Kocaeli Haber

Kocaeli Haber Kocaeli'nin 12 ilçesinden haber yayını yapan ilk ve tek haber sitesi Kocaeli Haber Gazetesi İnternet

Sistem Değil, Ego Yorarİnsanları yoran şey; prosedürler, kurallar, sistemler ya da işleyiş değil...Asıl yoran; yetersizl...
22/07/2025

Sistem Değil, Ego Yorar
İnsanları yoran şey; prosedürler, kurallar, sistemler ya da işleyiş değil...
Asıl yoran; yetersizliğini egoyla maskelemeye çalışanların, kendilerine bile yakışmayan egolarıdır.
Ego bir savunma değildir, bir illüzyondur.
Bugün hangi kapıdan girsek, bizi karşılayan önce insanlar değil; onların şişirilmiş benlikleri oluyor. Kimi zaman bir müdür odasında, kimi zaman bir doktorun koridorunda, kimi zaman bir kamu görevlisinin bakışlarında, kimi zaman da bir siyasetçinin yürüyüşünde karşımıza çıkıyor bu benlikler. Kimi zaman da sosyal medyada -kendine hayran ama içten içe çürümüş cümlelerin satır aralarında.
İnsanları çoğu zaman sistem değil, sistemin içine sızmış kırgın ruhlar yorar. Yetersizliğini üstünlükle kapatmaya çalışan bir bakış, bir karar, bir söz… Bunlar prosedürlerden daha yorucudur. Çünkü bir sistem, yanlış bir insanla cehenneme dönüşebilir.
Gerçek yorgunluk, iş yükünden gelmez.
Gerçek yorgunluk, anlam boşluğunda büyümüş egolardan gelir.
Egolarda bireysellik yoktur çoğu zaman.
Çünkü o şişkin egolar, kendi gücüne değil, sırtını dayadığı koltuğa, bir soyada, bir gruba, bir unvana yaslanır.
Kendine ait olmayan bir güçle büyüyen egonun sonu kaçınılmazdır: Kibirle çarpılmış, boşlukla çevrilmiş bir benlik.
Ne acıdır ki bazı insanlar, gölgesini bile kendine sadık sanır.
Oysa insanın gölgesi bile sadece güneş varken yanındadır.
Güneş kaybolduğunda, gölge de gider.
Tıpkı arkasındaki destek çekilince, o "kibirli benliğin" geriye koca bir hiç kalması gibi...
Bugünlerde en büyük konforumuz sade insanlar.
Kendisiyle barışık, sesi yüksek değil ama sözü derin olanlar.
Makamı değil, duruşu olanlar.
Sistemleri değil, insanları düzeltmeye ihtiyacımız var belki de.
Çünkü hiçbir kural, içinde ruhunu kaybetmiş insanlarla işlemez.
Yanlış anlaşılmasın; egoları kendilerine büyük gelen, yetkinliksiz (çapsız) insanların ne kadar iddialı göründüğünü ama aslında ne kadar sınırlı olduklarını çok iyi biliyorum. O yüzden bu tür abartılı tavırlarına tanık olmak bana komik geliyor, sadece gülüyorum."
Çok hoşuma giden bir sözle noktalıyorum:
"Varlıkla şımarma, ey insanoğlu; iflasın, küçük bir yanlışa bakar. Zulümle yürüme, ey insanoğlu; helâkın, içten bir 'âmîn'e bakar."

Kalın sağlıcakla.

Müdür var, müdürcük var!Kurumsal hayatın en büyük paradokslarından biri: müdürler ve müdürcükler! Her yönetici, koltuğa ...
21/04/2025

Müdür var, müdürcük var!
Kurumsal hayatın en büyük paradokslarından biri: müdürler ve müdürcükler! Her yönetici, koltuğa oturduğunda bir seçim yapar—gerçekten çözüm odaklı bir lider mi olacak, yoksa sadece güzel konuşan, iyi görünen ama icraattan kaçan biri mi?
Çözüm odaklı müdür (sorumlu kişi) işinin ehli biridir. Anlamaya, analiz etmeye ve harekete geçmeye odaklanır. Masasında sorun yerine çözümler birikir. Kapısını çaldığında duyacağın cümle şudur: “Tamam, halledelim!” O, fark yaratır, işleri düzene sokar ve senden aldığı konuyu çözüme ulaştırarak seni rahatlatır.
Bal dudaklı müdürcük ise başka bir dünyadadır. Güzel sözler, bol çay ve gazı alıp göndermeye odaklıdır. Onun kapısını çaldığında içten bir ilgiyle dinler, anlamış gibi yapar, sana hak verir… Ama sonuç? Aynı yere geri dönersin, sorun hâlâ ortada durur. Hatta belki biraz daha büyümüş bile olabilir.
Bir kurumun büyüklüğü, müdürlerin değil, müdürcüklerin oranıyla ölçülür aslında. Eğer kurum içinde gerçekten çözüm üreten yöneticiler varsa, çalışanlar huzurlu olur. Ama eğer boş vaatler, etkisiz kararlar ve içi dolmayan konuşmalar kol geziyorsa, sistemin içinde kaybolursun.
O yüzden herkesin sorması gereken sorular şunlar:
- Senin karşına hangi tür yönetici çıkıyor?
- Ben nasıl bir yöneticiyim?
- Benim arkamdan yöneticiliğime ne diyorlar?
- Kısacası, icraatçı bir müdür müyüm yoksa laf cambazı, günü kurtaran bir müdür müyüm?
- Masamın etrafında çözüm mü dolaşıyor, yoksa vaatler mi?
Yetkili, çözüm odaklı insanların sıfır egolarına hayranım. Ne yaptığını bilmeyen, yetkisiz ve çapsızların tavan yapmış egolarından ise midem bulanıyor.
Ve diyorum ki: Sizin egonuzu seveyim!
Bir kurum yöneticisi, sorunlara çözüm üretemiyor ve kendi personeline söz geçiremiyorsa, bu durum masasına hâkim olamadığının açık bir göstergesidir. Bir lider, bulunduğu yerin yalnızca müdürü değil, aynı zamanda o yerin hakkını veren kişi olmalıdır.
Aksi takdirde, ha masa boş kalmış, ha dolu; hiçbir farkı kalmaz.

