22/09/2025
Posted
“Bizi çocuk olarak hatırlayan son kişi de gittiğinde hala var olduğumuz söylenebilir mi?” diyor yazarımız.
Gospodinov, babasının ölüme doğru giden sürecini, duygularını, yavaş yavaş dünyadan ayrılan dayanağını, kendini ait hissettiği yegane yol ile, yazı ile anlatmış.
“babam bahçıvandı. şimdi bir bahçe.”
ölümün en botanik, en doğal ifadesi olabilir. bahçedeki cevizlerini düşünerek hayatının son günlerini geçiren dedemi düşürdü aklıma. ve ona ulaştıramadığım cevizlerini. gospodinov, bahçede kırmızı ceketi ile kambur bir şekilde dolaşan babasında kendisini görüyor. ben de bahçedeki yabani otları yolmayı, dedem ile özdeşleştiriyorum. yetmeyen nefesi ile, sigarası ağzında, yeleği sırtında eğilip kopardığı tüm o yabani otlar, bir sonraki baharda aynı kuvvet ile deldiler toprağı. dedem delemedi. yabani otları ölüyor, tekrar doğuyor ve tekrar ölüyorlar. insan öyle değil. bir kere tene değdi mi toprak, geriye lekesi kalıyor. yaşayanlara, yürümeye devam edenlere armağan birer ölüm lekesi. parmak uçlarımızda taşıdığımız hatıra izleri.
sevgili gospodinov, parmak uçlarıma yapışmış mürekkepten anılarım, nasıl oldu da senin defterinde harflere, kelimelere, cümlelere dönüştü? bilmiyorum. ama sanıyorum ki her kayıp, her göç parmak izleri kadar farklı, fakat bir o kadar da aynı.