Kocaeli Haber

Kocaeli Haber Kocaeli'nin 12 ilçesinden haber yayını yapan ilk ve tek haber sitesi Kocaeli Haber Gazetesi İnternet

Bilimin Rotasını Çizen Bir Lider: Prof. Dr. Hacı Ali MantarTürkiye’de yükseköğretim alanında son yıllarda parlayan yıldı...
19/09/2025

Bilimin Rotasını Çizen Bir Lider: Prof. Dr. Hacı Ali Mantar

Türkiye’de yükseköğretim alanında son yıllarda parlayan yıldızlardan biri hiç kuşkusuz Gebze Teknik Üniversitesi (GTÜ). Bu yükselişin ardında, vizyoner bir liderlik anlayışıyla üniversiteyi geleceğe taşıyan Prof. Dr. Hacı Ali Mantar’ın kararlı adımları var.
Prof. Mantar yalnızca bir akademisyen değil; aynı zamanda teknolojiyle bilimi buluşturan bir stratejist. TÜBİTAK BİLGEM Başkanlığı’ndan GTÜ Rektörlüğü’ne uzanan kariyerinde, her zaman yenilikçi düşünceyi ve üretkenliği merkeze aldı. Onun döneminde GTÜ, sanayiyle iş birliğini güçlendiren, proje tabanlı öğrenmeyi teşvik eden ve öğrencilerini yalnızca mezun değil, çözüm üreten bireyler olarak yetiştiren bir kurum haline geldi.
GTÜ’nün uluslararası başarıları, AR-GE projeleri ve mezunlarının iş dünyasındaki hızlı adaptasyonu, Prof. Mantar’ın “nitelikli eğitim” vizyonunun somut göstergeleri. Üniversitenin bilimsel üretkenliği yalnızca akademik yayınlarla değil, aynı zamanda teknolojiye yön veren patentlerle de kendini gösteriyor.
Ayrıca Prof. Mantar’ın Gebze Teknik Eğitim ve Araştırma Vakfı Başkanlığı görevini üstlenmesi, üniversitenin kaynaklarını daha etkin kullanma ve toplumsal katkı sağlama hedefini pekiştiriyor. Bu görev, onun GTÜ’ye olan bağlılığının ve uzun vadeli planlarının bir yansıması niteliğinde.
Elbette her liderin yolu zorluklarla doludur. Ancak Prof. Dr. Hacı Ali Mantar, bu zorlukları birer fırsata dönüştürmeyi bilen, bilimsel aklı rehber edinen bir isim. Onun yönetiminde GTÜ, yalnızca bir üniversite değil; Türkiye’nin teknoloji üssü olma yolunda emin adımlarla ilerleyen bir kurum haline geldi.

GTÜ’nün başarısı, bir kişinin değil, bir vizyonun başarısıdır. Ve bu vizyonun adı: Prof. Dr. Hacı Ali Mantar.

Bu vizyonun hayata geçmesinde, üniversite yönetiminde görev alan değerli rektör yardımcılarının da katkısı büyük. Prof. Dr. Mantar’ın liderliğini destekleyen; akademik planlamadan öğrenci işlerine, uluslararası ilişkilerden araştırma projelerine kadar birçok alanda özveriyle çalışan rektör yardımcıları, GTÜ’nün kurumsal gücünü pekiştiren sessiz kahramanlardır. Her biri kendi alanında uzman, çözüm odaklı ve üniversiteyi daha ileriye taşıma gayesiyle hareket eden bu değerli akademisyenler, GTÜ’nün başarı hikâyesinin ayrılmaz parçalarıdır.
Üniversiteyi geleceğe taşıyan kıymetli hocamızın mütevazı yaklaşımları, kamuoyunun her koşulda takdirini toplamıştır. GTÜ’nün bugün geldiği noktada emeği geçen, adı bilinen ya da bilinmeyen herkesi gönülden tebrik ediyor; çalışmalarını ilgiyle ve gururla takip ediyoruz.

Kalın Sağlıcakla,

Makama Değil, Hakkaniyete Yakışanlar OtursunÜniforma, cübbe, önlük... Taşıdığınız unvan, oturduğunuz koltuk... Bunların ...
11/09/2025

