Kocaeli Haber

Kocaeli Haber Kocaeli'nin 12 ilçesinden haber yayını yapan ilk ve tek haber sitesi Kocaeli Haber Gazetesi İnternet

Faturası Kesilenler, Kesilmeyenler ve Gerçek SorumlularDilovası’nda yaşanan o korkunç kozmetik fabrikası yangınında altı...
11/11/2025

Faturası Kesilenler, Kesilmeyenler ve Gerçek Sorumlular
Dilovası’nda yaşanan o korkunç kozmetik fabrikası yangınında altı insanımız yaşamını yitirdi, yaralılar var. Hepimizin içini yakan, acı bir tablo...
Olayın hemen ardından Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı harekete geçti. Soruşturmanın selameti gerekçesiyle SGK Kocaeli İl Müdürü, İl Müdür Yardımcısı, İŞKUR İl Müdürü, SGK Gebze Sosyal Güvenlik Merkezi Müdürü, İŞKUR Dilovası Hizmet Merkezi Müdürü, İŞKUR CİMER’den Sorumlu Şube Müdürü ve bir İŞKUR personeli olmak üzere toplam yedi kamu görevlisi geçici olarak görevden uzaklaştırıldı.
Bu adım, hiç kuşkusuz önemli. Devlet, “Soruşturmanın önünü açıyorum” diyor. Ancak kamuoyunun asıl merak ettiği soru şu: Bu kadar mı?
Çünkü ortada sadece bir yangın değil, iddialara göre zincirleme bir ihmal tablosu var.
Parfüm deposu olarak faaliyet gösteren işletmede, güvenlik önlemlerinin yeterli olup olmadığı sorgulanıyor. İş güvenliği, yangın merdiveni, ruhsat süreci…
Kısacası denetimlerin kimler tarafından, hangi şartlarda yapıldığı tartışılıyor.
Peki, bu iş yerinin ruhsatını kim verdi?
Denetimleri kim yaptı, kim onayladı?
Yangın güvenliği belgelerini kim imzaladı?
Eğer bu soruların cevaplarında eksiklik varsa, sorumluluk sadece SGK veya İŞKUR yöneticilerinde mi bitiyor?
Kamu kurumları açısından “ilk” adımlar atıldı. Fakat bu, olayın tüm yönleriyle aydınlatıldığı anlamına gelmiyor. Araştırma sürüyor; içinde yapı güvenliği, iş güvenliği, denetim süreçleri ve belki de yıllardır süregelen denetim zaafları var.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, yaşanan facianın ilk “idari faturasını” kesti. Ama hâlâ “faturası kesilmeyenler” var.
O faturanın kime çıkacağı, kimin hangi ihmaliyle altı canın hayatına mal olduğu, önümüzdeki süreçte ortaya çıkacak.
Bana sorarsanız, bu noktada “İŞKUR Müdürü kimdi?” tartışması ikincil bir konu.
Asıl mesele, sistemin nerede tıkandığı. Çünkü biz bu ülkede her felaketin ardından aynı cümleyi duymaktan bıktık: “Soruşturma başlatıldı.”
Evet, başlatılıyor. Ama çoğu zaman orada kalıyor.
Bu kez farklı olsun.
Gerçek sorumlular, sadece unvan taşıyanlar değil; denetlemesi, imzalaması, kontrol etmesi gereken herkes tek tek ortaya çıkarılsın.
Kimseye haksızlık edilmesin ama kimse de korunmasın.
Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
Ve son bir not…
Bu ülkede bazen bir telefonla değişen kararların gölgesinde, aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık misali bir bürokrasi gerçeği var.
Bu kez umalım ki, ne siyasi baskı ne de koltuk kaygısı devreye girsin.
Sadece adalet konuşsun.
Kalın sağlıcakla.

Gebze’yi Sağlama Aldık DemeyinBu cümle, enkazın üstüne örtülen bir halı gibi. Gerçekleri gizlemeye yetmiyor.Sağlamlık sa...
05/11/2025

Gebze’yi Sağlama Aldık Demeyin

Bu cümle, enkazın üstüne örtülen bir halı gibi. Gerçekleri gizlemeye yetmiyor.
Sağlamlık sadece kolon testiyle ölçülmez. Sağlamlık, bir binanın
ayakta kalması değil; bir toplumun güvenle yaşamasıdır.