Kalın sağlıcakla!

180 Yıllık Gurur ve FedakârlıkBu yıl, Türk Polis Teşkilatı’nın 180. kuruluş yıl dönümünü gururla kutluyoruz. Tam 180 yıl...
08/04/2025

180 Yıllık Gurur ve Fedakârlık

Bu yıl, Türk Polis Teşkilatı’nın 180. kuruluş yıl dönümünü gururla kutluyoruz. Tam 180 yıl boyunca, halkın huzuru, güvenliği ve refahı için gece gündüz demeden çalıştı; gerektiğinde kendi canını feda etti. Bugün bu anlamlı yıldönümünde, hem Emniyet teşkilatımızın bu köklü tarihine saygı duruşunda bulunuyor hem de canlarını bu kutsal görev uğruna feda eden aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz.

Türk Polis Teşkilatı, yalnızca güvenlik sağlamaktan ibaret bir yapı değil, aynı zamanda adaletin ve fedakârlığın sembolüdür. Ülkemizin her köşesinde büyük bir özveriyle çalışan polislerimiz, toplumun huzurunu temin etmek için karşılaştıkları her türlü zorluğa göğüs germiştir. Bu 180 yıllık süreçte, nice kahramanlık hikâyesi yazılmış, nice emekler verilmiştir.

Bugün bizlere düşen, hem Emniyet teşkilatımıza teşekkürlerimizi sunmak hem de şehitlerimizin aziz hatırasını yaşatmaktır. Onların fedakârlıklarını asla unutmayacağız. Türk polisinin bu 180 yıllık şanlı geçmişi, bizlere güven, onur ve birlikteliğin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlatıyor.

Emniyet teşkilatımızın 180. yılını kutlarken, aziz şehitlerimize bir kez daha minnetle eğiliyoruz. Ruhları şad, makamları cennet olsun. Ve unutmayalım, bu kutsal görevi sürdüren polislerimize destek olmak, onlara duyduğumuz saygının bir ifadesidir.

Polis candır, dost olmaz sözüne kesinlikle katılmıyorum. Polisle sadece ruhunda at hırsızlığı olanların dostluğu baki kalamaz!

"Herkesin polisi kendi vicdanıdır, fakat polis vicdanı olmayanların karşısındadır.” Mustafa Kemal ATATÜRK.

Kalın sağlıcakla,

Bu Hayatta Kimse Kazık ÇakmayacakBeyler, bayanlar; ölümün sırası, zamanı, günü yok! Necip Fazıl Kısakürek'in dediği gibi...
02/04/2025

Bu Hayatta Kimse Kazık Çakmayacak

Beyler, bayanlar; ölümün sırası, zamanı, günü yok! Necip Fazıl Kısakürek'in dediği gibi: “Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber... Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber?”
Volkan Konak'ın ardından yapılan saygısız söylemler, insani değerlerin ne kadar zayıfladığını gözler önüne seriyor. Bir sanatçının fikirlerini beğenmemek elbette mümkün, ancak ölüm gibi bir konuda empati ve saygı göstermek, insanlık erdemlerinin temel taşlarından biridir.
Bu tür söylemler, yalnızca bireysel değil, toplumsal bir çürümenin de işaretidir. İnsanların hastalıklarıyla alay etmek ya da ölümler üzerinden kin ve nefret kusmak, insani değerleri yok eden bir tutumdur. Peygamberimiz Hazreti Muhammed'in (s.a.v.) “Ölülerinizi hayırla yad edin” buyruğu, hepimiz için yol gösterici olmalıdır.
Volkan Konak'ın ardından yapılan bu söylemler, toplum olarak insani değerleri koruma ve yaşatma sorumluluğumuzu bir kez daha hatırlatıyor. Onun eserleri, yaptığı iyilikler ve topluma kattığı değerlerle anılması, insani erdemlerin yaşatılması adına önemli bir adımdır.
Bu dünyada birbirimize ihtiyacımız var. İnsani değerleri yaşatmak, empati ve hoşgörüyü yaymak, geleceğimizi daha güzel bir hale getirebilir. Ölen insanlar üzerinden kin ve nefret kusulmaması gerektiği gibi, hastalıkla alay edilmesi de kabul edilemez. İnsani değerleri zedelemeye hiç kimsenin hakkı yoktur.
Ölen bir insanın ardından saygısızca konuşmak, insani değerleri zedeleyen bir davranıştır. Volkan Konak gibi bir sanatçının ardından bu tarz ifadeler kullanılması, yalnızca bireysel bir sorun değil, toplumsal bir erozyonun da göstergesidir. İnsanların fikirlerini beğenmesek bile, ölüm gibi bir konuda empati ve saygı göstermek hepimizin ortak sorumluluğudur.
Biz mahallemizde biri öldüğünde televizyon açmayan yas tutan insanlardık ne oldu bize?
“Ölülerin üzerinden şeytan bile elini çeker. Hesap ancak Allah’a verilir. Edep yahu, edep!” Allah'ım, kimseyi şaşırtmasın. Volkan Konak'a Allah'tan rahmet, ailesine ve sevenlerine sabır diliyorum. İnsani değerleri yaşatmak hepimizin görevi.
Kalın sağlıcakla,

