08/10/2025
Bazı karşılaşmalar vardır, planlanmaz. Hayat bir şekilde yolları kesiştirir.
Bildiğiniz gibi ben Uğurcan Karaoğlu, 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde Bağımsız Lüleburgaz İl Genel Meclis Üyesi adayıydım ve bir seçim döneminin en yoğun gününde, sıradan bir kahve molasında tanıştığım genç bir adamın hikayesi, aradan geçen 1,5 yıl sonra yeniden hayatıma dokundu.
O gencin adı Kaan İkizler.
Ve bu, hem bir gazetecinin sezgilerinin, hem de bir gencin azminin hikayesidir...
--------------------------
O gün Demirören Haber Ajansı’ndan (DHA) gazeteci abim Mehmet Yirun, Tekirdağ’dan Lüleburgaz’a bir haber için geleceğini söyleyip, “Uğurcan, bana bir saatliğine yardımcı olur musun?” dedi. Seçim temposuna rağmen kabul ettim. Aslında kabul etmeyecektim ama işte kader...
O dönem hem DHA’nın Lüleburgaz temsilciliğini yürütüyordum, hem de kendi haber şirketim Lüleburgaz Postası için çalışıyordum.
Haberi yaptık ama hızlı bir şekilde yazmamız gerekiyordu çünkü İstanbul’daki genel merkez haberi bekliyordu. Televizyona çıkacaktı. Bilgisayarlarımızı bağlayabileceğimiz sakin bir yer ararken 39 Burada AVM’deki Kahve Dünyası’na gitmeyi planladım. Ancak AVM’ye girdiğimizde Starbucks’ın önünden geçerken Mehmet abi bir anda, “Dur, burada oturalım, vakit kaybetmeyelim,” dedi ve biranda Starbucks’a yöneldi.
İşte o karar, bir tesadüf değilmiş.
BOZUK PRİZ VE TANIŞMA
Saat 12.30 civarıydı. İçeride sadece birkaç kişi vardı. Bir köşede genç bir çocuk laptopunun başında hararetle çalışıyor, bir yandan da telefonla konuşuyordu. İşte o Kaan İkizler’di. Biz masamıza oturduk, cihazlarımızı bağladık ama priz çalışmıyordu. Elektrik gelmedi.
Bir başka masaya geçtik, o da çalışmadı.
Başımı kaldırdığımda gözüm köşedeki o gence takıldı. Yanına gidip,
“Kardeşim, senin masadaki priz çalışıyor mu?” diye sordum. “Çalışıyor abi, buyurun bağlayın,” dedi gülümseyerek.
Bilgisayarları taktık, ben kahvemi alıp oturdum. Bir yandan işime bakarken, gençle göz göze geldim. Kendimi tanıttım, muhabbet ettik.
“Okuyor musun, çalışıyor musun?” dedim. “Çalışıyorum abi, profesyonel yazılımcıyım. İstanbul’daki bir firmaya uzaktan iş yapıyorum.” Bu söz beni şaşırttı. Henüz 19–20 yaşındaydı ama konuya hakim, olgun ve vizyoner bir gençti. Yazılımdan, projelerden, yurt dışı hedeflerinden bahsettikçe heyecanı bulaşıcıydı. Gelecekteki planlarını yaptığı işi, yeni şirket kurduğunu ve şirketini yurt dışına taşıma hayallerinden bahsetti. O anlattıkça bende kendimi gördüm. Lüleburgaz Postası’nı kurmak istediğimde aynı heyecan bende de vardı arkadaşlarıma anlatırken.
Ben de sohbet sırasında seçim çalışmalarım hakkında konuştum.
Gülerek, “Gençler gençleri destekler,” dedim. Oy istedim kendime.
Kaan’ın anlattıklarını dinledikçe içimden “Bu çocuğun haberini yapmalıyım, hem iş imakanı bulabilir hem de ona moral olur çünkü parlak zekaya sahip” dedim.
Ona, “İstersen seninle ilgili bir haber yapayım, tanıtalım seni,”
teklifinde bulundum.
“Abi olur ama şimdi değil, hayallerime az kaldı. İşlerim oturunca yaparız,” dedi.
O gün numaralarımızı aldık, ayrıldık.
Ben seçim çalışmalarına döndüm, Kaan’la bir daha görüşemedik.