Gebze’de hâlâ riskli yapılar var. Hâlâ zemini analiz edilmemiş bölgeler, hâlâ “idare eder” denilen binalar var.
Birkaç sokakta yapılan güçlendirme çalışmasıyla “sağlam” olunmaz.

Gerçek sağlamlık, şeffaflıkla olur. Gerçek sağlamlık, halkın her sabah evinden çıkarken “bugün de hayattayım” diye düşünmemesiyle olur.
“Sağlama aldık” demek kolay. Ama biz artık kolay cümleler değil, zor
gerçekleri duymak istiyoruz.
Çünkü bu şehirde yaşamak artık bir güvenlik testi değil; bir hayatta
kalma mücadelesi.

Belki “geleceğe güvenle bakmak” lafını artık kimse saf samimiyetle söylemiyor. Çünkü güvenlik, “müjde” değil; yükümlülük olmalıydı.
Ama kime yükümlülük?
Elbette, ilgili kurumların açıklamaları sonrasında belli olacaktır.

Can güvenliği olmadan hiçbir şeyin anlamı yok. Gerisi sadece makyaj.
Ve bu makyaj, ilk sarsıntıda dökülüyor.

Unutmayın: Bir can yoksa, “yapı” ne kadar yeni olursa olsun sadece bir
istatistikten ibarettir.
Gebze’deki enkaz, betonun değil; sorumluluğun altına gömüldü.
Ve biz hâlâ sadece “geçmiş olsun” diyerek çıkamıyoruz.

Bu yüzden ses çıkarmak zorundayız.
Hatta yapılan ölçümler sadece tek mahallede değil, her mahallede yapılmalıdır.

Darıca’da gaz, Gebze’de enkaz: Bu topraklarda yaşamak cesaret işi.

Allah’tan gelene kapımız açık; ancak kullardan kaynaklı gevşeklikler
yüzünden meydana gelebilecek felaketlerden Rabbim hepimizi korusun.

Kendime ait bir söz bırakıyorum:

"Kendine vazife çıkaranların çoğunun perde arkasında bir menfaat gizlidir. Görev değil, çıkar peşindedirler; sorumluluk değil,
görünürlük ararlar.

Birileri elini taşın altına koyar; birileri şekil olsun diye telefonunu masaya koyar."

Kalın sağlıcakla.

"Gereği Yapıldı": Artık Sadece Bir Cümle DeğilBazen tek bir cümle, sayfalarca açıklamaya bedeldir. Özellikle o cümle bir...
15/10/2025

"Gereği Yapıldı": Artık Sadece Bir Cümle Değil
Bazen tek bir cümle, sayfalarca açıklamaya bedeldir. Özellikle o cümle bir bakanlıktan geliyorsa:
“Gereği yapıldı.”
Basit gibi görünür ama arkasında devlet ciddiyeti, kurumsal refleks ve vatandaş lehine işleyen bir mekanizma vardır. Son zamanlarda bazı bakanlıkların olaylara hızlı ve kararlı şekilde müdahale etmesi, toplumsal güveni yeniden inşa ediyor.
Bir okulda şiddet varsa MEB devrede. Sağlıkta ihmal yaşanırsa Sağlık Bakanlığı açıklama yapıyor. Polis-vatandaş arasında gerginlik mi çıktı? İçişleri Bakanlığı inceliyor, sonuçlandırıyor. Ve son cümle hep aynı: “Gereği yapılmıştır.”
Bu yaklaşım sadece bir duruş değil, aynı zamanda kamu vicdanına verilen bir teminattır. Elbette bu ifadenin içinin dolu olması şart. Aksi hâlde güven değil, kuşku üretir. Ancak şeffaf, kararlı ve adaletli uygulamalarla bu anlayış güç kazanır.
İşte şimdi bu yaklaşım bir adım ileri taşınıyor.
İçişleri Bakanlığı, “Gereği Yapıldı” adını verdiği bir mobil uygulama ile suç ve kural dışı davranışların anında bildirilebilmesini sağlıyor. E-Devlet girişli sistemde vatandaşlar, asayiş ve trafik olmak üzere iki ana başlıkta, fotoğraf ve video ile ihbarda bulunabilecek. Kimlikler gizli kalacak, görüntüler doğrudan bakanlığa ulaşacak ve gereği yapılacak.
Bakan Ali Yerlikaya’nın mesajı net:
“Devlet işini yapıyor, kolluk görevini yerine getiriyor. Milletimiz de bunu bilsin istiyoruz.”
Benim anladığım şu: Kolluk görevini yapıyor, şimdi vatandaş da sürece dahil ediliyor. Bu uygulama sadece suçla mücadele değil, aynı zamanda kamu güvenliği açısından yeni bir dönemin habercisi.
“Gereği yapıldı” artık sadece bir ifade değil; bir sistemin, bir zihniyetin ve belki de yeni bir devlet-yurttaş iletişiminin adı olacak.
"Bir kural, bir yasa varsa; kralı da kraliçesi de buna uyacak. Aksi hâlde, cezasına katlanacak."