Makama Değil, Hakkaniyete Yakışanlar Otursun
Üniforma, cübbe, önlük... Taşıdığınız unvan, oturduğunuz koltuk... Bunların hiçbiri sizi siz yapan şeyler değildir. Bunlar sadece birer emanet. Devletin, milletin ve toplumun size duyduğu güvenin sembolüdür. Ancak o emaneti taşıma sorumluluğunu yerine getiremiyorsanız, o koltukta oturmanız yalnızca bir görüntüden ibarettir. Ve o görüntü, zamanla bir utanca dönüşür.
Elbette her meslek grubunda hata yapan, yanlış yola sapan insanlar çıkar. Bu, insan doğasının bir gerçeğidir. Ancak asıl mesele, bu hataları düzeltmek yerine görmezden gelmekte, hatta ödüllendirmektedir. Asıl sorun; çürüklerin ayıklanmadığı, aksine baş tacı edildiği sistemdedir. Daha kötüsü; örnek olması gereken kişilerin, çarpık ilişkilerle yükselip makamları birer güç aracına dönüştürmesidir.
Toplumun en çok güven duyduğu mesleklerden çıkan rezillikler artık sıradan hale geldi. Dün "asla yapmaz" denilenlerin, bugün ne tür ilişkiler içinde olduğunu gördükçe, insanların inancı sarsılıyor. Taşın altından çıkanlar, hep "en güvenilir" denilenler oluyor. Devletin imkânlarıyla güçlenen bazı şahıslar, bu gücü yine devletin ve milletin aleyhine kullanmaktan çekinmiyor.
Devlet makamlarında oturup çarpık ilişkiler içerisine girenleri gördüğümde, şahsen bir kişiye değil; önce üzerinde taşıdığı üniformaya, ardından onun temsil ettiği değerlere bakıyor ve içimden şunu geçiriyorum: "Kimler nerelerde..."
İşte bu yüzden kurumlar yıpranıyor, saygınlık azalıyor, sadakat liyakatin önüne geçiyor. Mertlik kıvraklığa, dürüstlük kurnazlığa yeniliyor. Güvene dayalı tüm yapılar, birkaç sorumsuz kişinin elinde çöküşe sürükleniyor.
Ey o koltuklarda oturanlar! Bugün sahip olduğunuz görev, sadece sizin emeğinizin değil; aynı zamanda size duyulan inancın sonucudur. O inancı boşa çıkardığınız anda, ne makam kalır ne de saygı. Üniformanızın, cübbenizin, kartvizitinizin değil; karakterinizin ve duruşunuzun hatırlanacağı günler mutlaka gelecek.
Unutmayın: Makamlar geçicidir ama bıraktığınız iz kalıcıdır. İnsanları unvanlar değil, tavırlar büyütür. Bu yüzden; hakkını veremeyeceğiniz hiçbir üniformayı giymeyin, taşıyamayacağınız hiçbir koltuğa talip olmayın. Oturacağı koltukta rahat durmayacak olanlara da referans olmayın. Oturacağınız makamı yüceltemeyecekseniz, kendinizden bir şeyler katamayacaksanız hiçbir makama gözünüzü dikmeyin.
Hele ki siyasi destekle belediye başkanlığı makamına gelenler…
Unutmayın: O koltuklara kendi iradenizle değil, halkın ve partinizin size duyduğu güvenle oturdunuz.
O koltuklar; gösteri sahnesi değil, hizmet makamıdır.
Vatandaş sizden şov değil, çözüm bekliyor. Gövde gösterisi değil, gönül birliği istiyor.
Bugün o makamdayken, hizmet yerine görüntüyle, reklamla meşgul olursanız; bir gün o destek geri çekildiğinde, yalnız kalırsınız.
Ve eğer görev süreniz boyunca hesap verilebilirlikten uzak, toplumun vicdanını zedeleyen bir iz bırakırsanız; sadece kendi isminizi değil, sizi o makama taşıyan siyasi iradeyi de yıpratırsınız.
Bu nedenle, makamlar geçici olsa da, arkanızda bırakacağınız iz kalıcıdır.
Sizi büyüten koltuk değil, o koltukta sergilediğiniz duruştur.
“Unvan değil, iz bırak.”
Not: Bu yazı, herhangi bir kişi ya da kurum hedef alınmaksızın, genel toplumsal eleştiri ve kişisel görüş içerir."

Kalın Sağlıcakla,

Gebze’ye Adli Tatilden Dönen Yargı Mensupları Lojman Müjdesiyle KarşılaştıGebze, hızla büyüyen nüfusu ve gelişen sanayis...
03/09/2025

Gebze’ye Adli Tatilden Dönen Yargı Mensupları Lojman Müjdesiyle Karşılaştı
Gebze, hızla büyüyen nüfusu ve gelişen sanayisiyle birlikte birçok alanda altyapı yatırımlarına ihtiyaç duyan bir merkez haline gelmiştir. Bu ihtiyaçlardan biri de hiç kuşkusuz, Gebze’de görev yapan ve dört ilçeden sorumlu olan hâkim ve savcıların barınma koşullarının iyileştirilmesidir.
İşte bu noktada, yıllardır konuşulan ancak bir türlü somut adımı atılamayan bir proje sonunda gerçeğe dönüşüyor: Hâkim ve savcılar için 86 dairelik modern lojman projesi başlıyor.
Gebze Adliyesi'nde görev yapan hâkim ve savcılarımızın daha sağlıklı, güvenli ve huzurlu koşullarda yaşamalarını hedefleyen bu proje, sadece bir bina inşasından ibaret değil. Aynı zamanda adalet hizmetlerinin kalitesine dolaylı yoldan katkı sunacak sosyal bir yatırımdır. Unutmayalım ki adaletin tesisi sadece mahkeme salonlarında değil, o salonlarda görev yapan insanların yaşam koşullarında da başlar.
Projenin detaylarını Gebze Cumhuriyet Başsavcısı Sayın Metin Uslu kamuoyuyla paylaştı. Kocaeli'nin Çayırova ilçesi Akse Mahallesi'nde hayata geçirilecek lojmanlar, modern mimari anlayışıyla tasarlanacak ve çağdaş yaşam standartlarını yansıtacaktır. Söz konusu proje için Adalet Teşkilatını Güçlendirme Vakfı adına Cumhuriyet Başsavcılığı ile ALB Gayrimenkul arasında yapım sözleşmesi imzalanmış durumda.
Sayın Başsavcı'nın da altını çizdiği gibi, bu proje yalnızca betonarme bir yapı değil; yargı mensuplarına duyulan saygının, onların yaşam kalitesine verilen önemin bir tezahürüdür. Zira her gün yüzlerce dosyaya bakan, adaletin terazisini titizlikle dengede tutmaya çalışan yargı mensuplarının sosyal yaşamlarının da desteklenmesi, görevlerini daha sağlıklı şekilde yerine getirebilmeleri için elzemdir.
Başsavcı Metin Uslu, yalnızca bu projeyle değil, Türkiye genelinde adalet altyapısına katkı sağlayan pek çok örnek çalışmayla da dikkat çeken bir isimdir. Özellikle Ordu’da görev yaptığı dönemde, Türkiye’de örnek gösterilen adliye binası projesini başarıyla hayata geçirmiştir. Ordu Adliyesi, 2016 yılında hizmete açılan, 15.003 m² arsa içerisinde, 3.500 m² oturum alanı üzerine kurulu, toplam 17.700 m² kapalı alana sahip modern bir yapı olarak hukuk camiasında önemli bir yer edinmiştir.
Ayrıca Yargıtay Cumhuriyet Savcılığı ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Savcılığı gibi kritik görevlerde de başarıyla hizmet veren Uslu, yurdun birçok farklı bölgesinde görev yapmış; çalışkanlığı, adalet anlayışı ve mesleki birikimiyle yargı camiasında saygı gören bir yargı mensubu olarak tanınmaktadır.
Bugün Gebze’de atılan bu adım da sadece bir lojman projesi değil; güçlü bir vizyonun, adalet sistemine duyulan sorumluluğun bir yansımasıdır.
Projenin hayata geçmesinde başta Adalet Bakanı Sayın Yılmaz Tunç olmak üzere emeği geçen tüm yetkililere teşekkür borçluyuz. Sayın Bakan’ın liderliğinde son yıllarda Türkiye genelinde yürütülen adliye binaları ve lojmanlar seferberliği, adalet sisteminin altyapısına ciddi bir ivme kazandırmıştır.
Bu yatırımlar, sadece fiziki mekânların değil, aynı zamanda kamu hizmetine olan güvenin de güçlenmesine katkı sağlamaktadır.
Gebze, sadece bir sanayi şehri değil; aynı zamanda adaletin, eğitimin ve kamu hizmetlerinin de güçlü bir şekilde varlık gösterdiği bir merkez olmalıdır. Bu anlamda atılan her adım, kentimizin geleceğine yapılan bir yatırımdır.
Yeni adli yıl ve yeni lojman projesi, Gebze Adliyesi’nde görev yapan hâkim ve savcılarımız başta olmak üzere tüm yargı camiasına hayırlı olsun.
Umarız bu tür projeler sadece yargı mensuplarıyla sınırlı kalmaz; sağlık, eğitim ve güvenlik alanlarında görev yapan kamu görevlilerimiz için de benzer adımlar atılır.
Gebze’ye yakışan çağdaş bir kamu altyapısıdır. Ve bugün bir adım daha atılmıştır.

