Tabutmag

Tabutmag tabutmag, ilgililere nitelikli ve özgün içerikler sunar.

tabutmag, edebiyat, sinema, tiyatro ve görsel sanatlar alanında ilgililere nitelikli ve özgün içerikler sunar.

Sabah 9.30Regine’mŞu anda seni düşünüyorum ve eğer bazan sana, gizleniyorum gibi geliyorsa, bu, seni az seviyor olmamdan...
17/12/2025

Sabah 9.30

Regine’m

Şu anda seni düşünüyorum ve eğer bazan sana, gizleniyorum gibi geliyorsa, bu, seni az seviyor olmamdan değil de artık bazı anlarda yalnız kalmam gerektiğinden böyle. Ama sen, hiç de bu yüzden düşüncelerimin dışında kalmış, unutulmuş değilsin; tam tersine senin o capcanlı varlığınla doluyum ben. Senin o sadık yüreğini ne zaman düşünsem yeniden neşeleniyorum, sen çevremde gezinip duruyorsun, geri kalan her şey de silinip gidiyor ufkumdan, sonsuza doğru uzanan ve artık bir tek sınırı olan ufkumdan. İşte o zaman ben sana kavuşuyorum ve dalgalanmakta olan düşüncem huzuru sende buluyor.

Senin S.K.’ın

Søren
Regine’ye Mektuplar

* Bu metinler Danimarkalı felsefeci Søren Kierkegaard’ın (1813-1855), nişanlısı Regine Olsen’e ve arkadaşı Emil Bösen’e yazdığı mektupları kapsayan ve Fransızca’ya Lettres de Françailles (Paris, Falaize, 1956) Nişanlılık Mektupları adı altında çevrilmiş olan kitaptan seçilerek Türkçe’ye aktarılmıştır.

Fransızca’dan Çeviren: Sema Rifat

Üner Birkan’abenim hiç Çin’de bir ablam olmadı
hiç çiçekçi dükkânım İvan Milinski
üç Galata gecesi Ceneviz kerhânesinde
...
15/12/2025

Üner Birkan’a

benim hiç Çin’de bir ablam olmadı
hiç çiçekçi dükkânım İvan Milinski
üç Galata gecesi Ceneviz kerhânesinde
boyalı kunduralarıma büyük erkekliğime baktı kaldı
dişleri kâmilen altın dövülmüş bir kadının yüzü

peki bu Güzel Avratotu da kim yahu?
oldum olası ayakta bira içiyor
galiba yine yüz kişi ütülemiş kayıkta kızcağızı
biliyorsun işte bira içerken vergi vermek gücüme gidiyor arkadaş

hem ne demeye o Güllü Agop ukalâsı otobüs paramı çekecekmiş
eve gitmek istemiyorum pazarlık ederiz hamamda yatarız
ulan git şimdi milli gelirden söz açma bana defol bas git yıkıl

Mübeccel Mübeccel ben ben olayım da seni hiç anlamayayım ha
n’olur uzat bacaklarını Galata’dan denizlere uzat uzat da
zırlamadan anlat on ikisi de deli olan kardeşlerini Mübeccel
anlat kimlerin yüreğinde Kız Kulesi gibi grev çivileri var
kimler boş sarnıçlara iğilmiş ha bağırır ha bağırır
sen kahırlanma bana gözlerim Çin’de benim çiçek bahçelerine kaçmış
benim hiç Çin’de bir ablam olmamış hiç çiçekçi dükkânım olmamış

geceleri Galata’da gülerken bacaklarımız uzamış alıştık artık ölüme
diyeceğim şu İvan Milinski: ölüm için ayırdık geceleri gülerken
Galata’da

(27 Temmuz 1957)

s.31—


Bütün Yort Savul’lar!
1954-1997

YKY

(ve “Şiirimiz Mor Külhanidir Abiler” kitabı s.21—)

Şu an içinde yaşadığımız zaman dilimi, nostaljik bir devirdir; fotoğraflar da etkin bir rol oynayarak nostaljiyi beslerl...
12/12/2025

Şu an içinde yaşadığımız zaman dilimi, nostaljik bir devirdir; fotoğraflar da etkin bir rol oynayarak nostaljiyi beslerler. Fotoğraf, ağıtlı bir sanattır, bir bakıma alacakaranlık sanatı. Fotoğrafı çekilen kişi, olay ya da durumların çoğu, sırf fotoğraflarının çekilmiş olmasından dolayı pathos’la kuşanırlar. Çirkin ya da grotesk bir (fotoğraf) malzeme(si), fotoğraf çeken kişinin dikkatine mazhar olunca, pekâlâ dokunaklı bir etki sağlayabilir. Aynı mantıkla, güzel bir malzeme de eskimiş, çürümüş ya da ortadan kalkmışsa pekâlâ acınası duygular uyandırabilir. Bütün fotoğraflar memento mori niteliği taşır, yani ölümü akıldan çıkarmamaya yarar. Bir fotoğraf çekmek, başka bir insanın (ya da şeyin, durumun, vb.) ölümlülüğüne, incinebilirliğine ve dönüşebilir haline dahil olmaktır. Söz konusu ânı dilimleyerek donduran bütün fotoğraflar, zamansız amansız eriyişin tanığıdırlar.