Kalın sağlıcakla,

Güçlü Gibi Poz Verenler, Güçlülerin Gölgesinde Yaşar!Podyumlar artık sadece moda dünyasına ait değil.Hayatın her alanı b...
08/10/2025

Güçlü Gibi Poz Verenler, Güçlülerin Gölgesinde Yaşar!

Podyumlar artık sadece moda dünyasına ait değil.

Hayatın her alanı bir gösteri sahnesine dönüştü.

Ünlü olmak bir amaç değil, bir araç haline geldi.

Ekranlarda şahlanmak, görünürlükle güç kazanmak demek oldu.

Sosyal medyada zengin ve güçlü görünmek, gerçek zenginlikten daha
değerli sayılıyor.

Peki, kim sayıyor?

Elbette kendi denginde olanlar.

Aynı sahnenin oyuncuları birbirini alkışlıyor.

Modern zamanların sahnesinde görünmek, var olmaktan daha önemli hale geldi.

Eskiden insanlar kim olduklarını anlatmak için konuşurdu; şimdi kim
olmak istediklerini göstermek için poz veriyorlar.

Gerçeklik, filtrelerin ardına saklanıyor.

Başarı takipçi sayısıyla, mutluluk gösterişli yaşam kareleriyle ölçülüyor.

Hayat bir gösteri; bizse sahici olmaktan çok, sahnede kalmaya çalışıyoruz.

Siyasete girmek, bir dernekte görünmek, bir oluşumun parçası olmak...

Bunlar özünde topluma katkı sunmak, fikir üretmek, dayanışma kurmak içindir.

Ama “desinler diye” yapıldığında anlamını yitiriyor.

Görünür olmak, etkili olmak değildir.

Kalabalıkta olmak, güçlü olmak değildir.

Güç, kalabalıkta kaybolmak değil; kalabalığa yön verebilmektir.

Güçlüyle yan yana poz vermek, güçlü olmak sanılıyor.

Oysa gerçek iş bitirici, rüzgârın yönüne göre savrulan değil; rüzgârı
değiştiren kişidir.

Güç, pozla değil; fikirle, duruşla, samimiyetle inşa edilir.

Bu çağda maskesiz kalmak cesaret ister.

Ama unutmayalım: maskeler düşer, öz kalır.

Güçlünün yanında görünmek, iş bitiricilik değil; sadece rüzgârın
yönüne göre savrulmak demektir.

Gerçek iş bitirici, rüzgârı değiştiren kişidir.

Güç, kalabalıkta kaybolmak değil; kalabalığa yön verebilmektir.

Ama biz, yön vermek yerine görünmeyi seçtik.

Çünkü görünmek, zahmetsiz bir iktidar yanılsaması sunar.

Ve en nihayetinde:

Olduğu gibi görünmemek, yani samimiyetten uzaklaşmak, maskelerle yaşamak...

Bu, çapsızların işidir.

Çünkü sahici olmak bedel ister.

Görünmek ise sadece bir kostüm.