Sistem Değil, Ego Yorarİnsanları yoran şey; prosedürler, kurallar, sistemler ya da işleyiş değil...Asıl yoran; yetersizl...
22/07/2025

Sistem Değil, Ego Yorar
İnsanları yoran şey; prosedürler, kurallar, sistemler ya da işleyiş değil...
Asıl yoran; yetersizliğini egoyla maskelemeye çalışanların, kendilerine bile yakışmayan egolarıdır.
Ego bir savunma değildir, bir illüzyondur.
Bugün hangi kapıdan girsek, bizi karşılayan önce insanlar değil; onların şişirilmiş benlikleri oluyor. Kimi zaman bir müdür odasında, kimi zaman bir doktorun koridorunda, kimi zaman bir kamu görevlisinin bakışlarında, kimi zaman da bir siyasetçinin yürüyüşünde karşımıza çıkıyor bu benlikler. Kimi zaman da sosyal medyada -kendine hayran ama içten içe çürümüş cümlelerin satır aralarında.
İnsanları çoğu zaman sistem değil, sistemin içine sızmış kırgın ruhlar yorar. Yetersizliğini üstünlükle kapatmaya çalışan bir bakış, bir karar, bir söz… Bunlar prosedürlerden daha yorucudur. Çünkü bir sistem, yanlış bir insanla cehenneme dönüşebilir.
Gerçek yorgunluk, iş yükünden gelmez.
Gerçek yorgunluk, anlam boşluğunda büyümüş egolardan gelir.
Egolarda bireysellik yoktur çoğu zaman.
Çünkü o şişkin egolar, kendi gücüne değil, sırtını dayadığı koltuğa, bir soyada, bir gruba, bir unvana yaslanır.
Kendine ait olmayan bir güçle büyüyen egonun sonu kaçınılmazdır: Kibirle çarpılmış, boşlukla çevrilmiş bir benlik.
Ne acıdır ki bazı insanlar, gölgesini bile kendine sadık sanır.
Oysa insanın gölgesi bile sadece güneş varken yanındadır.
Güneş kaybolduğunda, gölge de gider.
Tıpkı arkasındaki destek çekilince, o "kibirli benliğin" geriye koca bir hiç kalması gibi...
Bugünlerde en büyük konforumuz sade insanlar.
Kendisiyle barışık, sesi yüksek değil ama sözü derin olanlar.
Makamı değil, duruşu olanlar.
Sistemleri değil, insanları düzeltmeye ihtiyacımız var belki de.
Çünkü hiçbir kural, içinde ruhunu kaybetmiş insanlarla işlemez.
Yanlış anlaşılmasın; egoları kendilerine büyük gelen, yetkinliksiz (çapsız) insanların ne kadar iddialı göründüğünü ama aslında ne kadar sınırlı olduklarını çok iyi biliyorum. O yüzden bu tür abartılı tavırlarına tanık olmak bana komik geliyor, sadece gülüyorum."
Çok hoşuma giden bir sözle noktalıyorum:
"Varlıkla şımarma, ey insanoğlu; iflasın, küçük bir yanlışa bakar. Zulümle yürüme, ey insanoğlu; helâkın, içten bir 'âmîn'e bakar."

Kalın sağlıcakla.