s.18—19


Fotoğraf Üzerine

Türkçesi: Osman Akınhay
Agora Kitaplığı

1915’te, gerçekliğin üstünü girift sözcüklerle örtmenin büyük ustalarından olan söz sihirbazı   The New York Times’a şun...
10/12/2025

1915’te, gerçekliğin üstünü girift sözcüklerle örtmenin büyük ustalarından olan söz sihirbazı The New York Times’a şunları yazıyordu örneğin:

Bütün yaşananların ortasında sözcüklerin, düşüncelerin ağırlığını taşıyacağını düşünmek son derece zorlaşmış bulunuyor. Savaş, sözcükleri tüketip bitirdi; sözcükler iyiden iyiye zayıfladı, sözcüklerin iler tutar bir tarafı kalmadı…

da 1922’de şunları yazıyordu:

Fotoğrafların bugün hayal gücünü aşan bir ağırlığı vardır; tıpkı dün basılı sözcüklerin, daha önce de konuşma dilinin olduğu gibi. Çünkü baştan sona gerçek görünüyorlar.

Fotoğrafın üstünlüğü, birbiriyle çelişkili iki ayrı özelliği birleştirebilmesiydi. Onların objektifliğine kimse bir şey diyemezdi. Yine de fotoğraflarda hep bir bakış açısı olurdu. Ortada kayıt yapan bir makine olduğundan, gerçek bir şeyi (ne kadar tarafsız olursa olsun, hiçbir sözlü anlatının beceremeyeceği şekilde, varlığı çürütülemez bir durumu) kaydediyor, böylece ortada onları çeken bir kişi bulunduğu için de, gerçek olan bir şeye tanıklık ediyorlardı.

s. 33—34


Başkalarının Acısına Bakmak

Türkçesi: Osman Akınhay
Can Yayınları

“Haydi, kalk yatağından ve beni ara” diye seslendim sana — olmayacak bir saatti; herhalde benden başka (belki?) hiçkimse...
09/12/2025

“Haydi, kalk yatağından ve beni ara” diye seslendim sana — olmayacak bir saatti; herhalde benden başka (belki?) hiçkimsenin uyanık olamayacağı, bir saat...

Ama, öyle, seslendim—
bir süre de bekledim (epey bir süre) — tabii, aramadın —
bunu da biliyordum

— bu bilginin de bir önemi yoktu, senin beni aramanı beklemem konusunda : senin, beni, aramanı bekleyen, b e n d i m — sen de, bunu biliyor muydun (bil­sen, arar mıydın?), bilmiyor muydun (herhalde bilmiyordun...); bunun da bir önemi yoktu : istiyordum, bekliyordum, ben — s e n in de arayacağın yoktu—

— ‘Beklemek’le ilgili daha önce yazdığını biliyorsun.
(Şöyle olmuştu: Gürültülü anayol kıyısında, benden başka herkesin çekip gittiği binada, bir gece yazmıştım onu, ben de oradan çıkıp gitmeden önce — senin beni aramayacağından (artık) tam emin olduğumda.—

— Yani, beklediğimin gelmeyeceğini bildiğim olduğunu tam olarak kavrayınca....

Sonra da anımsamıştım, bunu, çok önceleri, ıssız okyanus kıyısında, tamamiyle sessizlik içinde, yapayalnızken, yazdığımı : ilk kitapta olan, ilkidir : ikinci ve sonraki yazış­larımda da, anlam aynıydı; ama, durumlar —benim ko­num­larım— farklıydı.) — O gece, oysa ——
bir pencere vardı hâlâ, aydınlık—
benimkinden başka

— ama o, beni arayabilecek birisinin penceresi miydi, bilmiyordum—
seninki, değildi...