Kalın sağlıcakla,

Sanayi Kenti Gebze’de Elektrik Çilesi BitmiyorGebze’de elektrik kesintileri artık sadece teknik bir sorun değil; ekonomi...
01/10/2025

Sanayi Kenti Gebze’de Elektrik Çilesi Bitmiyor
Gebze’de elektrik kesintileri artık sadece teknik bir sorun değil; ekonomik bir tehdit, sosyal bir huzursuzluk ve sanayicinin sabrını zorlayan bir çile haline geldi. Türkiye’nin üretim kalbi olan bu bölgede, “Leylek uçar, elektrik gider” deyimi artık bir ironi değil, günlük hayatın özeti.
Gebze’de üretim yapan fabrikalar, sık sık yaşanan elektrik kesintileri nedeniyle makinelerini durdurmak zorunda kalıyor. Bu sadece bir üretim kaybı değil; iş gücü kaybı, zaman kaybı ve en önemlisi güven kaybı. Sanayici, “Zaten kıt kanaat üretim yapıyoruz, bu elektrik çilesi nedir?” diyerek isyan ediyor.
Vatandaşlar artık kesintilere neden aramıyor, çünkü nedenler hep aynı: yağmur, rüzgar, kuş, dal, bakım eksikliği… Bir vatandaşın “Leylek gelir, kanat çırpar elektrik kesilir” sözü, bu çaresizliğin mizahi ama acı bir özeti.
SEDAŞ’a ulaşmak, arıza bildirmek ve net bir açıklama almak neredeyse imkânsız. Bazı mahallelerde günde birkaç kez kesinti yaşanırken, bazı bölgelerde 3 güne varan elektrik yokluğu bildiriliyor. Bu durum, sadece evleri değil, üretim hatlarını da karanlığa gömüyor.
Geçici Çözümlerle Yol Alınmaz
Artık geçici tamiratlar, yamalar, eski kablolarla günü kurtarma dönemi bitmeli. “Duran usta izinde olunca kurum çöker mi?” sorusu, sistemin kişilere bağımlı hale geldiğini gösteriyor. Elektrik altyapısında kalıcı yatırımlar yapılmalı. Amaç sadece arızayı gidermek değil; artan enerji yükünü öngörüp, yeni hatlar çekmek, kabloları komple yenilemek olmalı.
Yeni Projeler, Yeni Yaklaşımlar
Gebze gibi bir sanayi merkezinde elektrik altyapısı, 1990’ların mantığıyla yönetilemez. Bugünün enerji ihtiyacı, dünün kablolarıyla taşınamaz. Yeni projeler, sadece arızayı değil, geleceği öngörmeli. Enerji yükü artacaksa, altyapı da ona göre şekillenmeli.
Gebze’de yaşanan elektrik kesintileri, artık sadece bir teknik aksaklık değil; üretimin, emeğin ve sabrın sınandığı bir kriz. Bu krizden çıkış, ancak vizyoner yatırımlarla ve halkın sesine kulak verilerek mümkün olabilir. Çünkü leylek uçtuğunda değil, sistem çöktüğünde elektrik gider.
Sadece sanayici değil; mikrofonu uzattığınızda görürsünüz ki, enerji kullanan herkes elektrik kesintilerinden şikâyetçi. Evinde çamaşır makinesi çalıştıran bir anne de, bilgisayar başında iş yetiştirmeye çalışan bir genç de, hastanede cihazlara bağlı bir hasta da bu kesintilerden doğrudan etkileniyor. Elektrik artık lüks değil, temel bir ihtiyaç. Kesintiler sadece üretimi değil, yaşamın kendisini durduruyor.
7/24 müşteri memnuniyeti anlayışıyla elektrik dağıtım hizmeti sunan bir kurumun, vatandaşlara yaşattığı bu sıkıntı; kurumun en üst kademesinden en alt birimine kadar sorumluluk taşıyan tüm yetkilileri acil çözüm üretmeye sevk etmelidir.