Ama aklımda hep kalmıştı o çocuk: Starbucks’taki bozuk priz, o heyecanlı anlatım, o pırıl pırıl bakışlar, acaba neler yaptı diye. Aradan tam 1 buçuk yıl geçti.
Bu sırada 3 ay önce benim telefonum bozulmuştu ve telefonu değiştirmiştim. O sırada rehberimde kayıtlı olan 3 bin kişiden birçok kişinin numarası silinmişti. Silinenler arasında Kaan’ın da numarası vardı. Hatta bundan tam 1 ay önce Lüleburgaz Postası’nın web sitesini şirketle yaşadığımız anlaşmazlık nedeniyle kapatma kararı almıştım ve yeniden bir web sitesi kurma arayışındaydım. O sebeple aklıma Kaan’da gelmişti belki bana yardımcı olur diye ama telefon numarası silinmişti ulaşamadım.
Dün akşam, saat 20.00 civarıydı. Yabancı bir numaradan WhatsApp araması geldi. Açtım. “Abi, başardım!” diye bir ses geldi.
Tanıyamadım. “Siz kimsiniz” dedim.
“Ben Kaan… Yazılımcı Kaan, hani seçim zamanı Starbucks’ta tanışmıştık,” deyince her şey gözümün önünden geçti. Kaan, o gün bana anlattığı hayalini gerçekleştirmişti.
Kurduğu yazılım şirketi Prome Solutions artık Amerika’nın Silikon Vadisi’nde faaliyet gösteriyordu. Altında 10 kişilik uluslararası bir ekibi yani çalışanı vardı, patron olmuştu; müşterileri arasında birçok ülke yer alıyordu. “Abi, 1,5 yıl önce sana anlattığım hayali hatırlıyor musun? İşte onu başardım,” dedi heyecanla.
Ve Kaderin İkinci Tesadüfü; Ben o sıralarda dediğim gibi Lüleburgaz Postası’nın web sitesini yeniden kurmak için yeni bir ekip arıyordum. Konuyu daha açmadan içine doğmuş gibi Kaan bir anda,
“Abi, web siten var mı? Yoksa ben sana hazırlayayım, benden hediye olsun,” dedi.
Biran Donakaldım.
Sanki yukarıdan biri sahneyi yönetiyordu.
O an içimden, “Bu kadar tesadüf olmaz,” diye geçirdim.
Kaan, “Normalde böyle küçük işlerle uğraşmıyoruz ama senin için ekibe söylerim, bir ay sonra başlarız. 3-4 günde biter” dedi. Sesi hala o günkü kadar heyecanlıydı.
Henüz çocuk yaşta yazılım öğrenmeye başlayan Kaan İkizler, Kozmos Yazılım Lisesi’nden %100 burslu olarak mezun oldu. 15 yaşında berber koltuğunda ilk iş anlaşmasını yaptı, 18 yaşında ilk şirketini kurdu. Bugün 21 yaşında, kurucusu olduğu Prome Solutions’ı Amerika’ya taşıyarak global arenada yeni bir sayfa açtı. “Aradığın sihir, kaçtığın işin içinde gizlidir,” diyen Kaan, Amerika, Avrupa, Dubai ve Balkanlar’da sağlık, eğitim, üretim ve teknoloji alanlarında yenilikçi yazılım çözümleri üretiyor.
Ben bir gazeteci olarak çok sayıda insanla tanışıyorum, ama Kaan’la olan karşılaşmam bambaşkaydı. Eğer Mehmet abi beni aramasaydı, ben gelmek istemeseydim, eğer biranda Starbucks’a girmeseydik, eğer o priz çalışıyor olsaydı, ve eğer Kaan o gün o masada olmasaydı…
Kaan başarılı olurdu belki ama bu hikaye bu haber hiçbir zaman yazılamazdı.
Bazen kader, küçük bir priz bozukluğunda saklıdır. Ve bazen bir gazetecinin en kıymetli haberi, bir gencin hayaline dokunduğu o tesadüf anında doğar.
Kaan İkizler’in hikayesi, Lüleburgaz’dan dünyaya uzanan bir umudun, bir azmin ve dostluğun hikayesidir.
Ve ben bu hikayeyi unutamayacağım. Tebrikler Kaan Lüleburgaz seninle gurur duyuyor...