21/07/2025
LİNDA ÇİÇEĞİ
Uluslararası araştırma şirketlerinin verilerine göre, dünyada 400 bini aşkın çiçek türü olduğu tahmin ediliyor. Bütün bu çiçeklerin hepsini tek tek bilmemiz mümkün değil elbet ama genel itibariyle bakıldığında, çiçekleri yetiştirebilmek için her birine ayrı, uygun bir ortam oluşturulması gerekiyor.
Eğer güneşi sevmeyen bir çiçeği güneşli ortamda bakmaya başlarsanız, soldurursunuz. Aynı şekilde; suyu hiç sevmeyen bir çiçeğe çok fazla su verirseniz, belki açmaya devam edebilir ama çok büyük ihtimalle çürüyüp gider.
Bazıları yarım gölge ister; ne güneşte duracaktır, ne de gölgede kalacaktır. Kimi çiçekler bahçe içindir, kimi ise sadece saksılarda yetişir. Doğru nem ve ışık koşulları mutlaka sağlanmalıdır. Her bir türün ayrı bir yaşam alanı, apayrı bir bakım şekli vardır. Çok hassas ve önemli bir iştir çiçek bakmak…
Ama gelin görün ki; bu türlerin içinden sadece bir tanesi bambaşkadır. Ne iklim önemlidir, ne de toprak.. Yeter ki açmak istesin, beton falan dinlemez; toprağa, suya ihtiyaç duymaz… Baksanız, özünde çiçektir. İnce bir gövdeden ve yapraklardan oluşmuştur aslında ama mücadele kelimesinin tam karşılığıdır.
Linda, bu muhteşem çiçeğin ismi…
2016 yılında Hatay'da görülmüştü. Arsuz ilçesinde bir binanın ikinci katındaki balkonda, ev sahipleri tarafından fark edilmişti. Hiç anlam verilemeyen bu olay, o dönemlerde haberlere bile konu olmuştu. “Beton duvarda açan çiçek görenleri şaşırtıyor”, “Umudun çiçeği” başlıkları gazete sayfalarını süslüyordu.
Akıl alır gibi değildi… Toprakla bir bağlantısının olmadığı halde, bir binanın ikinci katında, betonu delerek açması şaşkınlıkla karşılanıyordu.
Her şeye rağmen dimdik durmanın, umutla ayakta kalmanın, yıkılmamanın ne demek olduğunu açıkça gösteriyordu. Tam anlamıyla hayatı anlatıyordu, ders veriyordu.
Bu durum ülkenin diğer ucunda, Hatay'da yaşanmıştı ancak bizler bu olayın benzerine çok yakınımızda, yanı başımızda şahit olduk aslında.
2019 yılıydı… Filiz Ceritoğlu Sengel seçimi kazanıp göreve başladığında, borçla dolu bir belediyeyi devralmıştı. Geçmiş dönemlerden kalan, ciddi anlamda bütçeyi zorlayan bu borçları ödemekle uğraşmıştı.
2020 yılı oldu, pandemi patladı. Daha borçlarla uğraşırken, bir de salgınla mücadele edilmesi gerekiyordu. Ama… Hiç umutsuzluğa kapılmadı. “Biz turizm kentiyiz. Turizm bitti, haliyle bizde bittik, tükendik” demedi… Sayın hükümetimiz üç tane maske bile dağıtamamıştı ama Selçuk Belediyesi bunca olumsuzluğa rağmen, okullarda öğrencilere hijyen kiti vermişti.
Güvenli şekilde derslerine devam etmeleri en önemli şeydi… Daha pandeminin ilk günlerinde, Selçuklular için pazar kuruldu mesela. Vatandaşın taze ve hijyenik ürünlere ulaşması için çalışıldı.
2021 yılında, “Pandemi hala devam ediyor, e biz de zor durumdayız. Turizm sezonu açılmadı, gelirimiz azaldı, çalışamıyoruz, üretemiyoruz” demedi kardeşim. Ferahlı Cafe'yi açtı. Tam 29 Ekim'de, Ahmet Ferahlı'nın ismini yaşattı…
Yine 2021 yılında, Efes Tarlası Yaşam Köyü'nü kurdu. Bu proje tüm yurda rol model olmuştu. Atalık tohumlarının kullanımı konusunda sosyal bir bilinç oluşturulacaktı.. “Pandemi sürecindeyiz, yorgunuz” demedi. Selçuk için üretmişti, 81 ilde duyuldu, örnek oldu.