Sağlığı tehlikeye sokan taklit tağşiş yapanları tanıyın!Tarım ve Orman Bakanlığı, taklit ve tağşiş ürünlere yönelik dene...
14/02/2025

Sağlığı tehlikeye sokan taklit tağşiş yapanları tanıyın!
Tarım ve Orman Bakanlığı, taklit ve tağşiş ürünlere yönelik denetimlerini sürdürdüğünü biliyoruz ancak bu denetimler yeterli mi? konusunu sorgulamak gerekiyor.
Tarım ve Orman Bakanlığı, 2 Ekim 2024 tarihinden bu yana gıda güvenliği kapsamında internet sitesinde kamuoyuyla paylaştığı ifşa listelerini güncellemeye devam ediyor. Bakanlık, 'taklit ve tağşiş' yapılan ürünlerin yanı sıra 'sağlığa zararlı' olarak değerlendirilen gıdaları da markalar bazında açıklıyor. Bence gündemler önemli ancak kendi sağlığımızın gündemlerden daha önemli olduğunu unutmamak gerekir.
Sabahın ilk saatlerinde haberlere bakarken bence https://guvenilirgida.tarimorman.gov.tr adresini tıklayarak yediklerimize ve içtiklerimize “Gıda Kamuoyu Duyurusu” kısmına girerek “Sağlığı Tehlikeye Düşürecek Gıdalar” , “Taklit veya Tağşiş Yapılan Gıdalar” başlığı altında paylaşılan ciddi sağlık riskleri barındırdığı belirtilen ürünler ve firmalar yer alıyor. Yaklaşık 10 gün içinde sürekli güncellenen listeyi gözden geçirmemiz gerekiyor. Belki birileri haber yapar diye düşünmeyin bizzat kendiniz inceleyin.
Firmaların reklamlarına, tanıtımlarına, internet sitelerine, kurumsallık adı altında hava cıvasına değil sağlığımıza ne kadar değer verip vermediklerini görmek gerekir. Bakanlığın bu uygulaması vatandaşlar ve işini düzgün yapan firmalar tarafından takdir toplarken ifşa olanların yüzü kızarıyor mu? Yoksa yüzlerine tükürünce ya rabbi şükür mü diyorlar. Bence asıl olan bu soruyu sorgulamak gerekir.
Örneğin takviye ilaç adı altında satın aldığınız bir ürünün reçetesinde yazanları, belirtilen oranları, gerçekten içinde olup olmadığını, insan sağlığına zararlı maddenin bulunup bulunmadığını vatandaşın bilme şansı kesinlikle yok! Yediklerimizin ve içtiklerimizin sağlığımızı tehdit edip etmediğini gözle, kokuyla şahsi olarak anlayabilmemiz mümkün değil.
Tamamen güvene bağlı bir durumdur. Durum böyle olunca denetimlerin ne kadar önemli olduğunun altını çizmek gerekiyor. Vatandaş piyasada satılan ürünleri alırken denetlemeden geçtiğini düşündüğünden gözü kapalı alıyor. Çoğunlukta vatandaş olarak denetleme mekanizmasına güveniyor. Ülkemizde gıda terörünün önüne geçmek için bence üretim yerlerinin gerekirse 24 saat kamerayla izlenmesi, denetimlerin en az üç katına çıkarılması gerekir. Bakkal, kahvehane denetlemeye harcanacak enerji üretim yerlerinin denetimlerine harcanmalıdır.
Firmaların, ürünlerin, markaların deşifre edilmesi, ceza ödemesi ne kadar önleyicidir? Deşifre edilmesi ve ceza uygulanmasının mutlaka caydırıcılığı vardır ancak kesin çözüm değildir.
Ete, tek tırnaklı et katanlara
Süte, su katanlara
Gıdaya, izin verilmeyen boya katanlara
İlaç etken maddesi katanlara
Kattıkça katanlara
Azdıkça azanlara
Yediğimiz, içtiğimiz ürünler üzerinden sadece kazanç düşünen, vicdanlarını kenara koyanlara ne desek azdır.
Tam bu yazımı yazarken, İçişleri Bakanımız Ali Yerlikaya, Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı ile Jandarma Genel Komutanlığı KOM Daire Başkanlığı koordinesinde; İstanbul İl Jandarma Komutanlığınca yapılan operasyon sonucu “Sahte kanser ilacı 'Hücre'si çökertildi!” Başlığıyla sahte kanser ilacı imal eden çetenin çökertildiğini, operasyonlar sonucu 5 Milyon adet Sahte İlaç,100 Bin adet boş ilaç kutusu, 32 Bin adet marka etiketi, 9 adet sahte ilaç yapımında kullanılan dolum makinası, 350 kg toz ham madde ve 60 Bin adet çeşitli tıbbi malzeme ele geçirildiğini duyurdu.
İnsan hayatını ve sağlığını tehlikeye sokacak üreticilerden, markalardan ve satıcılardan Allah hepimizi korusun bu kapsamda denetimlerle mücadele veren ilgili kurumların temsilcilerinin yar ve yardımcısı olsun.

