30/08/2025
Taşağıl'ın Kaderi: Bir Köyün Hikayesi
"Orada bir köy var uzakta" dizeleri, kim bilir kaç gönül yarasını sarar...
Belki de Diyarbakır'ın Dicle ilçesine bağlı Aşağı Taşağıl köyü için söylenmiştir bu sözler.
Çünkü bu köyün hikayesi, gitmesek de görmesek de bizi derinden etkileyen, yürek burkan ve nihayetinde umut veren bir öyküye benziyor.
Bu topraklardan, tıpkı benim gibi, 90'lı yılların o acı dolu günlerinde Mersin’e göç etmek zorunda kalan binlerce aileden birinin evladı olarak, bu hikayeyi daha da derinden hissediyorum.
1990'lı yılların o karanlık ve acı dolu günlerinde, terör olayları bu şirin köyü de vurmuştu.
Bir zamanlar şen şakrak olan Aşağı Taşağıl'ın insanları, evlerini, topraklarını, anılarını geride bırakarak Diyarbakır'a ve ülkenin dört bir yanına savrulmak zorunda kalmıştı.
Yıllar süren gurbet, özlemi körüklemiş ve nihayet bazı köylüler, doğdukları topraklara dönmek istemişlerdi. Ne yazık ki onları harabeye dönmüş, yolları ve suyu olmayan bir köy karşılamıştı.
Yıllarca süren uğraşlar, kapı kapı dolaşmalar ve yetkililere yapılan başvurular sonuçsuz kalmıştı.
Ta ki kaderin garip bir cilvesiyle köy, beklenmedik bir şekilde tüm Türkiye'nin ve hatta dünyanın gündemine gelene kadar.
Kral kızı Barajı'nın suları altında kalacak olan Kral Kızı Barajı yakınlarındaki bir kanyonun içinde, timsah figürüne benzeyen doğal bir oluşum keşfedilmişti.
Bu keşif, adeta unutulmuş köyün üzerine bir projektör tutmuştu.
Aşağı Taşağıl, bir anda ilgi odağı olmuş, meraklı bakışlar ve yeni umutlar köyün üzerine çevrilmişti.
Bu durumun yarattığı momentum, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Serra Bucak'ın köye yaptığı tarihi ziyaretle doruğa ulaşmıştı.
Köylülerin dertlerini dinleyen Başkan, köyün en acil sorunları olan yol ve içme suyu problemlerini çözme sözü vermişti.
Bu sözler, yıllardır sessizliğe gömülmüş umutları yeniden yeşertmişti.
Ve çok geçmeden, verilen sözler tutulmaya başlanmış, köy yolunun yapımı için ihale süreci tamamlanmış ve çalışmalar başlamıştı.
Teşekkürler ve Dayanışma Ruhu
Bu başarı, sadece yetkililerin çabasıyla değil, aynı zamanda köyüne gönül vermiş gençlerin ve fedakâr halkın sayesinde gerçekleşti. Gece gündüz demeden çalışan gençler, projeyi bizzat takip etti; kapısını ve sofrasını herkese açan köylüler ise bu süreci adeta bir şenliğe dönüştürdü. Buradan, bu mutlu haberi bizlere ulaştıran, köyün yeniden ayağa kalkması için gece gündüz demeden çalışan tüm köylü büyüklerime ve genç kardeşlerime en içten teşekkürlerimi sunuyorum.
Ayrıca, köyümüzün sesi olmaya kulak veren ve bu umudu yeşerten Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Serra Bucak Hanımefendiye de şükranlarımı sunuyorum. Sadece yol ve su sözü vermekle kalmayıp, o umutsuzluğa bir son vererek köyümüzün yeniden canlanmasına vesile olduğu için kendisine minnettarız.
Bu köşe yazısı, sadece bir teşekkür yazısı değil, aynı zamanda bir sözdür. Gazetem aracılığıyla, köyümüzün sesi ve gözü olmaya devam edeceğime, sorunların takipçisi olacağıma kimsenin şüphesi olmasın. Gitmesek de görmesek de, o köy artık sadece bir köy değil; bir direnişin ve yeniden doğuşun destanıdır.
Ve bu destan, bizlere bir kez daha gösterir ki, birliğimiz ve inancımızla en zorlu engelleri bile aşabiliriz.