16/12/2025
Düğün telaşı daha bitmeden, çay sofrasında o meşhur soru geldi.
“Eee damat… Evlenince bizde mi kalacaksın?”
Mert bir an sustu. Nisan’a baktı. Bu soru “ev” sorusu değildi sadece; sınır sorusuydu.
“Bir süre idare ederiz, sonra kendi düzenimizi kurarız,” dedi.
Nisan’ın annesi hemen atladı:
“Dışarda kira mı ödeyeceksiniz? Burda iki oda boş. Hem kızımı yalnız bırakmam.”
İyi niyetli gibi duran bu sözler, Mert’in kulağında şöyle çınladı:
‘Bizim düzenimize gireceksiniz.’
Düğünden sonra gerçekten oraya yerleştiler. Daha üçüncü gün kahvaltıda ilk kural geldi:
“Dur damat, mutfağa girme. Bizim evde erkek iş yapmaz.”
Ardından yorumlar başladı: Mert’in giydiği tişört, eve giriş saati, telefon kullanımı…
Her şeyin bir “doğrusu” vardı, ama o doğrular Mert’e ait değildi.
Nisan hep “İdare et, annem kırılmasın,” diyordu.
Mert ise her gün biraz daha sessizleşiyordu.
Bir akşam, Nisan’ın annesi faturaları uzatıp “Madem damatsın, bunları da sen yatır,” dedi.
Nisan’ın abisi de gülerek ekledi:
“E biz sizi eve aldık, sen de yük alacaksın.”
Mert’in içindeki düğüm o an çözüldü.
Sakin ama net konuştu:
“Beni eve almadınız… beni eve bağladınız. İyilik, karşı tarafın nefesini kesiyorsa iyilik değildir. Ben Nisan’la evlendim; sizin ev düzeninizle değil.”
Sofra buz kesti. Nisan’ın annesi ağladı:
“Ben kızımı kaybetmekten korkuyorum.”
Nisan da ilk kez annesine karşı durdu:
“Kaybetmezsin anne… ama beni tutarak değil, bırakarak kazanırsın.”
Ertesi gün küçük bir ev tuttular. Eşyaları azdı: bir yatak, bir masa… ama içinde huzur vardı.
İlk gece Mert mutfağa girip çay demledi. Nisan gülümseyerek:
“Annem görse kızar.”
Mert de gülümsedi:
“Bırak kızsın. Biz artık ‘biz’ oluyoruz.”
Günler sonra Nisan’ın annesi ziyarete geldi. Evin içine baktı, sesi yumuşadı:
“Ev küçük ama… huzurlu.”
Kapıdan çıkarken Mert’e döndü:
“‘Bizde mi kalacaksın?’ derken… aslında ‘Bizi bırakacak mısın?’ demek istemiştim.”
Mert başını eğdi:
“Bırakmak başka… büyümek başka. Biz sizi bırakmadık. Sadece kendi yuvamızı kurduk.”
İbret: Yeni evlilik, başkasının çatısında değil; iki insanın sınır koyup yuva kurduğu yerde güçlenir. “Bizde kalın” bazen sevgi gibi görünür; ama ölçüsü kaçarsa, sevgi değil ip olur.