış olduğundan, müslüman ve gayri müslim mikro etnik ırkçılar, aynen İstiklal Harbi’nde olduğu gibi hortlayarak ortaya çıkmıştır.

Türk Milletince ve özellikle Türkler tarafından verilecek olan “Demokrasi Yoluyla Var Olma Savaşı”nda, kara zihniyetin etrafını bir zırh gibi örerek, onu korumaya alan bu mikro etnik ırkçılar ve onların çalışmaları, önemle göz önünde bulundurulmalıdır.

Dikkat edin, bunlar Suret-i Hak’tan yana gözükürler. Türk’üm, Müslümanım adım Ahmet, Mehmet derler. Yetmez ise dedesinin Çanakkale’de, babasının İstiklal Harbi’nde şehitliğini anlatırlar. Türk bayrağını da ellerinden düşürmezler. Bunlar yetmezse Hac hatıraları da dinleyebilirsiniz. Size devlet kasasından yardım bağlatabilir hatta cebinden çıkartıp borç bile verebilir. Dediğim gibi, bunlar Türk’ü yanıltmak ve Türk düşmanlığını politika haline getirmiş olan kara zihniyetin etrafında geçilmez bir duvar örme çabasındadırlar ve çok da başarılıdırlar.

Türk Milletinin vereceği “Varolma Savaşı”nda karşısında bulacağı ve mücadele edeceği en büyük kitle budur. Bunlar her yere sızmıştır!

Küresel güçlerin ve onun ülkemizdeki taşeronu kara zihniyetin, Türklüğe karşı takındıkları tavrı anlamak için rahmetli Necdet Sevinç’in kitabından iki örnek verelim.

“... İstanbul’daki İngiliz Yüksek Komiser Vekili Tom Hohler, İngiliz Dışişleri Bakanlığı Doğu Masası Şefi George Kidston’a bir mektup yazdı. Mevcut şartlardan faydalanılarak İstanbul’un işgal edilmesi lazım geldiğinden söz edilen mektupta şöyle deniyordu:

“... Burasının Türkler tarafından yönetilmesine son vermek için şimdiki şartlardan yararlanılmazsa çok yazık olacak. Bu şehri herhangi bir yönetim altında görmeye hazırım. Yeter ki, bu yönetim, Türk yönetimi olmasın.”

Aslında müttefikler, Amerikan Başkanı Wilson’un isteği üzerine 10 Ocak 1917’de Türkiye’nin ortadan kaldırılmasını savaş sebebi olarak açıklamışlardı. Şöyle diyorlardı:

“... Uygar dünya bilmektedir ki, müttefiklerin savaş amaçları her şeyden önce ve zorunlu olarak Türkler’in kanlı istibdadına düşmüş halkların kurtarılması ve Avrupa uygarlığına kesinlikle yabancı olan Osmanlı İmparatorluğu’nun Avrupa dışına atılmasıdır.”

Bu politika İstanbul’un fethinden itibaren Avrupalılar’ın takip ettikleri politika idi.”

Bu politikanın günümüzdeki takipçilerini şimdi anlıyorsunuz değil mi? Bugün neler yapılmak istendiğini düne bakarak daha iyi görebiliyorsunuz değl mi? Onun için önümüzdeki günler Türk Milleti için çok çetin geçecektir.

Bu “Demokrasi Yoluyla Varolma Savaşı”na hazırlanırken ve savaşılırken “mikro etnik ırkçılar”ı göz ardı etmeyin ve hesabınızı da ona göre yapın. Çünkü sorun bebek katili bölücü Öcalan ve avanelerinden ibaret değildir.

Etnik ihanetin merkezi haline gelmiş olan merkezlerde ifade edilen “Yeni Paradigma” tanımının da, Türk Milleti için neler ifade ettiğini bir düşünün. Bu ifade Türk'ün hükümranlığını kaybettiği yeni bir devlet demektir. Devletinizi kaybedince her şeyinizi kaybedersiniz. Yüz küsur yıl önce de bunu yapmaya çalışıyorlardı bugün de öyle!

Birde Necdet Sevinç’in “İstiklal Harbi’nde Etnik İhanet” kitabını hala okumadı iseniz, mutlaka bulup okuyun...

Özcan PEHLİVANOĞLU
05 Eylül 2025 / İzmir

05/09/2025

Sıra İran'da mı?

Bakın arkadaşlar, bu konuda yıllardır yazıyorum ancak uzun yazılar genellikle okunmuyor, o nedenle özetlemeye çalışacağım...

Ortadoğu'da Emperyalizmin ve Siyonizm ortak hareket etmektedir...

PKK-PYD, IŞİD vb. yapılar aynı merkezden ortak hedef için kullanılan yapılardır...

Nihai hedef BOP, yani büyük İsrail'dir. Bu hedefe ulaşmak için ara hedef Barzanistan'dır. O nedenle Barzani'nin Peşmerge unsurları genellikle çatışmaların dışında tutularak çatışmalarda taşeronlar kullanılmaktadır...

