07/07/2025
Kargı Yayla evleri için bilimsel araştırma
Kargı’daki yayla evleriyle ilgili olarak bilimsel bir araştırma yapıldı. Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Türk İslam Sanatları Tarihi Öğretim Üyesi Dr. Oktay Gündogdu ile Yüksek Lisans Öğrencisi Nihal Yaşar tarafından yapılan ‘Çorum-Kargı Yayla Evlerinden Örnekler: Kültürel Bellek ve Mimari Kimlik’ başlıklı araştırma; Kargı yaylalarındaki geleneksel konutların mimari ve kültürel özelliklerini belgeleyerek, bölgenin tarihsel ve mimari kimliğine katkı sunmayı amaçlıyor.
Araştırma kapsamında Kargı ilçesine bağlı Akkaya Köyü (Çetmi Mahallesi), Tepelice Köyü (Yayla Mahallesi), Uzunyurt Köyü (Kargı Mahallesi) ve Çobanlar Köyü (Eynönü Mahallesi)’ndeki geleneksel yayla evleri incelenerek, bölgedeki yaylacılık faaliyetlerinin tarihsel gelişimi irdelendi.
Yapılan araştırma makale şeklinde bazı hakemli dergilerde yayımlandı. Tokat İlmiyat Dergisi’nin son sayısında yayınlanan makalede, yapılan çalışmayla ilgili şu bilgilere yer verildi:
“Kargı’daki yayla evleri, bölgenin topoğrafya ve iklim koşullarına bağlı olarak şekillenmiş, geleneksel mimari tekniklerini yansıtan önemli yapılar arasında yer almaktadır. Karadeniz bölgesi sınırlarında bulunan Kargı ilçesinin ormanlık yapısı, yapılarda ahşap malzemenin yaygın kullanımını beraberinde getirmiştir. İklim koşullarının elverişli olduğu dönemlerde bu evler, yazlık ya da kışlık amaçlarla kullanılmıştır.
Araştırma kapsamında, dört yaylada bulunan toplam on bir yayla evi yerinde incelenerek belgelenmiştir. Bu evler, çantı yapılarda yaygın olarak görülen kurt boğazı veya karaboğaz geçme teknikleriyle inşa edilmiş olup bölgenin mimari kimliğini yansıtmaktadır. Zamanla, benzer tekniklerle inşa edilen “Yer Evler” ve iki katlı çok mekânlı “çantı yapılar” yaygınlaşmıştır.
Kargı yayla evleri, geleneksel yaşam biçiminin izlerini yansıtan ve kültürel-tarihsel açıdan yüksek öneme sahip kırsal konutlar arasında yer almaktadır. Bölgede tespit edilen ilk yerleşim yapıları, yerel malzeme ve geleneksel inşa teknikleri kullanılarak inşa edilmiş olup, bu yönleriyle bölgenin somut olmayan kültürel mirasının yapılaşmış izdüşümünü temsil etmektedir.
Bu evler, yerel mimari belleğin ve toplumsal hafızanın korunması açısından taşıdıkları değer nedeniyle, kültürel miras kapsamında değerlendirilmekte ve korunmaları elzem görülmektedir. Günümüzde yalnızca yaz aylarında kullanılan bu yapılar, geleneksel kullanım biçimleri ve mimari özgünlükleri ile dikkat çekmektedir. Yerel mimarinin belirleyici unsurlarını yansıtmaları nedeniyle, sadece barınma amacıyla değil aynı zamanda kültürel kimliğin sürdürülebilirliği açısından da önemli birer belge niteliği taşımaktadırlar. Bu çalışma, Kargı yaylalarındaki geleneksel konutların mimari ve kültürel özelliklerini belgelemeyi; böylece bölgenin tarihsel ve mimari kimliğine katkı sunmayı amaçlamaktadır”
Makalenin sonuç kısmında Kargı yayla evleriyle ilgili şu bilgilere yer verildi:
“Türkistan’dan Anadolu’ya uzanan tarihsel göç sürecinde taşınarak kuşaktan kuşağa aktarılan yaylacılık kültürü, günümüzde Kargı ilçesinde hâlâ canlılığını koruyan önemli bir sosyo-ekonomik ve kültürel pratik olarak varlığını sürdürmektedir.
