17/11/2025
Futbolu icat eden İngilizler, gelişim süreçlerinin tamamında sıkıntılarını yaşayarak değişimlere gitti.
İngiliz liginin dünyanın en değerli ligi olmasının altında yatan temel doğru da bu.
Türk futbolu ise bu sorunlarla yüzleşmeden, yüzeysel olarak o dönemleri geçirdi. Her yeniliği hiç sindiremeden ve nedenlerini idrak edemeden kullanmaya başladı.
İngiltere'de bugün kulüp sahipliklerinin farklı yapısı başarıyı getiriyor. Birçok Avrupa kulübünde de benzer durumlar var. Güçlü başkan ve yönetimler, uzun vadeli adımlar… Başarıyı getiren en önemli etken.
Türkiye'de gelecek vaat eden Anadolu kulüplerine bakın; uzun süreli başkanlık dönemlerinin etkileri vardır. Samsunspor'un ve Göztepe'nin sahiplik yapısı da buna bir örnektir. Burada bir ayrımı da göz ardı etmemek gerekiyor. Her uzun süreli başkanlık sorun çözer ve başarı gelir anlamı da çıkmaz.
Başkanların da futbola bakışının bu noktada büyük önemi var. Kulüp sahibi bir başkan sürekli hoca değişimine ve kadro değişimine gidiyorsa, anlamlı bir planı da yok demektir. Kongrelerle belirlenen başkanların hoca tercihlerinde yaşanan değişim ise farklıdır; kamuoyunun baskısının sonucudur. Sahibi olsa farklı adımlar atabilecekken mecbur kalabilir.
Trabzonspor kısmına gelirsek… 2018 yılında Trabzonspor yönetiminde yaşanan değişimle birlikte bir koalisyon yönetimi göreve başladı. Bu dönemde ağırlığı olan her grubun önde gelenlerinin dahil olduğu bu yönetimden sık sık ayrılıklar yaşandı. En önemli gücü, yani parayı getirmeyen zayıf bir başkan görev yaptı. Fakat kararları verirken koalisyonun sözcüsü gibi değil, kendi inandıklarını dayatmaya çalıştı. Bir yerde de bu koalisyon dağıldı. Attığı adımlar doğru adımlar da değildi.
Bir teknik direktör, kulüp başkanına rağmen göreve gelemezdi. Başkanın fikri olarak zayıflığı bu sonucu doğurdu. Ardından kendi fikri olmadığı hâlde başarı geldi. Bu başarı kimin başarısıydı tartışması yaşandı. Bu doğaldı. Başarıyı tek başına sahiplenmeye kalktı. Öyle ki mevcut teknik direktörü basın üzerinden göndermeye çalıştı. Çünkü kendisinin hükmetme gücü yoktu.
Bu karışık dönemin ardından yeni bir yönetim geldi. Önünde ciddi borçlar, medyada karmaşa, birçok yanlış bilinen algının ortasına düştü. Bu noktada ekonominin ayağa kaldırılması eli güçlendirecekti. Kaosun getirdiği sorunlar sahada doğruya çıkmadı fakat ekonomi düzlüğe doğru ilerledi.
Bugün o kaotik ortamdan çıkan Trabzonspor, koalisyon lideri ile yönetilmiyor. Yönetimine tam anlamıyla hâkim bir lider var. Borçların kapanmasıyla birlikte bu liderlik daha da pekişecek. Kaos döneminde kimin nerede yer aldığı da su yüzüne çıktı. En büyük kazanım da bence bu. Niyetleri bilirseniz sözleri de ona göre tartabilirsiniz.