Kalın Sağlıcakla,

Kartalkaya’daki Faciadan Ders Alacak mıyız?Dünya basınına yansıyan Bolu Kartalkaya’daki facia bu kez ders olacak mı? Bu ...
24/01/2025

Kartalkaya’daki Faciadan Ders Alacak mıyız?

Dünya basınına yansıyan Bolu Kartalkaya’daki facia bu kez ders olacak mı? Bu güne kadar yaşanan felaketlerin ardından aldığımız dersler gibi mi alacağız? Yoksa birkaç gün sonra unutacak mıyız? İnsan hayatı bu kadar ucuz olmamalı. Para sayma makinasıyla paraları sayarken bu paraları kazandıranların can ve mal güvenliklerini hiçe saymayalım.
Bolu Grand Kartal Otel’de meydana gelen yangın, ülkemizde denetimsizlik olduğunu ve işlerin ahbap çavuş ilişkileriyle yürüdüğünü bir kez daha gözler önüne seriyor. Bakınız, şimdi yarından tezi yok eline A4 kâğıdı alan titizlikle denetleme yapacak, denetimler sıklaşacak. Neden denetimler, alınması gereken önlemler can yanmadan, hayatlar kararmadan, gözlerden akan yaşlar sel olmadan yapılamıyor? Bence sorgulamamız gereken, başımızı iki elimizin arasına alıp düşünmemiz gereken konu budur.
Kartalkaya’da saatlerce süren yangın ve yaklaşık 80 kişinin hayatını kaybettiği yangından sonra ortaya birçok iddia atıldı. Yazılanlar, çizilenler, yorumlar kafaları karıştırdı.12 katlı otelin yangın merdivenleri standartlara uygun değilmiş, Bina içinde yangın söndürme sistemi bulunmuyormuş. Otelde yangın alarm sistemi kurulmamış. Personeller yangın eğitiminden geçmemiş. Her yıl binlerce kişinin geldiği bir kayak merkezinde itfaiye teşkilatı olmadığı gibi tek bir yangın söndürücü araç bile tahsis edilmemiş olması hem çok üzücü hem de kocaman ihmaldir.
Ailece kış tatili diye tercih edilen bu otel beş yıldızlı bir otel. Kartalkaya’nın büyülü beyazında iz bırakmaya gelenlere mezar oldu.
Ne iş yaparsan yap, ister resmi kurum çalışanı, ister özel sektör emektarı ol her ne olursan ol işini layıkıyla yapan ol. Hizmet sektörü otel açmakla, gıda sektörü üretmekle, sağlık sektörü hastane açmakla, inşaat sektörü müteahhit olmakla OLMUYOR! Her ne iş yaparsak yapalım, vicdanımızı, insan güvenliğini ve sağlığını ön planda tutmamız gerekiyor. Can ve mal güvenliği için gereken önlemleri almak, masraftan kaçmamak, kulağımızın üstüne yatmamak bu tür faciaların önüne geçmek adına hayati öneme sahiptir.
Grand Kartal Otel’de 79 kişinin hayatını kaybettiği facianın ardından, ‘Sorumlu kim?’ tartışmaları sürüyor ancak ortadaki tek gerçek yangının başlaması, yayılması ve insanların tahliyesi konusunda büyük ihmaller olduğu. Çarşafları bağlayarak pencerelerden aşağıya inmeye çalışanları, gecenin bir vakti atılan çığlıkları unutmayacağız.
Şimdiden sorumlu kim tartışmasında herkes kendi cephesinde saf tuttu bile. İktidarı destekleyenler CHP'li belediyeyi, muhalifler Kültür ve Turizm Bakanlığı'nı suçluyor. İkisinden de sorumlu olduğu gibi buz gibi bir gerçek. Bugün ağa olabilir, paşa olabilirsin! Minareyi çalan kılıfını hazırlasa da vicdan gece uyutmaz adamı. Para hırsınız batsın! Deprem olur kolon yok, yangın olur standartlara uygun merdiven yok. Para kazanmayı insan güvenliği, insan sağlığı önüne koyanlar, gözünüzü toprak doyursun.
Para hırsınız size vicdanı unutturmasın
Kalın Sağlıcakla.



