26/11/2025
BATI’NIN TÜRK ALGISI: KORKUNUN GİZLEDİĞİ YÜZYILLIK PROPAGANDA
Tarihi yazanlar genellikle güçlü olanlardır; fakat tarihte en büyük güç bile bazen kendi korkularının tutsağı olur. Batı dünyasının yüzyıllar boyu Türkleri “barbar”, “ilkel”, “tehdit” olarak resmetmesi de işte tam burada doğar: Hakikatteki güç dengesinin ters yüz ettiği bir korku mirası…
Bir zamanlar Türklerin askeri, kültürel, siyasal ağırlığının Avrupa kıtasında yarattığı derin etki, Batı’nın bilinçaltına işleyen bir öd korkusuna dönüştü. Bugün diplomasi ve nezaket süsleriyle gizlenmeye çalışılsa da, bazı bakışlarda, bazı kelime seçimlerinde, o ince mesafede hâlâ kendini ele verir.
Batı, kendini yüzyıllar boyunca “medeniyetin beşiği” olarak lanse ederken; kendi içindeki karanlıkla yüzleşmekten hep kaçtı. Cadı avları, kölelik, sömürge katliamları, çocuk işçiliği, kadının mal gibi satıldığı pazarlar, hatta İsviçre’nin 1970’lere kadar süren “Verdingkinder” skandalı…
Bu utanç verici kayıtların üzerine perde çekmenin en kolay yolu vardı: Başkasını suçlamak.
Ve o suçlamanın hedefinde çoğu zaman tek bir ad vardı: Türk.
İşte burada temel bir hakikatin altını çizmek gerekir:
Türk milleti binlerce yıllık bir medeniyet halkasıdır.
Savaş meydanlarından kültüre, göç yollarından şehir kurma geleneklerine kadar uzanan bu derin süreklilik, yalnızca bir devletin değil, bir milletin asırlara yayılan varlık iddiasıdır.
Bu nedenle Batı’nın tarihsel korkusu herhangi bir hanedana ya da yönetim biçimine değildir.
Batı’nın tek korkusu, Türk kimliğine ve Türk gücünün tarihsel sürekliliğine idi.
Çünkü bu süreklilik, Batı’nın kendi iç korkularını, kırılganlığını ve geçmişte yaşadığı yenilgilerin gölgesini hep hatırlattı.
Bugün Batılı bireylerin tümünü hedef almak doğru olmaz; devir değişti, toplumlar değişti. Fakat onların dedelerinin taşıdığı korku mirasının, modern torunlara ince bir damar gibi aktığını görmemek de saflık olur.
Nezaketin altındaki temkin, gülümsemenin arkasındaki mesafe, “size saygı duyuyoruz” cümlesindeki iç çekilme… Hepsi geçmişin bugüne düşen gölgesi.
Bu yüzden dünyada dolaşan o küçük ama derin hikâye, burada hak ettiği anlamı bulur:
“Yemeği sen ye, hesabı torunun ödesin.”
Bugünün davranışları, dünün korkularının yankısıdır.
Ama Türk milleti, bu yankıların altında hiçbir zaman eğilmemiştir; çünkü binlerce yılın taşıdığı medeniyet bilinci her zaman dik durmanın adıdır.
hayranlar