17/09/2025
Türkiye’de 2025 yılı başında net 22 bin 104 TL olarak belirlenen asgari ücret, yılın daha ilk aylarında enflasyona yenik düştü. TÜİK verilerine göre Ocak–Ağustos döneminde yaşanan %32,95’lik fiyat artışı, işçilerin cebindeki maaşın reel değerini 16 bin 600 – 17 bin TL seviyesine kadar eritti. Bu da sadece sekiz ayda yaklaşık 5 bin 500 TL’lik bir kayıp anlamına geliyor.
Kâğıt üzerinde maaş aynı kalsa da, markette, pazarda ve faturalarda işçinin eline geçen para adeta buhar oldu. Asgari ücretlinin alım gücü yılın başına göre %25’e yakın geriledi.
Açlık sınırının altında, yoksulluk sınırının üçte birinde
Bağımsız araştırmalar, işçilerin yaşadığı tabloyu daha da çarpıcı biçimde ortaya koyuyor. Birleşik Kamu-İş’in Temmuz 2025 verilerine göre, dört kişilik bir ailenin sağlıklı beslenmesi için gerekli olan açlık sınırı 27 bin 670 TL. Yani asgari ücret açlık sınırının bile 5 bin 500 TL gerisinde.
Konut, ulaşım, giyim, eğitim ve sağlık giderlerini kapsayan yoksulluk sınırı ise 85 bin 344 TL. Bu rakam, mevcut asgari ücretin yaklaşık dört katı. İşçiler sadece aç değil, aynı zamanda temel yaşamsal ihtiyaçlardan da her geçen gün daha fazla uzaklaşıyor.
İşçilerin sesi: “Alım gücümüz eriyor”
Bir işçi, “Kâğıt üzerinde maaşımız 22 bin lira ama elimizde kalan sanki 17 bin bile değil. Her gün pazara, markete gittiğimizde bunu iliklerimize kadar hissediyoruz” diyerek tabloyu özetliyor.
Bu koşullarda milyonlarca işçi açlık sınırının altında, yoksulluk sınırının uzağında yaşamaya mahkûm ediliyor. Asgari ücretlinin en temel hakkı olan insanca yaşama talebi her geçen gün daha da öteleniyor.