Hayır duası alanlara çakalların bedduası tutmaz!Kullandığım başlık genelde söylediğim bir sözümdür.Bu söz iyilik yapan, ...
09/01/2025

Hayır duası alanlara çakalların bedduası tutmaz!
Kullandığım başlık genelde söylediğim bir sözümdür.
Bu söz iyilik yapan, gönülden hayır duası alan kişilerin, kötülük düşünen kimselerin beddualarından etkilenmeyeceğine işaret eder. Buradaki “çakallar” tabiri, dürüst insanlara zarar vermek isteyen, çeşitli ali cengiz oyunlarıyla kötülük peşinde koşan, art niyetli kişilere yönelik bir metafordur.
Hayır duası almak, özellikle gönülden verilen bir desteğe veya iyiliğe teşekkür olarak edilir. Toplumda bilinir ki hayır duası almak, manevi bir koruma sağlar. Çünkü hayır duaları, samimiyetle edilen ve karşılık beklenmeyen iyiliklerin sonucu olarak kişinin üzerinde bir manevi zırh oluşturur.
Reklamsız gerçek hayır dualarını arkasına alan insanların, bu manevi korumanın etkisiyle kötü niyetli kişilerin beddualarına karşı korunduğuna inanılır. Çakallar ne kadar uğraşsa da kötü niyetleri iyiliğin gücü karşısında yok olup gider.
İyilik yapan insan, kötülüğün etkisinden uzak kalır ve etrafına da bu enerjiyi yayar. Bu nedenle, manevi olarak korunduğuna inandığımız bu kimselerin, çakalların kötü dileklerinden, fesatlıklarından etkilenmemesi de bu anlayışın doğal bir sonucudur.
Özellikle de hayır duasının gücüne inanan kişiler, iyilik yolunda daha cesurca ilerleyebilir, zorluklarla mücadelede daha dayanıklı olabilir. Kısacası hayır duası alan, iyilik yapan kimseler, kötülüklerin pençesinden uzak olur.
İyilik yapan, samimi ve net insanlar, fesat niyetli kişiler tarafından lanetlense bile o lanetlerden etkilenmezler. İyi niyet ve hayır duaları ile korunan insanın, kötü niyetli kişilerin zararlarından uzak kalacağına, çünkü doğruluk yolunda olan birinin, negatif enerjiden, kötü sözden veya çapsızların dedikodusundan korunacağına işaret eder.
Unutmayın!
Çakallar sürü halinde gezer: Aslan tek başına yeter!
Aklıma gelmişken Lev Tolstoy’un okuduğum güzel bir sözünü paylaşayım “Dini, dünyevi amaçlarına alet eden insanlar gerçek inançsızlardır. Çünkü bu gibiler için inanç, dünyevi bir amaca ulaşmada araç durumundadır.”
Çevrenizde ağzıyla kalbi bir olup reklamsız iyilik peşinde olan, menfaatsizce yaptığı sayısız iyilikleri çoğu zaman unutan güzel yürekli Aslanlar artsın.
Kalın Sağlıcakla,



Hoş geldin 2025 2024 çoğunlukla felaketlerle dolu bir yıl oldu2024 hem Türkiye hem de dünya tarihi için hareketli geçen ...
31/12/2024

Hoş geldin 2025
2024 çoğunlukla felaketlerle dolu bir yıl oldu
2024 hem Türkiye hem de dünya tarihi için hareketli geçen bir yıl oldu
Geriye baktığımızda 2024 ömürden günleri hüzünle çalan bir yıl oldu
2024 yılına damga vuran olaylar
Yüreğimizi yakan sayısız olaylar
Dünya’da meydana gelen olaylar
2024 gündemi yakalamanın, takip etmenin zor olduğu bir yıl oldu
2024 giderken ülkece bizlere unutulmayacak hafızalara kazınan iyi veya kötü birçok olay yaşattı.
İyi kötü meydana gelen olayları yaşarken ders aldık mı? İbret aldık mı? Önlem aldık mı? Tecrübe kazandık mı? Bu sorular elbette kişiye göre değişir!
2024 yılında olamaz dediğimiz, inanamayacağız ne varsa hepsi oldu
Çocuklara ve kadınlara şiddet, ağır ekonomik bunalım, hayat pahalılığı, orman yangınları sonucu yeşilin yok olması, toplumda tahammülsüzlük sonucu meydana çıkan olayların artması, depremler, heyelanlar, sel baskınları, meydana gelen iş kazaları, otobüs-tren-helikopter-uçak kazaları, organize çetelerin savaşları, uyuşturucu, sanal kumar, ekranlarda her türlü şiddetin tavan yaptığı bir yılı geride bıraktık.
İsyan etmedik Rabbim beterinden saklasın diyerek her halimize şükür ettik.
Asgari ücretin 2025 yılı için yüzde 30 artışla 22.104 TL olarak belirlendi hiç değilse 2025 yılı insanları canından bezdiren fırsatçı ev sahiplerinin, fahiş fiyatlar uygulayan tatlı su kurnazlarının yılı olmasın.
Fırsatçılara sadece para cezası değil yaptığı işten men cezası kısacası ibretlik ağır cezalar verilsin.
Yeni asgari ücretin nefes aldırması, vatandaşın ferahlaması için mecburi ihtiyaç rakamları yükselmesin.
Ülkemizde sağlık, eğitim, alım gücü insanların yaşam kalitesini belirliyor.
Vatandaş resim karelerine, haberlere, siyasi söylemlere değil cebine girene ve ayın sonunu nasıl getirdiğine bakıyor.
Emekli aylıklarındaki eşitsizlik, dul yetim aylıklarının azlığı insanların gözlerindeki ışıltıyı söndürmesin.
Acısıyla, tatlısıyla ders alarak tecrübe edindiğimiz 2024 güle güle
Bereket getirmesi, yüzlerin daima gülmesi dileği ile hoş geldin 2025 diyelim.
Gelişin ülkemize barış, hanelere huzur, mutluluk ve her bireye sağlık getirsin. İnsanların birbirlerine olan güvenleri tekrardan filizlensin.