Kalın sağlıcakla,

Bilimin Rotasını Çizen Bir Lider: Prof. Dr. Hacı Ali MantarTürkiye’de yükseköğretim alanında son yıllarda parlayan yıldı...
19/09/2025

Bilimin Rotasını Çizen Bir Lider: Prof. Dr. Hacı Ali Mantar

Türkiye’de yükseköğretim alanında son yıllarda parlayan yıldızlardan biri hiç kuşkusuz Gebze Teknik Üniversitesi (GTÜ). Bu yükselişin ardında, vizyoner bir liderlik anlayışıyla üniversiteyi geleceğe taşıyan Prof. Dr. Hacı Ali Mantar’ın kararlı adımları var.
Prof. Mantar yalnızca bir akademisyen değil; aynı zamanda teknolojiyle bilimi buluşturan bir stratejist. TÜBİTAK BİLGEM Başkanlığı’ndan GTÜ Rektörlüğü’ne uzanan kariyerinde, her zaman yenilikçi düşünceyi ve üretkenliği merkeze aldı. Onun döneminde GTÜ, sanayiyle iş birliğini güçlendiren, proje tabanlı öğrenmeyi teşvik eden ve öğrencilerini yalnızca mezun değil, çözüm üreten bireyler olarak yetiştiren bir kurum haline geldi.
GTÜ’nün uluslararası başarıları, AR-GE projeleri ve mezunlarının iş dünyasındaki hızlı adaptasyonu, Prof. Mantar’ın “nitelikli eğitim” vizyonunun somut göstergeleri. Üniversitenin bilimsel üretkenliği yalnızca akademik yayınlarla değil, aynı zamanda teknolojiye yön veren patentlerle de kendini gösteriyor.
Ayrıca Prof. Mantar’ın Gebze Teknik Eğitim ve Araştırma Vakfı Başkanlığı görevini üstlenmesi, üniversitenin kaynaklarını daha etkin kullanma ve toplumsal katkı sağlama hedefini pekiştiriyor. Bu görev, onun GTÜ’ye olan bağlılığının ve uzun vadeli planlarının bir yansıması niteliğinde.
Elbette her liderin yolu zorluklarla doludur. Ancak Prof. Dr. Hacı Ali Mantar, bu zorlukları birer fırsata dönüştürmeyi bilen, bilimsel aklı rehber edinen bir isim. Onun yönetiminde GTÜ, yalnızca bir üniversite değil; Türkiye’nin teknoloji üssü olma yolunda emin adımlarla ilerleyen bir kurum haline geldi.

GTÜ’nün başarısı, bir kişinin değil, bir vizyonun başarısıdır. Ve bu vizyonun adı: Prof. Dr. Hacı Ali Mantar.

Bu vizyonun hayata geçmesinde, üniversite yönetiminde görev alan değerli rektör yardımcılarının da katkısı büyük. Prof. Dr. Mantar’ın liderliğini destekleyen; akademik planlamadan öğrenci işlerine, uluslararası ilişkilerden araştırma projelerine kadar birçok alanda özveriyle çalışan rektör yardımcıları, GTÜ’nün kurumsal gücünü pekiştiren sessiz kahramanlardır. Her biri kendi alanında uzman, çözüm odaklı ve üniversiteyi daha ileriye taşıma gayesiyle hareket eden bu değerli akademisyenler, GTÜ’nün başarı hikâyesinin ayrılmaz parçalarıdır.
Üniversiteyi geleceğe taşıyan kıymetli hocamızın mütevazı yaklaşımları, kamuoyunun her koşulda takdirini toplamıştır. GTÜ’nün bugün geldiği noktada emeği geçen, adı bilinen ya da bilinmeyen herkesi gönülden tebrik ediyor; çalışmalarını ilgiyle ve gururla takip ediyoruz.

Kalın Sağlıcakla,

Makama Değil, Hakkaniyete Yakışanlar OtursunÜniforma, cübbe, önlük... Taşıdığınız unvan, oturduğunuz koltuk... Bunların ...
11/09/2025