Barzanistan'a katılması planlanan Arap ve Türkmen yurtlarının ele geçirilmesinde IŞİD taşeron olarak kullanılmıştır...

Bir yandan bu planlar yürütülürken, diğer yandan algı operasyonları yapılmaktadır...

Ülkemizde yıllardır yürütülen en büyük algı operasyonu, Osmanlıcılık ve eyalet sistemi ile topraklarımızın büyüyeceği algısıdır.

PKK-PYD ve IŞİD yapıları kullanılarak Kürtlere kazandırılan topraklar zamanı geldiğinde Barzani Kürdistan'ı olarak birleşecektir. İşte o zaman bu taşeron yapılar bizzat ABD'nin desteği ve onayı ile tasfiye edileceklerdir.

Bu tasfiye sürecinde ETKİN ROLÜ BİZ BİZ ÜSTLENECEĞİZ...

Bu operasyonlar tamamlandıktan sonra Barzani Kürdistan'ı ile ülkemizin FEDERASYON planlanmaktadır.

BU FEDARATİF YAPI OSMANLICILIK YALANLARI İLE TOPLUMA BAŞARI GİBİ GÖSTERİLECEK VE TOPRAKLARIMIZIN BÜYÜYECEĞİ YALANLARI ANLATILACAKTIR...

Musul, Kerkük, Tuzhurmatu, Altunköprü gibi Türkmen yurtlarının Barzani kontrolüne geçmesine sessiz kalınması, hatta desteklenmesi de bu plan dahilinde olup, FEDERASYONLA BİRLİKTE MUSUL,KERKÜK TUZHURMATU'nun da FEDERATİF YAPI İÇİNDE OLACAĞI YANİ BÜYÜYEN ÜLKE SINIRLARI İÇERİSİNDE KALACAĞI SÖYLENECEKTİR.

Federasyon sürecinde illerde yapılacak REFERANDUMLAR
ile illerin hangi eyalet sınırları içerisinde olacağı belirlenecektir.

Buna yönelik çalışmalar da sessiz sedasız sürmekte, Kürdistan haritası dahilinde gösterilen ancak KÜRT NÜFUSUN AZINLIKTA OLDUĞU İLLERE , Kürtlerin yoğun olduğu illerden SESSİZ SEDASIZ KÜRT GÖÇÜ YAPILARAK DEMOGRAFİK YAPI DEĞİŞTİRİLMEKTEDİR.

Yıllar önce ÖZAL döneminde imzalanan "AB YEREL YÖNETİMLER ÖZERKLİK ŞARTIerel ", 2003 yılında meclis onayından geçen ve BÖLÜNME YASALARI olarak bilinen "İKİZ YASALAR " ve son olarak yerel anayasaların hazırlanacağı yönündeki söylemler hep bu planın altyapı çalışmalarıdır...

FEDERASYON , BÖLÜNMENİN İLK AŞAMASIDIR ve daha önce Batı Trakya'da ve Girit'te yaşadığımız gibi sonraki adım BÖLÜNME VE TOPRAK KAYBIDIR...

Bazıları bölünme sırasının İran'da olduğunu düşünüyor, bana kalırsa SIRA ÜLKEMİZDEDİR.

Çünkü İran'ın bölünmesi demek, İran'ın Kuzeyinin yani Güney Azerbaycan'ın İran'dan kopması demektir ki, TÜRKİYE İLE ORTAASYA TÜRK DEVLETLERİNİN bu şekilde SINIR KOMŞUSU OLMASINA MÜSAADE EDİLMEZ.

İran ile aramızda KÜRDİSTAN TAMPONU OLUŞTURULMADAN İRAN BÖLÜNMEYECEKTİR...

Büyük İsrail olarak hayal edilen bölgenin nüfusu yıllardır savaşlar sonucu ölümler ve göçlerle azaltılmaktadır.

İŞTE MİLYONLARCA SURİYELİNİN ÜLKEMİZE GETİRİLMESİ BU PLANIN BİR PARÇASIDIR.

Büyük İsrail'i planlayanlar Kürtlerin Barzani Kürdistanında huzur ve refah içerisinde yaşamasını planlamıyorlar elbette.

Federasyonun ardından bağımsız(!) olması planlanan Barzani Kürdistan'ı, İran savaşında taşeron olarak kullanılacak ve yine milyonlarca insan yok edilecektir...

EMPERYALİZM her dönemde KULLANACAĞI BİR HALK mutlaka bulur...

Yüz yıl önce ARAPLARI,ERMENİLERİ kullananlar ŞİMDİ DE KÜRTLERİ KULLANIYORLAR... bunlara çok örnek verilebilir...

Nitekim İmparatorluklar 1. Dünya savaşında bu yöntemle dağıtılmışlardı...

Komplo teorisi gibi geldi değil mi?

Oysa yıllardır yaşananlar her şeyi açık bir şekilde ortaya koyuyor...

Mesele görebilmek...

