Mahlas Yayınları

17/11/2025

Hayat, doğduğumuz andan itibaren başlayan; kimi zaman yokuşlu, kimi zaman umut dolu ama daima sürprizlerle örülü bir yolculuktur. Hazan Güneşi, kalbin rehberliğinde ilerleyen bu yolculukta kaybolanlara, durup yolunu arayanlara ve yeniden başlamak isteyenlere yazılmış bir hikâye.

Her kalp masum doğar…
Ve bizler, yaşadıklarımızla o masumiyetin hamurunu yoğururuz. Kimimiz iyilikle, kimimiz acıyla… Kimimiz sevdiklerimizle, kimimiz yalnızlığımızla…

Bu kitap, sonbaharın solgun yaprakları arasında kaybolmuş umutlara; hazan mevsiminde doğan güneşin sıcaklığına dokunmak isteyen yüreklere sesleniyor. Belki sen de bu sayfalarda kendi yolculuğunun izini bulur, kendi hazan güneşini keşfedersin.

Bazı hikâyeler unutulmaz. Bazı cümleler yolunu aydınlatır.
Ve bazen, tam da hazan vakti, bir güneş doğar insanın iç dünyasına…

17/11/2025

1920’nin yangın yerine dönen Anadolu’sunda, küçük bir şehir kendi sessiz cephesinde büyük bir direnişin parçası olur: Safranbolu.
Topu yoktu, tüfeği yoktu; ama yüreği, imanı ve vatan sevgisi vardı.

Bu roman; mesaj taşıyan kadınların, çocuk yaşta postacı olanların, handa duyduğu sözü yüreğine gömen ihtiyarların sessiz kahramanlığını anlatıyor.
Resmî tarihte bir satır bile bulamayacağımız hayatların iç sesini…

Bu hikâye, Safranbolu’nun isimsiz neferlerine bir vefa.
Onların adını bilmesek de, ruhlarını tanıdıkça vatanın nasıl kurtulduğunu daha derinden hissediyoruz.

08/11/2025

“Bazı kadınlar, gençliğinde seçtikleri bir kalbi ömür boyu taşırlar.”

Her Şeyi Bilen Teyzeler, Alakasız Enişteler:
Aşkın zamanla evrildiği, evliliğin içinde mizahla yoğrulan derinlikli hikâyeler…
Eşler, anneler, babalar ve çocuklar…
Bir evin içindeki bütün sesler bu sayfalarda.

27/10/2025

Hayat, çoğu zaman ne tam bir zafer ne de mutlak bir yenilgidir… Bazen yalnızca on üzerinden yedidir.

Buzul’un hikâyesi; çocukluğun şekillendirdiği kişiliğin, dostlukların bıraktığı izlerin, aileyle kurulan karmaşık bağların ve hiç susmayan iç sesin arasında dolaşan bir yolculuk. Geçmişin gölgesiyle bugünün ağırlığı çarpışırken, okur kendini kimi zaman bir kafenin köşesinde, kimi zaman bir satranç maçında, kimi zaman da zihnin en ıssız odasında bulacak.

Gündelik ayrıntıların arasına gizlenmiş kırılma anları, ironik tespitler ve ince mizah; hikâyeyi tanıdık kıldığı kadar merak uyandırıcı da kılıyor. Sayfaları çevirdikçe yalnızca Buzul’un değil, kendi sorularınızın da peşine düşeceksiniz.

On Üzerinden Yedi – Bazen notu siz vermezsiniz; hayat verir.

25/10/2025

22/10/2025

İnançlar sorgulanmadığında zincire, sorgulandığında özgürlüğe dönüşür.
Bu kitap, Tanrı’nın zorunluluğunu değil; insan zihninin ona duyduğu ihtiyaç kurgusunu sorguluyor. Dinlerin, felsefenin ve psikolojinin sunduğu çerçeveleri aşarak, kutsal kabul edilen her şeyin ardına bir soru işareti yerleştiriyor.

“Özgür Düşünce: İnancın Ötesinde”, yalnızca inançsızlığı savunan bir metin değil; düşünmenin, sarsılmanın ve sonunda özgürleşmenin yolculuğu. İlahi adalet, duaların sessizliği, ibadetle pazarlık eden tanrılar… Bu sayfalarda cevaplardan çok sorular var. Çünkü gerçek özgürlük, cevaptan önce soruyu sorma cesaretinde yatar.

Bu kitapla belki Tanrı’yı yitireceksin ama kendini bulacaksın.
Korkma; sorgulamak, insanın en onurlu duruşudur.

18/10/2025

Hayat, çoğu zaman ne tam bir zafer ne de mutlak bir yenilgidir… Bazen yalnızca on üzerinden yedidir.