Makama Değil, Hakkaniyete Yakışanlar Otursun
Üniforma, cübbe, önlük... Taşıdığınız unvan, oturduğunuz koltuk... Bunların hiçbiri sizi siz yapan şeyler değildir. Bunlar sadece birer emanet. Devletin, milletin ve toplumun size duyduğu güvenin sembolüdür. Ancak o emaneti taşıma sorumluluğunu yerine getiremiyorsanız, o koltukta oturmanız yalnızca bir görüntüden ibarettir. Ve o görüntü, zamanla bir utanca dönüşür.
Elbette her meslek grubunda hata yapan, yanlış yola sapan insanlar çıkar. Bu, insan doğasının bir gerçeğidir. Ancak asıl mesele, bu hataları düzeltmek yerine görmezden gelmekte, hatta ödüllendirmektedir. Asıl sorun; çürüklerin ayıklanmadığı, aksine baş tacı edildiği sistemdedir. Daha kötüsü; örnek olması gereken kişilerin, çarpık ilişkilerle yükselip makamları birer güç aracına dönüştürmesidir.
Toplumun en çok güven duyduğu mesleklerden çıkan rezillikler artık sıradan hale geldi. Dün "asla yapmaz" denilenlerin, bugün ne tür ilişkiler içinde olduğunu gördükçe, insanların inancı sarsılıyor. Taşın altından çıkanlar, hep "en güvenilir" denilenler oluyor. Devletin imkânlarıyla güçlenen bazı şahıslar, bu gücü yine devletin ve milletin aleyhine kullanmaktan çekinmiyor.
Devlet makamlarında oturup çarpık ilişkiler içerisine girenleri gördüğümde, şahsen bir kişiye değil; önce üzerinde taşıdığı üniformaya, ardından onun temsil ettiği değerlere bakıyor ve içimden şunu geçiriyorum: "Kimler nerelerde..."
İşte bu yüzden kurumlar yıpranıyor, saygınlık azalıyor, sadakat liyakatin önüne geçiyor. Mertlik kıvraklığa, dürüstlük kurnazlığa yeniliyor. Güvene dayalı tüm yapılar, birkaç sorumsuz kişinin elinde çöküşe sürükleniyor.
Ey o koltuklarda oturanlar! Bugün sahip olduğunuz görev, sadece sizin emeğinizin değil; aynı zamanda size duyulan inancın sonucudur. O inancı boşa çıkardığınız anda, ne makam kalır ne de saygı. Üniformanızın, cübbenizin, kartvizitinizin değil; karakterinizin ve duruşunuzun hatırlanacağı günler mutlaka gelecek.
Unutmayın: Makamlar geçicidir ama bıraktığınız iz kalıcıdır. İnsanları unvanlar değil, tavırlar büyütür. Bu yüzden; hakkını veremeyeceğiniz hiçbir üniformayı giymeyin, taşıyamayacağınız hiçbir koltuğa talip olmayın. Oturacağı koltukta rahat durmayacak olanlara da referans olmayın. Oturacağınız makamı yüceltemeyecekseniz, kendinizden bir şeyler katamayacaksanız hiçbir makama gözünüzü dikmeyin.
Hele ki siyasi destekle belediye başkanlığı makamına gelenler…
Unutmayın: O koltuklara kendi iradenizle değil, halkın ve partinizin size duyduğu güvenle oturdunuz.
O koltuklar; gösteri sahnesi değil, hizmet makamıdır.
Vatandaş sizden şov değil, çözüm bekliyor. Gövde gösterisi değil, gönül birliği istiyor.
Bugün o makamdayken, hizmet yerine görüntüyle, reklamla meşgul olursanız; bir gün o destek geri çekildiğinde, yalnız kalırsınız.
Ve eğer görev süreniz boyunca hesap verilebilirlikten uzak, toplumun vicdanını zedeleyen bir iz bırakırsanız; sadece kendi isminizi değil, sizi o makama taşıyan siyasi iradeyi de yıpratırsınız.
Bu nedenle, makamlar geçici olsa da, arkanızda bırakacağınız iz kalıcıdır.
Sizi büyüten koltuk değil, o koltukta sergilediğiniz duruştur.
“Unvan değil, iz bırak.”
Not: Bu yazı, herhangi bir kişi ya da kurum hedef alınmaksızın, genel toplumsal eleştiri ve kişisel görüş içerir."