Kalın sağlıcakla,

Uğur GENCER yazdı..Zorunlu Trafik Sigortası Mağdur EtmemeliKendin şahit olmadığın, bizzat yaşamadığın zaman sorunların f...
18/12/2024

Uğur GENCER yazdı..
Zorunlu Trafik Sigortası Mağdur Etmemeli
Kendin şahit olmadığın, bizzat yaşamadığın zaman sorunların farkına varamıyorsun. Uzaktan bakıldığında her şey yolunda gibi görünebilir. Ancak, zorunlu trafik sigortası konusunda yaşananlara bizzat şahit olduğum kadarıyla, vatandaşları çoğu zaman mağdur eden bir sistemle karşı karşıyayız.
Zorunlu trafik sigortası mağduriyet mi gideriyor yoksa mağdur mu ediyor, gerçekten anlamak zor. Google’daki "Şikayet Var" sitesine göz attığınızda, bu konuda canı yanan birçok vatandaşın durmadan yazdığını görüyorsunuz. Peki, duyan var mı? Çözüm var mı? Bence yok ki insanlar imkanları doğrultusunda yazmaya devam ediyorlar.
Elbette tüm eksper ve sigorta şirketlerini aynı kefeye koymak doğru olmaz. Ancak işini düzgün yapmayan, vatandaşı mağdur eden, vatandaşa bıkkınlık veren işini ağırdan alan ekspertiz ve sigorta şirketleri var. Bu durum nereden çıktı demeyin, hemen anlatayım. Siz buna ister ilgililer arasında ciddi iletişimsizlik var deyin ister sorumsuzluk deyin isterseniz sistem sorunu deyin ne derseniz deyin…
19 Ekim 2024 tarihinde meydana gelen bir kaza sonucu hasar veren aracın trafik sigortası Koru Sigorta idi. Bu sebeple, sigorta şirketi hasar dosyası açılarak hasarın tespit edilmesi için FEN Sigorta Ekspertiz firmasına yönlendirildiğine dair bir mesaj gönderdi. Mesajda şöyle deniyordu:
"Sayın İlgili, 41….92 plakalı araç için 24.10.2024 tarihinde yapılan hasar bildiriminiz nedeniyle 291042 numaralı dosya açılmıştır. Hasarı tespit edecek olan eksper FEN Sigorta Ekspertiz Gayrimenkul Değerleme ve Danışmanlık A.Ş. olup; telefonu 0532 473… .’dir. Dosyanızın en kısa süre içinde sonuçlandırılabilmesi için eksperin isteyeceği bilgi ve belgeleri mutlaka kendisine ulaştırmanızı rica ederiz. Dosyanızın durumunu Koru Sigorta Mobil uygulamamızdan takip edebileceğinizi hatırlatır, geçmiş olsun dileklerimizi sunarız. Saygılarımızla, Koru Sigorta."
Evraklar tamam, kaza sonrası arabanın hasarını yapacak firma tamam, önce dosyanın açmasını bekle, sonra eksper Bey’in gelmesini bekle, sonra eksper raporunu bekle, fiyatlandırmayı bekle, tadilat için sigorta şirketinin anlaşmalı firmasına gitmesi gereken aracınızın servisten alınıp tekrar bırakılmasını bekle, onay bekle, sigorta şirketinin parça tedarikçisinden rulman sipariş vermesini ve gelmesini bekle, her şey bitti ödeme yapılacak dosyanın eksper tarafından kapatılmasını bekle, dosya sorumlusunun onayını bekle, son olarak plana göre ödeme alacağın günü bekle... Bekle yavrum bekle, ha bugün ha yarın sıranı bekle. Bu süreçte vatandaşın sadece bir arabası varsa ve kazancını bu araç üzerinden sağlıyorsa yapılması ve parasını almak için resmen mağdur oluyor.
Tamirci, eksper ve sigorta şirketi arasında vatandaş resmen çile çekiyor. Vatandaş, trafik sigortasını çile çekmek için mi yaptırıyor? Bu duruma bir düzenleme gelmesi gerekiyor. Kartopu çığ olmuş, yaşamadan anlaşılmıyor. Hazine ve Maliye Bakanlığı, kaza sonrası kaskosu olmayıp trafik sigortasından yararlanmak isteyen vatandaşları mağdur eden bu sistemi daha kolay hale getirmek için bence sorunlara el atmalıdır. Kaza anından itibaren evraklar eksiksiz verildikten sonra vatandaşın mağdur olmaması için dosya kapanıp ödeme alınacak tarih belli olmalı ve vatandaş mağdur olmamalıdır.
Eğer trafik sigortası zorunluysa, primi de teminatı da devlet belirliyorsa, vatandaş yaptırmak, sigorta şirketleri de yapmak zorundaysa ve burada da vatandaşları günlerce mağdur edecek büyük bir sorun varsa; bu sorunu çözmek kamunun görevidir.
Kaza anında mağdurun yanında olması gereken trafik sigortası vatandaşa yük olmamalıdır.
“Benden atlasın da, nerede patlarsa patlasın” demek mağdura eziyet çektirir.
Madem trafik sigortası mecburiyse, parası olan kasko yaptırıp olmayan yaptıramıyorsa meydana gelen tüm sorunlarda bunun yükünü vatandaş değil bedel ödediği sigorta şirketleri çekmelidir. Vatandaş her kaza sonrası işini gücünü bırakıp dosya durumunu, işlemin nerede tıkandığını bilmek, şirketler arası arada köprü kurarak aylarca beklemek zorunda değildir.
Ulaşması mümkün olmayan eksper hanım, eksper bey yılsonu yoğunluğunuz sizi bağlar bu yoğunluğun cezasını vatandaşa kesemez mağdur edemezsiniz. Hangi sektör olursa olsun işini düzgün yapanları canı gönülden selamlıyor ve alkışlıyorum yapmayanları yazmaya devam ediyorum.
Kalın Sağlıcakla,

