24/11/2025
Türkiye’nin son bir ayda farklı illerde yaşadığı gıda zehirlenmesi vakaları, meselenin yalnızca hijyen eksikliği değil; ekonomik koşullar, tedarik zinciri kırılganlıkları, toplu tüketim alanları ve tüketici davranışlarıyla şekillenen çok boyutlu bir gıda sistemi sorunu olduğunu gösteriyor. Öğrenci yurtlarından cezaevlerine, düğün yemeklerinden restoranlara kadar geniş bir yelpazede ortaya çıkan bu vakalar, gıda güvenliği ile gıda güvencesi arasındaki karşılıklı ilişkinin sahadaki somut yansıması niteliğinde. FAO ve WHO’nun da vurguladığı gibi, gıdaya ekonomik erişim zorlaştıkça riskli gıdalara yönelim artıyor ve gıda güvenliği ihlalleri daha görünür hâle geliyor.
Prof. Dr. Remziye Yılmaz’ın değerlendirmesine göre Türkiye’de 2030’a giderken gıda sisteminin teknik kapasitesi güçlense de gelir eşitsizliği, soğuk zincir kırılmaları, kayıt dışı gıda ve toplu yemek hizmetlerindeki maliyet baskısı devam ettiği sürece risklerin tamamen ortadan kalkması mümkün görünmüyor. Daha güvenli ve dirençli bir gıda sistemi için ise kamu, özel sektör, üniversiteler ve tüketicilerin ortak sorumluluk aldığı bütüncül bir “gıda yönetişimi” yaklaşımı şart. Bu perspektif, hem gıda kaynaklı hastalıkların azaltılmasına hem de toplum sağlığının uzun vadede güçlendirilmesine katkı sağlayacak.
Prof. Dr. Remziye Yılmaz Hacettepe Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, Gıda Mühendisliği Bölümü Beytepe Kampüsü, 06800, Ankara. [email protected] Son bir ayda Türkiye’nin farklı illeri