23/12/2025
KALKINMA LAFLA DEĞİL İCRAATLE OLUR!
Şevket Demir
İş İnsanı – Erzurum Ticaret ve Sanayi Odası
Disiplin Kurulu Başkanı…
Erzurum’un kalkınması için neler yapılması gerektiği konusunda kafa yoran, düşünen Şevket Demir’in kaleme alarak çeşitli yerlere ve gazetecilere gönderdiği rapor, altı kalın çizgilerle çizilecek öneriler içeriyor.
Hem bir iş insanı ve hem de deneyimli sivil kitle örgütü yöneticisi olan Şevket Demir diyor ki:
“- Erzurum’un ve Kuzeydoğu Anadolu’nun kalkınması konuşulacaksa, bu mesele lafla değil, tarım ve hayvancılık gerçeğiyle ele alınmalıdır. Yıllardır farklı başlıklar altında tartışılan kalkınma meselesinin özü nettir: Bu bölgenin en güçlü, en sürdürülebilir ve en adil gelir üreten sektörü hayvancılıktır.”
Demir devamla…
YEM BİTKİSİ ÜRETİMİ BÜYÜK AVANTAJDIR
“- Bölgemizde tarım büyük ölçüde yem bitkileri üretimine dayanır. Bu bir eksiklik değil, doğru yönetildiğinde büyük bir avantajdır. Çünkü hayvancılık; yapılan yatırımın karşılığını en hızlı veren, geliri tabana en kolay yayan ve sosyal dengeyi koruyan bir faaliyettir. Erzurum’un sahip olduğu geniş mera alanları ve iklim yapısı, mera hayvancılığını doğal olarak verimli ve düşük maliyetli kılmaktadır” hatırlatması yapıyor.
EN BÜYÜK GİDER KALEMİ İŞGÜCÜ MALİYETİDİR
"- Hayvancılıkta en büyük gider kalemi, herkesin bildiği üzere, yem ve iş gücü maliyetidir. Bu iki kalem toplam maliyetin %90–95’ini oluşturur” diyen Demir, görüşlerini şöyle sıralıyor:
“- Mera hayvancılığında yem maliyetinin %80–90’ı tabiat tarafından karşılanır. Çobanlık, imece usulüyle ya da maliyet paylaşımıyla son derece düşük giderle çözülebilir. Doğru yönetilen bir sürü, yetiştiricisine yılda 7–10 ay süt geliri ve her hayvandan bir buzağı kazandırır.
Süt, mandıralara satılarak nakde çevrilir; dişi buzağılar damızlığa katılarak sürü büyütülür; erkekler ise besi veya et olarak değerlendirilir. Bu döngü, doğru kurulduğunda her yıl %100’ün üzerinde gelir artışı sağlar. Bugün yaklaşık 4 inek bir asgari ücret, 8 inek ise iki asgari ücret seviyesinde düzenli gelir üretmektedir.
GÜÇ BÜYÜK SORUN
Erzurum’un 1180 köyü var. Bazıları göç nedeniyle mezraya dönüşmüş, bazıları yaşlı nüfusla ayakta kalmaya çalışmaktadır. Buna rağmen ilimizin bugün hâlâ ayakta duran ekonomik gücü, büyük ölçüde hayvancılıktan gelmektedir. Eğer hayvan sayısını ve niteliğini 2–3 kat artırabilirsek; yalnız Erzurum değil, Kuzeydoğu Anadolu ve Türkiye ekonomisi ciddi bir ivme kazanacaktır.
Bu mesele yalnızca ekonomik değildir; stratejiktir. Türk insanı ucuz ve sağlıklı ete ulaşırken, Türkiye helal et ve canlı hayvan ihracatıyla döviz kazanabilir. Bugün dünyada et açığı vardır. Gıda güvenliği, artık savunma sanayi kadar hayati bir konudur. Bugün tank vermeyenler, yarın damızlık da vermez. Bu gerçeği görmezden gelemeyiz.”
ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Göçün en önemli tetikleyicisi olarak kadınları gösteren Şevket Demir, çözüm önerilerini şöyle sıraladı:
“- Kadınlar son derece haklıdırlar. Şöyle ki, köyde yaşam standardı şehir seviyesine çıkarılmadan göç durdurulamaz.
Bunun için:
1. Köyler yeniden inşa edilmelidir.
TOKİ, şehirlerden önce köylere yönelmelidir. Köyler için yeni tip ev ve ahır projeleri geliştirilmeli; biyogazla ısınan, kaloriferli, düzenli yerleşimler kurulmalıdır. Evler ahırlardan ayrı, planlı ve yaşanabilir olmalıdır.
2. Süt sağımı ortak sistemle yapılmalıdır.
Köy dışında, bir arada kurulacak ortak süt sağım üniteleri, köyün ortak malı olmalıdır. Kadınların en ağır yüklerinden biri olan süt sağım işi bu şekilde ortadan kalkar. Mobil sağım sistemleriyle hayvanlar meradayken bile sağılmalı ve süt soğuk zincire alınmalıdır.
3. Köyde evlenen gençler özel olarak desteklenmelidir.
Devletin verdiği evlilik teşvikleri, köyde yaşayanlar için daha cazip ve ayrıcalıklı hâle getirilmelidir.
4. Eğitimli gençlere güçlü destek verilmelidir.
Tarım meslek lisesi ve ziraat fakültesi mezunları 2–3 kişi bir araya geldiğinde, köylerinde kuracakları hayvancılık işletmelerine %50 öz sermaye, %50 hibe modeli uygulanmalıdır.
5. Geçici devlet çobanlığı sistemi kurulmalıdır.
Hayvancılığın zayıf olduğu köylere, maaşı devlet tarafından ödenen, 3 yıllık “sürü yöneticileri” atanmalıdır. Çobanlara köpek desteği sağlanmalı, sınırlı sayıda kendi hayvanını sürüyle birlikte yönetmesine izin verilmelidir.
6. Yem desteği üretim üzerinden verilmelidir.
Devlet, yem bitkisi üretimini destekleyip üretilen yemi satın alarak, kış aylarında yetiştiriciye geri vermelidir.
7. Yerel yönetimler öncü rol üstlenmelidir.
Erzurum Büyükşehir Belediyesi, merkezi hükümet desteğiyle bu modeli pilot köylerde uygulayabilir. Uygulamalar 5 yıl ödemesiz, 10 yıl vadeli planlanmalıdır.
Ziraat Fakültemizin değerli akademisyenleri, Tarım İl Müdürlüğümüz ve sahadaki tüm paydaşların katkısıyla bu model daha da güçlendirilebilir. Doğru planlama ve kararlılıkla, hayvancılık Erzurum’un kaderini değiştirecek en güçlü kalkınma aracıdır.”
erzhaber
Öztürk AKKÖK