Müdür var, müdürcük var!Kurumsal hayatın en büyük paradokslarından biri: müdürler ve müdürcükler! Her yönetici, koltuğa ...
21/04/2025

Müdür var, müdürcük var!
Kurumsal hayatın en büyük paradokslarından biri: müdürler ve müdürcükler! Her yönetici, koltuğa oturduğunda bir seçim yapar—gerçekten çözüm odaklı bir lider mi olacak, yoksa sadece güzel konuşan, iyi görünen ama icraattan kaçan biri mi?
Çözüm odaklı müdür (sorumlu kişi) işinin ehli biridir. Anlamaya, analiz etmeye ve harekete geçmeye odaklanır. Masasında sorun yerine çözümler birikir. Kapısını çaldığında duyacağın cümle şudur: “Tamam, halledelim!” O, fark yaratır, işleri düzene sokar ve senden aldığı konuyu çözüme ulaştırarak seni rahatlatır.
Bal dudaklı müdürcük ise başka bir dünyadadır. Güzel sözler, bol çay ve gazı alıp göndermeye odaklıdır. Onun kapısını çaldığında içten bir ilgiyle dinler, anlamış gibi yapar, sana hak verir… Ama sonuç? Aynı yere geri dönersin, sorun hâlâ ortada durur. Hatta belki biraz daha büyümüş bile olabilir.
Bir kurumun büyüklüğü, müdürlerin değil, müdürcüklerin oranıyla ölçülür aslında. Eğer kurum içinde gerçekten çözüm üreten yöneticiler varsa, çalışanlar huzurlu olur. Ama eğer boş vaatler, etkisiz kararlar ve içi dolmayan konuşmalar kol geziyorsa, sistemin içinde kaybolursun.
O yüzden herkesin sorması gereken sorular şunlar:
- Senin karşına hangi tür yönetici çıkıyor?
- Ben nasıl bir yöneticiyim?
- Benim arkamdan yöneticiliğime ne diyorlar?
- Kısacası, icraatçı bir müdür müyüm yoksa laf cambazı, günü kurtaran bir müdür müyüm?
- Masamın etrafında çözüm mü dolaşıyor, yoksa vaatler mi?
Yetkili, çözüm odaklı insanların sıfır egolarına hayranım. Ne yaptığını bilmeyen, yetkisiz ve çapsızların tavan yapmış egolarından ise midem bulanıyor.
Ve diyorum ki: Sizin egonuzu seveyim!
Bir kurum yöneticisi, sorunlara çözüm üretemiyor ve kendi personeline söz geçiremiyorsa, bu durum masasına hâkim olamadığının açık bir göstergesidir. Bir lider, bulunduğu yerin yalnızca müdürü değil, aynı zamanda o yerin hakkını veren kişi olmalıdır.
Aksi takdirde, ha masa boş kalmış, ha dolu; hiçbir farkı kalmaz.

Kalın sağlıcakla!

180 Yıllık Gurur ve FedakârlıkBu yıl, Türk Polis Teşkilatı’nın 180. kuruluş yıl dönümünü gururla kutluyoruz. Tam 180 yıl...
08/04/2025

180 Yıllık Gurur ve Fedakârlık

Bu yıl, Türk Polis Teşkilatı’nın 180. kuruluş yıl dönümünü gururla kutluyoruz. Tam 180 yıl boyunca, halkın huzuru, güvenliği ve refahı için gece gündüz demeden çalıştı; gerektiğinde kendi canını feda etti. Bugün bu anlamlı yıldönümünde, hem Emniyet teşkilatımızın bu köklü tarihine saygı duruşunda bulunuyor hem de canlarını bu kutsal görev uğruna feda eden aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz.

Türk Polis Teşkilatı, yalnızca güvenlik sağlamaktan ibaret bir yapı değil, aynı zamanda adaletin ve fedakârlığın sembolüdür. Ülkemizin her köşesinde büyük bir özveriyle çalışan polislerimiz, toplumun huzurunu temin etmek için karşılaştıkları her türlü zorluğa göğüs germiştir. Bu 180 yıllık süreçte, nice kahramanlık hikâyesi yazılmış, nice emekler verilmiştir.

Bugün bizlere düşen, hem Emniyet teşkilatımıza teşekkürlerimizi sunmak hem de şehitlerimizin aziz hatırasını yaşatmaktır. Onların fedakârlıklarını asla unutmayacağız. Türk polisinin bu 180 yıllık şanlı geçmişi, bizlere güven, onur ve birlikteliğin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlatıyor.

Emniyet teşkilatımızın 180. yılını kutlarken, aziz şehitlerimize bir kez daha minnetle eğiliyoruz. Ruhları şad, makamları cennet olsun. Ve unutmayalım, bu kutsal görevi sürdüren polislerimize destek olmak, onlara duyduğumuz saygının bir ifadesidir.

Polis candır, dost olmaz sözüne kesinlikle katılmıyorum. Polisle sadece ruhunda at hırsızlığı olanların dostluğu baki kalamaz!

"Herkesin polisi kendi vicdanıdır, fakat polis vicdanı olmayanların karşısındadır.” Mustafa Kemal ATATÜRK.

Kalın sağlıcakla,

Bu Hayatta Kimse Kazık ÇakmayacakBeyler, bayanlar; ölümün sırası, zamanı, günü yok! Necip Fazıl Kısakürek'in dediği gibi...
02/04/2025