Buzul’un hikâyesi; çocukluğun şekillendirdiği kişiliğin, dostlukların bıraktığı izlerin, aileyle kurulan karmaşık bağların ve hiç susmayan iç sesin arasında dolaşan bir yolculuk. Geçmişin gölgesiyle bugünün ağırlığı çarpışırken, okur kendini kimi zaman bir kafenin köşesinde, kimi zaman bir satranç maçında, kimi zaman da zihnin en ıssız odasında bulacak.



Gündelik ayrıntıların arasına gizlenmiş kırılma anları, ironik tespitler ve ince mizah; hikâyeyi tanıdık kıldığı kadar merak uyandırıcı da kılıyor. Sayfaları çevirdikçe yalnızca Buzul’un değil, kendi sorularınızın da peşine düşeceksiniz.



On Üzerinden Yedi – Bazen notu siz vermezsiniz; hayat verir.

18/10/2025

“Kendini hatırlamak, en derin yolculuktur.

Çünkü bilinçaltının karanlığına cesaretle bakmadan, içindeki ışığı göremezsin…”

Bu kitap; bastırılmış duyguların, çocukluk izlerinin, kalıplaşmış düşüncelerin arasından geçerek seni öz benliğine ulaştırmayı amaçlayan bir içsel yolculuk rehberidir.

Psikoloji, nörobilim, bilinçaltı çalışmaları ve sezgisel farkındalık bir araya geliyor; seni kendine doğru çağırıyor.

İçeriğinde:

• Bilinçaltı mekanizmalarını anlamak,

• Bastırılmış duygularla yüzleşmek,

• Duygusal hafızayı dönüştürmek,

• Travmalarla barışmak,

• Sezgisel bilince açılmak,

• Gerçek benliğe ulaşmak için pratik yollar bulacaksın.

Eğer hayatında bir şeylerin değişmesini bekliyorsan, belki de yapman gereken şey kendinle karşılaşmandır… “Bu kitap, sadece bir metin değil… Kendini hatırlamana vesile olacak bir aynadır da.”

17/10/2025

Yüzleşmeler, dostluklar, kurulan büyük aile sofraları ve başında saatlerce kalınan mezarlıklar… Aşk kalbe sızdığında, bahar kapısını Rüzgâr’a sonuna kadar açtı. Her biri kendi hikâyesini yazarken, kardelen umut için filizlendi.

16/10/2025

📘 Yayında!
“Karanlıkta Altı Gün” – Ferhat Akbaş

İnsan bazen bir şehrin göbeğinde, binlerce insanın ortasında kaybolur da en çok kendi sesini duyar.
İstanbul bir sabah sarsıldığında, yalnızca binalar değil; alışılmış hayatın konforuna tutunmuş kırılgan dengeler de yerle bir olur.

Farklı ülkelerden, dillerden, inançlardan yedi insan…
Taşıdıkları geçmişler, acılar ve umutlarla aynı metro vagonunda buluşurlar.
Hiçbiri diğerini tanımaz. Ama o altı gün boyunca kimi inancına, kimi kendine, kimi ise bir başkasına tutunur.

Bu roman, insana dair sezgilerle örülmüş bir dille yazıldı.
Ve şunu hatırlatıyor:

“Asıl deprem toprakta değil, insanın içinde olur.
Karanlık bazen hakikati en iyi gösteren perdedir.”

16/10/2025

📖 Yayında!
“Son Sözüm: İsyan” – Edip Süha Ünal

Bazı kahramanların adı kitaplarda geçmez, anıtları dikilmez, resimleri duvarlara asılmaz.
Onlar, vazifesini sessizce yapıp gölgede kalan, zaferin yükünü omuzlayan isimsiz neferlerdir.

Yıl 1920…
Anadolu yanarken küçük bir şehir, Safranbolu, kendi sessiz cephesinde büyük bir direnişin parçası olur.
Ne topu vardı ne tüfeği; ama yüreği, imanı ve vatan sevgisi vardı.

Bir kadın gecenin karanlığında mesaj taşır, bir çocuk postacılık oyununda istihbarat iletir, bir ihtiyar handa duyduğu sözleri kalbine gömer.
Her biri, tarihin sessiz satır aralarında kalmış kahramanlardır.

“Son Sözüm: İsyan”, Safranbolu’nun isimsiz kahramanlarına bir vefa borcudur.
Yazar, tarihe değil; insanın kalbine yazılmış bir destanı anlatıyor.

“Onların adını bilmesek de, ruhlarını tanıdıkça vatanın nasıl kurtulduğunu daha derinden anlayacağız.”

Saygı ve minnetle…
İsmet Zühtü Saraçoğlu
Atatürkçü Düşünce Derneği Safranbolu Şube Başkanı