Elbette, hiçbir şeyi değiştirmeden, aynen yazıya aktarıyorum:

— İlişkimiz, oradaydı, vardı; ama, biz birarada değildik : sen benim yanımda değildin, ben de senin yanında

— ilişkimiz oradaydı; bizse, orada, değildik...

s.100—101


ile

Metis Yayınları

Yarısı anlatılmaz bir sefalet, diğer yarısı da kasvetli bir yalnızlık içinde geçen gençlik ve yetişkinlik yıllarımdan so...
08/12/2025

Yarısı anlatılmaz bir sefalet, diğer yarısı da kasvetli bir yalnızlık içinde geçen gençlik ve yetişkinlik yıllarımdan sonra ilk kez gerçekten sevebileceğim bir şey bulmuştum; seni bulmuştum. Sen benim sevgimin nesnesi –benden daha iyi olan– benim tatlı meleğimsin, sana çok güçlü bir bağla bağlıyım. İyi yürekli, yetenekli, çok sevimli olduğunu düşünüyorum; yüreğimde ateşli, güçlü bir tutku var sana karşı; sana yöneliyor, seni hayatımın merkezine, baharıma çekiyor, varlığımı sana sarıyor, saf, güçlü bir alevle tutuşarak seni ve beni birleştiriyor.

s.430—431


Jane Eyre

Türkçesi: Mehmet Zeki Giritli
Can Yayınları

01:11:31Baba, insanın kendi karmaşasını görüpanlaması çok korkunç bir şey.Aynanın İçinden, 1961Ingmar
06/12/2025

01:11:31
Baba, insanın kendi karmaşasını görüp
anlaması çok korkunç bir şey.

Aynanın İçinden, 1961
Ingmar

Cesaret nedir?
04/12/2025

Cesaret nedir?

XLVIIIAny Where Out Of The WorldDünyanın Dışında Olsun da Neresi Olursa OlsunBu yaşam, her hastası yatak değiştirme sapl...
02/12/2025

XLVIII

Any Where Out Of The World
Dünyanın Dışında Olsun da Neresi Olursa Olsun

Bu yaşam, her hastası yatak değiştirme saplantısına kapılmış bir hastanedir. Kimi soba karşısında çekmek ister acısını, kimi pencere yanında iyileşeceğine inanır.

Bana da hep bulunmadığım yerde rahat ederim gibi gelir, ruhumla durmadan tartıştığım bir sorundur bu göç sorunu.

“De bana, ruhum, zavallı soğumuş ruh, Lizbon’da yaşamaya ne dersin? Orası sıcaktır herhalde şimdi, bir kertenkele gibi canlanırdın orada. Bu kent su kıyısındadır; mermerden yapıldığını söylerler, halk da bitkilere öyle bir kin beslemiş ki, tüm ağaçları söküp atarmış. Tam senin gönlüne göre bir görünüm işte; ışıkla madenden yapılmış bir görünüm, bunları yansıtmak için de su!”

Ruhum yanıt vermiyor.

“Devinmeyi izleyerek dinlenmeyi böylesine sevdiğine göre, Hollanda’da, o mutluluk veren toprakta oturmak ister misin? Müzelerde resmine sık sık hayran kaldığın bu ülkede sıkıntın dağılır belki de. Seren ormanlarını, evlerinin yanı başına demirlemiş gemileri seversin sen, Rotterdam’a ne dersin?”

Hiç ses çıkmıyor ruhumdan.

“Yoksa Batavia’dan daha çok mu hoşlanırsın? Orada tropikal güzellikle kaynaşmış Avrupa ruhunu da bulurduk.”

Tek sözcük yok. Ruhum ölmüş olmasın?

“Yoksa yalnız kendi acın içinde rahat edecek ölçüde uyuşmuş mu? Öyleyse Ölüm’ün eşi olan ülkelere doğru kaçalım. Ben bilirim yapacağımızı, zavallı ruh! Tornéo’ya gitmek üzere toplarız pılı pırtıyı. Daha da ötelere, Baltık’ın en ucuna gidelim; olanak varsa yaşamdan da öteye; kutba yerleşelim. Orada güneş yeryüzünü ancak eğrilemesine sıyırıp geçer, ışıkla gecenin birbirlerini çok ağırdan kovalamaları çeşitliliği siler, tekdüzeliği, yani hiçliğin öbür yarısını çoğaltır. Kuzey şafakları bizi eğlendirmek için zaman zaman Cehennem’in hava fişeklerinin parıltıları gibi pembe demetler yollarken, karanlıkta uzun uzun yanabiliriz orada.”

En sonunda patlıyor ruhum, sonra da bilgece haykırıyor:

“Bu dünyanın dışında olsun da neresi olursa olsun!”

s.108—109

Charles
Paris Sıkıntısı

Türkçesi: Tahsin Yücel
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

 Çocukluğun Soğuk GeceleriYKY
30/11/2025


Çocukluğun Soğuk Geceleri

YKY

Address

Kavaklıdere

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Tabutmag posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Share

Category