Ayrıntılı Fatura Vermeyen Özel Hastaneler: Şeffaflık Nerede?Özel hastanelerle ilgili bitmek bilmeyen sorunlar listesine ...
27/11/2024

Ayrıntılı Fatura Vermeyen Özel Hastaneler: Şeffaflık Nerede?
Özel hastanelerle ilgili bitmek bilmeyen sorunlar listesine bir yenisini daha eklemek gerekirse, ayrıntılı fatura verilmemesi başı çeken konulardan biri olurdu.
Hatırlayacak olursanız yıllar önce özellikle gece acillerde usulsüz nöbet tutan hekimler için “Doktor Başka Kaşa Başka” başlıklı yazımı paylaşmıştım bugün de bazı özel hastanelerin ısrarla ayrıntılı fatura vermeme sorununu paylaşacağım. Nerden çıktı demeyin bu sorun bu günün değil geçmişten günümüze gelen kangren olmuş bir sorundur. Anlamak için Google “özel hastaneler neden ayrıntılı fatura vermiyor” yazmanız yeterli olacaktır. Ayrıntılı fatura verilmemesi, sadece bir hasta memnuniyetsizliği meselesi değil; aynı zamanda sağlık sistemindeki şeffaflık krizinin bir göstergesidir.
Türkiye’de özel hastanelerin sunduğu hizmet kalitesi, devlet hastanelerine göre birçok kişi tarafından tercih edilse de, hizmetlerin ücretlendirilmesi konusunda şeffaflık eksikliği ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Bu şeffaflık eksikliği, özellikle ayrıntılı faturaların verilmemesi üzerinden sıkça gündeme geliyor. Peki, özel hastaneler neden ayrıntılı fatura vermekten kaçınıyor?
Hukuki ve Yönetmelik Açısından Eksiklikler
Mevcut sağlık mevzuatı, özel hastanelerin hizmet bedellerini açıkça belirtmesini zorunlu kılıyor. Ancak, uygulamada hastalar çoğunlukla “ özel sağlık bakım hizmet bedeli”, “paket fiyat” veya” genel ücret” adı altında bir toplam ödeme bilgisiyle karşılaşıyor. Detaylı bir açıklama ise çoğu zaman yapılmıyor. Yönetmeliklerin uygulanmasında bir denetim zafiyeti olduğu açık.
Ticari Kaygılar
Birçok özel hastane, sunduğu hizmetlerin maliyet kalemlerini paylaşmanın rekabet avantajını zedeleyebileceğine inanıyor. Ayrıntılı faturalar, tahlil, tedavi veya kullanılan ekipman maliyetlerini ortaya çıkarabilir. Bu durum, diğer hastanelerle kıyaslama yapılmasını kolaylaştırabilir ve hastaların fiyatları sorgulamasına yol açabilir.
Hasta Hakları Konusunda Bilinç Eksikliği
Hastaların büyük bir kısmı, ayrıntılı fatura talep etme hakkından habersiz. Oysa “Hasta Hakları Yönetmeliği” çerçevesinde her hasta, aldığı hizmetin detaylarını öğrenme hakkına sahiptir. Ancak bu talebi gündeme getiren hasta sayısı oldukça az. Bu bilinç eksikliği, hastanelerin ayrıntılı fatura vermeme yönündeki tutumunu sürdürmesine yol açıyor.
Ekstra Ücretlendirme Tartışmaları
Ayrıntılı faturaların verilmemesi, hastaların ödediği bedelin hangi hizmetler için alındığını sorgulamasını zorlaştırıyor. Özellikle, bazı hizmetler için “fahiş ücretlendirme” iddialarının gündeme gelmemesi adına hastaneler bu detayı paylaşmaktan kaçınabiliyor. Hastalar genellikle hizmet alımının ardından “sürpriz ücretler” ile karşılaşabiliyor.
Denetim ve Yaptırım Eksikliği
Sağlık Bakanlığı ve ilgili denetim mekanizmalarının, özel hastanelerin faturalandırma süreçlerini etkin şekilde kontrol edememesi, bu tür şeffaflık sorunlarının devam etmesine zemin hazırlıyor.
Çözüm Önerileri
Denetim Mekanizmalarının Güçlendirilmesi
Sağlık Bakanlığı, özel hastanelerin faturalandırma süreçlerini düzenli olarak denetlemeli ve ihlaller karşısında caydırıcı yaptırımlar uygulamalıdır. Hatta vatandaş hakkını aramak yerine özel hastanelerde ayrıntılı fatura vermek mecburidir diye bir yasa çıkmalıdır.
Hasta Hakları Bilincinin Artırılması
Hastalar, hakları konusunda bilgilendirilmeli ve ayrıntılı fatura talep etmeleri teşvik edilmelidir. Bu konuda kamu spotları ve bilgilendirici kampanyalar düzenlenebilir.
Şeffaflık ve Standartların Sağlanması