Kalın Sağlıcakla,

Gebze’ye Adli Tatilden Dönen Yargı Mensupları Lojman Müjdesiyle KarşılaştıGebze, hızla büyüyen nüfusu ve gelişen sanayis...
03/09/2025

Gebze’ye Adli Tatilden Dönen Yargı Mensupları Lojman Müjdesiyle Karşılaştı
Gebze, hızla büyüyen nüfusu ve gelişen sanayisiyle birlikte birçok alanda altyapı yatırımlarına ihtiyaç duyan bir merkez haline gelmiştir. Bu ihtiyaçlardan biri de hiç kuşkusuz, Gebze’de görev yapan ve dört ilçeden sorumlu olan hâkim ve savcıların barınma koşullarının iyileştirilmesidir.
İşte bu noktada, yıllardır konuşulan ancak bir türlü somut adımı atılamayan bir proje sonunda gerçeğe dönüşüyor: Hâkim ve savcılar için 86 dairelik modern lojman projesi başlıyor.
Gebze Adliyesi'nde görev yapan hâkim ve savcılarımızın daha sağlıklı, güvenli ve huzurlu koşullarda yaşamalarını hedefleyen bu proje, sadece bir bina inşasından ibaret değil. Aynı zamanda adalet hizmetlerinin kalitesine dolaylı yoldan katkı sunacak sosyal bir yatırımdır. Unutmayalım ki adaletin tesisi sadece mahkeme salonlarında değil, o salonlarda görev yapan insanların yaşam koşullarında da başlar.
Projenin detaylarını Gebze Cumhuriyet Başsavcısı Sayın Metin Uslu kamuoyuyla paylaştı. Kocaeli'nin Çayırova ilçesi Akse Mahallesi'nde hayata geçirilecek lojmanlar, modern mimari anlayışıyla tasarlanacak ve çağdaş yaşam standartlarını yansıtacaktır. Söz konusu proje için Adalet Teşkilatını Güçlendirme Vakfı adına Cumhuriyet Başsavcılığı ile ALB Gayrimenkul arasında yapım sözleşmesi imzalanmış durumda.
Sayın Başsavcı'nın da altını çizdiği gibi, bu proje yalnızca betonarme bir yapı değil; yargı mensuplarına duyulan saygının, onların yaşam kalitesine verilen önemin bir tezahürüdür. Zira her gün yüzlerce dosyaya bakan, adaletin terazisini titizlikle dengede tutmaya çalışan yargı mensuplarının sosyal yaşamlarının da desteklenmesi, görevlerini daha sağlıklı şekilde yerine getirebilmeleri için elzemdir.
Başsavcı Metin Uslu, yalnızca bu projeyle değil, Türkiye genelinde adalet altyapısına katkı sağlayan pek çok örnek çalışmayla da dikkat çeken bir isimdir. Özellikle Ordu’da görev yaptığı dönemde, Türkiye’de örnek gösterilen adliye binası projesini başarıyla hayata geçirmiştir. Ordu Adliyesi, 2016 yılında hizmete açılan, 15.003 m² arsa içerisinde, 3.500 m² oturum alanı üzerine kurulu, toplam 17.700 m² kapalı alana sahip modern bir yapı olarak hukuk camiasında önemli bir yer edinmiştir.
Ayrıca Yargıtay Cumhuriyet Savcılığı ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Savcılığı gibi kritik görevlerde de başarıyla hizmet veren Uslu, yurdun birçok farklı bölgesinde görev yapmış; çalışkanlığı, adalet anlayışı ve mesleki birikimiyle yargı camiasında saygı gören bir yargı mensubu olarak tanınmaktadır.
Bugün Gebze’de atılan bu adım da sadece bir lojman projesi değil; güçlü bir vizyonun, adalet sistemine duyulan sorumluluğun bir yansımasıdır.
Projenin hayata geçmesinde başta Adalet Bakanı Sayın Yılmaz Tunç olmak üzere emeği geçen tüm yetkililere teşekkür borçluyuz. Sayın Bakan’ın liderliğinde son yıllarda Türkiye genelinde yürütülen adliye binaları ve lojmanlar seferberliği, adalet sisteminin altyapısına ciddi bir ivme kazandırmıştır.
Bu yatırımlar, sadece fiziki mekânların değil, aynı zamanda kamu hizmetine olan güvenin de güçlenmesine katkı sağlamaktadır.
Gebze, sadece bir sanayi şehri değil; aynı zamanda adaletin, eğitimin ve kamu hizmetlerinin de güçlü bir şekilde varlık gösterdiği bir merkez olmalıdır. Bu anlamda atılan her adım, kentimizin geleceğine yapılan bir yatırımdır.
Yeni adli yıl ve yeni lojman projesi, Gebze Adliyesi’nde görev yapan hâkim ve savcılarımız başta olmak üzere tüm yargı camiasına hayırlı olsun.
Umarız bu tür projeler sadece yargı mensuplarıyla sınırlı kalmaz; sağlık, eğitim ve güvenlik alanlarında görev yapan kamu görevlilerimiz için de benzer adımlar atılır.
Gebze’ye yakışan çağdaş bir kamu altyapısıdır. Ve bugün bir adım daha atılmıştır.