Bu Hayatta Kimse Kazık Çakmayacak

Beyler, bayanlar; ölümün sırası, zamanı, günü yok! Necip Fazıl Kısakürek'in dediği gibi: “Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber... Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber?”
Volkan Konak'ın ardından yapılan saygısız söylemler, insani değerlerin ne kadar zayıfladığını gözler önüne seriyor. Bir sanatçının fikirlerini beğenmemek elbette mümkün, ancak ölüm gibi bir konuda empati ve saygı göstermek, insanlık erdemlerinin temel taşlarından biridir.
Bu tür söylemler, yalnızca bireysel değil, toplumsal bir çürümenin de işaretidir. İnsanların hastalıklarıyla alay etmek ya da ölümler üzerinden kin ve nefret kusmak, insani değerleri yok eden bir tutumdur. Peygamberimiz Hazreti Muhammed'in (s.a.v.) “Ölülerinizi hayırla yad edin” buyruğu, hepimiz için yol gösterici olmalıdır.
Volkan Konak'ın ardından yapılan bu söylemler, toplum olarak insani değerleri koruma ve yaşatma sorumluluğumuzu bir kez daha hatırlatıyor. Onun eserleri, yaptığı iyilikler ve topluma kattığı değerlerle anılması, insani erdemlerin yaşatılması adına önemli bir adımdır.
Bu dünyada birbirimize ihtiyacımız var. İnsani değerleri yaşatmak, empati ve hoşgörüyü yaymak, geleceğimizi daha güzel bir hale getirebilir. Ölen insanlar üzerinden kin ve nefret kusulmaması gerektiği gibi, hastalıkla alay edilmesi de kabul edilemez. İnsani değerleri zedelemeye hiç kimsenin hakkı yoktur.
Ölen bir insanın ardından saygısızca konuşmak, insani değerleri zedeleyen bir davranıştır. Volkan Konak gibi bir sanatçının ardından bu tarz ifadeler kullanılması, yalnızca bireysel bir sorun değil, toplumsal bir erozyonun da göstergesidir. İnsanların fikirlerini beğenmesek bile, ölüm gibi bir konuda empati ve saygı göstermek hepimizin ortak sorumluluğudur.
Biz mahallemizde biri öldüğünde televizyon açmayan yas tutan insanlardık ne oldu bize?
“Ölülerin üzerinden şeytan bile elini çeker. Hesap ancak Allah’a verilir. Edep yahu, edep!” Allah'ım, kimseyi şaşırtmasın. Volkan Konak'a Allah'tan rahmet, ailesine ve sevenlerine sabır diliyorum. İnsani değerleri yaşatmak hepimizin görevi.
Kalın sağlıcakla,

Sağlığı tehlikeye sokan taklit tağşiş yapanları tanıyın!Tarım ve Orman Bakanlığı, taklit ve tağşiş ürünlere yönelik dene...
14/02/2025

Sağlığı tehlikeye sokan taklit tağşiş yapanları tanıyın!
Tarım ve Orman Bakanlığı, taklit ve tağşiş ürünlere yönelik denetimlerini sürdürdüğünü biliyoruz ancak bu denetimler yeterli mi? konusunu sorgulamak gerekiyor.
Tarım ve Orman Bakanlığı, 2 Ekim 2024 tarihinden bu yana gıda güvenliği kapsamında internet sitesinde kamuoyuyla paylaştığı ifşa listelerini güncellemeye devam ediyor. Bakanlık, 'taklit ve tağşiş' yapılan ürünlerin yanı sıra 'sağlığa zararlı' olarak değerlendirilen gıdaları da markalar bazında açıklıyor. Bence gündemler önemli ancak kendi sağlığımızın gündemlerden daha önemli olduğunu unutmamak gerekir.
Sabahın ilk saatlerinde haberlere bakarken bence https://guvenilirgida.tarimorman.gov.tr adresini tıklayarak yediklerimize ve içtiklerimize “Gıda Kamuoyu Duyurusu” kısmına girerek “Sağlığı Tehlikeye Düşürecek Gıdalar” , “Taklit veya Tağşiş Yapılan Gıdalar” başlığı altında paylaşılan ciddi sağlık riskleri barındırdığı belirtilen ürünler ve firmalar yer alıyor. Yaklaşık 10 gün içinde sürekli güncellenen listeyi gözden geçirmemiz gerekiyor. Belki birileri haber yapar diye düşünmeyin bizzat kendiniz inceleyin.
Firmaların reklamlarına, tanıtımlarına, internet sitelerine, kurumsallık adı altında hava cıvasına değil sağlığımıza ne kadar değer verip vermediklerini görmek gerekir. Bakanlığın bu uygulaması vatandaşlar ve işini düzgün yapan firmalar tarafından takdir toplarken ifşa olanların yüzü kızarıyor mu? Yoksa yüzlerine tükürünce ya rabbi şükür mü diyorlar. Bence asıl olan bu soruyu sorgulamak gerekir.
Örneğin takviye ilaç adı altında satın aldığınız bir ürünün reçetesinde yazanları, belirtilen oranları, gerçekten içinde olup olmadığını, insan sağlığına zararlı maddenin bulunup bulunmadığını vatandaşın bilme şansı kesinlikle yok! Yediklerimizin ve içtiklerimizin sağlığımızı tehdit edip etmediğini gözle, kokuyla şahsi olarak anlayabilmemiz mümkün değil.
Tamamen güvene bağlı bir durumdur. Durum böyle olunca denetimlerin ne kadar önemli olduğunun altını çizmek gerekiyor. Vatandaş piyasada satılan ürünleri alırken denetlemeden geçtiğini düşündüğünden gözü kapalı alıyor. Çoğunlukta vatandaş olarak denetleme mekanizmasına güveniyor. Ülkemizde gıda terörünün önüne geçmek için bence üretim yerlerinin gerekirse 24 saat kamerayla izlenmesi, denetimlerin en az üç katına çıkarılması gerekir. Bakkal, kahvehane denetlemeye harcanacak enerji üretim yerlerinin denetimlerine harcanmalıdır.
Firmaların, ürünlerin, markaların deşifre edilmesi, ceza ödemesi ne kadar önleyicidir? Deşifre edilmesi ve ceza uygulanmasının mutlaka caydırıcılığı vardır ancak kesin çözüm değildir.
Ete, tek tırnaklı et katanlara
Süte, su katanlara
Gıdaya, izin verilmeyen boya katanlara
İlaç etken maddesi katanlara
Kattıkça katanlara
Azdıkça azanlara
Yediğimiz, içtiğimiz ürünler üzerinden sadece kazanç düşünen, vicdanlarını kenara koyanlara ne desek azdır.
Tam bu yazımı yazarken, İçişleri Bakanımız Ali Yerlikaya, Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı ile Jandarma Genel Komutanlığı KOM Daire Başkanlığı koordinesinde; İstanbul İl Jandarma Komutanlığınca yapılan operasyon sonucu “Sahte kanser ilacı 'Hücre'si çökertildi!” Başlığıyla sahte kanser ilacı imal eden çetenin çökertildiğini, operasyonlar sonucu 5 Milyon adet Sahte İlaç,100 Bin adet boş ilaç kutusu, 32 Bin adet marka etiketi, 9 adet sahte ilaç yapımında kullanılan dolum makinası, 350 kg toz ham madde ve 60 Bin adet çeşitli tıbbi malzeme ele geçirildiğini duyurdu.
İnsan hayatını ve sağlığını tehlikeye sokacak üreticilerden, markalardan ve satıcılardan Allah hepimizi korusun bu kapsamda denetimlerle mücadele veren ilgili kurumların temsilcilerinin yar ve yardımcısı olsun.