İncelenen dört yayla alanı, 4342 sayılı Mera Kanunu kapsamında köy halkına tahsis edilmiş olup, bu alanlarda gerçekleştirilen kullanım, bakım, ıslah ve denetim süreçleri yasal düzenlemeler çerçevesinde sürdürülmektedir. Bu durum, yaylacılığı yalnızca geleneksel bir yaşam biçimi olarak değil aynı zamanda güncel yasal ve yönetsel çerçevelerle ilişkilendirilen dinamik bir uygulama alanı olarak da ortaya koymaktadır.
Yayla alanlarının iklimsel ve topoğrafik koşulları, yapıların yerleşim düzeni ve malzeme tercihleri üzerinde belirleyici olmuştur. Ulaşım güçlükleri ve yerel kaynakların sınırlılığı gibi ekonomik etkenler, yapıların ahşap malzeme kullanılarak ve arazinin eğimine uygun biçimde inşa edilmesini teşvik etmiştir.
Genellikle zemin + 1 veya zemin + 2 katlı olarak tasarlanan yapılarda, alt katlar hayvan barınağı (ahır), üst katlar ise konut olarak işlevlendirilmiştir.
Bu mekânsal organizasyon, hem hayvanların sağlıklı koşullarda barınmasına olanak tanımakta, hem de kullanıcıların mevsimsel iklim değişimlerine karşı konforlu bir yaşam sürmelerine katkı sağlamaktadır. Özellikle alt katların kış aylarında ısıyı muhafaza etmesi, yaz aylarında ise serinlik sağlaması, geleneksel bilgi birikiminin çevresel koşullara duyarlı ve sürdürülebilir bir anlayışla biçimlendiğini göstermektedir. Ayrıca bu alanlarda gözlemlenen yer evlerin zamanla yayla yerleşimlerine dönüşmesi, kırsal mekân üretiminin dinamik yapısını ve nüfus artışıyla birlikte ortaya çıkan mekânsal ihtiyaçlara yerel çözümler üretildiğini ortaya koymaktadır. Yerleşimlerin başta hayvancılığa dayalı geçimlik ekonomiyle ilişkilendirilmesi, yapıların işlevsel ve biçimsel özelliklerini doğrudan etkilemiştir.
Günümüzde ise geleneksel yapı tekniklerinin modern yapı malzemeleriyle birleştiği yeni inşa pratikleri yaygınlaşmakta; bu durum yapıların dayanıklılığını artırmakla birlikte, geleneksel mimari kimliğin aşınmasına neden olmaktadır. Bu bağlamda, Kargı yaylaları yalnızca ekonomik üretim alanları değil aynı zamanda tarihsel ve kültürel değerlerin mekânda somutlaştığı önemli miras alanlarıdır. Bu mirasın korunması, geleneksel yapıların tahrip edilmeden onarılması ve yerel inşa tekniklerinin belgelenerek yaşatılması; hem kültürel sürekliliğin sağlanması hem de kırsal kimliğin gelecek kuşaklara aktarılması açısından büyük önem arz etmektedir.
Bu doğrultuda gerçekleştirilecek disiplinlerarası çalışmalar; mimarlık, halkbilimi, coğrafya ve kırsal kalkınma gibi farklı uzmanlık alanlarının iş birliğiyle zenginleşebilir ve sürdürülebilir kültürel koruma politikalarına katkı sunabilir. Kırsal mimarinin ve yaylacılık kültürünün korunarak geleceğe taşınması, yalnızca yerel değil ulusal ölçekte de kültürel çeşitliliğin devamlılığı açısından stratejik bir önem taşımaktadır.”
Haber: Ozan Acar