Hizmetlerin fiyatlandırılmasına ilişkin standart bir sistem geliştirilmeli, hastalara hizmet alımı öncesi detaylı bilgi sunulmalıdır.
Hastane Yönetimlerinin Eğitimi
Özel hastane yöneticileri, şeffaf bir sağlık hizmeti sunmanın uzun vadede güven inşa ettiğini anlamalıdır.
Sonuç olarak, ayrıntılı fatura vermeme alışkanlığı, yalnızca hastaların güvenini değil, sağlık sektörünün genel itibarı ve sürdürülebilirliğini de olumsuz etkiliyor. Daha şeffaf bir sağlık sistemi için hem kamu otoritelerine hem de bireylere önemli görevler düşüyor. Özel hastaneler, hastaların yalnızca sağlığını değil, haklarını da korumalıdır.
Gittiğiniz özel hastane fatura vermiyor hatta diretiyorsa anlayın ki sizden yasal olmayan bir ücret almışlardır. Siz ücretinizi banka kartı veya kredi kartıyla ödeyerek sliplerinizi de mutlaka saklayın. Hatta gittiğiniz özel hastane çalışanlarıyla hiç polemiğe girip kendinizi boş yere haklıyken haksız duruma düşürmeyin.
444 0 189 Alo Maliye Vergi İletişim Merkezi'ni (VİMER) hattını arayarak hizmet aldığınız hastaneden fatura vermemek için direttiklerine dair aslanlar gibi ihbarda bulunun sonra ALO 170 Çalışma ve Sosyal Güvenlik İletişim Merkezi hattını arayarak hastanenin fazla ücret aldığına dair ihbarda bulunun dilersiniz ALO 184 Sağlık Bakanlığı İletişim Merkezini de arayarak şikayette bulunabilirsiniz. Siz siz olun haksızlığa karşı hakkınızı arayın kimsenin sizin şahsınıza karşı yaptığını yanına kar bırakmayın.
Şahsım olarak isim vermek doğru olmayacaktır. Yıllar önce özel hastaneye usulsüz aldığı ödemeyi tüm hesaplarına bloke koydurarak haksız aldığı bedeli faizleri ve masraflarıyla birlikte icra yoluyla geri almışlığım vardır. Mağdur olan vatandaş hastane ile hiç muhatap olmadan direkt icra yoluyla şahsi hesabına ödemesini geri almıştı. Bilen bilir bilmeyen de canlı şahit Google amcamıza sorabilir.
Uzun lafın kısası "Özel Hizmeti sunucularından sağlık hizmeti satınalma 2022, 2023, 2024 yılı sözleşmelerinin 12.5 maddesi gereği hastadan/hasta yakınından kurum mevzuatına aykırı şekilde ilave ücret alındığının tespit edilmesi halinde her bir hasta için alınan/fazla alınan ilave ücret bedelinin 5 (beş) katı tutarında ceza koşulu uygulanır.”
Ancak bir özel hastane örneğin günde 50 kişiden mevzuata aykırı ödeme aldığını düşünürsek bu kişilerden sadece 2 kişi bilinçli davranıp hakkını aramak adına şikayet ederse sadece 2 kişi için ceza uygulanıyor diğerleri fırsatçı hastane yönetimlerinin yanına kar kalıyor. Zaten bu işi adet haline getiren fırsatçı özel hastanelerde bu cezayı göze alarak bu yolu tercih ediyor.
Siz bilinçli olup hakkınızı resmi yollardan aramayı bilirseniz hiç kimse sizi kandıramaz.
Hastanenin tabelasının, sahibinin, ortaklarının, arkasında, yanında, önünde kim veya kimlerin olduğunun hiç önemi yok siz yeter ki haklı olun, dik olun ve hakkınızı arayacağınız doğru yolda yürüyün.
Yaşanan sorunları sosyal medyadan yazıp beğeni almakla, takipçilerinize yaşadığınız durumu göstermekle paylaşım altına yapılan kuru gürültü laflarla sorunlar hiç bir zaman çözülmemiştir çözülmez.
Günümüzde meydana gelen olumsuzluklara baktığımızda altından başta denetimsizlikle birlikte hastanelerin ayrıntılı fatura vermeme konusundaki rahatlığını gözler önüne seriyor.
Unutmayın: Hiç kimse, hakkınız olanı size vermemek veya sizi haksız ücretlendirmek gibi bir lükse sahip değildir. Özel hastaneler dahil tüm sağlık kuruluşları, vatandaşın şeffaf ve adil hizmet alma hakkına saygı göstermek zorundadır.
İşini hakkıyla yapan özel hastanelere asla bir sözüm yok fakat iğne deliği gibi bir boşluk bulup bunu fırsatçılığa çevirenlere sözüm çok.

Kalın Sağlıcakla,

Address

Izmit

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Kocaeli Haber posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Business

Send a message to Kocaeli Haber:

Share