2022 yılında, şu an bulundukları yerden taşınmaları sanki müthiş bir projeymiş gibi anlatılan, halihazırdaki yerlerinden, “büyük yatırım” makyajıyla pazarlanarak, çıkarılmak istenen Efes Alt Kapı esnafına, yepyeni bir çarşı kazandırmıştı. Yeni parke taşları döşendi, yepyeni bir gölgelik hazırlandı. “Bu işyerleri bakanlığın, bizimle bir ilgisi yok.” falan dememişti. Esnaf bizim esnafımız diye düşünmüştü. Yapılan düzenlemelerle herkes mutlu oldu. E haliyle başkanda mutluydu…
2023 yılında hepimizi derinden etkileyen, asrın felaketi olarak nitelendirilen 6 Şubat depremi yaşanmıştı. O bölgenin Selçuk ile arasında 1200 kilometre vardı. “Nasıl yardım edebiliriz” diye düşünüp, ilk anda çalışmaya başlamıştı. Gecesini gündüzüne katıp, toplanan yardım malzemelerini, tırlara elleriyle yükledi. Yetmedi… Deprem bölgesine, Malatya'ya gitti. Orada bulunan yurttaşlara sıcak yemek dağıtımını bizzat organize etti. Selçuk halkının gönderdiği malzemeleri, tek tek ihtiyaç sahiplerine ulaştırdı.
2024 yılı olmuştu… Halk Market'i açtı. Enflasyonun yüksekliğine, fahiş zamlara karşı; vatandaşın rahat rahat alışveriş yapabileceği şekilde, sağlıklı ve güvenli ürünleri halkla buluşturdu. Çok anlamlı bir açılış konuşması yaptı, hâlâ aklımda… “Halkın hakkı olanı, halka açıyoruz. Hepimize hayırlı olsun” dedi. Alkışlarla kurdeleyi kesti.
Yine 2024 yılının sonunda belediyenin halihazırda oluşturulmuş bütçesi görmezden gelinerek Meryem Ana Evi işletimi bakanlık tarafından geri alındı. Toplam gelirin yarısıydı bu… İş yapılamaz, çöp bile toplanamaz denildi ama nafile…
Öğrencilerin öğle yemeği konusundaki sıkıntılarını duydu. Kasım ayında Kent Lokantası Öğrenci Otobüsü'nü açtı. Bu sayede öğrenciler sadece 10 TL'ye, sağlıklı öğle yemeği yedi. Bir tane otobüs yetmeyince ikincisini açtı. Bir sonraki eğitim-öğretim döneminde üçüncüsünün açılacağı müjdesini verdi.
Bu proje de pek çok belediyeye örnek oldu. Gelirlerinin gitmesini; bir kez olsun çocukların, yoksulların üzerine yansıtmadı…
2025 yılına geldiğimizde, Buca'da bulunan kent serasındaki sabotaja sessiz kalmadı. Zorlu zamanlarda kurulan Efes Tarlası Yaşam Köyü'nde üretilen fideler ile Buca'ya destek oldu. Bu sayede Buca Kent Serası'nda gıda ürünlerinin üretimine katkı sunuldu.
Bugün baktığımızda ise; mazota, gübreye gelen zamlarla beraber, üretilen ürün maliyetini karşılamayınca, mahsulünü tarlada bırakan çiftçinin yanında oluyor. Kahvehanelerden uzak yerde olan Ferahlı Büfe'de, çayı sembolik bir ücretle 1 TL yapıyor. Ne esnafı kırıyor, ne de milleti bu darboğazda yalnız bırakıyor…
Bunca olumsuz duruma karşı gösterilen dik duruş, atılan anlamlı adımlar, yapılan hizmetler pek çok şekilde ifade edilebilir belki ama bence, en güzel benzetme Linda Çiçeği olacaktır…
Etrafını beton bir blok gibi sarmalayan kötü durumlara, sıkıntılı süreçlere rağmen; zorlukları aşan, sosyal belediyeciliği bir an olsun bırakmayan, güçlü iradenin adı olmuştur Selçuk Belediyesi…
Bilmiyorum anlatabildim mi…