Kalın Sağlıcakla,

Kartalkaya’daki Faciadan Ders Alacak mıyız?Dünya basınına yansıyan Bolu Kartalkaya’daki facia bu kez ders olacak mı? Bu ...
24/01/2025

Kartalkaya’daki Faciadan Ders Alacak mıyız?

Dünya basınına yansıyan Bolu Kartalkaya’daki facia bu kez ders olacak mı? Bu güne kadar yaşanan felaketlerin ardından aldığımız dersler gibi mi alacağız? Yoksa birkaç gün sonra unutacak mıyız? İnsan hayatı bu kadar ucuz olmamalı. Para sayma makinasıyla paraları sayarken bu paraları kazandıranların can ve mal güvenliklerini hiçe saymayalım.
Bolu Grand Kartal Otel’de meydana gelen yangın, ülkemizde denetimsizlik olduğunu ve işlerin ahbap çavuş ilişkileriyle yürüdüğünü bir kez daha gözler önüne seriyor. Bakınız, şimdi yarından tezi yok eline A4 kâğıdı alan titizlikle denetleme yapacak, denetimler sıklaşacak. Neden denetimler, alınması gereken önlemler can yanmadan, hayatlar kararmadan, gözlerden akan yaşlar sel olmadan yapılamıyor? Bence sorgulamamız gereken, başımızı iki elimizin arasına alıp düşünmemiz gereken konu budur.
Kartalkaya’da saatlerce süren yangın ve yaklaşık 80 kişinin hayatını kaybettiği yangından sonra ortaya birçok iddia atıldı. Yazılanlar, çizilenler, yorumlar kafaları karıştırdı.12 katlı otelin yangın merdivenleri standartlara uygun değilmiş, Bina içinde yangın söndürme sistemi bulunmuyormuş. Otelde yangın alarm sistemi kurulmamış. Personeller yangın eğitiminden geçmemiş. Her yıl binlerce kişinin geldiği bir kayak merkezinde itfaiye teşkilatı olmadığı gibi tek bir yangın söndürücü araç bile tahsis edilmemiş olması hem çok üzücü hem de kocaman ihmaldir.
Ailece kış tatili diye tercih edilen bu otel beş yıldızlı bir otel. Kartalkaya’nın büyülü beyazında iz bırakmaya gelenlere mezar oldu.
Ne iş yaparsan yap, ister resmi kurum çalışanı, ister özel sektör emektarı ol her ne olursan ol işini layıkıyla yapan ol. Hizmet sektörü otel açmakla, gıda sektörü üretmekle, sağlık sektörü hastane açmakla, inşaat sektörü müteahhit olmakla OLMUYOR! Her ne iş yaparsak yapalım, vicdanımızı, insan güvenliğini ve sağlığını ön planda tutmamız gerekiyor. Can ve mal güvenliği için gereken önlemleri almak, masraftan kaçmamak, kulağımızın üstüne yatmamak bu tür faciaların önüne geçmek adına hayati öneme sahiptir.
Grand Kartal Otel’de 79 kişinin hayatını kaybettiği facianın ardından, ‘Sorumlu kim?’ tartışmaları sürüyor ancak ortadaki tek gerçek yangının başlaması, yayılması ve insanların tahliyesi konusunda büyük ihmaller olduğu. Çarşafları bağlayarak pencerelerden aşağıya inmeye çalışanları, gecenin bir vakti atılan çığlıkları unutmayacağız.
Şimdiden sorumlu kim tartışmasında herkes kendi cephesinde saf tuttu bile. İktidarı destekleyenler CHP'li belediyeyi, muhalifler Kültür ve Turizm Bakanlığı'nı suçluyor. İkisinden de sorumlu olduğu gibi buz gibi bir gerçek. Bugün ağa olabilir, paşa olabilirsin! Minareyi çalan kılıfını hazırlasa da vicdan gece uyutmaz adamı. Para hırsınız batsın! Deprem olur kolon yok, yangın olur standartlara uygun merdiven yok. Para kazanmayı insan güvenliği, insan sağlığı önüne koyanlar, gözünüzü toprak doyursun.
Para hırsınız size vicdanı unutturmasın
Kalın Sağlıcakla.