Erol Koçer

04/09/2025

İYİCE ŞİRAZEDE ÇIKTI O ÇOCUKLARI

(Bunları Yunan ordusunun geride bıraktığı döl artıkları)

Nuray Bilgili'den

Bursa’da bir grup, Mevlit Kandili dolayısıyla camide lokum dağıtılan masanın yanında asılı bulunan Atatürk posterine müdahale etmeye kalkmış.

Atatürk posterini indirmek isteyen grupla, belediye personelleri arasında arbede yaşanmış.

Bursa, 8 Temmuz 1920'de İtilaf Devletleri'nin desteklediği Yunan ordusu tarafından işgal edilmişti. Bu işgal, Ankara'da bulunan İlk Meclis'te büyük üzüntüye yol açmış, 10 Temmuz 1920'de Meclis kürsüsüne siyah örtü (Puşide-i Siyah) örtülerek Bursa’nın işgali milli bir yas olarak kabul edildi.

Yunanistan Başbakanı Elefterios Venizelos'un oğlu olan Binbaşı Sofoklis, Osman Gazi'nin türbesinde çektirdiği fotoğraf ile hafızalara kazındı. Venizelos nişanlısına gönderdiği fotoğrafın altına, 'Yunanistan yeniden doğuyor, Türkiye ölüyor' notu düştü.

Osman Gazi’nin tabutuna kolunu ve ayağını dayayarak fotoğraf çektiren Sofokles, bir anlatıya göre Osman Gazi’nin sandukasına bakarak “Kalk ey Osman! Kalk da imparatorluğunun hâlini gör!” demiştir. Osman Gazi’nin tabutunu tekmelediğine ilişkin anlatılar da mevcuttur.

Bursa Darülmuallimin eski ambar memuru Mehmed Şefik tarafından kaleme alınan 12 Aralık 1921 tarihli dilekçede, şu cümleler yer alıyordu: “Cennetmekan Sultan Osman Han-ı Evvel hazretlerinin türbesinin girişine Kral Konstantin'in defne dalları ile çerçevelenmiş büyük bir resmi asılmıştır. Söz konusu türbenin avlusu da muhabere kıtaları tarafından işgal edilmiş olup, bahçedeki şehzadelerin mezarları üzerinde insan dışkısı izleri görülmektedir. İslam'a ve yüksek mezarlıklara aykırı olarak, Yunan askerleri tarafından defalarca tuvalet olarak kullanıldığına tanık oldum.

Camilerden bazılarının kapılarına Kral Konstantin'in resmi asılmıştır. Özellikle Hoca Alizade Camii'nin kapısına büyük bir haç çizilmiştir.

Vilayet dairesinin kapısına kraliyet tacı ve Yunan arması yerleştirilmiştir.”

Gazi Mustafa Kemal paşa komutasındaki Türk ordusu işgalden tam olarak '2 yıl, 2 ay, 2 gün' sonra 11 Eylül 1922'de Bursa'yı geri aldı ve meclis kürsüsüne konulan siyah örtü kaldırıldı.

Bugün Atatürk resmîne saldıranlar ya Kral Konstantin ve Yunan haçı özlemi içinde olan geride bıraktıkları tohumlarıdır. Ya da imanını kaybetmiş, şirazesi dağılmış mankurtlar.

Bugün o camiye Yunan haçının altında boynunuzu eğerek girmiyorsunuz. Mezarlıklarınız Yunan askerlerinin tuvaleti değilse bu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve onun komuta ettiği Türk ordusunun sayesindedir. Sadece nankörlük değil kendi vatanına ve dinine de düşmanlık bu…

Tuvalete tekerlekli sandalye ile giden adam Fransa ile Hatay durumu sertleşince ayağa kalktı. Hudut'a gidip Orduyu tefti...
01/09/2025

Tuvalete tekerlekli sandalye ile giden adam Fransa ile Hatay durumu sertleşince ayağa kalktı. Hudut'a gidip Orduyu teftiş edeceğim dedi.

Fransızlar Kemal hasta, savaşı göze alamaz kanısına kapılmasın istiyordu. Doktorların durumunuz kritik toparlayamayız uyarılarına rağmen Adana ya gitti.

5 saat o sıcakta ayakta orduyu denetledi, hazırlıkları teftiş etti. Etrafi bulanık görüyorum çocuk dedi yaverine, benzi sararmıştı. Askeriyle son birlikteliği olduğunu hissediyordu sanki.

Dünyaya ayaktayım mesajı verecekti.
Verdi ama dönüşte İstanbul da geminin merdivenlerinden inemiyordu. Koluna girseler hastalığı anlaşılacaktı, yavaş inse belli olacaktı sakladı. Küçük Ülkünün elinden tutup çocuk adımlarıyla indi.

Doğrudan yatağa girdi oradan da komaya ve bir daha kalkamadı.

Bozkurt son savaşını da kazanmış, Hatay'ı kurtarmıştı. Ama canından da olmuştu.

Tarihçi / Doç.Dr. Orhan Çekiç

Address

Denizköşkler Mahallesi, Derya Caddesi, Gül Sokak No:27/B
Istanbul
34315

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Orkun Yayinlari posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Business

Send a message to Orkun Yayinlari:

Share

Category