Sistem Değil, Ego Yorarİnsanları yoran şey; prosedürler, kurallar, sistemler ya da işleyiş değil...Asıl yoran; yetersizl...
22/07/2025

Sistem Değil, Ego Yorar
İnsanları yoran şey; prosedürler, kurallar, sistemler ya da işleyiş değil...
Asıl yoran; yetersizliğini egoyla maskelemeye çalışanların, kendilerine bile yakışmayan egolarıdır.
Ego bir savunma değildir, bir illüzyondur.
Bugün hangi kapıdan girsek, bizi karşılayan önce insanlar değil; onların şişirilmiş benlikleri oluyor. Kimi zaman bir müdür odasında, kimi zaman bir doktorun koridorunda, kimi zaman bir kamu görevlisinin bakışlarında, kimi zaman da bir siyasetçinin yürüyüşünde karşımıza çıkıyor bu benlikler. Kimi zaman da sosyal medyada -kendine hayran ama içten içe çürümüş cümlelerin satır aralarında.
İnsanları çoğu zaman sistem değil, sistemin içine sızmış kırgın ruhlar yorar. Yetersizliğini üstünlükle kapatmaya çalışan bir bakış, bir karar, bir söz… Bunlar prosedürlerden daha yorucudur. Çünkü bir sistem, yanlış bir insanla cehenneme dönüşebilir.
Gerçek yorgunluk, iş yükünden gelmez.
Gerçek yorgunluk, anlam boşluğunda büyümüş egolardan gelir.
Egolarda bireysellik yoktur çoğu zaman.
Çünkü o şişkin egolar, kendi gücüne değil, sırtını dayadığı koltuğa, bir soyada, bir gruba, bir unvana yaslanır.
Kendine ait olmayan bir güçle büyüyen egonun sonu kaçınılmazdır: Kibirle çarpılmış, boşlukla çevrilmiş bir benlik.
Ne acıdır ki bazı insanlar, gölgesini bile kendine sadık sanır.
Oysa insanın gölgesi bile sadece güneş varken yanındadır.
Güneş kaybolduğunda, gölge de gider.
Tıpkı arkasındaki destek çekilince, o "kibirli benliğin" geriye koca bir hiç kalması gibi...
Bugünlerde en büyük konforumuz sade insanlar.
Kendisiyle barışık, sesi yüksek değil ama sözü derin olanlar.
Makamı değil, duruşu olanlar.
Sistemleri değil, insanları düzeltmeye ihtiyacımız var belki de.
Çünkü hiçbir kural, içinde ruhunu kaybetmiş insanlarla işlemez.
Yanlış anlaşılmasın; egoları kendilerine büyük gelen, yetkinliksiz (çapsız) insanların ne kadar iddialı göründüğünü ama aslında ne kadar sınırlı olduklarını çok iyi biliyorum. O yüzden bu tür abartılı tavırlarına tanık olmak bana komik geliyor, sadece gülüyorum."
Çok hoşuma giden bir sözle noktalıyorum:
"Varlıkla şımarma, ey insanoğlu; iflasın, küçük bir yanlışa bakar. Zulümle yürüme, ey insanoğlu; helâkın, içten bir 'âmîn'e bakar."

Kalın sağlıcakla.

Address

Turan Güneş Caddesi
Izmit
41050

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Kocaeli Haber posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Business

Send a message to Kocaeli Haber:

Share