Hayır duası alanlara çakalların bedduası tutmaz!Kullandığım başlık genelde söylediğim bir sözümdür.Bu söz iyilik yapan, ...
09/01/2025

Hayır duası alanlara çakalların bedduası tutmaz!
Kullandığım başlık genelde söylediğim bir sözümdür.
Bu söz iyilik yapan, gönülden hayır duası alan kişilerin, kötülük düşünen kimselerin beddualarından etkilenmeyeceğine işaret eder. Buradaki “çakallar” tabiri, dürüst insanlara zarar vermek isteyen, çeşitli ali cengiz oyunlarıyla kötülük peşinde koşan, art niyetli kişilere yönelik bir metafordur.
Hayır duası almak, özellikle gönülden verilen bir desteğe veya iyiliğe teşekkür olarak edilir. Toplumda bilinir ki hayır duası almak, manevi bir koruma sağlar. Çünkü hayır duaları, samimiyetle edilen ve karşılık beklenmeyen iyiliklerin sonucu olarak kişinin üzerinde bir manevi zırh oluşturur.
Reklamsız gerçek hayır dualarını arkasına alan insanların, bu manevi korumanın etkisiyle kötü niyetli kişilerin beddualarına karşı korunduğuna inanılır. Çakallar ne kadar uğraşsa da kötü niyetleri iyiliğin gücü karşısında yok olup gider.
İyilik yapan insan, kötülüğün etkisinden uzak kalır ve etrafına da bu enerjiyi yayar. Bu nedenle, manevi olarak korunduğuna inandığımız bu kimselerin, çakalların kötü dileklerinden, fesatlıklarından etkilenmemesi de bu anlayışın doğal bir sonucudur.
Özellikle de hayır duasının gücüne inanan kişiler, iyilik yolunda daha cesurca ilerleyebilir, zorluklarla mücadelede daha dayanıklı olabilir. Kısacası hayır duası alan, iyilik yapan kimseler, kötülüklerin pençesinden uzak olur.
İyilik yapan, samimi ve net insanlar, fesat niyetli kişiler tarafından lanetlense bile o lanetlerden etkilenmezler. İyi niyet ve hayır duaları ile korunan insanın, kötü niyetli kişilerin zararlarından uzak kalacağına, çünkü doğruluk yolunda olan birinin, negatif enerjiden, kötü sözden veya çapsızların dedikodusundan korunacağına işaret eder.
Unutmayın!
Çakallar sürü halinde gezer: Aslan tek başına yeter!
Aklıma gelmişken Lev Tolstoy’un okuduğum güzel bir sözünü paylaşayım “Dini, dünyevi amaçlarına alet eden insanlar gerçek inançsızlardır. Çünkü bu gibiler için inanç, dünyevi bir amaca ulaşmada araç durumundadır.”
Çevrenizde ağzıyla kalbi bir olup reklamsız iyilik peşinde olan, menfaatsizce yaptığı sayısız iyilikleri çoğu zaman unutan güzel yürekli Aslanlar artsın.
Kalın Sağlıcakla,



Hoş geldin 2025 2024 çoğunlukla felaketlerle dolu bir yıl oldu2024 hem Türkiye hem de dünya tarihi için hareketli geçen ...
31/12/2024

Hoş geldin 2025
2024 çoğunlukla felaketlerle dolu bir yıl oldu
2024 hem Türkiye hem de dünya tarihi için hareketli geçen bir yıl oldu
Geriye baktığımızda 2024 ömürden günleri hüzünle çalan bir yıl oldu
2024 yılına damga vuran olaylar
Yüreğimizi yakan sayısız olaylar
Dünya’da meydana gelen olaylar
2024 gündemi yakalamanın, takip etmenin zor olduğu bir yıl oldu
2024 giderken ülkece bizlere unutulmayacak hafızalara kazınan iyi veya kötü birçok olay yaşattı.
İyi kötü meydana gelen olayları yaşarken ders aldık mı? İbret aldık mı? Önlem aldık mı? Tecrübe kazandık mı? Bu sorular elbette kişiye göre değişir!
2024 yılında olamaz dediğimiz, inanamayacağız ne varsa hepsi oldu
Çocuklara ve kadınlara şiddet, ağır ekonomik bunalım, hayat pahalılığı, orman yangınları sonucu yeşilin yok olması, toplumda tahammülsüzlük sonucu meydana çıkan olayların artması, depremler, heyelanlar, sel baskınları, meydana gelen iş kazaları, otobüs-tren-helikopter-uçak kazaları, organize çetelerin savaşları, uyuşturucu, sanal kumar, ekranlarda her türlü şiddetin tavan yaptığı bir yılı geride bıraktık.
İsyan etmedik Rabbim beterinden saklasın diyerek her halimize şükür ettik.
Asgari ücretin 2025 yılı için yüzde 30 artışla 22.104 TL olarak belirlendi hiç değilse 2025 yılı insanları canından bezdiren fırsatçı ev sahiplerinin, fahiş fiyatlar uygulayan tatlı su kurnazlarının yılı olmasın.
Fırsatçılara sadece para cezası değil yaptığı işten men cezası kısacası ibretlik ağır cezalar verilsin.
Yeni asgari ücretin nefes aldırması, vatandaşın ferahlaması için mecburi ihtiyaç rakamları yükselmesin.
Ülkemizde sağlık, eğitim, alım gücü insanların yaşam kalitesini belirliyor.
Vatandaş resim karelerine, haberlere, siyasi söylemlere değil cebine girene ve ayın sonunu nasıl getirdiğine bakıyor.
Emekli aylıklarındaki eşitsizlik, dul yetim aylıklarının azlığı insanların gözlerindeki ışıltıyı söndürmesin.
Acısıyla, tatlısıyla ders alarak tecrübe edindiğimiz 2024 güle güle
Bereket getirmesi, yüzlerin daima gülmesi dileği ile hoş geldin 2025 diyelim.
Gelişin ülkemize barış, hanelere huzur, mutluluk ve her bireye sağlık getirsin. İnsanların birbirlerine olan güvenleri tekrardan filizlensin.

Kalın sağlıcakla,

Uğur GENCER yazdı..Zorunlu Trafik Sigortası Mağdur EtmemeliKendin şahit olmadığın, bizzat yaşamadığın zaman sorunların f...
18/12/2024

Uğur GENCER yazdı..
Zorunlu Trafik Sigortası Mağdur Etmemeli
Kendin şahit olmadığın, bizzat yaşamadığın zaman sorunların farkına varamıyorsun. Uzaktan bakıldığında her şey yolunda gibi görünebilir. Ancak, zorunlu trafik sigortası konusunda yaşananlara bizzat şahit olduğum kadarıyla, vatandaşları çoğu zaman mağdur eden bir sistemle karşı karşıyayız.
Zorunlu trafik sigortası mağduriyet mi gideriyor yoksa mağdur mu ediyor, gerçekten anlamak zor. Google’daki "Şikayet Var" sitesine göz attığınızda, bu konuda canı yanan birçok vatandaşın durmadan yazdığını görüyorsunuz. Peki, duyan var mı? Çözüm var mı? Bence yok ki insanlar imkanları doğrultusunda yazmaya devam ediyorlar.
Elbette tüm eksper ve sigorta şirketlerini aynı kefeye koymak doğru olmaz. Ancak işini düzgün yapmayan, vatandaşı mağdur eden, vatandaşa bıkkınlık veren işini ağırdan alan ekspertiz ve sigorta şirketleri var. Bu durum nereden çıktı demeyin, hemen anlatayım. Siz buna ister ilgililer arasında ciddi iletişimsizlik var deyin ister sorumsuzluk deyin isterseniz sistem sorunu deyin ne derseniz deyin…
19 Ekim 2024 tarihinde meydana gelen bir kaza sonucu hasar veren aracın trafik sigortası Koru Sigorta idi. Bu sebeple, sigorta şirketi hasar dosyası açılarak hasarın tespit edilmesi için FEN Sigorta Ekspertiz firmasına yönlendirildiğine dair bir mesaj gönderdi. Mesajda şöyle deniyordu:
"Sayın İlgili, 41….92 plakalı araç için 24.10.2024 tarihinde yapılan hasar bildiriminiz nedeniyle 291042 numaralı dosya açılmıştır. Hasarı tespit edecek olan eksper FEN Sigorta Ekspertiz Gayrimenkul Değerleme ve Danışmanlık A.Ş. olup; telefonu 0532 473… .’dir. Dosyanızın en kısa süre içinde sonuçlandırılabilmesi için eksperin isteyeceği bilgi ve belgeleri mutlaka kendisine ulaştırmanızı rica ederiz. Dosyanızın durumunu Koru Sigorta Mobil uygulamamızdan takip edebileceğinizi hatırlatır, geçmiş olsun dileklerimizi sunarız. Saygılarımızla, Koru Sigorta."
Evraklar tamam, kaza sonrası arabanın hasarını yapacak firma tamam, önce dosyanın açmasını bekle, sonra eksper Bey’in gelmesini bekle, sonra eksper raporunu bekle, fiyatlandırmayı bekle, tadilat için sigorta şirketinin anlaşmalı firmasına gitmesi gereken aracınızın servisten alınıp tekrar bırakılmasını bekle, onay bekle, sigorta şirketinin parça tedarikçisinden rulman sipariş vermesini ve gelmesini bekle, her şey bitti ödeme yapılacak dosyanın eksper tarafından kapatılmasını bekle, dosya sorumlusunun onayını bekle, son olarak plana göre ödeme alacağın günü bekle... Bekle yavrum bekle, ha bugün ha yarın sıranı bekle. Bu süreçte vatandaşın sadece bir arabası varsa ve kazancını bu araç üzerinden sağlıyorsa yapılması ve parasını almak için resmen mağdur oluyor.
Tamirci, eksper ve sigorta şirketi arasında vatandaş resmen çile çekiyor. Vatandaş, trafik sigortasını çile çekmek için mi yaptırıyor? Bu duruma bir düzenleme gelmesi gerekiyor. Kartopu çığ olmuş, yaşamadan anlaşılmıyor. Hazine ve Maliye Bakanlığı, kaza sonrası kaskosu olmayıp trafik sigortasından yararlanmak isteyen vatandaşları mağdur eden bu sistemi daha kolay hale getirmek için bence sorunlara el atmalıdır. Kaza anından itibaren evraklar eksiksiz verildikten sonra vatandaşın mağdur olmaması için dosya kapanıp ödeme alınacak tarih belli olmalı ve vatandaş mağdur olmamalıdır.
Eğer trafik sigortası zorunluysa, primi de teminatı da devlet belirliyorsa, vatandaş yaptırmak, sigorta şirketleri de yapmak zorundaysa ve burada da vatandaşları günlerce mağdur edecek büyük bir sorun varsa; bu sorunu çözmek kamunun görevidir.
Kaza anında mağdurun yanında olması gereken trafik sigortası vatandaşa yük olmamalıdır.
“Benden atlasın da, nerede patlarsa patlasın” demek mağdura eziyet çektirir.
Madem trafik sigortası mecburiyse, parası olan kasko yaptırıp olmayan yaptıramıyorsa meydana gelen tüm sorunlarda bunun yükünü vatandaş değil bedel ödediği sigorta şirketleri çekmelidir. Vatandaş her kaza sonrası işini gücünü bırakıp dosya durumunu, işlemin nerede tıkandığını bilmek, şirketler arası arada köprü kurarak aylarca beklemek zorunda değildir.
Ulaşması mümkün olmayan eksper hanım, eksper bey yılsonu yoğunluğunuz sizi bağlar bu yoğunluğun cezasını vatandaşa kesemez mağdur edemezsiniz. Hangi sektör olursa olsun işini düzgün yapanları canı gönülden selamlıyor ve alkışlıyorum yapmayanları yazmaya devam ediyorum.
Kalın Sağlıcakla,

Address

Turan Güneş Caddesi
Izmit
41050

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Kocaeli Haber posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Business

Send a message to Kocaeli Haber:

Share